Yaz sıcağıydı...
Cumaovası’da otobüse binmiştim.
Özdere yolu bir hayli uzundu.
Yer bulmak için can havlindeydim.
Neyse ki buldum da,
Her zaman yaptığım gibi !
Sağa sola bakmadan, oturdum bir yere.

Elimde tanınmış bir kitabevi poşeti
ve içinde henüz aldığım kitaplar.
Yanımdaki beyefendi nezaketle selam verdi, kendini tanıttı.
Hemen de poşetteki kitapları sordu,
Gösterdim...

Kendisinin de kitapları olduğunu söyledi, gösterdi :
“ Vicdanımın Sesi “ ve “ Sıra Dışı Bir Gakgoş “ adlı kitaplarıydı.

Otobüsün o titrek sallantısında,
güçlükle teker teker imzalayarak hediye etme zahmetinde bulundu kitaplarını.
Sayın Mahmut Şatır...

Mahmut Bey,
1928-1930’ da Harput’ta doğdu.
İlk, orta ve liseyi Elazığ’da okudu.
Yıldız Teknik Üniversitesi Harita-Kadastro bölümünü, 1953’de bitirdi.

Mesleğinden emekli olunca bir madencilik şirketi kurdu.
Halen hem yazıyor, hem şirketini yönetiyor.
İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca ve Arapça biliyor...

Önce ‘Sıra Dışı Bir Gakgoş’u okudum.
Kompleksiz, kısa cümleler,
duru diller, samimi hisler.
Akıcı... zaman zaman da ayrıntıcı.

Sağlığa da... ülkenin sorunlarına da
yer veriyor.
Fıkra, öykü ve esprilerle de süslüyor.

Sağlık için diyor ki...

*Malta Valetta’da bir kadın heykeli var.
Oturmuş... yusyuvarlak şişman biri !
Mütenasip vücutlu bir kadın anlatıyor :
‘Onu öyle görünce... önceleri bir tabak bolca salata yemeğe başladım.
Sonra da, yemek yemeğe.’
Oldu mu... ipince !

*Üç yıl önce diz ağrısıyla uyandı.
Doktor kıkırdak güçlendirici hap verdi.
İnternette, kirecin sirkede eridiğini öğrendi.
Sirkeyi sulandırıp bal katarak içti.
Dizini de saf sirke ile, ovdu ovaladı...
İlaç, sulu sirke ve saf sirke üçlüsü,
El ele verdi... ağrısı bir ayda geçti !

Ülke sorunlarıyla da çok ilgiliydi...

*Ülke kalkınmasındaki en büyük sorunun, bürokrasi olduğunu söylüyor.
Görevini yapmayanlara etkili yasal tedbirlerle müdahale, öneriyor.
Liyakatın... önemsenmediğini görüyor.

*Olağanüstü Başkan ! Trump’a
mektup yazıyor ;
Dünyada, ayrımcılığı desteklediklerini, İnsanların öldürülmesine seyirci kaldıklarını söylüyor ki bugün,
Afganistan’da, Irak’ta ve Suriye’de yaptıkları da... zaten bunu gösteriyor !

Espriler de katıyor...
*Zaro Ağa...1774’de Bitlis’te doğmuş.
Yakışıklı iri yarı, güçlü kuvvetli imiş.

19-20 evlilik yapmış !
Çeşitli savaşlara katılmış.
İstanbul’da inşaatlarda çalışmış,
Hamal teşkilatı kurmuş,
Hamal Başı olmuş...

Amerikan rüyasına kanarak,
Amerika’ya götürülmüş.
Sirklerde... en yaşlı adam olarak gösterilmiş.
Resim çektirenden 10, öpenlerden
15 dolar alınmış !

150 yaşında İstanbul’a... geri getirilmiş.
Amerikalı bir kadından mektup almış :
Kadın, “ Seni çok özledik... Arkadaşım seninle evlenmek istiyor “ diye yazmış.
Zaro Ağa... ‘bir gün lazım olur’ diye, mektubu katlayıp cebine koymuş !

Zaro Ağa... 1934’de 160 yaşında,
Şişli Etfal Hastanesinde ölmüş.
92 yaşındaki bir kızı...
“Zavallı babam dünyasına doyamadan gitti” demiş !

Mahmut Bey...
Elazığ’ın ‘yiğit ve mert’ Gakgoş’uydu.
Lideri takip eden değil, kendi kendine liderdi.
Bir madenci... Ama bitmeyen bir ocak !