Dr. Berna BRIDGE
Anıtkabir ve kadına tekme atmak
25 Eylül 2016 Pazar

Bu hafta hangi konudan başlayım bilemedim. Bu iki konunun ilgisi ne diyeceksiniz ama gündemdeki konular bunlar. Anıtkabire yerleştirilen plastik kaydıraktan mı başlayım yoksa şortlu kadına tekme atılan bir ülkeden mi? Gündem yoğun… Önce Atamızın değerli kabrinden başlamayı isterim. Çocuklarımıza oyun alanları sağlamak tabii ki çok doğru bir şey ama onlara nerede, nasıl davranmalarını öğretecek görgüyü de vermek de bizim görevimiz…

Anıtkabir gibi bizim için kutsal mekanları bir an için bırakalım, dünyadaki ünlü müzelerin bahçelerinde, girişlerinde plastik kaydıraklar var mı bir inceleyelim… Örneğin Paris’teki Louvre müzesi… Örneğin Londra’daki Science müzesi (Bilim Müzesi), Natural History  Müzesi (Doğal Tarih Müzesi)… Hiçbirinde renkli, plastik veya ahşap kaydırak göremezsiniz. Bu müzeler çocuk kaynar, sanmayın ki çocuk yok diye kaydırak yok. Fransızlar, İngilizler ve diğer milletlere ait turistler çocukları görgü ve bilgi sahibi olsun diye, okullar, öğretmenleri eşliğinde, eğitimin bir parçası olarak bu müzeleri gezdirir çocuklara…

Bırakın kaydırağı, çocukların bağırıp çağırmasına, koşmasına bile izin vermezler. Çünkü onlara adabı muaşeret, yani görgü kurallarını da öğretirler bir yandan… Saygı, hem oradaki diğer kişilere, hem de bulundukları mekana, yani müzeye saygı onlar için önemlidir ve eğitimin bir parçasıdır. Birçok kişi yurt dışında yaşamaya can atar. Neden? Bir önemli nedeni “Saygı” ilişkilerinin iyi bir noktada olmasındandır. Bırakın müzeyi, biz Anıtkabirden söz ediyoruz. Bırakın kaydırağı, çocuklar Anıtkabirde koşmamalı, bağırmamalı, saygılı olmalıdır. Çocuklarımıza saygıyı öğretmenin zamanı şimdidir… O kaydırağı hemen sökmenin zamanı şimdidir…

Diğer konuya gelirsek… Anıtkabire kaydırak ne kadar acı ve incitici ise, giyimimize karışılması, bir de bunun tekme, yumruk, tokat gibi saldırganlıkla korkutularak, baskıyla yapılması da o kadar acı ve inciticidir. Bireysel olarak yalnızca tekme atan bir dengesizden söz etmiyorum, Başbakandan, adamı ilk önce serbest bırakan hakimden, Milli Eğitim Müdürüne kadar uzanan geniş bir spekturumdan söz ediyorum. Olaydan sonra sarf edilen sözlerden bahsediyorum. Asıl korkutucu, acı ve incitici olan budur. Bizlerin artık ülkemize yabancılaşmamız ve baskı altında yaşayan tedirgin bir azınlık olmamızdır.

Aylar önce kuzey İngiltere’de, başı kapalı bir genç kıza trende bir İngiliz erkek Müslüman diye saldırganca davranınca, trendeki diğer İngilizlerin verdiği tepki ve bu saldırganı trenden inmeye zorlamalarını hatırlıyorum. Birkaç gün önce Norveç’te bir kuaförün tesettürlü bir kadına hizmet vermediği için devlet tarafından para cezasına çarptırıldığını okudum. İşte bu tür tutumlar, toplumları ötekileştirmeyen, yakınlaştıran barışçıl tutumlar. Her yerde bir dengesiz saldırgan olabilir ama toplumdaki bireyler ve yetkili kişiler bu saldırgan kişileri bertaraf ederse herkes dilediğince ve kardeşçe yaşayabilir. İsteyen inancına göre başını örter, isteyen de şort giyer…

Erkeklerin şortlu hanım gördüklerinde tahrik olmalarına gelince, bunun da çözümü irade, özdenetim, iç denetimden geçiyor. Bizi hayvanlardan ayıran en büyük özellik bu; irade, kontrollü davranabilme… Bu da çocuklara küçük yaşta öğretilmesi gereken bir konu. Aynı müzede, anıtkabirde koşmamak, bağırmamak, kaydırak ihtiyacında olmamak, kontrollü davranmak gibi...

Biz eğitimcilere çok büyük bir görev düşüyor, Milli Eğitim Müdürlerine de, önce çocuklarımıza kendilerini kontrol edebilmeyi öğreteceğiz ki büyüdüklerinde şortlu kadın görünce tahrik olmasınlar, oluyorlarsa kafayı başka tarafa (mesela pencereden dışarı) çevirebilsinler…

Rahmetli halam 1920 doğumluydu, dedem doktor, babaannem öğretmen… Yani halam Cumhuriyet kurulmadan önce doğmuş, dedem, babaannem, halam Osmanlı çocukları… Bir gün halam bana dedi ki: “Biz lisedeyken 19 Mayıs törenlerini şortla kutlardık…” Sanırım 1935-36 yıllarını kastediyor olmalıydı… 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
25 Eylül 2016 Pazar 14:05

Devlet kanalı(!) TRT'de hamile kadın dışarı çıkmasın, namaz kalmayan hayvandır! , çalışan kadın ... denildi. Diyen de program yapmaya devam ediyor. Sonra otobüste şort giyen kadına tekme atıldı diye şaşırıyor , tepki gösteriyoruz.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Statlara sığmayan 23 Nisanları özledik!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İlk Milli Bayramımız!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
CHP ne yaptı, ne yapmalı?
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
CHP'li ıstakozlar iş başında...
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Ayıptır söylemesi' denilirken…
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva