Tayfun MARO
Türkiye’yi uzun bir kış bekliyor
30 Eylül 2014 Salı

Kendilerini “Muhafazakâr Müslüman” olarak tanımlayan iktidar grubunun yönettiği Türkiye’de, İslamcı ideolojiye mesafeli duranların kamusal yaşam alanı her gün biraz daha daraltılıyor.
İslamiyetin zorunlu istikamet olduğu yeni Türkiye’de günlük hayatın bütün renkleri hızla soluyor. Yolu Müslüman mahallesinden geçmeyen herkes için hayat günbegün zorlaşıyor.
İslamın Sünni mezhebinin normlarına uymayan bütün değerleri yadsıyan Sünni otoriterlik, Türkiye’yi kuşatmaya başladı.
 
Batı Aydınlanmasını mümkün kılan tolerans fikri, Müslüman dünyasında da ortaya çıkar mı?
Ben iyimser değilim. 1400 yıldır islamiyette tolerans fikri ortaya çıkmıyor.
Cumhuriyet devrimi, seküler toplum ve laiklik ilkesine dayalı tolerans fikrinin önünü açmayı denedi. Fakat islamcılar tolerans fikrine her zaman direndiler. Hem de islamiyetin hoşgörü dini olduğunu söyleye söyleye…
 
Türkiye’yi uzun bir kış bekliyor.
Çünkü ülkenin yaşadığı değişim ve dönüşüm süreçlerinin gelip dayandığı noktada karşımıza çıkan gerçek, siyasal islamdır.
Çünkü Ortadoğu’da izlenen sıfır sorun diplomasisinin gelip dayandığı yer bölgesel savaştır.
Çünkü Kürt açılımıyla başlatılan çözüm süreci, mali ve idari otonomiyle sonlanmaya çok yaklaştı.
Çünkü üretimden uzaklaştırılan Türkiye ağır bir ekonomik krizin içine sürükleniyor.
Çünkü devletin yapısal sorunlarının gerektirdiği çözümler göz ardı edildi. Tek adam yönetiminde ısrar sürerse, ağır bir devlet krizi kaçınılmaz olacak.
Çünkü günlük hayatın din normlarının baskısı altına girmesi, ülke genelinde güvenlik sorunu yarattı. Kadın cinayetleri, iş kazaları, trafik kazaları, yolsuzlukların en üst düzeyde aleniyeti, devlet kurumları arasında çatışma, kuvvetler ayrılığına fiili müdahale, eğitim sisteminde kargaşa, sağlık sisteminin neredeyse paralı hale gelmesi, işsizlik, eğitimsizlik, bilgisizlik ve bütün bu olan biteni Allah’ın hikmeti olarak gören anlayış ülkeyi bir kaosun eşiğine getirdi.
 
Türkiye’nin eskiye dönme şansı yok. Ülkenin mevcut iktidarla devam etme şansı da pek kalmadı.
Şu hale bakın; Cumhurbaşkanı takıntılı, paralelle yatıyor, paralelle kalkıyor. On yıl boyunca iktidarı paylaşırken sanki ne olduklarını bilmiyordu… Başbakan deseniz; “Bizi eleştirenler Ahi Evran dersini alacak!” diyor… Ahiliği yaymak boynunun borcuymuş… AVM’lerde güne dua ederek başlanmalıymış…
Muhalefete gelince, işleri gerçekten zor; Türkiye’nin içinden geçtiği kimlik krizi öyle bir çırpıda aşılacak gibi değil. Toplumsal uzlaşmanın koşulları giderek ağırlaşıyor.
 
Türkiye’nin AKP politikalarıyla cüzü haline geldiği Ortadoğu’da ise işler göründüğünden daha karışık.
Antikapitalist görünümlü islamcı hareketler, aldatıcı sistem karşıtı görünümleriyle bölgeyi kan denizine çevirecek bir hareketlilik içindeler…
Tanımlanamayan bir cisim gibi zuhur eden IŞİD, HORASAN gibi yapılarla mücadele etmek için onlarca devlet koalisyon kuruyor ve başı ABD çekiyor. Suriye ile Irak arasında sağa sola saldırıp duran IŞİD bir anda dünya problemi olarak karşımıza çıkıyor.
Dünyada yaratılan algı, Müslümanların kapitalist dünya sistemi ve demokrasiyle sorunlu olduğudur.
Türkiye’nin AKP üzerinden Ortadoğu’daki bu esrarengiz ilişkiler ağına bir şekilde dâhil olduğunu düşündürecek Batı kaynaklı çok fazla bilgi ve haber dolaşıyor.
Davutoğlu’nun ‘stratejik derinliği’ de bütün bu yaşananların üstüne tüy dikiyor.
 
Türkiye önünü göremiyor; Yeni bir yol açmak gerek.
Uzun sürmüş bir kışın ardından hayata yeniden “merhaba” diyebilmek için 2015 yılının Haziran ayı muhtemelen son bir imkândır.
En kötüsü, Haziran ayında yapılacak genel seçimlerin imkâna dönüşmesi için ne yapmak gerektiğini tam olarak bilen yok gibi...
Her ne kadar ne olduğunu tam olarak bilemiyorsak da, ülkeyi herkes için yaşanabilir kılacak yeni fikirlere, yeni siyaset tarzına ihtiyacımız var. Hiç değilse bunu biliyoruz.
Ülkenin geleceğine sadece Erdoğan, Davutoğlu ve evlerinde zor zapt ettikleri %50 karar verecekse, ülkenin geleceği çok karanlık…
 
Baştankara gidişi durdurmak için sekiz ay zarfında gerçekleşecek bir mucizeye ihtiyacımız var...
Bu mucizenin adı yok. Muhtemelen beklenmedik şekilde karşımıza çıkacak.
Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş… Yaşanan bunca rezillikten sonra…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen 27 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Haramilerin saltanatını yıkacağız!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
80’lik güzeller zamana nasıl ‘dur’ dediler?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
En popüler üçüncü içecek
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva