Ülkemizin önünde büyük riskler var.

İç riskler var elbette; ancak dış politikada çok sıcak bir dönemin içindeyiz.

Bu sıcaklık, gelecekte daha da artacaktır.

Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Niçin?

Bir kez, şunu bilmeliyiz:

Biz Ortadoğu ülkesiyiz; bu bölge tarihin hiçbir zamanında dingin bir süreç geçirmedi. Hep gerilim, hem savaşlar, hep kavga gürültü vardı.

Günümüzde de öyle…

Dikkat edin; bütün büyük devletler bu bölgede.

Kimileri fiilen olmasa da etkileri ve politikalarıyla buradalar.

Nedeni ne?

***

Bir kere Türkiye’ye dünya haritasında bir bakın:

Dünyanın tam merkezidir.

Üç yanımız denizlerle çevrili.

Üç kıtanın tam ortasında bir köprü gibiyiz.

Asya, Avrupa ve Afrika’nın göbeğindeyiz.

Büyük dinlerin kesişme noktasında ülkemiz.

Bir yanda İslamiyet, bir yanda Hıristiyanlık, bir yanda Musevilik…

Ve en önemli kadim uygarlıklar bu bölgede yeşermiş; dünyaya nice açılımlar bu coğrafyadan yapılmış.

Su geçitleri nedeniyle, dünyanın deniz ulaşımı da bu coğrafyadan, Akdeniz dünyasından geçiyor.

Büyük enerji üretim noktaları bu coğrafyada ağırlıklı olarak…

Petrol ve doğalgazın çıkarıldığı alanları ve bir de bu enerjinin aktarıldığı boru hatlarını düşünün.

Ve böyle bir ortamda Türkiye; tam odağında bu coğrafyanın…

Sonra çevremiz bir ateş çemberi içinde…

***

Irak karışık, Suriye bir ateş topu; aşağı doğru inin Lübnan’da Hizbullah ve Hamas mücadelesi; derken Filistin - İsrail çatışması… Kuzey Afrika’ya doğru ilerleyin, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir karmakarışık.

Ve bütün bu olup bitenleri büyük ülkeler yönlendiriyor.

Bir ülke bir biçimde karıştırılıyor; sonra bir bakıyorsunuz ABD, Rusya, Avrupa Birliği, hatta Çin orada ve büyük güçler müthiş bir satranç oynuyor…

***

Türkiye’ye gelince:

Ülkemizin barış içinde yaşaması ve ulusal çıkarları çok önemlidir.

Elbette başta Doğu Akdeniz coğrafyası olmak üzere, gücümüzle orantılı biçimde ülkemizin geleceği için önemli olan haklarımızı elde etmeye çalışacağız.

Ama dikkatli olmak zorundayız.

Duygusallık, acelecilik; ortak akıldan kopukluk bir anda başımızı ağrıtabilir.

Bu nedenle çok bilinçli ve akıllı adımlar atmalıyız.

Bir tarafı ölümüne tutmak, öteki taraflara kapıları sıkı sıkıya kapatmak; günümüzün dış politika bilimiyle uyuşmaz…

Türkiye bölgede çok güçlü olmalıdır çok…

Güçlü bir demokrasi, güçlü bir ekonomi, güçlü bir ordu; güçlü bir dış politika ve güçlü bir toplumsal birlik ve bütünlük…

Devletimizin kurucu ilkelerini tartışma konusu yapamayız; birlik ve bütünlüğümüze darbe vuramayız. Ekonomimizin kötüye gidişine gözlerimizi kapayamayız; toplumsal çözülüşe sırt çeviremeyiz; eğitimden, sağlıktan bana ne diyemeyiz. Ordumuzun ayarlarıyla oynayamayız; üniversitemizin gittikçe çürümesine göz yumamayız…

***

Bu nedenle ülkemizin her alanda eksiklikleri nelerse, onlara odaklanmalı ve parti hırsı ya da kimi makam kaygılarıyla ülkemiz için gerekli olan şeyleri, ikinci plana indiremeyiz.

Her konuda çok bilinçli ve güçlü olmamız gerekiyor.

Zira milli güç, her alanda güçlü olmakla orantılıdır.

İnanın, bize gerekli olan ilaç burada.

Anlayış, sevgi, birlik ve kaynaşma…

Birlikten güç doğar; biz de ayrı düşüncelerimizi birliğimiz için ilaç görmeli ve bundan ayrışmaya değil, birlik ve bütünlüğe gidecek kapıları arayabilmeliyiz.

Örneğin yoksulumuza el açmalı; komşumuz açken, tok uyumamalıyız.

Bezen dönüp kendimize; “Yahu, ne oluyor bize? Bu ayrılık niye? Biz böyle değildik” diyerek düşünmek iyidir.

Hem barış içinde olmamız hem de bölgemizde barışa katkı sunabilmemiz için, bunlar çok gerekli…

Her yerde olmalıyız, tamam; ama akıl ve izan ölçüleri ve gücümüzle orantılı biçimde…