Derya AVŞAR
Sen sus egom, kalbim konuşacak…
22 Ağustos 2014 Cuma

İlk yazılarımda kısaca kişisel gelişimden, ne anlama geldiğinden ve tarihsel gelişiminden bahsetmiştim bu gün bizi bu gelişim yolcuğunda maksadı kötü olmamakla birlikte zaman zaman amacımızdan alıkoyan bir unsurdan ‘ego’dan bahsetmek istiyorum.
 
Kişinin kendi gelişimi sürecinde farkında olması gereken en önemli unsur ego’sudur ve o aslen dostumuzdur fakat bazen dostlarımızda yanılabilir öyle değil mi!
 
Ego biraz endişeli ve yeniliklere kapalı bir dosttur,
Amacı olası tehlikelerden korunmak ve mevcut durumumuzu güvence altında tutmaktır. Hafızası kuvvetlidir, geçmiş odaklıdır geçmişte yaşanan travmatik olaylar esnasında hissedilen olumsuz herhangi bir duyguyu o olayla, mekanla veya o sırada çevrede bulunan bir unsurla bağdaştırıp depolayan zihnin bu birikiminden beslenir,
 
VE
İlerleyen zamanlarda daha önce bilinç altı tarafından kaydedilmiş herhangi bir olaya benzer bir durum, mekan veya unsurla kısaca herhangi bir tetikleyiciyle karşılaştığı anda EGO devreye girer ve travmaya neden olan olayla bir ilgisi ve benzerliği bulunmamasına karşın o denli acı verici bir etki göstererek aynı derecede kötü hissettirebilir
Çünkü hatırlatıcı unsur zihinde kayıtlıdır ve kayıtlar zihin tarafından ancak duygular eşliğinde oluşturulabilir. 
 
Egonun devrede olduğunu nasıl anlarız;
Ego en belirgin şekilde halk arasında vesvese diye adlandırdığımız zihinsel konuşmalarla, panik, endişe, korku gibi duygularla kendini gösterir, zihninizde kayıtlı bulunan olayı ve ona ait duyguyu hatırlatmaya çalışır. Hatırlayın ki tehlikede olduğunuzu bilin ve kendinizi korumaya alın ister.
 
Her hangi bir iş için ilk adımı atmak üzeresiniz bu yeni bir işe girmek, yeni bir ilişkiye başlamak, yeni bir semte taşınmak vb. bir çok şey olabilir ve içinizden bir ses “Hey hey hey dur bakalım! Sen daha bunun için hazır değilsin ki hem şimdi nerden çıktı bu bütün düzenin bozulacak hadi onu da boş ver sen bu işi başarabileceğinden emin misin yo yoo bence sen bu işi gerçekten istemiyorsun bile zaten bence beklemelisin hatta belki tamamen vazgeçebilirsin bile çünkü bu çok zor bir süreç olacak ve sonunda üzülme ihtimalin çok yüksek”
 
YA DA
“Evet dostum bende bu günü bekliyordum çok doğru bir karar verdin hatta geç bile kaldın belki bu adımı atmak için inan bana her şey çok kolay olacak ve eminim sonuç istediğinden de iyi olacak çünkü sen bunu yapmak için gerekli her şeye sahipsin şans senden yana sen bunu başarabilirsin ve bu başarıyı çoktandır hak ediyorsun git ve mutlu ol” der durur.
 
Bilin bakalım kim bu konuşanlar?
 
Tahmin ettiğiniz gibi ilki korkularıyla güvende olmamızı sağlamaya çalışan sevgili egomuz ikincisi ise cesaretiyle mutluluğumuzu sağlamaya çalışan sevgili kalbimizdir. 
 
Egonun bu söylemlerini birer uyarı olarak algılayıp farkındalık kazanmayı başaramazsak yıkıcı etkiler yaratabilir çünkü zihnin kendi içinde yaptığı sonu gelmeyen konuşmalar yorumlamalar yargılamalar soruna saplanıp kalmanızı daha da ileri gidip bir süre sonra yaşamınızın sorunlar yumağı haline gelmesini bile sağlayabilir.
 
Elbette buna engel olmak için yapabileceklerimiz var, bu durumu dönüştürmek elimizde
Egonuzla baş başa olduğunuzu fark ettiğiniz anlarda;
 
Zihninizden geçen düşünceleri izleyin. Onlara müdahale etmeden, engel olmaya çalışmadan
Onları sadece izleyerek, yargılamadan zihninizden geçip gitmelerine izin vererek olumsuz etkilerini nötrleyebilirsiniz.
 
 Tek yapmanız gereken onları anlamlandırmamak.
 
Ego sorun odaklıdır bu yüzden sadece onun verdiği tehlike sinyalini alın ona teşekkür edin ve bununla ilgili harekete geçin!
 
NE DEMEK HAREKETE GEÇMEK
Harekete geçmek çözüme odaklanmak demektir çünkü sorun düşünmek yerinde saymak ve hatta sorunu büyütüp çoğaltmak demektir.
 
Çözümü odağınız haline getirdiğiniz an ego susar,
ve zihninizde endişe yüklü cümleler yerine olayı çözüme kavuşturacak altın fikirler uçuşmaya başlar.
 
Korku cesarete, telaş ve panik refaha, gelecek endişesi şimdiki zamanın muhteşemliğine, esaret özgürlüğe, güvensizlik sevgiye dönüşür.
 
Egonuzu susturup kalbinizi dinlemeniz dileğiyle…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva