Mehmet KARABEL
Atatürk’ün yakasına yapıştığı bakan!
23 Haziran 2019 Pazar

Bugün Pazar…

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla…

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü…

Bir kez daha…

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım…

Bunu yaparken de…

Bu anıyı anlatarak bugünlere taşıyan…

Falih Rıfkı Atay ile…

“Atatürk’ten Hatıralar”ın yazarı Ali Kılıç’ı…

Ve kitaplaştıran İsmet Bozdağ’ı…

Saygıyla analım…

*** 

Atatürk, uzun bir yurt gezisinden yeni dönmüştü…

O gezideyken…

Başbakan İsmet İnönü…

“Malatya Milletvekili İsmet” imzasıyla…

Meclis’e bir önerge vermiş ve…

Eski Bahriye Vekili İhsan Topçu’nun…

Bakanlığı sırasında Yavuz Zırhlısı’nın tamiri için kullanılacak “havuz” satın alınması işinde görevini kötüye kullandığını iddia etmiş…

Bu nedenle Meclis Araştırması yapılmasını önermişti…

Olay hemen yayılmış, gazetelerde manşet olmuştu…

***

Atatürk, Başvekil ile arkadaşı Topçu İhsan arasındaki…

Karşılıklı suçlamalardan üzgündü…

Taraf olmamaya özen gösteriyor ama…

Üzüntüsünü de saklayamıyordu…

Bu iki devrim arkadaşını birbirine düşüren olay neydi?

***

Kurtuluş Savaş günlerinde…

İsmet Paşa’nın yürüttüğü “Altıntaş Savaşları” yenilgiyle sonuçlanmıştı…

Savaş kötü yönetilmişti ve İsmet Paşa sorumluydu…

Ancak…

Atatürk, bu konuda İsmet Paşa’yı arkalamış…

Savaşa kendisi el koymuş…

Gerekenleri yapmış ve bozgunu önlemişti…

O günlerde durumu bilen…

Ankara İstiklal Mahkemesi Başkanı Topçu İhsan

Atatürk’e:

“Bu adamı benim mahkememe gönderseniz asarım!” demişti…

İsmet Paşa bu sözü unutacak adam değildi ve…     

Atatürk, İsmet Paşa’nın şimdi eline geçirdiği bu fırsattan yararlanarak…

Topçu İhsan’ı yıkmak istediğini biliyordu…

***

Topçu İhsan, sanık yerinde olduğu için…

Atatürk, kendisiyle konuşmak istemiyordu…

Bu nedenle…

İhsan’ın yakın arkadaşı Ali Çetinkaya’yı akşam yemeğine çağırdı…

O günlerin Bayındırlık Bakanı Çetinkaya…

Öğlen yemeğinde içkiyi fazla kaçırmıştı…

Atatürk’ün sofrasına içkili gitmek ayıptı…

Fakat Atatürk’ün çağrısına koşmamak olamazdı…

Sofrada, Nuri Conker, Hasan Cait, Avni Paşa, Salih Bozok, Edip Servet, Falih Rıfkı ve Recep Zühtü vardı…

Atatürk ve sofradakiler, hemen Ali Çetinkaya’nın içkili geldiğini anladılar…

Ancak…

Anlamazdan gelip görüşmeler başladı…

Bir süre sonra Atatürk, Ali Çetinkaya’ya:

“İhsan ne yapıyor? Görüyor musun? Üzgün mü?” diye sordu…

Ali Çetinkaya, içkinin yarattığı gerginlikle cevap verdi:

“Üzgün Paşam, hem de çok üzgün! Bunca hizmetine karşılık, bu duruma düşmesi çok ağrına gitti… Böyle bir arkadaşımızı dedikoduların, kinlerin kurbanı olmasına göz yummamalıydınız… Bugüne kadar sustu sustu bekledi ama artık sabrı tükendi… O da İsmet Paşa için gazetelerle yayın yapacak…”

***

Atatürk bu cevaba sinirlenmişti…

Ali Çetinkaya da devrim arkadaşıydı ama konuşmasındaki dikkatsizliğe, özellikle sofraya içkili gelmesine canı sıkılmıştı… Bu yüzden karşılığı da sert oldu:

“Ya! Demek böyle… Arkadaşınızı dedikodulara kurban ediyoruz… Kendisi de karşı saldırıya geçecek… Pekala, ne halleri varsa görsünler, karışmayacağım… İşte İsmet, işte kendisi! Gazetelerle de dilediği yayını yapsın!”

***

Sofrada soğuk bir hava esti…

Halkın “Kel Ali” dediği Afyon Milletvekili ve Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya sarhoş, Atatürk öfkeliydi…

Sofrada bir olay çıkmasından ürken Edip Server…

Usulca sofradan kalktı, yaver odasına geçti…

Başyaver Rusuhi’ye, “Sofraya gel, Çetinkaya’ya dikkat et” dedi…

Yaver, salona geldi; Çetinkaya’nın bir adım arkasında ayakta durdu…

Çetinkaya, bu durumdan rahatsız olmuştu…

Arkasında duran yaveri göstererek:

“Paşam, bu adam niçin burada duruyor?” dedi…

Atatürk, sert bir sesle karşılık verdi:

“Yaverimdir, istediği yerde durur…”

Deli Halit Paşa’yı Meclis koridorlarında kurşunlayan gözü pek devrimci Çetinkaya, bir anda öfke ile sarhoşluğun karmaşık duyguları içinde dünyayı göremez hale geldi… Sanki konuşmuyor, öfke kusuyordu:

“Bu adam yaveriniz olamaz… Nurettin Paşa’nın yaverliğini yapmıştır o… Nurettin Paşa’nın yaveri Mustafa Kemal Paşa’nın yaveri olamaz…”

Herkes tetikteydi…

Atatürk, fitili son noktaya kadar yanmış bir dinamite benziyordu… Bastırılmaz öfkesi ile yay gibi yerinden fırladı…

Fırlaması ile…

İstiklal Mahkemeleri’nin korkulu rüyası Ali Çetinkaya’nın yakasına sarılması ve ağır gövdesini tartarak ayağa kaldırması bir oldu:

“Sen ne demek istiyorsun?”

“Aman, Paşam…”

“Amanı yok… Buraya gel! Sen ne demek istiyorsun?”

Bunu söyleyen Atatürk…

İki eliyle Ali Çetinkaya’nın yakasını tutmuş, onu yan odaya doğru sürüklüyordu…

Çetinkaya, odaya girmemek için var gücüyle direniyor…

Bir yandan da yalvarıyordu:

“Paşam bağışla… Yanlış anlaşıldı… Sarhoşum, ne dediğimi bilmiyorum…”

Atatürk, bir yandan kendisini odaya çekiyor…

Bir yandan da öfke içinde konuşuyordu:

“Ne demek sarhoşum? Buraya sarhoş gelmekten utanmıyor musun?”

Ali Çetinkaya, bitik bir sesle yalvardı:

“Hakkınız var paşam… Hoşgörün beni… Öğle yemeğinde fazla kaçırmışım… Bu sırada beni emrettiğinizi söylediler… Gelmemek haddim değildi… Size olan saygım, beni hataya götürdü… Paşam, bana daha fazla hakareti reva görmeyin, sizden bu muameleyi hak edeceğime ölsem daha iyiydi…”

***

Atatürk, Ali Çetinkaya’nın yakasını bıraktı:

“Geç, edebinle otur!”

Herkes eski yerine oturdu…

Fırtına geçmişti ama sinirler de iyice bozulmuştu…

Atatürk, “Yemek gelsin” dedi…

Bu sofranın bitmesi demekti…

Yemekler yenildi ve herkes evine dönerken…

Meclis koridorlarında Deli Halit Paşa’yı vuran gözüpek Bakan’ın…

Atatürk’ün avuçları içinde…

Nasıl ecel terleri döktüğünü…

Dehşet ve ibretle düşünüyordu…

***

Atatürk, bir daha hiç bu olaydan söz açmadı, konuşmadı…

Ali Çetinkaya ile olan ilişkisini ise hiç değiştirmedi…

Nokta!

Sonsöz: “Kalp denizdir, dil de kıyı… Denizde ne varsa kıyıya o vurur… / Hz. Mevlana…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
N'oluyor o balkonda?
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Kazanan yok, kaybedenler Gazze’deki Müslümanlar
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İki yüzlü ahlak her yerde…
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Koltuklar devredilirken!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva