Ümit YALDIZ
Asıl gündem…
24 Haziran 2016 Cuma

Efendim Reis-i Cumhur Hazretleri şöyle buyurmuş…
Milli Takımın çalıştırıcısı imparator hazretleri böyle buyurmuş. 
Falan topçuya şu kadar pirim verilmiş de filan magazin ikonu Çeşme plajlarında bu sene de bikinisiyle yakalanmış.
Yok, efendim ‘çocuk doğurmayan kadın yarımmış’ da Bülent Ersoy’un Erdoğan’ın lüks iftar masasında ne işi varmış? Erol Evgin mi haklıymış yoksa koskoca Reis-i Cumhur mu?
Tamamı suni, naylon gündem bunların…
Ve pek çoğu belirli merkezlerden gerçek gündemleri perdelemek amaçlı üretilmiş senaryolar…
*
‘Danıştay’ın 4’te 1’ini Reis-i Cumhur atayacak’ diye kıyamet koparılıyor. Hamdolsun ki 4’te 1’e razı geldi. Ne demek 4’te 1 ayrıca! Koskoca Reis-i Cumhur! Yüce sahip, ulu kişi 4’te 1’e razı geliyor. Biz de bunu yadırgıyoruz.
Yani!!!
Bunlar iyi günlerimiz.
*
Devlet Bahçeli, Meral Hanım’ın damga vurduğu kurultayı tanımadığını ilan etmiş, CHP’de muhalifler imza toplayıp ulusal düzeyde bir deklarasyona hazırlanıyorlarmış.
*
İngiltere AB’den çıkmış biz de müzakere sürecini sona erdirebilirmişiz.
*
Şakası yok dostlar.
Durum vahim!!! 
*
Doldur-boşalt gündemlerle vakit geçiriyoruz. Ama gerçek hayatta insanlar ölüyor. Askerler, polisler, sivil… Şehirler 2. Dünya Savaşı’ndan çıkmışa dönüyor. Başkentinde bile güvenle yürüyemiyoruz canım Türkiye’min… Ve en kötüsü de olan biteni fena halde kanıksamış olmamız.
Ateş her daim düştüğü yeri yakardı ama… Bugün yarım düzineden aşağı şehit gelmezse dikkate bile alınmıyoruz. Göbek atmaya devam ediyor gelin adayları televizyon ekranlarında. Bu vurdumduymazlığın, adamsendeciliğin nedenlerini sorgulamak zorundayız öncelikle. Ben insanı isyan noktasına getiren tepkisizliğin sürecin siyasallaştırılmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Başkanlık da başkanlık diye tempo tutanların ‘analar ağlamasın’ dönemini kapatma keyfiliğine bağlıyorum da denebilir.

Bakınız asıl gündemin bir diğer önemli meselesi… 

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi Emin Yüksel, “Bölgemizde beklenmekte olan 250 bin ton yaş üzümün nereye satılacağı telaşı şimdiden üreticiyi sardı” dedi iki gün önce…
G-20 zirvesinin de gerçekleştirildiği Antalya Belek’te 20 yılın en kötü sezonunu geçirdiklerini söyleyen esnaf kepenk, şoförler kontak kapattı. Bölgede yüzlerce beş yıldızlı tesisin kapısına kilit vurulduğu biliniyor.
Mahsulden devam edelim…
Geçen yıl pazarda 5 lirayı gören patates bu yıl 20-30 kuruştan işlem görüyor. Yüz binlerce ton patates çiftçinin elinde kaldı. Mesele Ödemiş’ten de öte… Ülke çapında yüz binlerce patates üreticisi perişan…

Bugün üzüm, patates…
Yarın fındık, zeytin… Şekerpancarı… Buğday belki...
Sütçünün durumu da ortada…
Turist yerine Angus geliyor memleketimin limanlarına…
*
Ve en büyük alıcımız Rusya ile kavgalıyız.
Suriye-Irak malum… Ateş çemberi.
AB ve Almanya ile geldiğimiz noktayı da biliyorsunuz.
Ve 3 milyon Suriyelimiz var içimizde… Bakmakla yükümlü olduğumuz.
Hala değerli mi bilmiyorum ama korkunç bir yalnızlığın tam ortasındayız.
Ve de büyük bir patlamanın arifesinde…
Gazeteler yazıyor. Sadece Güneydoğu’da yıkılan şehirleri onarmak için gereken para 1 milyar dolarmış. Yani eski parayla 3 katrilyon. Kullanılan mühimmatı saymıyorum bile. Tonlarca bomba, mermi, top, tüfek! Daha düne kadar GSMH’nın yüzde 60’ı askeri harcamaya gidiyor diyerek barış/çözüm sürecini başlatanlar bugünkü rakamlara nasıl bakıyor acaba?
Kaç okul, hastane, yol, köprü yapar kaç çocuğu giydirir, kaç açı doyururduk o paralarla? 
Sonuç alsak da harcasak!
Sonuç da yok ortada… Beyzadelerin çocukları bedelli zaten… Ya da çürük! Olan garip guraba çocuklarına oluyor.
Mesele bizim şehitlerimizle onların ölülerini karşılaştıran garip bir istatistikten ibaret değil ki!
30 senedir istatistiki üstünlük bizde!
Çözüm var mı? Yok!
Ya sonuç? O da yok!
Kendimizi kandırmayalım.
Bu savaş ikliminden kim ya da kimlerin çıkarı var bilmiyorum.
Siyaseten ya da ticareten kime yarar onun da peşinde değilim.
Ama şu kadarını söyleyebilirim.
Bu yöntemle bu sorun çö-zül-mez!
Dünyada askeri yöntemlerle terörü bitirmiş, sorunu çözmüş bir tane bile ülke gösteremezsiniz. Çünkü yok! İşin kötüsü bu gerçeği her iki taraf da çok iyi biliyor. Hem de çok iyi biliyor.
*
Ve asıl gündemin ikinci önemli meselesine dönersek;
Kim ne derse desin Türkiye bir tarım ülkesidir. Turizm ülkesidir.
30 milyondan fazla turistin gelip milyarlarca dolar bıraktığı bir noktadan esnafı isyan eden, kepenk kapatan, trilyonluk tesislerinin kapısına kilit vuran bir noktaya gelmişsek…
Dün patatesçisi bugün üzümcüsü yarın diğer üreticileri isyan pozisyonu almaya başlamışsa…
Vay ki vay halimize!! Yazar kasalar yeniden havaya uçmaya başlarsa şaşırmam…
Ne biber gazı stoku ne destan yazan polisler… Böyle bir isyanı söndürmeye kafi gelmeyecektir.
*
Bu satırların yazarı korkuyor.
Sadece korkularını, kaygılarını dile getirmekten korkmuyor.
Bilakis uyarıyor. Basra sermayesiyle üstesinden gelinemeyecek krizlerin kapıda olduğunu söylüyor.
Ve tarihe not düşüyor.
Normalleşme… İçeride ve de dışarıda!
Yurtta barış, dünyada barış.
Hem de hemen!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 8 yorum var, 8 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Lombak 27 Haziran 2016 Pazartesi 10:53

Çözüm süreci dediğiniz şey Türkiye'den toprak ve başka bir devlet çıkartmaksa, buna karşı koymak için her egemen devletin uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkı vardır. Bu hakkı devlet kullanmaya devam edecektir. Çözüm dediğiniz, bölme süreci idi. Ancak artık Bitti.

Yorumu oyla      11      5  
Önder Fırat 26 Haziran 2016 Pazar 12:09

Bazıları , bu kan revan ortamı çözüm sürecine bağlıyor ya, gerçek o değil, gerçek şuki , çözüm süreci devam ederken şehirler bombanmadı. Ve ölümler yaşanmadı , tersine süreç bitikten sonra savaş ortamına çekimde ülkemiz. Birde bu açıdan bakabilir insanlar

Yorumu oyla      11      5  
Lombak 26 Haziran 2016 Pazar 11:01

Aynen Katılıyorum. Sayın TC misafir. Hele hele Kolombiya'nın FARC terörü gibi bizdeki ile çok farklı bir örneğin müzakerelerin yeniden başlatılması için önümüze örnek olarak getirilmesi, elimizin tersiyle kenara itilmeli. Kolombiya teröründe savaşanlar aynı milletin fertleri, etnik milliyetçilik temelinde ayrışma isteyenler hiç olmadı orada. Bunları pişirip pişirip bizim örnek almamız gerekn hadiseler gibi önümüze koynlardan korkmalı. FARC ile PKK arasındaki farklar ortak yönlerinden çokfazla.

Yorumu oyla      11      5  
TC misafir 25 Haziran 2016 Cumartesi 10:48

Terörü sadece karşılıklı müzakere ile çözemezsiniz bunun kanıtı da çözüm süreci adı altında terör örgütünün güçlenmesine göz yumulan zamandır. Terörü mevcut yöntemle Srilanka çözmüştür tamil kaplanlarını bertaraf etmiştir. Srilanka ile bizim terör belamız tabi ki bir değil maalesef pkk nın arkasında güçlü birçok devletin olduğu da bilinen bir gerçek. Bu beladan kurtulmak için önce içte ve dışta güçlü ve saygın bir devlet olmamız lazım 98 Türkiyesi ve 2016 Türkiyesi arasında aşırı derecede bir fark var ve çok büyük güç ve saygınlık kaybettik güçlü olmak için kendini güçlü sanan liderlere değil öncelikle saygın ve kararlı liderlere ihtiyacımız var. Ülke ne zaman düzelir derseniz akşam haberlerinde ne zaman vatandaşın ortak olarak mutlu olacağı haberleri çoğunlukla izleyeceğimiz zaman bu ülke düzelmiş demektir. Bir gazeteci olarak en son ne zaman sevindirici ve umut veren bir habere rast geldiniz hatırlıyor musunuz?

Yorumu oyla      11      5  
Ahmet ÇAKIR 24 Haziran 2016 Cuma 21:33

Yazınızdaki tüm düşüncelere katıldığımı,ayrıca tarihe düştüğünüz nota zaman geçirmeden ulaşmamız dileğimle.

Yorumu oyla      11      5  
faruk elma 24 Haziran 2016 Cuma 17:53

Dostum uzun süredir en güzel kose yazısı cesur ama demogojiden uzak sert ama yurtsever milli ama objektif hani akıl oyunlarında bir sahne vardı ya bütün bilim adamları john nash'in önüne kalemlerini bırakmıştı saygi alameti olarak bence sabah yeni şafak takvim ve doğan grubunun yazarları kalemlerini bırakmalı ve bu işi aklı ve yüreği olan insanlara bırakmalı gurur duydum saygiyla

Yorumu oyla      11      5  
24 Haziran 2016 Cuma 15:07

Başkanlık gelsin hepsi çözülür 😀😃 😃😄😅

Yorumu oyla      11      5  
24 Haziran 2016 Cuma 15:06

Türkiye'nin durumu yokuş aşağı freni patlamış kamyon gibi.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Erken seçim hangisine yarar?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva