Tayfun MARO
Siyasal sistemin temel aktörü dindarlar olursa…
18 Kasım 2014 Salı

Siyasal sistemin temel aktörü dindarlardır… Toplumun temeli dindarlıktır… Bunları söyleyen zihniyet Türkiye’yi yönetiyor.
Siyasal sistemin parçası olması gereken unsurların temel aktör olarak tanımlanması, demokratik toplumun kategorik reddidir. Başbakan’ın yaptığı açıklamaları başka türlü okumak mümkün değil.
İleri demokrasi vaadinin, AKP iktidarının bilinen şark kurnazlığından başka bir şey olmadığı aşikârdır. Asıl mesele, demokratik toplumun değil ama Sünni islam toplumunun inşasıdır. Dindar nesillerin yetiştirilmesi böyle bir ihtiyaçtan doğmuştur; insanların dindarlığı eksik olduğundan değil…
Oysa bir yönetim biçimi olarak demokrasi, grup haklarını değil kişi haklarını önceler. Din grupları, demokratik yapının sadece bir parçasıdır. Sosyal bir grup, siyasal sistemin temel aktörü olarak kabul edildiğinde, yönetim biçiminin adı demokrasi olmuyor. Tek tip insan yetiştiren sistemde, demokratik yönetim biçiminin koşulları oluşmuyor.
 
Siyasal islam Türkiye’yi kuşatıyor. AKP bu yolu açtı.Ama bu yoldan kimlerin gelip geçtiği hiç belli değil.
Siyasal islamın militan unsurları, emperyalizme, kapitalizme karşı savaştıklarını söylüyorlar. Türkiye’de siyasal islamın önünü açan AKP iktidarı ise kapitalistlerle kucak kucağa…
Yani, IŞİD için “öfkeli gençler” diyen Davutoğlu’nun kimlerle kucak kucağa olduğu karışık bir mesele... Muhtemelen, herkese mavi boncuk dağıtayım derken kucaklar karıştı… Neyse, uluslararası sistemin muktedirleri doğru yeri gösterir…
Aslında Erdoğan, “dik duracağız ama diklenmeyeceğiz” derken, “içeride dik duracağız, dışarıda ise diklenmeyeceğiz” demeye getiriyordu, ama Davutoğlu’nun bunu anlaması biraz zaman alacak gibi…
 
Bu nasıl bir samimiyetsizliktir!
Bin odalı kaçak saray yaptırıyorlar, sarayın inşasında 3200 mühendis çalıştığını övünerek söylüyorlar, 400 milyon liraya özel uçak alınıyor, sonra da mazlumları savunduklarını söylüyorlar…
ABD yönetimine hem meydan okuyorlar, hem de Beyaz Saray’ın sözünden çıkmıyorlar…
IŞİD’i, ‘öfkeli Müslüman çocuklar’ olarak karşılıyorlardı, birden çark ettiler; “Biz zaten terörle mücadele ediyoruz, ön saflarda savaşacağız…” Diye demeç vermeye başladılar. Salt insani yardımlar boyutundan bir anda savaş boyutuna sıçramak için ne duymuş olabilir, Erdoğan ve Davutoğlu?
Galiba, siyasal sistemin temel aktörü dindarlar olunca, haliyle yükselen siyasal islama dayalı rejimde işler böyle yürüyor. Bir tarafın kapitalizm, diğer tarafın din… Bir yandan küçücük kız çocuklarının başını örteceksin, bir taraftan da kapitalizmin mabetlerinde secde edeceksin…
 
Erdoğan ve Davutoğlu için demokrasi halen tramvaydır. İnecekleri durağa gelmelerine çok az kaldı… Bu yüzden, demokrasilerde asla yeri olmayan açılımlara tanık oluyoruz.
Siyasal sistemin temel aktörü dindarlar, toplumun temeli de dindarlık ise, toplumsal alanın bütün parametrelerinin kutsal kitabın buyurduğu gibi şekillenmesi zorunlu hale gelir. Belli ki bunu deneyecekler; Kamusal yaşamı din normlarına göre düzenleyecekler.
Ortaya çıkması muhtemel toplumsal tepkileri de, tıpkı Gezi eylemlerinde olduğu gibi, Hükümeti düşürmek için organize edilmiş darbe girişimi olarak nitelendirecekler.
 
Cumhuriyet tarihi boyunca uzak durduğu mezhep meselelerine bulaşan Türkiye, Ortadoğu’da bölgesel bir savaşın içine çekiliyor.  
İçeride ise ekonomik göstergeler bir krizi işaret ediyor. Hayat pahalılığı yükselişte, günlük hayatı sürdürmek günbegün güçleşiyor. Üniversiteler çok gergin. Büyük kentlerde huzursuzluk tırmanıyor. Kürt sorunu nitelik değiştiriyor. Siyaset çözümsüzlük üretiyor, ülke gerildikçe geriliyor.
 
“Demokrasi, özgürlükler ve insan hakları” diye diye geldiler… Hepsini çiğneye çiğneye devleti ele geçirdiler. Şimdi, nihai hedefe yöneliyorlar; Siyasal sistemin temel aktörü dindarlar olacak… AVM’ler dualarla açılacak… On yaşında kız çocukları başını örtecek…
Bu daha başlangıç, tramvaydan inmeye hazırlanıyorlar; Ortadoğu halklarının başına ne geliyorsa bizim de başımıza o gelecek...
Cumhuriyet Aydınlanması büyük bir sınav veriyor. Bir seçim yapacağız; Batılı demokratik bir yönetim veya Doğulu otoriter bir rejim…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva