Burak OĞUZ
Bu kanun değişmezse hapishanelerde yer kalmaz!
6 Şubat 2012 Pazartesi

Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK)  iş adamlarını tanımlarken “basiretli iş adamı” kavramını kullanmış; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” (Md. 18/2). Basiret denince ne anlaşılır? Doğru hareket etmek, yaptığı işlerle ilgili mevzuatı ve ne yapması gerekeceğini bilmek, ileriyi düşünmek ve görmek. Yani, iş adamı olmayanlara nazaran azami ve objektif özen göstermek. Zaten, iş adamının basiretsiz davranma ve hata yapma şansı da yoktur. Değilse, ticari hayatta varlığını sürdüremez.
İşadamı basiretli davranırken, bunun karşılığında Devletten de “basiret” beklemesi en tabi hakkıdır. Kanunların ticari hayatın gerçeklerine uygun düzenlenmesi; iş yapmayı zorlaştırmaması ve iş adamlarını cezalandırmaması gibi…
Yeni TTK’ da öyle düzenlemeler var ki; bundan böyle ticaret yapmak, iş adamı olmak hem cesaret hem yürek ister. Sizde ikisi de var; açtınız işyerini, kurdunuz fabrikanızı ve birçok insanı işe alarak istihdama ve ekonomiye katkı sağladınız. Kimseden bir beklentiniz yok, tabi devletten de… Ama en azından bir teşekkürü hakkettiniz. Bırakın teşekkürü bir anda kendinizi hapiste bile bulabilirsiniz! Nasıl mı?
Artık patronların kendi şirketinden para çekme devri kapandı
Bu güne kadar, patronlar, canı istediği zaman şirketten para çeker, şahsi harcamalarını şirket kredi kartıyla yapar, dilediği yerde tatile gider ve üzerine masaj yaptırıp keyfine bakardı. Şirketin muhasebecisi de adeta “bulmaca” çözer gibi patronun şirket kredi kartından şahsi harcamalarını ayıklamaya ve ilgili hesaplarda kayıt altına almaya çalışırdı. Ortakların şirketten çektiği para karşılığı olarak da, faiz işletilerek gelir kaydedilir ve bir de KDV ödetilirdi. Artık bu devir kapandı…Kendi şirketiniz de patron olmayı unutun. Bundan böyle istediğin zaman para çekmezsiniz.
Ortaklar şirkette borçlanamaz. Borçlandıkları takdirde, “üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılırlar”.
Nakit para çekmeyi bıraktınız ama şirket cep telefonu ile şahsi konuşmalar yapıyorsunuz ya da şirket aracıyla çocuğunuzu okula gönderdiniz. Yani şirketten para çekmiş oluyorsunuz. Buyurun ceza ödemeye.
Daha önce çekilen borç paralar da 1 Temmuz 2015’e kadar, yani yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren “üç yıl içinde” nakdi ödeme şeklinde “iade” edilmek zorunda.
Kayınvalidene kendi şirketinden taksitle buzdolabı satamazsın
Beyaz eşya işiyle uğraşıyorsunuz. Kayınvalideniz geldi “damat bizim buzdolabı çok eskidi senden taksitle yenisini alalım” dedi. Yandınız! Ya hapis ya aile faciası!
Yönetim kurulu üyesi, onun alt ve üst soyu, eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları (annesi, babası, kardeşi, dayısı, halası, teyzesi, dedesi, ninesi, kayınbiraderi, görümcesi, halaoğlu, dayıkızı, teyze veya amcanın çocuğu vs.) ile kendisinin ve söz konusu yakınlarının ortağı olduğu şahıs şirketleri ve en az yüzde 20’sine katıldıkları sermaye şirketleri, şirkete nakit ve ayın olarak borçlanamaz (Md. 395/2). Bu maddeye aykırı olarak şirkete borçlananlar üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
Tercih sizin, kayınvalidenize taksitle buzdolabı satarsanız adli para cezası verilecek hem de kayınvalideniz ödeyecek. Ya da peşin satacak veya hiç satmayacaksınız bu kez de eşinizle aranız bozulacak.
Yatak odasını herkese açmayana hapis cezası
Yeni TTK’ ya göre; her sermaye şirketi, bir internet sitesi açmak zorunda. Siteyi açmak yetmiyor, bu sitede şirketle ilgili “çok özel ve sır niteliğinde” birçok bilginin de paylaşılması gerekiyor.
İnternet sitesine ait hükümler içeren 1524. madde, 1 Temmuz 2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. Yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde internet sitesini oluşturmayan veya “bilgi toplumu” hizmetlerini uygulamayan şirket yöneticileri, 6 aya kadar hapis ve 100 günden 300 güne kadar, hapis cezasına çarptırılacak. İnternet sitesini kurdunuz ama bilgileri usulüne uygun şekilde koymadınız; 3 aya kadar hapis ve 100 güne kadar adli para cezası ödemek zorundasınız(Md. 562/12).
İnternet sitesinde açıklanması istenen bilgilerin bir kısmı ticari sır niteliğinde. Bir kısmı da vergi mahremiyeti ile çelişiyor. Bir şirketin, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile yöneticilerine ödediği ücret ve her türlü ödemenin, herkes tarafından bilinmesi, bazı sakıncalar yaratabilir. Aynı şekilde şirketin finansal tabloları, özel amaçlarla çıkarılan bilançoları ve diğer finansal tabloları, bunların dip notlarının açıklanması, rakip firmalara şirkete ait özel ve sır niteliğindeki bilgilerin verilmesi sonucunu da doğurur.
Ticaretin şeffaflaşmasına diyeceğimiz yok. İnternet sitesinde genel bilgiler açıklanabilir ama şirketle ilgili ilgisiz herkesin banka hesaplarında  kaç para var bilmesine gerek yok. Bunlar şirketin mahrem bilgileridir adeta bir “evin yatak odası” gibidir. Mahrem bilgileri paylaşmazsanız ceza var hem de hapis cezası! İnanılır gibi değil.
Evrak asılları yetmiyor bir de fotokopi çıktı
Ticari işlemlere konu fatura, fiş vb. belge asılları saklanmak ve istenildiğinde ibraz edilmek zorunda.
“Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür”(Md.64/2), denilmektedir.
Belgelerin asıllarını zaten saklarken bir de fotokopileri saklanmak zorunda. Bunu yapmazsanız 200 günden az olmamak üzere adli para cezası var, peki ya üst sınır? Yok!
Açılış yok ama kapanışı unutursan ceza var
Ticari defterlerin, “kapanış onayları, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yapılır (Md.64/3), deniyor ama açılış tasdiki için zaman belirtilmemiş! Buna rağmen ikiyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılırlar hükmü unutulmamış. Ayrıca, şahıs şirketlerinin ne zaman nasıl defter onaylatacağı da belirtilmemiş.
Kanun yapanlarda basiretli olmalı
Daha yazılacak ve söylenecek çok şey var ama bu kadarı bile olayın vahametini anlatmak için yetiyor. Henüz yürürlüğe girmemiş ve baştan sona yeniden yazılan bir kanunun bir çok eksiklerle dolu olması ve ticari hayatın gerçeklerinden uzak yaptırımlar içermesi kabul edilemez.   Bu kanun değişikliğe uğramadan yürürlüğe girerse herhalde hapse girmeyen şirket yöneticisi kalmaz. Birde ucu açık olan cezalar var; “ …..şu kadardan başlayan adli para cezası uygulanır” diyor  peki üst limit nedir? Ya da şirkete  1 lira borçlana da  1 milyon lira borçlana da aynı cezaya mı verilecek? Bir de adli para cezaları var!  30 günde ödenmezse otomatikman hapis cezasına dönüşüyor. Dolayısıyla iyiniyetli olan çok sayıda şirket yöneticisi hapse girmek tehlikesiyle karşı karşıya. Ekonomik suça ekonomik ceza anlayışına ne oldu? Biryandan çek borcunu ödemeyenlere hapis cezasını kaldırırken diğer yandan ticaret yapanlara hapis cezası getirmenin mantığı nedir?
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
nilaysermikökkılınç 6 Şubat 2012 Pazartesi 21:46

Yazınızı ben de ilgiyle okudum.Yasayı yapanlar herhalde Türkiye'de yaşamıyorlar.Yasalar, uygulanacağı toplum yaşamına hitap etmeli.Problem çözmeye yönelik olmalı.Biz de ise bir uygulamayı yerleştirmek ya hapis cezası ya para cezası öngörülmekte.Başka yaptırım yolları düşünemiyoruz.İzmir'de Sanayi Odası da yasadaki yaptırımlara tepki göstermişti.Umarız yasa yürürlüğe girmeden tepki alan maddeler üzerinde bir çalışma yapılabilir.Özellikle de hapis cezasına ait maddeler kaldırılmalı !

Yorumu oyla      13      6  
Av.Onur TEMİZ 6 Şubat 2012 Pazartesi 15:27

Yeni düzenlemelerle karşılıksız çek kesenlere gösterilen hoşgörü ile TTK'nun yeni maddelerindeki iş sahibine gösterilen hoşgörü arasındaki tutarsızlık anlaşılır gibi değil..Toplumu baz alan, en ince detayına kadar itinayla hazırlanması gereken kanunlar ne yazık ki, belli kesimlerin isteğine göre hazırlanıyor.Bunlar çok üzücü.Ellerine sağlık Burak çok güzel bir yazı olmuş..Bir nevi hislerime tercüman olmuşsun.

Yorumu oyla      14      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
O gün bugündür!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva