Tayfun MARO
Bağnazlığın sağı solu olmuyor
18 Mayıs 2019 Cumartesi

Tabular ve akıl tutulması, düşüncenin sınır boylarında yükselen barikatlar...

Bu barikatların kapitalistler veya sosyalistler tarafından kurulmuş olması, çok farklı sonuçlara yol açmıyor. Her iki ideoloji de, insan ile düşünce arasına koyduğu mesafeler vasıtasıyla iktidar alanı yaratıyor; kliklerden, dar gruplardan tutun da devleti yöneten iktidar gruplarına kadar, iktidar olgusunun mevcut olduğu her durumda… 

Eleştiri, itiraz, farklı bakış açısı, gerçeğin peşine düşme arzusu; sistemi koruyup kollayan postülalara yaslanarak iktidar alanı yaratan muktedirleri fena halde bozuyor.

İnanılan herşeyin kendilerini metodlu düşünmek gibi bir angaryadan koruduğunu çok iyi bilen iktidar grupları, fikir tekeli oluşturmakla meşhurdur. Patentli düşünce…

Dünya sistemi kapitalizmin yol açtığı büyük yıkıma rağmen süren egemenliği...

Sosyalist sistemin büyük iddiasına rağmen sürekli büyüyen yoksulluk ve zulüm…

Gelişmekte olan ekonomilerde bu iki blok arasında sıkışmışlığın yarattığı çıkışsızlık

Bütün veriler, insanlık durumunun bir an bile daha iyiye gitmediğini gösteriyor.

Ve herkes kendi ödediği bedeller üzerine haklılık inşa etmekle meşgul. Sosyalist cenahta, ‘devrimcinin diyet istemediğini’ hatırlayan insan sayısı, yok denecek kadar az.

“Tek yol”cu sübjektivizmin halleri…

Elan yeryüzünde varlığını sürdüren tek devrimci sınıf; Burjuvazi. Ve kendisi için sınıf olamadığı gibi, bu yüzyılda üretimden gelen gücü de yok olan; İşçi sınıfı. Yüzyılımızda, bu iki sınıfın mücadelesi sonlanacak. Efendiler ile gönüllü köleler arasında uygarlık mücadelesi sürecek.

Devletler ve hiyerarşik toplumlar yerini e-devlet ve yatay topluma bırakırken, bütün süreçlerin yatay seyrettiği yeni Dünya düzeninde, para ve mülkiyet yeniden tanımlanacak…

Başka bir Dünya mümkündür, dediğimiz…

Büyük değişimi ve ayak seslerini duyduğumuz toplumu anlamak için ekonomi ve sosyolojide yeni kavramlara, siyasal ve sosyal alanı yeniden söylemeye ihtiyaç var. Bilim hakeza belirsizin bilimi olarak yeniden tarif ediyor evreni. Bu gelişmeleri ciddiye almayan toplumlar, yeni sistemin periferisinde kalacak. Kalkan trende son vagona yetişmek gibi…

Tercih yapacak durumda değiliz, öyle bir dönem geliyor ki içimiz dışımız “yeni” olacak.

Bir tarihsel sistemin sonu geliyor. Sistem muhtemelen çökecek. Veya en hazır sınıf olan burjuvazi, yeni sisteme geçişi yönetecek.

Biliyoruz ki geçen yüzyılların modernist ve pozitivist yaklaşımlarıyla, gelmekte olanı anlamak ve izah etmek artık neredeyse imkânsız. Yeni şeyler söylemek gerek.

Daha çok fabrikanın açılacağı, üretimin artacağı ve işsizliğin ortadan kalkacağı bir Dünya artık yok. Tesisler yine kurulacak ama ışıksız fabrikalarda işçi olmayacak. Üretimde artı değeri mümkün kılan işçi emeğini teknoloji kullanarak devre dışı bırakan kapitalist sistem, çok daha yaygın ve acımasız bir sömürü düzenine geçiyor.

Marks’ın sendrom olarak işaret ettiği artı değerdeki sürekli genişleme ve sınırsız sermaye birikimi sonucu ortaya çıkan çatallanma, sistemi dengeden çıkardı ve yeniden dengeye dönemiyor. Sistem sürekli olarak ve artarak yoksulluk üretiyor.

Bütün bu olan bitenin yıkıcı bir Dünya problemi olarak karşımıza çıktığını görmek gerekir.

Gelin görün ki, siyasal alanda, körler ve sağırlar birbirini ağırlıyor. Bütün çıkışlar, vasatlar rejiminin kifayetsizleri tarafından tutulmuş. Ve yoksullara durmadan umut pazarlıyorlar. Değil mi ki umut fakirin ekmeği…

Oysa yoksullar kendilerini “yoksulluk-umut” kıskacından kurtarıp ayağa kalkmadıkça, kendi meselelerine yine kendileri sahip çıkmadıkça, umut yok.

Bu işler vekâletle yürümüyor.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Lombak 19 Mayıs 2019 Pazar 11:01

Yoksulumuza üretmeden kurtuluş olmadığını anlatacak iktidar diliyorum. Yoksa asgari ücret şu kadar olsunlar, kar-zarar dengesni gözetmeyen üreticiyi öldüren indirim baskıları ya da 80 öncesi gibi zengin arabası yakıp hezeyanlar geçirmeler çözüm olmuyor, olmadı.

Yorumu oyla      4      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Filiz SEZER
Filiz SEZER
Etkili fedakârlık ve kayıp milyarlar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’in deprem bölgesindeki büyük dayanışması…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu seçimin neden bunca talibi var?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva