Ümit YALDIZ
Bir kongrenin düşündürdükleri!
24 Mayıs 2016 Salı

Yıllar sonra AK Parti’nin hafta sonu gerçekleştirilen olağanüstü kongresinden akılda kalacak olan tek şey
Divan Başkanı Bekir Bozdağ’ın sözleri olacaktır.
Davutoğlu’nun çok alkış alan sitem dolu ifadeleri de önemli bir detaydır ama Bozdağ’ın açılışta yaptığı “Evet bu parti Tayyip Partisi’dir” cümlesinin yerini tutmaz. Davutoğlu’nun ardından adı potansiyel başbakan adaylarından biri olarak anılan Bozdağ’ın sözleri Saray’a bağlılığın da ötesinde çok net bir durum tespitidir. Bir nevi ‘kral çıplak’ çıkışıdır. Kuruluş sürecinden itibaren kendilerini ‘Erdemliler Hareketi’ olarak tanımlayan ve vitrin zenginliğiyle toplumun her kesimini kucaklama iddiasını her daim diri tutmaya özen gösteren AK Parti’nin gelinen noktada ‘tek bir adamın partisine’ dönüştüğünün resmi ilanıdır. Ve bu kongre de göstermiştir ki Erdoğan’a sadakat ve hatta itaat başbakanlık dâhil bütün makamların ön koşulu haline gelmiştir.
Öyle böyle sadakatten söz etmiyoruz. Yüzde yüz itaatten söz ediyoruz. 
Kimileri özellikle de kişisel çıkarları mevcut durumla paralel yürüyenler bu tabloyu ayakta alkışlayabilir. Hatta onlara göre bu durum AK Parti’nin en güçlü yanı da sayılabilir.
Ama bana göre ‘kazın ayağı’ hiç de öyle değil.
Her ne kadar Türk siyasetinde başarının ön koşulu lider ise de bir kadro hareketi olarak doğan bir partinin geleceğinin tek bir kişiye (bu lideri olsa dahi) endekslenmesi aynı zamanda partinin en zayıf yanıdır.
Cumhurbaşkanı Danışmanlarının, “RTE=AK Parti=Türkiye” şeklinde tweet attığı bazı vekillerin “Erdoğan varsa dava var. O yoksa dava da yok” şeklinde mesajlarla desteklediği bu tablo ‘tek adamlığın’ ilanından başka bir şey değildir.
Doğrudur, yanlıştır. AK Parti’nin bugünkü çıkarı bu yöndedir ya da değildir.
Ama unutulmaması gereken bir atasözü vardır.
Ağaca dayanma kurur, insana dayanma ölür…
Burada ölümün illaki öbür dünyaya intikal şeklinde olması gerekmiyor. İnsandır neticede… Hata hatta hatalar yapar. Siyaseten ölmesi yeterlidir… 2001’de bir kadro harekâtı olarak doğan ve kendisini siyasi yelpazenin merkezine konumlandıran, topluma Merhum Özal’ın 4 eğilimine benzer bir enerji veren hatta medya tarafından ‘eğilimler koalisyonu’ olarak tanımlanan AK Parti’nin gelinen noktada Tayyip’in Partisine dönüşmesi nasıl açıklanacaktır?
Kuruluş hamurunda tuzu olan birçok kişinin Bozdağ’ın bu tanımdan bir parça rahatsız olduğu düşünülebilir.
Ama AK Parti’nin ‘Tayyip’in Partisi’ olarak tanımlanmasından haz duyan, keyif alan bir kitlenin olduğu da su götürmez bir gerçektir.
Peki, meseleye biraz da ‘fayda’ penceresinden bakalım.
Bir zamanlar siyasi yelpazedeki hemen her yapının temsil edildiği, ağır abilerin kritik virajlarda istişare makamına başvurduğu, ortak aklın vitrine yansıdığı, en sağından soluna, Alevisi’nden Kürt’üne kadar her kesime yer açıldığı AK Parti’ye ‘Tayyip’in Partisi’ olmak kaç seçim daha kazandırır?
Tek adam hâkimiyetinin de mutlak suretle iyi tarafları olabilir.
Ama yarım asırlık demokrasi tecrübesi olan bir ülkede tek adamcılık sürdürülebilir bir durum olmasa gerek…
Kısa vadede siyasi asayişi berkemal etmek gibi bazı artıları olsa da orta, uzun vadede tek adamcılık renksizlik hatta bir süre sonra siyasi kısırlık olarak partinin en yumuşak karnı olacaktır. Muhalefeti zaten yetersiz olan bir ülkede parti içi muhalefeti-dengeleri de yok ederseniz sıkıntı başlar. Her şeyin tek merkezden kumanda edildiği, renksiz, tatsız, tuzsuz bir süreçtir sıkıntının ana nedeni…

Kaldı ki muhalefette her şeye rağmen bir kımıldanma söz konusu… Meral Akşener MHP tabanını ikna etmiş görünüyor. CHP’de de kurultay tamtamları çalmaya başladı. Değişim talebi kısa süre sonra Ankara’yı sarabilir. Kaldı ki ‘Tayyip’in partisi’ olarak tanımlanan hatta son kongrede de tescillenen bir partide kendilerine yer kalmadığını gören çok sayıda emektarın siyaset yapmak için yeni bir yol açma iddiası da ortada duruyor. Hatta bu tanımla birlikte daha da güçleniyor.
Hal böyleyken… Yani kartlar yeniden karılıyorken 14 yıllık iktidar partisinin geleceğinin tek bir kişiye endekslenmesi bana çok da doğru, mantıklı gelmiyor. Hatta bu kongredeki Erdoğan vurgusunda dozun aşıldığını, kantarın topuzunun bir hayli kaçtığını söyleyebilirim.

Başbakan Binali Yıldırım’a gelince;
Söz üstüne söz değil taş üstüne taş koymaya geldik diyerek hiyerarşik tablodaki yerini açık şekilde belli eden Yıldırım’ın ‘Reisvari’ çıkışlarının İzmir ve İzmir gibi düşünen kentlerde çok da karşılık bulduğu söylenemez.
İronik olan ise ‘İzmirli Başbakan’ olarak kentin dört yanına afişlenen Yıldırım’ın kongre konuşmasına ‘başkanlık sistemi’ ile başlamasıdır. Bir nevi İzmir’de büyütülen, yüceltilen ‘başbakanlık makamının’ kongre salonunda adeta çöpe atılmasıdır. Yani biz ‘İzmir’den başbakan çıkardık’ diye tempo tutarken başbakanın kendisinin “başkan yardımcısı” gibi konuşmasıdır ironik olan…
Öte yandan kongre salonunda İzmir teşkilatının motivasyonu da kayda geçmeye değer bir dipnottu. Son ana kadar temposunu, enerjisini koruyan teşkilatı motive eden de İzmirli başbakan olgusuydu. Kentin çeyrek hatta yarım asrı geçkin hasretiydi.

Tabi ki Yıldırım’ın işi kolay değil. Hatta şimdiye kadar sessiz ve derinden yürüyen, suya sabuna dokunmadan iş bitiren Yıldırım ‘söz üstüne söz koymaya gelmedik’ dese de yukarıya karşı sadakat güncellemesi yapmak adına bile olsa uzatılan mikrofonlardan bir süre sonra kaçma şansı kalmayabilir.
Gelinen noktada ‘Tayyip’in Partisi’ olarak tescillenmiş olmanın dezavantajları varsa, bunu dibine kadar yaşayacak tek bir kişi vardır. 
Binali Yıldırım…
İcraatın başı olarak her türlü olumsuzluk, aksaklık ve hata onda patlayacaktır. Hesap sorulacak, hesap verecektir.
Ve her türlü olumlu gelişmenin meyvesini ise partinin ulu lideri Tayyip Erdoğan yiyecektir.
Günahlar bana sevaplar sana misali…
İşte bu yüzden başbakanlık ateşten gömlekten farksızdır Yıldırım için…

Kongre kürsüsünden açıkça “Beni bu makama İzmir getirdi” diyen Yıldırım’ın ne denli haklı olduğunu bir önceki yazımızda ifade etmiştik. 2014’te kırmızı plakalı aracından inip cumhurbaşkanlığı seçimlerine yürüyen lideri ve partisi için 950 bin oy toplamayı başaran Yıldırım o gün çok önemli bir sınavı başarı ile vermişti. Bana göre 2011’de partisinin İzmir’de kaydettiği en yüksek oran olan yüzde 37’ye ulaşıp 2014’ün 17-25 Aralık gündemli, yıkıcı atmosferinde yakaladığı başarı, kaybetmesi banko olan bir kente adaylığı kabul etmesi, bugün Saray’ın güvenine, sevgisine mazhar olmasının en önemli sebeplerinden biridir.
*
İzmir siyaseten 2011’de tanıştığı Binali Yıldırım’ı belediye başkanı seçmemiş olabilir. Ama sevmişti.
2014’te çok zorlu koşullarda aldığı 950 bin oyun anlamı buydu. Son dönemde solun ve CHP’nin kalesi olarak tanımlansa da esasen klasik bir merkez sağ kenti olan İzmir için Yıldırım çalışkan bir merkez sağ bakanı gibi algılanıyordu. İş yapan, üreten ve makine gibi çalışan…
Demagojiye, polemiğe, ideolojik atışmalara taraf olmayan…
Korkarım ki başbakanlığı döneminde Binali Yıldırım’a dair yerleşik bu algı da tehdit altındadır. Çünkü yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Yıldırım ister istemez günübirlik tartışmaların tarafı olmaya zorlanacaktır.
Ve yüksek kutuplaşma ikliminde yapacağı her Sarayvari çıkış, Yıldırım’la İzmir arasındaki mesafeyi açabilir.
*
Kongrede pek çokları için Atilla Kaya’nın MKYK yedeklerine yazılması sürpriz oldu.
İzmir’in en ateşli vekillerinden Kaya’nın yedek listenin de dibine yazılması sanıyorum partinin çizik kültürüne pirim vermek istememesiyle açıklanabilir. Bir önceki kongrede bugün yazıldığı sıradan çizik operasyonuyla en tepeye çıkan Kaya, kabine için yapılan istifaların ardından MKYK listesine girmişti. Aldığım bilgilere göre İzmir İzmirliğini yine yapmış… Yedeğe atılan Kaya’yı yeniden listenin tepesine yerleştirmek için kalemleri çalıştırmış. Ne diyelim. Hayırlısı…
*
Öte yandan kabine listesinde ise bir isim benim için sürpriz olmuştur. Lütfi Elvan…
Binali Yıldırım’ın 11 yıllık koltuğunu bırakarak İzmir’in zorlu yollarında patinaj yaptığı süreçte yerine getirilen ve Yıldırım’ın ekibini tepeden tırnağa doğrayan Lütfi Elvan…
Davutoğlu ekibinin de has adamı olan Elvan’ı kabinede görmek pek çokları için sürpriz olmuştur. Başbakan yardımcılığından alınmış olsa da kalkınma bakanı olarak vitrindeki yerini koruması önemli bir detaydır. Aklıma iki ihtimal geliyor. Ya Saray’dan torpilli ya da Yıldırım’ın kucaklayıcı, affedici tarafına denk geldi. Küçük de olsa Davutoğlu’nun koltuğunu zarif bir şekilde devretmiş olmasının bir karşılığı olma ihtimali de var.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
muhalif 24 Mayıs 2016 Salı 14:47

sn.yazar, pazar günkü AKP.Kurultayının akılarda kalacak tek yönü sn.bozdağ ın " AKP.Tayyipin partisidir" sözüyle birlikte, CB.nın konuşması sırasında salonun ayağa kalkması ve ayakta dinlemesidir. akp. kongresi bir türlü "rte ayinine" dönüşmüştür.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
80’lik güzeller zamana nasıl ‘dur’ dediler?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
En popüler üçüncü içecek
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva