Osmanlı’nın yıkılış dönemlerinde sadrazamın birine bilginlerden biri sorar:

“Yükselme devrindeki Sadrazamlarla sizin aranızda ne fark var?”

Sadrazamın cevabı tüm zamanlar için geçerlidir.

Sadrazam der ki:

“Onlar (yükselme devrindekiler) kavukların da ÜÇ TUĞ taşırlardı. Bizler ise ÜÇ TÜY taşıyoruz…”

Sanki zamanımız için söylenmiş.

İnsanlar yalnız yaşayamazlar. Arkadaşa, akrabaya,dosta, eşe, sevgiliye, sevdaya muhtaçtır… Tek başına bir hayatı sürdürmek ya çok zordur veya imkansızdır.

Devletler de aynı kurala tabidir.

Bir farkla ki; devletlerin dostu olmaz ama çıkar ilişkileri sebebiyle ittifak yaptığı devletler vardır…

Bugün Türkiye tam bir yalnızlık içindedir.

“Stratejik müttefik” dediği devlet ile fiilen olmasa bile ilişkiler açısından savaş halindedir. Hatta O’nun desteklediği illegal örgütlerle savaş halinde olduğu içindir ki defakto O devletle de bir bakıma savaş halindedir. Hele BOP eşbaşkanlığı ile övünmeler hatırlandığında gelinen nokta traji komiktir.

Batılı ülkelerle ise bazen elçileri bile karşılıklı geri çekecek durumlar yaşamaktadır. Hemen her gün karşılıklı tartışma ortamı sürüp gitmektedir.

Üç beş sene öncesini düşünelim. Avrupa Birliği ile ilgili gelişmelere bakalım… “Girdik, giriyoruz…” nutukları hala kulaklarımızda çınlıyor… Ankara Kızılay’da güpegündüz atılan havai fişekleri hatırlayalım.

İslam coğrafyasında ise bir tek dostu kalmamıştır.

Bir zamanlar yapılan karşılamaları ziyaretleri hatta müşterek toplanan Bakanlar Kurulları’nı düşünelim… Ve gelinen noktayı göz önüne alalım. Durum tek kelimeyle vahim…

Daha dün Kudüs ile ilgili atılan nutuklara ne oldu? Gazze ne durum da bilen var mı? Hatta bir zamanlar Gazze’ye gidilecekti, ne oldu?

“Cumhur İttifakı”nın” mimarlarından Bahçeli 81 il ile yetinmeyip 82, 83 diye şehirler sayıyordu… Ne oldu ?

Türk Cumhuriyetleri ile bile öyle sarmaş-dolaş değiliz.

Özetle ABD yok, Avrupa yok, Ortadoğu yok, Balkanlar yok.

Hasılı yapayalnız olduğumuz apaçık bir gerçek.

Şimdi bu tablo karşısında şöyle düşünülebilir:

Hep biz mi haksızız?

Asla.

Yöntemler zaman zaman yanlış olsa bile davalarımızın haklılığı hiç şüphesiz.

Ancak:

Biz Portekiz değiliz… Portekiz’in arkasında okyanus önünde İspanya. Okyanusla sorunu olmayacağı gibi İspanya ile de problemi yok. O halde Portekiz’in konumu ile biz çok farklıyız.

Biz bu coğrafya da bir “küheylanız”. Ama bu “küheylan” binicisine göre yarış kazanır.

Atatürk’ü düşünelim. İstiklal Savaşı’ndan sonra bir taraftan Sadabat Paktı bir taraftan Balkan Paktı ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” muhteşem yöntem vecizesi…

Şimdi yazının başlığını bilmem iyice anlatabildim mi?

Yani “ÜÇ TUĞ” ile “ÜÇ TÜY”ün çok açık farkını…