Nedim ATİLLA
Biyoçeşitlilik Dünyanın Kaygısı…
8 Mayıs 2019 Çarşamba

Öyle bir hareket var ki hayatımızda, katıldığım, tanık olduğum etkinlikleri gecikerek yazabiliyorum. On gün içinde biyolojik çeşitlilik üzerine iki farklı etkinlikteydik, katılmayı pek istediğim ama bulunamadığım çok sevindirici bir gelişme de İzmir’de yaşandı.  Bugün son dönemde tanık olduğum biyolojik çeşitlilik etkinlikleri üzerine bilgi vermek istiyorum. Anında iletişim isteyenler instagram hesabımıza bakacaklar.

Bükreş’te Slow Food’cu dostların ark of taste ürünlerini anlatayım önce…. Slow Food Biyoçeşitlilik Vakfı bu konuda dünyadaki en önemli sivil toplum örgütü…Uluslararası  Slow Food ve Slow Food İtalya tarafından oluşturulan Slow Food Biyoçeşitlilik Vakfı, gıda biyolojik çeşitliliğinin korunmasında operasyonel organ… Toskana Bölge Valiliğinin katkısıyla 2003 yılında Floransa'da hizmete girdi; Slow Food’un dünya genelinde gıda biyoçeşitliliğini koruma projelerini koordine ediyor ve teşvik ediyor. Bu projeler, Presidia, Taste of Ark, Afrika’daki bahçeler, Slow Food Chef’s Alliance ve Earth Markets. (Foça’da da kurmuştuk anımsarsanız)

100'den fazla ülkede faaliyet gösteren Slow Food Biyoçeşitlilik Vakfı, teknik yardım, eğitim, üretici değiş tokuşları ve iletişim alanlarında binlerce küçük ölçekli üreticiyi bünyesinde barındırıyor.  Ayrıca, çeşitli projeler için teknik rehberlikler yapıyor. Bu projelerle ilgili temaları araştırıyor (sürdürülebilir tarım, çiğ süt, küçük ölçekli balıkçılık, hayvan refahı, tohumlar, GDO'lar, vb.) ve Slow Food'un eğitim ve iletişim faaliyetleri yoluyla biyolojik çeşitlilikle ilgili fikir ve aktiviteleri iletiyor. Vakfın projeleri, yerel biyoçeşitliliğe ve toprağa ve yerel kültüre saygıya dayanan, çevre ile uyum içinde olan ve herkes için gıda egemenliği ve iyi, temiz ve adil gıdaya erişim sağlama amaçlı bir tarım modelini teşvik eden araçlardır…

Gelelim Romanya’nın biyoçeşitliğine… Bükreş’te tattığımız ürünler arasında Priboi isimli, mersin balığı yumurtlama rotasında olan, nehrin Karadeniz'e döküldüğü Tuna'nın ağzının çevresindeki bölgeye özgü bir hamur işi vardı ki tadından yenmez. Havyarı herkesin yemesi için yaratılmış bir boğaça gibi bir şey…Romanya’ya özgü bisküviler,
Braga isimli, keskin, tatlı ekşi bir tada sahip, bej renkli, koyu renkli fermente bir boza… Hele bir peynir tattık ki anlatamam lezzetini. Brânza în saramur peynirin adı. Eski zamanlarda çam fıstığı fıçılarında tutuluyormuş, ancak bugün büyük plastik ya da cam kavanozlar depolanmak için kullanılıyor. Peynir, soğumadan hemen önce doğrudan sütlü koyun sütünden hazırlanıyor.

***

Biyoçeşitlilik adına önemli bir gelişme de İzmir’de yaşandı geçen hafta. Yüzyılllardır Türkiye’nin ekosistemleri ve biyoçeşitliliği Andaolu’daki sürdürülebilir tarımsal uygulamaların ve gıda güvenliğinin temelini oluşturmuş durumda.

Güzel ülkemizin genetik kaynaklarını ve sürdürülebilir kalkınmaya katkısını kutlamak için Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Tarım ve Orman Bakanlığı ortaklığında yazılan kitabın lansmanı geçen hafta İzmir’de gerçekleştirildi. ‘Türkiye’nin Biyoçeşitliliği: Genetik Kaynakların Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Sistemlerine Katkısı’ isimli eseri okuyorum. Son derece yararlı…

Etkinliği açılış konuşmalarında söz alan FAO Orta Asya Bölge Alt Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu,  Türkiye’nin birçok Anadolu uygarlığına ev sahipliği yapan topraklar üzerinde olduğunu, pek çok bilimsel makalenin Güneydoğu Anadolu'daki Karacadağ Dağı'nın bugün dünyayı besleyen buğday, mercimek ve nohut gibi temel bitkileri sunduğunu ifade etti.

Biyoçeşitliliğin, sadece şok ve strese karşı dayanıklılığı arttırmakla kalmayıp aynı zamanda, üretim sistemlerini yeni zorluklara adapte olmasında yardımcı olduğunu ve üretimin sürdürülebilir bir şekilde artmasında katkıda bulunduğunu belirten Gutu, 2030 Gündem kapsamında Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmada da önemli rol oynadığını sözlerine ekledi.

Etkinliğin son açılış konuşmasını gerçekleştiren  Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli,  Biyoçeşitliliğin kaybının, ekosistemlerin verimliliğinin de kaybı anlamına geldiğini, bunun da ekosistemleri; taşkınlara, fırtınalara, insan kaynaklı çevre kirliliğine ve iklim değişikliğine karşı çok daha hassas bir noktaya getirdiğini ifade etti. Bu sebeple ‘Biyoçeşitliliğin yok olması hayatın yok olmasıdır’ mesajının sıklıkla altını çizdiğini belirten Pakdemirli, Türkiye’nin bu konudaki eşsiz zenginliğini gelecek nesillere aktarmak için çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Ne güzel gelişmeler bunlar değil mi? Geleceğin dünyası biyoçeşitlilikte… Yaşayıp görebilene…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çoban ateşini 'topuklu' yaktı!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva