Doğaya, insan yaşamına zarar verecek yatırımlar için bir değil, üç kez, 10 kez, 100 kez düşünmek lazım.

Ne yazık ki ülkemizde öyle olmuyor.

Yatırımcılar, istedikleri yere HES de yapıyor, RES de…

JES de yapıyor, termik santral de…

Hem de binlerce zeytin, incir ağacı keserek…

Çam ormanlarını katlederek…

Siz istediğiniz kadar bağırın çağırın, eylemlerde bulunun “Yapmayın, etmeyin, kıymayın” diye…

Çığlığınız, duyması gerekenlerin bir kulaklarından giriyor, ötekinden çıkıyor.

Yatırımcılar, istedikleri izinleri de kolayca çıkarabiliyorlar.

Hal böyleyken…

Çok hoşuma giden bir haber okudum geçenlerde…

Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Avdan mahallesinde yapımı planlanan termik santral projesinden vazgeçildi.

Hiç kimse eylem yapmak için sahalara inmedi.

En küçük bir kavga gürültü yaşanmadı.

Yerel yönetimler, konuyu mahkemeye taşımadı.

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan’ın,”Eğer bu termik santral yapılırsa, doğa bundan çok büyük zarar görecek. Vatandaşlarımızın sağlığı riske girecek” açıklaması, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın projeden vazgeçmesine yetti de arttı bile…

Başkan Zolan, elinde raporlarla, belgelerle itirazını yaptı, hepsi bu kadar.

Bu arada belirtmeliyim ki, Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin AKP, CHP, İYİ Parti ve MHP’li Meclis üyeleri, bu konuda tek yumruk, tek ses oldu.

Alkışlanacak bir tablo…

Sonuçta…

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, tüm raporları, bilgileri değerlendirdi ve projenin iptaline karar verdi.

Ne kadar güzel ve etkileyici değil mi?

***

Bir de madalyonun öbür tarafına bakalım.

Karaburun RES projesi, o bölgedeki doğal yaşamı tüketmeye başladı.

50 türbinlik mevcut kapasite yetmiyormuş gibi 37 türbinlik kapasite artırımı söz konusu.

Eylemlerin, davaların biri bitiyor, diğeri başlıyor.

Sonuç?

ÇED Olumlu raporunu iptal eden yerel mahkemenin kararı, Danıştay tarafından bozuluyor.

Dünyanın en güzel meyvesi incirin başkenti Aydın, Jeotermal Enerji Santralları ile dolduruldu.

Ne büyük itirazlar, ne eylemler yapıldı, nafile!

Torbalı Ahmetli köyündeki taşocağı yapılmasın diye binlerce insan ayaklandı, kimse umursamadı.

Tarihi Metropolit’e yakın konumdaki taşocağını işleten firma, çatır çatır izni kopardı ve faaliyete başladı.

Seferihisar-Menderes sınırındaki Kuyucak köyünde bulunan taşocağı, tüm itirazlara rağmen çalışıyor.

Çeşme Germiyan’daki taşocağı da tüm engelleme çalışmalarına rağmen işletime açıldı.

Sözü daha fazla uzatmanın anlamı yok.

AK Partili Belediye Başkanı Osman Zolan, termik santral istemeyince, insan yaşamı ve doğaya zarar vereceğini söyleyince, mutlak olan projeden vazgeçiliyor.

CHP’li belediyelerin hüküm sürdüğü yerlerdeki insana ve doğaya zarar verecek projelere itirazlar, bilirkişi raporlarına rağmen kabul edilmiyor.

Şeytan bunun neresinde?

Başkan Osman Zolan’ı birkaç aradım.

Kendisine, “Sevgili başkan, bunu nasıl başardın?” diye soracaktım.

Bilmediğimiz bir şey mi var, diye merak ettim doğrusu…

Ne var ki telefonuma dönen, bir açıklama yapan olmadı.

Bari buradan sorayım:

“Osman başkan, bu işin sırrı nedir? Kullandığın dil mi, sunduğun belgeler mi? Yoksa AK Partili olman mı? Yoksa hatırlı kişiler mi devreye girdi?