Harun ÖZDEMİR
Bir ihtimal daha var!
17 Aralık 2016 Cumartesi

Ak Parti; 14 yıllık iktidarında bir olasılık dışında hepsini denedi. Geldiğimiz nokta, bu deneyimlerin sonucu olarak görülebilir.

En önemli seçeneğin sona kalması da ilginç!

Ama olsun!

RP’li yıllarda Türkiye siyaseti Adil Düzen sloganlarıyla sarsılırken de parti içinde yeni ideolojiyi benimseyenlerin sayısı çok azdı. Hoca, partide güçlü olduğundan RP içindeki Adil Düzen muhalifleri, eleştirilerini ancak kendi aralarında yapabiliyorlardı. Bir araya geldiklerinde “Bu Adil Düzen bizi batıracak!” şikâyetleri hiç eksik olmazdı.

Çünkü;

Adil Düzen; laik, demokratik, liberal ve akit serbestliğine dayanan bir düzendi.”

Bu kavramlar Adil Düzen muhalifleri için bir Müslümanın müşrik ve kâfir olması için yeterliydi.

***

1965’lerde başlayan ve Süleyman Karagülle’nin editörlüğünde sürdürülen “Barış Düzeni” çalışmalarına 1980’de ben de katıldım. Necmeddin Erbakan ile 1983’te ara ara yapılan dersler, 1988’den sonra sıklıkla yapılmaya başlandı. Bu derslerin hepsinde vardım.

***

Adil Düzen’e RP dışı güçler mi daha çok karşıydı yoksa partinin üst düzey yöneticileri mi, bunu hala tam olarak çözemedim! 

1945’ten beri İslâmcı camia ve bu ortamda yetişmiş siyasilerin tamamı laiklik, demokrasi, liberalizm ve Atatürk karşıtıydı. Bu kavramlara ve Atatürk’e sempati beslemek maazallah cehenneme gitmek için yeterliydi.

Barış Düzeni’ni/Adil Düzen’i hazırlayan arkadaşların çoğu bugün hayatta. Laiklik, demokrasi, liberalizm, akit serbestliği, Atatürk… gibi kavramlar hakkında neler düşündüğünü yüzlerce kez halka açık panellerde, konferanslarda, kitaplarda, makalelerde anlattılar.

Bizler anlattıkça, bu kavramlara direnen İslamcı muhalifler o derece sertleşti.

Biz anlattıkça sertleşen İslamcı muhalefet, her kavramı önce küfre ve şirke buladı, sonra da T.C.’yi ve bizleri dinden çıkmakla itham ettiler. Bu yönde fetvalar verdiler. Gidilmemesi, görüşülmemesi, asla onaylanmaması gereken çok zararlı kişiler olarak ilan ettiler bizleri.

İslâmcı siyasal çevreler, bu dört kelimenin (laiklik, demokrasi, liberalizm, akit serbestliği) ne anlama geldiğini öğrenmemek için inatla direndiler.

Sonunda 28 Şubat kaçınılmaz oldu!

Bugün olduğu gibi o gün de iktidar ve rejim kendini savunmak için harekete geçti. Harekete geçti çünkü, demokrasi ve laikliği savunmayan bir parti, her türlü engellemeye rağmen iktidarın en güçlü adayı olmaya devam ediyordu.

Kavga, sanki “başörtüsü/türban, Çankaya’ya, Taksim’e cami yapma, İstanbul surlarını yıkma…” gibi akla zarar gündemler üzerinde oluyordu…  

Ne olduğunu anlamadan bir de ne görülsün RP bir güzel tasfiye edilmişti.

O günlerde 28 Şubatçılara kim kimi ihbar etti…

Kim kimden kurtulmak istedi…

O konulara ben girmesem de tarih bunları yazacak!

Siyaset bu tür delikanlılıkları sever; o gün sevdiği gibi bugün de sever!

Tarih de yazar!

Tarihin görevi budur; yazmak!

***

Oysa o günlerde yaşanan gerçek rahatsızlık ise halkın bildiğinden çok farklıydı:

Politikacının, ölümüne savunuyormuş gibi bağırıp çağırdığı görüşlerden vazgeçmesi için 24 saat uzun bir süredir. İktidar hırsıyla yanıp tutuşan laiklik- demokrasi-liberalizm-akit serbestliği düşmanlarını bir sabah laik ve demokrat olarak uyandırmak çok kolaydır! Zor olan; Erbakan ve az sayıdaki danışmanlarının Adil Düzen diye anlattıkları görüşlerden bir an önce vaz geçmeleridir. Bu da mümkün görünmediğine göre en susturucu şekilde, konuşmalarını engellemektir.

RP’nin genç kuşağı, Adil Düzen fikriyatını terk etmez ise bize rahat, bunlara da iktidar yüzünü görmek nasip olmayacaktır...

Adil Düzen’i terk ederlerse bizim de, bu adamların da işi çok kolay olacak. Bir sabah uyanacaklar, bir de bakacaklar ki, iktidar olmuşlar!...”

***

İşte Ak Parti bu koşullarda kuruldu. Ak Parti’de siyasetin her ekolünden adamlar yer aldı. Akevler’den de Adil Düzen’i terk edenler, ağzına dahi alamayanlar, istemeyerek Adil Düzen diyenler de tövbe istiğfar ederek en az üç dönem, hatta daha fazla siyaset yapabildiler. (devamı var)

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Hüseyin Ahmetoğlu 18 Aralık 2016 Pazar 11:27

Arif olan anlarmı acaba, yoksa benim dediğim dedik mi acaba, hocalık taslamaya devam mı?der

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Erken seçim hangisine yarar?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva