Nedim ATİLLA
Sel kader değil, kaderimiz oldu
2 Şubat 2021 Salı

İtiraz etmeyenler kaderlerine razı olurlar. Defalarca yazdık; bir daha yazalım. İzmir coğrafi konumu nedeniyle bir liman-şehirdir. Bakın liman şehri demiyorum, bizatihi limanın kendisidir. Çevresi bitki örtüsünden yoksun Yamanlar, Nif gibi yüksek dağlarla kuşatılmış bir su toplama alanıdır İzmir. İzmir’de su toplaması sonucu meydana gelen seller İ.S. 2. Yüzyılda yazarlarca konu edilmiştir.

Kentimizin insanları gibi çok karmaşık bir mikro kliması vardır…  Bu yazıyı hazırlarken meteorolojik istatistiklere bir kez daha baktım: Kente bir yılda ortalama 700 kg/ m² yağmur yağıyor. Ortalama toplam yağışlı saat miktarı 150 saat. Kentte, bir yılda 6 tam gün yağmur yağar. Son yıllarda yağış miktarı 400-500 kg/m2 ’ye kadar düşmüştür. 80 yıldır görüldüğü gibi yıllık ortalama yağış miktarı az, çok kısa süreli ancak şiddetlidir. Yerleşimin azaldığı noktalarda dağların bulunması; dağların dik ve çıplak olması suların toplanma sürelerini kısaltmakta, bu durumda yoğun yağmur kısa sürede şehrin alçak bölgelerine inerek yaşamı etkilemektedir.

İzmir Körfezinde med-cezir sonrası sel baskınlarının en büyüklerinden biri 1854’te olmuş. Dönemin Avusturya Macaristan İzmir Konsolosu tarafından rapor edilmiştir. Okuyunca gözlerimiz faltaşı gibi açılmıştı. Sonra Mavişehir’e yerleştik ve birer-bir yaşadık konsolosun gözlemlerini… Bu baskınlarda gördük ki maalesef Büyük Kanal Projesi de yetersizdir. Yağmur suyunu taşıyan geniş kanalların çıkış ağızları denizin içinde olduğundan, hızı azalan ve sahil kesiminde toplanan suyun tahliyesi zorlaşmakta, hele yağmurla beraber esen lodos deniz seviyesini 30-60 santimetre daha yükselttiğinden, deniz kanallardan içeriye doğru girerek yağmur suyunun denize ulaşmasını büsbütün engellemekte, yollar su ile dolmaktadır.

Yine birçok yerde yollardaki orta refüjler, kaldırımlar ve benzeri engeller cadde ve sokaklardan akan yağmur suyunun denize veya derelere ulaşmasını engellemekte, sular saatlerce yolları işgal etmekte, su baskınlarına, sellere neden olmaktadır.

İzmir’in sosyolojik dokusu şehrimizi bu ülkenin yaşanacak bir numaralı şehri yapmıştır. Ama şehir 1950’den sonra yani son 70 yılda bu elverişli konumunun kurbanı olmuştur. Bu gidişle olmaya da devam edecektir. 1950’den itibaren görev almaya başlayan belediye başkanları yanlış yer seçimi, yanlış kent planlaması, çarpık kentleşmeye karşı çıkmamışlar, çıkamamışlardır. Belediye meclis kararları APİKAM’da duruyor, isteyen gitsin okusun. Alınan meclis kararları ve sözde imar planları ile dere yatakları daraltılmış, bu yatakların üzerlerine, içlerine, ev-iş merkezi-akaryakıt istasyonu izinleri verilmiştir. Dereler yol olmuştur, çocuk parkı olmuştur, çoğunun üzerleri kapatılmıştır.

Ne güzel bir deyim vardır dilimizde, “su yolunu bulur” deriz. Su önünde sonunda yolunu bulur…

Her baskında olduğu gibi eski dere yataklarındaki bu baskınlar da kimseyi şaşırtmamalıdır.

***

Diğer yandan kentteki kaçak yapılaşma merkezi iktidarlar tarafından çıkarılan imar aflarıyla dere yataklarına bina yapılmasını özendirmiştir. Bundan 10 sene öncesine kadar dere yatakları hafriyat deposu, çöp tenekesi olarak kullanılmaktaydı. 3-4 Kasım 1995’te 80 yurttaşımızın öldüğü büyük baskın bile ders olmamış, son 25 yılda İzmir’in nüfusu 4 milyona çıkmış. Elbette bu kadar hızlı artan nüfusa karşı alınacak önlemler bir kent belediyesinin altından kalkabileceği işler değildir.

Burada bir parantez açayım, son İzmir depreminden sonra ekrana çıkan çoğu akıllı biri fevkalade akılsız jeoloji profesörlerinin İzmir’i kötülemelerine çok da üzülmüyorum, belki bu göç durur diye düşünüyorum. Çünkü İzmir’de bütün kötü şeylerin öncelikli nedeni göçtür!

***

Başta bizim oturduğumuz Mavişehir olmak üzere kentin alüvyon zemin üzerine kurulan bölgelerinde son zamanlarda eski Salhane bölgesinde zamanla oturmalar görülüyor ve zemin çöküyor. 30 Ekim depreminde bunu birebir yaşadık. Bu çökmelerin sonucu mevcut drenaj sistemleri çalışmamakta, buna bağlı olarak da sel baskınları da kaçınılmaz hale geliyor. İzmir Opera İnşaatının devam ettiği bölgede de bir çökme olduğunu bu sabah birebir yaşadık…

İzmir’de bu saatten sonra bütün derelerin, vadilerin yağış sularına yeniden açılma imkanı yoktur. Yeraltı sularının açgözlü müteahhitlerce kapatılan pencereleri yeniden açılamaz.

İtfaiye ve İZSU ekiplerinin kahramanca cansiperane çalışmalarını yürekten alkışlıyoruz ama bunların sadece günü kurtarmaya yeteceğinin de farkındayız.

Bu arada bugün (2 Şubat 2021) bu kadar sel baskınını görüp, Büyükşehir Belediye Başkanının evden çıkmayın tavsiyesini de dinlemeyip otomobilleri ile yolları işgal edip kurtarma ekiplerinin yollarını tıkayanlara da bundan böyle hemşehri diyemeyeceğim.

Bu da benzer yazılarımızdan biri oldu kusura bakmayın ama sel bizim kaderimiz haline gelmiştir… İtiraz etmeyenler kaderlerine razı olurlar

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 7 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Mustafa 3 Şubat 2021 Çarşamba 10:55

Gökdelenlerin bulunduğu yerde dere yatağı hemde melez deltasına ait çok güzel yazılmış bir yazı kahrolsun rantiyeler.

Yorumu oyla      5      4  
Gürkan 3 Şubat 2021 Çarşamba 10:37

Şehirlerimiz berbat, altyapılar yetersiz ancak bu kadar kısa sürede yağan 100 kg ve üzeri yağış dünyanın her noktasında sıkıntı yaratır. Altyapı yok abiii, hizmet yok, bunlar heykel yapıyorlar gibi söylemler boş söylemlerdir. Biz olsaydık böyle olmazdı diyenlerin yönettiği şehirleri de biliyoruz. Herkes birbirini suçluyor. Burada önemli olan bu tür aşırı yağışlarda sıkıntıyı en aza indirmek olmalıdır. X mahalleye yağmur kanalı döşemek sorunu çözmez. Büyük kanal acil elden geçirilmeli, hatta benzer bir proje için çalışma yapılmalıdır. Esas sorun altyapının olmaması değil, suyu denize boşaltmakta sorun var. Dereler, denizin de yükselmesiyle suyu geri basınca sonuç bu oluyor. Altyapı mükemmel olsa ne olacak? Öncelikle bu sorun bir şekilde çözülmeli.

Yorumu oyla      5      4  
çok komik 3 Şubat 2021 Çarşamba 09:19

suç işe gitmek zorunda olan insanların mıdır? neden açık açık yazmıyorsunuz. yıllardır bu şehri bilen gören bir yazarsınız. gerçekten bir altyapı olsaydı bu kadar büyük bir yıkım olmazdı. ben bu rezalette, hiçbir altyapısı olmayan, yapılması dahi düşünülmeyen bu kenti yönetenlerin hepsinin imzası olduğunu düşünüyorum. açıkçası sizden de açık açık yazmanızı beklerdim. tşkler..

Yorumu oyla      3      5  
Esin Kurt 2 Şubat 2021 Salı 22:44

75 yaşındayım ve tam dört sel yaşadım.Trenle üniversiteye giderken Bayraklida trenin tekerlekleri görünmüyordu ve atlı polisler yardım ediyordu insanlara...Girne Cad.ve Reşadiye caddesi Kızılırmak gibi akıyordu.Sular çekilince su yüksekliğini 80 cm.Sarap fabrikasının varilleri selle denize gitmisti....Yazdığınız gibi kaderimiz bunları yaşamamış.....

Yorumu oyla      3      3  
TC misafir 2 Şubat 2021 Salı 21:39

"İtiraz etmeyenler kaderlerine razı olurlar". Çok doğru ve yerinde bir söz. Ege'de Sonsözde yıllardır yorum yazıyorum ve zaman zaman " siyasilerin ellerini öpenler oldukça bu ülke düzelmez" derim, işte bu yaşadığımız durum da bir örnek. Bilim insanlarından oluşan odalar ve sivil toplum kuruluşları itiraz ettiğinde utanmadan "istemezükçü" damgasını vuranlar bu yaşananlara "doğal afet, ne yapabiliriz ki?" bahanesiyle gelmektedir. Vatandaş da "Ne yağdı be", "Ne sallandık be", "Sokaklar işsiz kaynıyo buna da şükür" gibi siyasilerin kılıfını kendi elleriyle hazırlayıp kendisinin ve çocuklarının geleceğinin boynuna adeta yağlı urgan geçirdiğinin farkına bile varmamaktadır. Ne zaman oy verdiğimiz insanları eleştirmeyi öğrenir vatandaş olduğumuzu hatırlar ve taraftar olmadığımızı bilirsek bu yaşanan tüm sorunlar kendiliğinden ortadan kalkar. Çözüm bu kadar basit.

Yorumu oyla      8      3  
Sema Çil 2 Şubat 2021 Salı 19:59

Yazınız çok güzel..Kısa ve öz ifadelerle vahim durumu anlatmışsınız..70 lerde o Hatay güzel bahçeli ağaçlı Aprtmanlar yapılacağına..ıncık boncuk üst üste binalar...Sahildeki denize çıkan sokaklar bile satılıp yok edilerek kaleler inşa adilmiş Şehir nefes alamaz suyunu denize akıtamaz duruma getirilmiştir....

Yorumu oyla      4      3  
A Yağcı 2 Şubat 2021 Salı 18:29

Valilik geceden memurlara idari izin vermeliydi. İnsanlar işlerine gitmek için yola çıktılar. Dört saatte yolun yarısına gelemediler. Geri dönmeye çalıştılar. Öğleye doğru yapılan valilik açıklaması eksik ve yetersiz olmuştur. Geçmiş olsun İzmir.

Yorumu oyla      6      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
O gün bugündür!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva