Tayfun MARO
Aynılaşmak veya tektipleşmek
20 Şubat 2018 Salı

Köle olduk, kul olduk, kişi olduk, birey olduk, vatandaş olduk, yurttaş olduk ve şimdi de aynılaşıyoruz. Ben ve Öteki aynılaşıyor. Henüz adı yok.

Görüntüleşerek aynılaşıyoruz. Sanal âleme karışarak aynılaşıyoruz. Ekranların interaktivitesinde ikiye katlanarak aynılaşıyoruz.

Nihayet aynılaşanların evreni kuruluyor. Bilişim toplumunun sosyal ilişkiler seyir defterine kaydı düşülen görüntüler evreninin yeni sakinleri; bakan, bakılan, bakışanlar...

Bir de, aynılaşmayı andıran fakat itaatkâr ve munis yapısıyla aynılaşmadan bütünüyle farklı olan, yirminci yüzyıl demokrasileri öncesinde ortaya çıkan yönetim biçimlerine ilham veren tektipleşme var. Aynılaşmanın dışında seyreden bir başka insanlık hali; Kitlesel itaat ve tektipleşme.

Daha ziyade yeni toplum kültürü yaratılırken ve emirin demiri kestiği yönetimlerde görülen tektipleşme konusunda zengin uygulamalarıyla Türkiye bir laboratuar gibidir.

Sanal âlemde aynılaşmaya başlayan insanı, bu yüzyılda, yönetim biçimlerinin otoriterleşmeye yaslanması nedeniyle bekleyen tehlike, tektipleşmektir.  

Geçen yüzyılın endüstri toplumlarına göre yapılanan demokratik yönetim biçimi, bugünün yeni Dünya düzeninin ihtiyaçlarına cevap veremiyor.

Yeni sosyolojinin gerektirdiği demokratik yönetim biçimi nasıl olacak, henüz netlik kazanmış değil. Buna karşılık, tek adam yönetimine ilgi artıyor. Ve bilindiği gibi, otokrasi, tektip insan yetiştiren kültürü destekliyor. Zaten iktidar “tek”liği sever. Çoğulculuk halkın getirdiğidir, iktidar karşıtıdır.

Bilişim toplumunda aynılaşan insanın otoriter yönetimler tarafından tektipleştirilmesi, ihtimaldir. Bu ihtimal, nasıl bir kültürün doğmasına, nasıl bir toplumun ortaya çıkmasına yol açar, bunu bilmeye ihtiyacımız var. Toplumların otoriter yönetimlere eğilimi, çaresizlik koşullarının tahtında güçleniyor.

Endüstri devriminin getirdiği modernite ile öne çıkan bilme ihtiyacı, bilinebilir olma durumu, insan yaşamını denetlenebilir mekânlarda gözaltına aldı. Modern zamanların bilme tutkusunun paranoyaya vardığı büyük gözaltı, sanayi toplumunun yaşam biçimini de belirledi.

Sanayi toplumu sonrasında ise, postmodern dönemde, modernist bilinebilirlik durumuna tepkiyi ifade eden “belirsiz” kavramı, paranoyaya varan bilme saikini dizginledi. Belirsizin bilimi, bilinebilirliğe yeni sınırlar getirdi.

Bilişim devrimiyle yükselen aynılaşma dalgası ve değişimin güvenliksiz koşullarında otoriter yönetimlere sığınma ihtiyacı bağlamında ortaya çıkan tektipleşme baskısı, toplumları, aynı olmak ile tektip olmak arasında bir tercih ile karşı karşıya bırakacak gibi...

Aynılaşmak ve tektipleşmek; bu iki kavramın birbirini destekleme ve besleme potansiyeli var. Ortaya çıkış koşulları itibarıyla farklı gibi görünüyor olmakla birlikte, her iki kavram da farklılıkları yok edici bir etkiye sahip.

İnsanlık, 500 yıl sonra, yine büyük bir devrimin eşiğinde. Sanal hayatın aynılaştırıcı etkisine karşılık, yeniden yükselişe geçen otokrasinin tektipleştirici baskısı… Bu ikisi birbirinden beslenir mi, birbirini iter mi, bunu henüz bilmiyoruz. Fakat insanlık yararına doğru yanıtı vermek için, yeni demokrasinin nasıl bir yönetim biçimi getireceğini bilmek gerekiyor.

Yeni demokrasiyi konuşmanın zamanıdır. Toplum, nasıl yönetilmek istediğine kendisi karar vermek istiyorsa, yeni demokrasiyi konuşmalı. Yoksa bir avuç muktedir yine insanlık adına karar verecek.

 

 

 

 

 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
80’lik güzeller zamana nasıl ‘dur’ dediler?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
En popüler üçüncü içecek
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva