Harun ÖZDEMİR
Türkiye’yi kaçırmanın maliyeti!
8 Nisan 2013 Pazartesi

Türkiye dünya nüfusunun %1’i ve istatistik de bir bilim ise bu ülkede olup bitenleri anlayan, yakın gelecekte bölgede ve dünyada nelerin olabileceğini de anlayabilir. Türkiye’de yaşıyorsanız bu kadar şanslısınız.
Herhangi bir ülkede ikamet ediyorsanız, dışarıdan izleyerek de olsa dünyanın yakın geleceğinin şifrelerine ulaşabilirsiniz; bir Türk kadar şanslı olmasanız da..
1980’de yürürlüğe giren “24 Ocak Kararları” Türkiye’yi ne kadar değiştirdi ve dünyaya açtı ise kısa bir süre sonra Doğu Avrupa ve SSCB’yi de değiştirdi ve dünyaya açtı.
24 Ocak Kararlarını anlamlandıramayanlar, Türkiye’nin nereye gittiğini anlamadığı gibi dünyadaki sonuçlarını da kavrayamadı. 
Oysa dünya sisteminde tasarlanan değişimin “A Planı” önce Türkiye’de sonra da bütün kapalı rejimlerde uygulanmış ve umulan sonuçlar da elde edilmişti.
40-50 yılda yaşananlar bununla sınırlı kalmayacaktı. 24 Ocak’ı kaçıranların önüne yeni fırsatlar çıkacaktı.
Öyle de oldu!
Çünkü değişim devam edecek, “Yeni Dünya” düzenine doğru bir adım daha atılacaktı:
Sırada B Planı vardı.
Dünya nüfusunun %1’ini barındıran Türkiye, B Planının da ilk uygulanacağı ülke olacaktı.
Öyle de oldu!
B Planı, Kasım 2000 ve Şubat 2001 ekonomik krizlerinde Türkiye’yi tam teslim aldı.
Tüm finans piyasalarında görülmedik yolsuzluk, usulsüzlük, beceriksizlik, hırsızlık akıl almaz boyutlara varmasına önce göz yumuldu, sonra da suçüstü yapıldı! 
Türkiye’nin krizden çıkması için 3 milyar dolar ve güvene ihtiyacı vardı. Dönemin DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti, yaşanan krizi kavrayamadı. Oysa 19 Şubat 2001’den üç gün önce Merkez Bankası rezervlerinden malum bankalara düşük kurla 5 milyar dolar satılmıştı. Bu satışlar iptal edilseydi ne Kemal Derviş’e ne de IMF’nin 3 Milyar dolarına ihtiyaç kalırdı. Ama bu yapılmadı, gidildi IMF’nin önünde yere kapanıldı.
Sonuç malumu âliniz!
Sırada C Planı vardı!
2008’de ABD’de yaşanan finans kriz, belki de dünya tarihinin en “kontrollü” kriziydi.
ABD’nin finans krizi dememe bakmayın, yaşananlar dünya tarihinin en büyük hırsızlıklarından biriydi. Fakat bunun hesabını soracak kimse çıkmadı!
O nedenle korkudan “finansal kriz” diyorum!
2009’da 9 Trilyon dolar olduğu ileri sürülen ABD finans soygununun dünyaya maliyeti, bugünlerde 9 değil de 20 Trilyon dolar olduğu rakamlarla açıklanmaya ve tartışılmaya başlandı.
Soygunun merkezi ABD’nin 14 Trilyon dolar, hiçbir dahli olmayan AB’nin ise 6 Trilyon dolar zararı vardı.
Çin, Japonya, Rusya ve Arap ülkelerinin toplam zararı 2008’de 6 Trilyon dolar olduğu söyleniyordu. Sanıyorum bu zarar 6 Trilyon doların çok üzerinde. Çok geçmez bunu da öğreniriz.
Türkiye’de 2001’de başlayan ve 2002’den 2008’e kadar itina ile sürdürülen “yeni ekonomik politika”dan elde edilen sonuçlar, dünya sistemini kontrol edenler tarafından tatmin edici bulunmuş olmalı ki, 2008’de ABD’de yaşanan finans krizinin tedavisinde de uygulandı.
İki yıldır AB’de yaşana ve Japonya’da artçı sarsıntıları adam akıllı hissedilen ekonomik krizi, dünya sistemindeki değişim ve yeni dünya düzenin kuruluşuna giden D Planı olarak görmek, gelişmeleri anlamak ve açıklamak açısından daha doğru olacaktır.
AB krizini, öncekilerden bağımsız bir kriz gibi görmek isteyenler var. Bence bu doğru değil. AB’nin merkez ülkeleri İngiltere, Almanya ve Fransa’nın 2008 ABD krizinde kaybettikleri para yaklaşık 6 Trilyon dolara yaklaştı.
Oysa AB, ABD'ye alternatif bir oluşum olarak doğmuştu!
Demek ki, öyle değilmiş!
50 yılı aşan AB’yi kurma çabası, bir krizde ciddi darbeler aldı. Dışarıdan bakıldığında “Buna gerek yoktu ama nasıl olduysa AB’nin merkez ülkeleri bütün birikimlerini anlaşılmaz bir şekilde ABD’nin kurtarılmasında kullandı” denebilir.
Eş dost sohbetinde “Siyasi olaylarda hiçbir şey görüldüğü gibi değildir!” deriz ama gördüklerimizin etkisinde kalarak çoğumuz yanlış yollara saparız. AB konusunda da öyle oldu!
Hepimiz yanıldık! 
AB’de yaşanan ikinci anlaşılmaz durum da Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz, Güney Rum Kesininin akıl almaz yolsuzluk ve hırsızlıklarını iflas edinceye kadar AB denetim sisteminin fark etmemiş olmasıdır!
Hani AB’de her şey çok sağlamdı!
Çok güvenilirdi!
Her devlete olduğu gibi AB standartları bize de “örnekti”!
Uzatmayalım, AB bizim hayali cennetimizdi!
Hatta irticanın tek ilacıydı!
Şükürler olsun! Geç de olsa Tanrı gerçeği gözümüze sokuverdi!
Az daha büyük bir yanılgı içinde Yasin-i Şerifler eşliğinde terk-i dünya ederken Tanrı’dan AB standartlarında bir cennet dileyecektik!
Şükürler olsun ki, bu olmadı! Yoksa öte dünyada da mahvolacaktık!
Gelelim yakın gelecekte başlayıp orta vadede tamamlanacak gelişmelere:
Dünya sisteminin planlarını bir bir fahş edince bu analizlerimizi az da olsa ciddiye alanlar “E Planı”nı merak ediyorlar:
a-Arap Baharı Fas’tan Çin sınırına kadar yayılacak, önce siyasi sonra da ekonomik rejimleri değiştirecek. Dünya ekonomisi Doğusu ve Batısıyla tek bir ekonomik üniteye dönüşecek.
b-Rejimler ne kadar demokratikleşse de yeri geldiğinde yönetimler “darbesiz” teknokratlara devredilebilecek!
c-Afrika kıtası, siyasal ve ekonomik olarak Arap Baharı sonrası sisteme entegre olacak!  
d-Dünya ligi;
aa) Güney ve Kuzeyi ile ABD ve Japonya
            bb) Daha az prensipler etrafında toparlanan AB
            cc) Türkiye merkezli Afro-Asya Birliği (Türk-İslam-Afrika Birliği)
            dd) Çin
            ee) Hindistan
            ff) Rusya Federasyonu kümelerinden oluşacak.
Türkiye sayemizde 2023’ü konuşabilir hale geldi. Artık kimse Türkiye’nin gündemini 2023’ten daha geriye çekemez.
Az önce sıraladığım dünya sisteminin “E Planı”nın 2030’a gelmeden ete kemiğe büründüğünü çoğumuz göreceğiz.
Bizi bu tür öngörülerimizden dolayı hayalcilik veya kahinlikle itham edenler var!
Bi zahmet 2007’de yazdığım “İzmir 2023” kitabımı hatırlayıversinler; o günlerde 2023 için neler söylemişlerdi… 
İşte size bir malzeme daha!
Ana hatlarıyla E Planı!
Yazımızın başına dönersek;
Beyler, siz Türkiye’yi kaçırırken zaten dünyayı da kaçırmış oluyorsunuz, o nedenle sizlere yardımcı olamam benim için de çok zor!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Asaf Manyaslı 8 Nisan 2013 Pazartesi 11:27

Ne diyelim, haklısınız

Yorumu oyla      12      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva