"İş hayatını, uzun bir koridora benzetiyor İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Burçin Cepkenli Önder...

"Bu koridordan geçerken, dar geçitleri kolayca aşmamızı sağlayacak taktiklerimiz olmalı" diyor ve ekliyor:
"Hepimiz, tercih edilen olmak istiyoruz. Kişisel markanızı yaratmadıysanız işiniz zordur. Kişisel markanızı, profesyonel görüntüyle yakalayabilirsiniz. Mesela, işe 1-0 önde başlamak için, bakımlı ve şık olmanız gerekiyor. İletişimin ivme kazanması için dış görünüşünüz önemli. Dik durun, dik yürüyün. Göz teması kurmaktan çekinmeyin. Göz teması, sağlıklı bir kişilik özelliğidir. İş hayatı, fırtınalı bir havada geminin dümeninde olmaktır. Rotanızı planlamazsanız sürüklenir gidersiniz. Vardığınız liman, asla hedeflediğiniz liman olmayacaktır."
Değerli dostum Burçin Önder, iş arayanlara, yeteneklerini pazarlamak isteyenlere bunları öğütlüyor.
Kişilik markası demek, "Başkası olma, kendin ol" demenin bir başka yolu.
Sen kişilik olarak kendini donanımlı hale getirdiysen, bu küçük tüyoları da uyguladığında maça 1-0 değil, 2-0, 3-0 önde başlarsın.
Eğer kişilik markasını oluşturamadıysanız, kendinizi markalı bir kişilik olarak gösterme çabasındaysınız, bir yerde duvara toslarsınız.
Çünkü, birilerini kandırma, etkileme uğraşı içindesiniz demektir.
Kendiniz olamıyorsanız, ha dik yürümüşsünüz, ha beyaz gömlek giymişsiniz, ne fark eder.
***
Siyaset de bir iştir.
Siyasetçi, şu dönemdeki anlamıyla belediye başkan adayı, zihniyetini, projelerini pazarlar.
Bunu yaparken, inandırıcı olmalı, ikna edici olmalı elbette.
Bu noktada bir sorun var ki, yaşam koçlarından dersler alıyorlar.
Kendilerine deniyor ki:
- Aman kareli gömlek giymeyin, beyazı tercih edin.
- Varoşlara, lüks otomobille değil, mütevazı arabayla gidin.
- Halka dokunun. Elini sıkarken yüzüne bakın.
- Siyah gözlük takmayın.
***
Halka inebilmek, ona havadan bakmamak, samimiyet, sizin özünüzde yoksa, seçim öncesi size öğretilenler makyajdan öteye geçmeyecektir.
Varoşlara Mercedes'le gitmeseniz de, Alsancak'ta Mercedes'ten inip 10 tane korumayla yürüyorsanız...
Halka dokunmak, sadece seçim sürecinde aklınıza geliyorsa...
Kimse size inanmaz dostum.
***
Siyaset ve Politik Liderlik Koçu Sezin Sivri, klasik siyasetçi modellerinin artık göz boyamacı olarak görüldüğünü, güven vermediklerini söylüyor.
Toplumun, stres ve öfke kontrolü olmayan, beden diline dikkat etmeyen, dilini etkili kullanamayan, kendi kişisel gelişimi için çaba harcamayan, stratejisi, siyasi duruşu olmayan, oturduğu koltuğu kaptırmamak ya da bir koltuğu kapmak için her yöntemi mubah sayan siyasetçileri artık çok rahat ayırt edebildiğine dikkat çekiyor.
Bugün seçmen, kendisini temsil etme yetkisi vereceği siyasetçinin doğru kişi olup olmadığına, eğitimine, donanımına dikkat ediyor.
Hareketleri yapmacık mı, gerçekçi mi, çok iyi biliyor.
Özetle...
Vatandaş size inanmıyorsa...
O insana değil dokunmak, sırtınızda taşısanız nafile.
Beyaz gömlek giyseniz de, siyah gözlük takmasanız da boşunadır.
Siz ne kadar inandırıcı olduğunuza bakın.

***

Bu yazıyı, 5 yıl önce yine bir seçim öncesi yazmışım.

Bugün için de aynen geçerli.

Başkan adaylarına hatırlatmak istedim.