Mahmut YILMAZ
Mutlu halk yoktur
7 Eylül 2011 Çarşamba

Yapılan bir araştırma da Türk Halkı’nın yüzde 71 inin mutlu olduğu tespit edilmiş.
            
Sorunun doğru sorulduğundan emin olmadığım gibi cevabın doğru alındığından da emin değilim.
            
Deneklere mutlu musun sorusu sorulmadan önce mutluluğun ne olduğu sorulmalıydı.
            
Çoğu kez ve genellikle sorunsuzlukla mutluluk karıştırılmaktadır. Özellikle tek parti dönemlerinde daha çok mutlu oluyor halkımız. Buda istikrar denilen muhafazakarlıkla mutluluğun karıştırılmasından kaynaklanıyor.
            
Sekseniki anayasasına çıkan yüzde 92 oranındaki oyda işte böyle bir mutluluğun sonucudur. Hatırlıyorum, oldukça sağlıklı bir oylamaydı. Kimseye kabul oyu verilmesi için baskı yapılmadı. Sandıklara müdahale olmadı. Bakmayın bu günün borazancılarına, Halk Kenan Evren istikrarına oy vermişti.
            
Neredeyse her gün şehit cenazeleri gelirken, memleket terör kabusu altındayken, kadınlar magandaların kurşunlarına hedef olurken, baskı zulüm alıp yürümüşken, basılmamış kitaplar toplatılırken, profesörler, genareller, gazeteciler aylarca hakim önüne çıkarılmadan tutuk halde bulundurulurken insan nasıl mutlu olur anlamış değilim.
            
Aragon, “mutlu aşk yoktur” der. Ey halkım hadi bunlardan etkilenmediniz diyelim. Aşıkta mı olmadınız? Belli olmamışsınız. Olsaydınız mutlu halkta olmazdı.
 
 
2 TL. ALACAĞA 4.760 TL. AVUKATLIK ÜCRETİ OLUR MU?
 
            
Komedi gibi ama olur. Oluyorda. Bazı avukatlar olması için uğraş veriyor. Allahtan çoğunluk bırakın bu tür cinlikleri, hak ettiği ücretini dahi alamadığından bu cinlikleri yapanlar pek dikkat çekmiyorlar.
            
Hesaplamaya gelirsek: özellikle iş mahkemelerinde oluyor. İşçi ne kadar ücret, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı yada başka alacakları olduğunu tam olarak hesaplayamadığından avukatı, karşı tarafın avukatı lehine ücret çıkmasın diye 1 TL tutarında bir dava açar. Yargılama yapılır ve diyelim 1 TL değilde 2 TL. alacak olduğu ortaya çıktı. İşte şov burdan sonra başlar.
            
Avukat davayı ıslah etmez. Yani ben bir lira için dava açmıştım ama bilirkişi iki lira çıkardı ben bu çıkan bir lirayıda istiyorum demez.
            
Mahkeme istemden fazlaya karar veremeyeceği için ilk açılan 1 liranın kabulüne karar verir. Asgari ücret tarifelerine göre de davacı avukatı lehine 1.100 TL. avukatlık ücretine hükmeder. Çünkü tarifeye göre iş mahkemelerinde 1.100 TL. den daha aşağı ücrete karar verilemez.
            
1.100 TL. cepte.
            
Sonra bu binyüz TL ile masrafları ve kazanılan bir TL’yi icraya koyar. Orada da 180 TL. den aşağı ücret olamayacağı için bir yüzseksen de oradan gelir. Etti mi 1.280 TL.
            
Aynı olayı diğer 1 TL. içinde tekrarlar. Bir 1.280 Daha gelir ve toplamı ettimi 2.560 TL.
            
Bitmedi tabii ki:
            
Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerine göre tarifelerin altında ücret sözleşmesi yapılamaz. Eğer yazılı sözleşme yapılmamışsa tarifelere göre hesap yapılır.
            
İş mahkemesinde 2 ayrı dava açan avukatın 1.100x2=2.200 TL. de müvekkilinden tahsil etmesine engel bir yasal düzenleme yoktur.
            
Etti mi 4.760 TL.
            
İcra vekalet ücretlerini de saymadım daha.
            
Mevzuat bu. Mutluluksa mutluluk.
            
Devlet gelecek vergiye bakar gerisi hikaye……
            
Nasıl olsa halk mutlu……….
 
 
AŞK MUTLULUKTUR
“mutlu aşk yoktur”
                     Aragon

Kalbim unut artık bizi
Bu yol iki dizeye dar
Şimdi orada yağmur şehrinin
Plastik pencereli binasında
Gemiler görecek sormayacak
Düşlerin serinliği yudumlanacak
Yaz düşümüne dolgun iri
Tavla zamanı hani okyanuslarını ısındığım
Adamakıllı yenildiğim gülkurusu
Bütün kitaplarında liseli bakış
Aynalarda türküler mavi yeşil
Yağmur şehrinin hüznüne banmış
Buraya hasret yağıyor biliyor musun
Ütülendiğimden beri bulutları
Ya beyaz kirlenir ya martı susar
Bir fotoğraf öyküsü aslında
Kanımda esen kumsalda yıldız aradığımız
Bu şiir yargılanacak elbet ve hatta
Yargısız infazı yazmışlığımın
Söz kendi kaderimde bitmeyeceğim
Lambası döküldüğünde sabahın
Ki aylar ahlak sınavında akasyaların
Dudaklarında alev tortusu ve özlem
Elbet yağmurlarda ıslatacak rüzgarını hasretin
Gülerken seraplarında göğsünün ivmeleri
Unutulan benim sevdam sevdalım
Takvimlerimizde haziran saklı
Bir batında imkansızlık düğümleri
Evet ya da hayır bu mekan
Bir midyenin fesleğene saksısı
Şimdi o yağmur şehrinin rüzgarında
Belinde ıslak saçları ve uzakta
Hayal meyal zindanlarım karanlığım
Dokunamadığım ülkü aramızda kalan
Mevsim çiçekleri ve elbette sen
Ardıl akşamlarında tökezlenen ömür
Küçük ayıyı bulamadığımız kumsalda
Kum çiçekleriydi selam getiren yazdan
Ellerimiz el yarını tutan bugün yarındı
Gün gizemiydi oysa sıradışı saygısız
Kalıntılarımızda pişmanlık öfkeleri
Zakkumların kılavuzluğunda hendek darlığı
Yakınlığımız sevmek korkusu uçurum
Aslında göğüs kafesinde titrek
Eğreltiyi taşımışlıktan yorgun incik
Bu yaz yaşandı elbet yokuşlarında sorgu
Kendi bedenlerimizde iki kişilik
Kavşaklarımızda gelecek ikindileri özlem
Kaçtı saat düşler çiğnendiğinde
Ki bence aşk mutluluktur…
 
        
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Türkiye'nin 'en güzeli' İzmir'e!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
AVM krizinde kim kazandı?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bumerang!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli bir tür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Yumuşama mı, oyun kurmak mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Bitki kıyameti
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Gerçek annelik
Kemal ARI
Kemal ARI
Şirince’de Manoli’nin izinde (1)
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'İzmirlilik nedir?'
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe büyüledi!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva