Fikret İLKİZ
Sertel'in seçimlerde aday olma hakkı
24 Nisan 2015 Cuma

7.6.2015 günü yapılacak Milletvekili Genel Seçiminde (CHP) İzmir 2 numaralı seçim çevresinde 6’ıncı sırada Milletvekili adayı olarak yer alan Atilâ Sertel’in “milletvekilliği adaylığı” Yüksek Seçim Kurulu kararıyla “iptal” edildi. Atilâ Sertel Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuruda YSK kararının iptalini istedi. Bu yazı yazıldığında henüz karar verilmemişti.
 
Başvurucunun avukatı Murat Ergül’ün bireysel başvuru dilekçesinde olayların gelişimi anlatılmış. Meslektaşımın aklına ve bilgilerine sağlık... Atilâ SERTEL, İzmir Gazeteciler Cemiyetinin yedi yıl süreyle Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Yardımcılığı yapmış ve 26 Mayıs 2009’da Başkan seçilmiştir. 7.6.2015 günü yapılacak olan Milletvekili Genel Seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adına Milletvekili olmak için başvuruda bulunmuş, CHP tarafından 29 Mart 2015 tarihinde yapılan önseçime katılarak 12799 oy almıştır. Böylece 3. sırada, “önseçimi” kazanmıştır.  
 
İki kişi İzmir İl Seçim Kurulu Başkanlığı’na başvurarak Atilâ Sertel’in adaylık sıfatına haiz olmadığı iddiasıyla mazbatasının iptalini istemişlerdir. İtirazları milletvekili adayı Atilâ Sertel’in YSK tarafından belirlenen takvime göre 10.2.2015 günü saat 17.00’ye kadar İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığından, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanlığından ve Basın İlan Kurumu Genel Kurul Üyeliğinden istifa etmemiş olduğu iddiasına dayalıdır. İzmir İl Seçim Kurulu Başkanlığı 31.3.2015 tarih ve 2015/21 sayılı kararla itirazın reddine karar vermiştir. Bu karardan sonra Atilâ Sertel’e İzmir İl Seçim Kurulu 2.4.2015 tarihli mazbatasını vermiştir.
 
Yüksek Seçim Kurulu, 15.4.2015 tarihinde Milletvekili Geçici Aday Listelerini açıklamış ve Atilâ Sertel, Milletvekili Genel Seçiminde (CHP) İzmir 2 numaralı seçim çevresinde 6’ıncı sırada Milletvekili adayı olarak yer almıştır.
 
Ancak daha önce İzmir İl Seçim Kuruluna başvurarak Atilâ Sertel’in adaylığının iptalini talep eden iki kişi ile birlikte üçüncü bir kişi daha Yüksek Seçim Kurulu’na başvurarak önceki itirazlarını yinelemişlerdir. YSK, 18.4.2015 tarihli kararıyla “Yüksek Seçim Kurulu'nun 05.01.2015 tarihli 6 sayılı kararı ve 2389 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu'nun 18. Maddesi gereği milletvekili adayı olmak için 10.2.2015 saat 17.00’ye kadar kamu görevinden istifa etmediği” gerekçesiyle Atilâ Sertel’in milletvekili adaylığını iptal etmiştir.  
 
Kronolojik sıra içinde açıklanan olayların hukuka aykırı olduğu ileri sürülen AYM’ye yapılan bireysel başvurunun özü; YSK milletvekilliği adaylığını iptal kararının Anayasa'sının 67’nci maddesinde yer alan seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğinin tespitidir. Ayrıca Yüksek Seçim Kurulunca 15.4.2015 tarihinde açıklanan Milletvekili Geçici Aday Listelerinde yer aldığı şekliyle 7.6.2015 günü yapılacak olan Milletvekili Genel Seçiminde CHP adına İzmir 2 numaralı seçim çevresinde 6’ncı sırada Milletvekili adayı olarak Atilâ Sertel’in yer almasına dair “Geçici Tedbir Kararı Verilmesi” talep edilmiştir.
 
Yani başvurunun özü; “Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir” düzenlemesinin yer aldığı “Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları” başlıklı Anayasanın 67. maddesidir.
 
AİHS’nin Bu Sözleşmede Yer Alanlardan Başka Belli Hakları ve Özgürlükleri Güvence Altına Alan Birinci Protokol 20 Mart 1952’de Paris’te kabul edildi ve 18 Mayıs 1954 tarihinde yürürlüğe girdi.
 
1 Numaralı Protokol’ün 3 Maddesi “Serbest Seçimlere hak” başlığını taşımaktadır. 3. Maddeye göre “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının oluşması için, gizli oyun kullanıldığı, makul aralıklarla gerçekleştirilen ve halkın görüşünü özgürce ifada edeceği koşulların sağlandığı, serbest seçimleri yapmayı üstlenir” 
1 Nolu protokolün 3. Maddesi ile korunan serbest seçim hakkıdır. Başvuru dilekçesinde de vurgulanan ve verilen ilk karar olması itibariyle en önemli AİHM kararlarından birisi 1987 yılında verilmiş Mathie-Mohin ve Clerfayt v Belçika kararıdır. Bu karardan sonra kırkı aşan sayıda verilen AİHM kararı vardır. Büyük Daire tarafından verilen Hirst v Birleşik Krallık (No: 2-mahkûmların oy kullanma hakkı), Zdanoka v Letonya ( 2006-önde gelen eski komünistlerin seçimlerde aday olmasına getirilen yasak), Yumak ve Sadak v Türkiye ( 2008- ülke genelinde kullanılan oyların en az yüzde 10’nun alınması ile ilgili koşul hakkında) verilen önemli kararlar sayılabilir. 
 
3. maddede aslında herhangi bir hakka yer verilmediği, aksine sözleşmeci devletlere “yasama organı” ile ilgili olarak “serbest seçimler” gerçekleştirmeye yönelik bir “yükümlülük” getirdiği ileri sürülmüştür. Bu yaklaşım biraz da AİHM’sinin sözleşmeci devletlerin siyasi bir konu olan seçimler hakkındaki işlerine “karışmama” olarak değerlendirilmektedir. Ama AİHM’si 3. Maddeyi AİHS bağlamında yorumlamıştır. Bir başka deyişle, bu maddeyi genel olarak “oy kullanma” ve “seçimlerde aday olma hakkını” güvence altına aldığı şeklinde yorumlamıştır. Kanımca, bu şekilde yorumlanması ile “seçimlerde aday olma hakkı” güvenceye bağlanmış olmaktadır.
 
Özellikle halkın görüşlerini özgürce açıklama biçimi olarak görülen “seçim” ile doğal olarak “demokrasi” arasında bir bağ kurulması benimsenmiştir. Böylece AİHM yaklaşımı; özellikle siyasi parti kapatılması davalarında kendini gösteren ilkelerin başında, demokrasinin Avrupa kamu düzeninin temel unsuru olduğu gerçeğidir. Demokrasi ideali AİHM kararlarında sıklıkla kendini gösterir. Serbest seçim hakkı ile “etkili siyasi demokrasi” her zaman karşımıza çıkar.
 
İşte bu nedenler gözetildiğinde AİHM’sinin Mathie-Mohin ve Clerfayt v Belçika davasında ortaya koyduğu bir ölçüt vardır: “ (Mahkeme) getirilen koşulların, söz konusu hakların özünü zedeleyecek şekilde ve ölçüde kısıtlayıcı olmadığına ve hakları etkililikten yoksun bırakmadığına; meşru bir amaç izlediğine ve kullanılan araçların orantısız olmadığına kanaat getirmelidir. Ayrıca bu koşullar, yasama organının seçimlinde halkın düşüncelerini serbestçe ifade etmesini engellememelidir”. Bu ölçüt halen geçerliliğini korumaktadır. AİHM kararlarında her devlete kendi anayasal geleneklerini yansıtan bir seçim sistemi oluşturmasından yanadır. Oy kullanma hakkı “diğer tüm hakların koruyucusu” olduğundan Anayasal rejimler tarafından en temel siyasi hak olarak kabul edilir. Demokratik toplumun temelidir. Seçimlerde “aday olma hakkı” ise “pasif” hak olarak kabul edilmekte ve bir kez seçildikten sonra milletvekili olarak görev yapabilme hakkını korumaktadır (AİHM’si Sadak ve Diğerleri v Türkiye (No.2) 2002 kararı). 
 
AİHM, Zdanovka v Letonya 2006 kararında M-M ve Clerfayt v Belçika kararına atıf yaparak “ bir kişinin seçimlerde aday olma hakkından yoksun bırakılmasına yol açan iç hukuktaki usullerin keyfi biçimde uygulanıp uygulanmadığını” denetleme yetkisi vardır ve kendisini bu görevle sınırlamıştır. Aday olma hakkının keyfi biçimde engellenmesini önlemek amacıyla bu hakkı güvence altına almak gerektiğinin altını çizerek bu tür kararların nasıl verileceği hakkında AİHM Podkolzina v Letonya davasında; “…tarafsızlığına ilişkin asgari güvenceler sağlanmış bir kurum tarafından verilmelidir. Benzer şekilde bu kurumun sahip olduğu takdir yetkisi aşırı biçimde geniş olmamalı ve çerçevesi ulusal hukuk hükümleri ile yeterince belirgin şekilde çizilmelidir. Son olarak bir adayın adaylığının uygun bulunmamasına dair usul, adil ve nesnel bir kararı güvenceye alacak nitelikte olmalı ve ilgili makam tarafından yetkinin kötüye kullanılması önlenmelidir.” şeklinde karar vermiştir. (AİHS Hukuku. D.j. Harris, M.O’Boyle. E.P.Bates, C.M Buckley. 2013. Sayfa 747)
 
Şimdi Yüksek Seçim Kurulunun Atilâ Sertel hakkındaki “adaylık iptali” kararının, “demokrasi” ve etkin bir siyasal sistemle” bağlantısının “demokratik düzen” gerekleriyle denetiminin zamanıdır.
 
Bu denetim bireysel başvuru hakkının kullanılması nedeniyle Anayasa Mahkemesinindir.
 
AİHM’e kadar gitmeden uyuşmazlığın Türkiye’de sonuçlanması beklenmelidir.
 
Anayasa Mahkemesi tarafından Yüksek Seçim Kurulu kararıyla ortaya çıkan takdir yetkisinin adil ve nesnel bir karar olup olmadığının, seçimlerde aday olma hakkını engellenmemesi gereği yargı kararına bağlanmalı ve karar hak arama özgürlüğünün bir sonucu olmalıdır.
 

Bu sonuç sadece Atilâ Sertel’in mağduriyetinin önlenmesi için değil; demokrasinin İzmir 2 Bölge seçim çevresinde hissedilmesi adına ve ona oy vererek ön seçimde onu seçen seçmenlerin kendilerini Mecliste temsil etmesi için kullandıkları oyların karşılığında elzem olan bir hakkın teslimi için gereklidir de…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Erken seçim hangisine yarar?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva