Tayfun MARO
Nasıl bir meselesi olmalı ki insan kitap yazsın!
18 Nisan 2016 Pazartesi

Bir kitap yazdım; GÜNÜN DERDİ. Kitabım, 2015 yılı Kasım ayında, Kaos Yayınları arasında yerini aldı. Tüyap Kitap Fuarı’nda okurla buluştu. Şimdi de İzmir Kitap Fuarı’nda…
Öncelikle belirtmeliyim ki, kitabımın Kaos Yayınları arasında yer alması, Yayınevi tarafından beğenilip basılması, benim için büyük onur oldu.

Kaos gibi anarşist bir yayınevinin beğenisini kazanmanın çok zor olduğunu tahmin edebiliyordum; fakat bu zorluğu deneyimlemek çok daha zormuş; dosyamı okurken hiç gözümün yaşına bakmadılar. Biraz canım yandı ama bunu o kadar güzel iletişim kurarak yapıyorlar ki bir an olsun şikâyet etmedim. Alçak gönüllü ve zarif insanlar; ne ki entelektüel birikimleri çok fena zorluyor. Gerçi bu zorlanma zamanlarında insanın zihni de açılmıyor değil. Konuşurken onlardan çok şey öğrendiğim bir gerçek.

Kaos Yayınları izlediği yayın politikasıyla, sormaya korktuğumuz soruların, konuşmaktan çekindiğimiz meselelerin önündeki engelleri kaldırıyor, düşünce dünyamızı derinleştiriyor, ufkumuzu açıyor. Anarşinin ve kaosun hariminde hayatı yeniden anlamlandıran bakış açısını yakaladığımda dünyaya yeniden gelmiş gibiydim. Uygarlık eleştirisi üstüne düşünürken hayatı yeniden söylemeyi öğrendim.

Yazının çağrısına gelince; insanın bir meselesi varsa söyleyecek sözü de oluyor ve söz sözü aşıyor, yazıya dönüşüyor. Her ne kadar düşünce yazıya dökülürken eksiliyorsa da, yazının başka çekiciliği var. Ben de kafamda dolanıp duran meseleleri yazıya dökmeye karar verdiğimde yazının çekim alanında buldum kendimi ve bir daha durmak mümkün olmadı, o gün bu gündür yazıyorum.

Ne zaman bir işe koyulsam, bir zaman sonra, o içimdeki iflah olmaz nihilist çıkar ortaya ve bütün hevesimi kaçırır. Yazarken de aynı şey başıma geldi. Benim nihilist çıktı geldi, başladı vır vır etmeye; Bir kere hiçlik ile hiççilik parantezine aldı mı insanı, gerisi kendiliğinden geliyor. Aldı mı beni bir düşünce! Şimdi ben neden yazıyorum, ne yazıyorum, yazıyorum da ne oluyor? Böyle netameli sorular aklıma düşünce bir çıkış aradım. Çünkü yazmaya kararlıydım. Nihayetinde işimi iki kere zorlaştırarak yazmayı sürdürdüm. İki kere zorlaştırmanın açılımı şöyle oluyor; yazmak zaten zorlu bir süreç, bu süreci bir nihilisti bile ikna edecek kadar derinleştirmek ise iki kere zorlaştırmak oluyor.

İnsanın nasıl bir meselesi olmalı ki kitap yazsın, diye sordum ama yanıtı ben de bilmiyorum. Bir meselesi olmalı, orası tamam da… Mesela, benim uygarlıkla meselem var, insanla meselem var, toplumsallıkla meselem var…
Kitabımda da yazdığım gibi; “Aldığım soluğa, içtiğim suya göz diken endüstri toplumu canımı sıkıyor. Görüntü ve gürültüden ibaret gösteri toplumu canımı sıkıyor. Beni uygarlaştırmayı iş edinen çağdaş toplum canımı sıkıyor. Bilgiyi metalaştıran bilgi toplumu canımı sıkıyor. Ekrana kilitlenmiş tele toplum canımı sıkıyor. Uzun sözün kısası, canım sıkılıyor. Beni bana yabancılaştıran bu sistem fena halde canımı sıkıyor.” Ben yazmayayım da kim yazsın!
Nihayetinde uygarlığa maruz kalmış bir insanım. Kitabımda da belirttiğim üzere; “Yabancının gözü ve sözüyle, dil ister bilincin gereği, ister ideolojinin temeli olsun, verili zaman tarafından kuşatılmışken, dışından seslenme çabasıydı benimki; tarihe ve ideolojiye sığınmadan.”

Galiba içinden çıkamadığı meseleleri kayda almak ihtiyacı ortaya çıktığında başlıyor yazının serüveni. İçinden çıkamayınca yazarak anlamaya çalışıyor insan…
Ben yazarak anlamaya çalışırken kendimi başkaldırının orta yerinde buldum. Ve oradan seslendim.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Lombak 20 Nisan 2016 Çarşamba 11:05

John Zerzan'ın selamı var. Theodore Kaczynski de hapishaneden duymuş. Memnun olmuş.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Milletin cebi
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Cesur ve kararlı!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Birleşik Krallık ve ahlaki çöküntü
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Katılımcı değil, kayırmacı belediyecilik...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Tüketim cehenneminde gündelik hayat
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Maymunlar Cehennemi ve Cujo
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Köylüler tarımı bırakmaya başlayınca neler oldu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli bir hukuk kahramanı: Bekir Behlül
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Düzen
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Ülkeme adalet diliyorum, gönüllere vefa!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva