Harun ÖZDEMİR
Kuran’ı farklı yorumlamak
27 Mart 2016 Pazar

Bir konuyu kolay anlatmak için “bir düzleme” ve “zaman skalası”na indirgemek aklın gereği sayılmış. Oysa düzlem iki boyutludur, yaşadığımız gerçekler dünyası ise üç boyutlu.

Bir konuyu düzlem geometrisine indirgemek; problemi gerçek olmayan, hayali bir düzlemde “kolay anlaşılabilir” hale getirmek demektir.  

Bir konuyu zaman skalasında düşünmek de, bir doğru üzerinde “öncesi, anı, sonrası” ile düşünmektir. Bu da binyıllar boyu anlamayı kolaylaştıran bir yöntem olarak kabul gördü.

***

Kur’an da; yüzyıllarca klasik araştırma yöntemlerine göre apriori olarak, düzlem geometrisinde ve zaman skalası üzerinde anlaşılmaya çalışıldı. Kuran’ın yorumunda, yani tefsir ilminde olduğu gibi denilebilir ki klasik İslâmî ilimlerin tamamında da önce düzleme, sonra da zaman skalasına indirgeme yöntemi kullanıldı.  

İnsanlık; binlerce yıl sorunları düzlem geometrisinde çözmeye çalıştı. Düzlem geometrisine ilişkin sorunlar biriktikçe, düzlemsel bakış açısına yapılan eleştiriler de arttı. Bu birikim sonunda “küresel geometri”nin doğuşuna neden oldu.

Mühendislikte önemli gelişmelerin başlangıcı diyebileceğimiz küresel geometri, İslâmî ilimleri geliştirmek için de kullanılabilir mi, sorusu gündeme gelmediği için bir tartışma da olmadı!

Mühendisliğe ivme kazandırarak uzaya taşıyan bu ve benzeri buluşlar, Kuran’ın anlaşılmasını ve yeni bilimlerin doğuşunu kolaylaştırabilir mi?

***

Kur’an nasıl inzal oldu?

İnzalin bir kronolojisi var mı?

Kitabı oluşturan ayetler ve surelerin sırası nasıl belirlendi?

Anlamak için, Arapça bilgisi yeterli mi?

Peygamberden ve arkadaşlarından gelen rivayetler Kuran’ı açıklayamaz mı?...  

Arapça bilgisine Peygamber ve sahabe rivayetleri, Yahudi, Hıristiyan, Arap, İran, Hint, Yunan, Roma tarihinin katkısı, efsaneler, destanlar eklenerek, klasik mantık, dönemin her türlü akli ilimleri… Kuran’ın anlaşılması için yardımcı ilim olarak kullanıldı.

Arapça olan Kuran’ı anlamak için Arapçanın bütün inceliklerine başvuruldu.

Kullanılan en etkili yöntem; araştırılan konuyla ilgili ayetleri iki boyutlu “düzlem”de bir araya getirip güvenilir hadislerden de yararlanarak Arapçanın inceliklerini ihmal etmeden anlamaya çalışmaktır.  

***

Kuran’ı yorumlamada kullanılabilecek yeni bir yöntem var mıdır?

Yeni yöntem, bize bildiklerimizden fazlasını öğretebilecek mi?

Yeni yöntem, gerçekler dünyasının Kuran’la daha fazla buluşmasını sağlayabilecek mi?

Yeni yöntemle Kuran’ı anlayanların sayısı artacak mı?...

 

Her soruya “Evet!” demek kolay olmayacak! Ancak, elde edilen bilgileri herkes anlayabilecektir!

Sir. Isaac Newton açıklayana kadar, Çekim Kanunu’nu kimse bilmiyordu. Newton yasayı formüle edince, on binlerce kişi çekim kavramını kolayca anlayabildi. Bugün çekim yasasını bilenlerin sayısı yüz milyonlarca!  

Yüz milyonlarca Mümin, Kur’an’ı eski paradigma ile okuyor ve uzun zamandır basit ayrıntı kırıntılarının dışında yeni bir çıkarım da yapılamıyor!

Sorun Kuran’da mı, Müminde mi, yorumlama yönteminde mi?

Açıkça söylemek gerekirse; Yöntemi belirleyen Müminler olduğuna göre, değiştirecek olan da yine Müminler olacaktır! Yeni yöntem bulunamıyorsa sorun Müminde!

Evreni, olayları ve Kuran’ı yorumlama yöntemi değiştirilmedikçe Müminlerin evrenden, olaylardan ve Kuran’dan yeni bilgiler elde etmesi mümkün olamayacaktır.

Şunu belirtmeliyim ki;

Kur’an; bugüne kadar,“düzlem geometrisinde ve zaman skalası”nda yorumlandı!  

Bu yöntemle elde edilebilecek bilgiler doyma noktasına ulaşalı yüzyıllar oldu! Yöntemi değiştirmeden yeni bilgiye ulaşmak için nice Mümin kafa yordu ama dönüp dolaşıp geldiği nokta ya eskiyi tekrar etmek ya da eskiye ait bazı bilgileri inkâr etmek oldu!   

Oysa yeni yöntem; ancak insan aklının zirve noktası diyebileceğimiz yüksek matematikle tanımlanabilir! Çoğu Mümin bu düşüncemizi ciddiye almasa da, gerçek olan bu!

Yüksek Matematik ile ve onun uygulayan Mühendislik ile alay edebiliriz! Böyle bir özgürlüğümüz var! Bunu sıklıkla da yapabiliriz! Çünkü o bizimle en az üç yüz yıldır alay ediyor!

***

Bir düzlemde, iki noktadan “tek doğru” geçerken, küresel geometride “sonsuz doğrusal eğri” geçebiliyorsa, Kuran’ın yeni yorumunu küresel geometriyi dikkate almadan yapamayız!

Demek ki, “yeni yorum”un ön koşullarından biri küresel geometri olacaktır. Küresel geometride ve zaman skalasında düşünmeye başlayınca; aynı konuda, aynı anda birden fazla seçenek de olabilecektir.  

Sosyal bilimleri küresel geometri ile yorumlamayanlar, insanlığı daha ileri götüremezler. İnsanlığı çıkmazdan kurtaracak çalışmayı ancak küresel geometri ile çalışabilenler yapabilecektir. Mühendislikteki başarılar, bunun kanıtı olacaktır. Daha çok refah, adalet ve fayda üretebilen görüşler, küresel geometri tabanında düşünebilenlerin eseri olacaktır.  

Bundan emin olabiliriz!

Kur’an; yaklaşık 1450 kök kelimeden, 12.000 türevden ve tekrarlar ile 123.000 kelimeden oluşuyor. Bir konu araştırılırken ilgili kelimelerle birlikte düşünülerek anlaşılmaya çalışılıyordu. İslâm medeniyeti bu çalışmalar sonunda ortaya çıkabildi. Fakat bir noktadan sonra yeni bir sıçrama yapılamadı.

Kuran’daki bir konu; bundan böyle sistematik bir şekilde Kuran’ın “bütünlüğü/bütün kelimeleri ile bağlantılı” bir şekilde ele alınacak ve yorumlanacaktır.

Medeniyet dönüşümü de ancak paradigmanın yani bakış açısının değiştirilmesiyle olabilecektir. Bunu da ancak; yenilikçi Müminler yapabilecektir.

Batılılar Kuran Mümini olsalardı, bunu çoktan yapmış ve bizlerin asla ulaşamayacağı bilgileri elde etmiş olacaklardı!

Batılılar Mümin olamayacaklarına ve biz de “yeni yorumlar” yapamayacağımıza göre bakalım sonumuz ne olacak!

Ben de sonumuzun ne olacağını bekleyenlerden olacağım!

Ne yazık ki!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 7 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Harun Görmüş 1 Nisan 2016 Cuma 11:24

Sorun "yorumlama" sorunu değil, eylemsizlik-amelsizlik sorunu. Peygamberimiz ve sahabe, bilinci-devleti-medeniyeti yorumlaya-yorumlaya değil, eyleye-eyleye kurdu. Kur'an "hâlâ anlaşılamamış olan bir kitap" değildir ki yeni yorum tekniklerine muhtaç olsun. Peygambeimiz ve sahabe de "uzman" kişiler değildiler. Fakat îmanlı, samîmi ve ciddî idiler, ve de çok gayretliydiler. İşte buydu o muhteşem medeniyetin temeli.

Yorumu oyla      11      5  
muhalif 29 Mart 2016 Salı 09:28

Müslümanlıkta bir diğer yanlış, mescidi aksa konusunda yapılıyor. kuranda peygamberimizin miracı anlatılırken,isra suresi 1.ayet"....bir gece kulu muhammedi mübarek kıldığı mescidi haramın en uzak kenarındaki mescide/mescidi aksa ya yürüttü" kurnda bahsedilen bugün kudüste bulunan mescidi aksa değildir.peygamberimizim miracı hicretten 17 ay sonra olmuştur, yani hicret 622 yılında, miraçta buna göre 623 yılında olmuştur.bu dönemde kudüste mescidi aksa denilen mabet bir Bizans mabedi peygamberimiz 632 yılında vefat etmiş ve hz. ömer 638 de kudüsü fethettiğinde bu Bizans mabedini camiye çevirdi ve ömer cami adını aldı. emeviler zamanında bu caminin adı değiştirilerek mescidi aksa yapıldı....dolayısıyla kuranda adı geçem mescidi aksanın(Türkçe karşılığı en uzak mescid) kudüsteki mmescidi aksa olduğu tartışmalıdır....

Yorumu oyla      11      5  
muhalif 28 Mart 2016 Pazartesi 23:30

bir önemli konuda, müslümanlıkta erkeklerin sünnet hakkında..biz müslmanların kutsal kitabı kuran da erkeklerin sünnet edilmesi ile ilgili bir emir yok. sünnet, hz.ibrahimin allahla yaptığı Yahudilere vaad edilen kutsal topraklarla ilgili anlaşmanın karşılığı allahın Yahudilerden istediği bir işarettir sünnet. yani Yahudilikte "emir"dir.müslğmanlığa da hz.ibrahim kanalıyla gelmiş olmalı. hz.muhammedin sünnetliliği konusunda 2 rivayet vardır biri sünnetli doğduğu, diğeri ise dedesi tarafından 8 günlükken sünnet edildiği.ancak allahım Müslümanlardan böyle bir talebi yoktur..

Yorumu oyla      11      5  
Serol Sert 28 Mart 2016 Pazartesi 21:45

Harun Bey lütfen yazmaya devam edin

Yorumu oyla      11      5  
muhalif 28 Mart 2016 Pazartesi 18:42

gelelim islamda en önemli konulardan biri olan "kadının örtünmesine"nur suresi31.ayet"ey Muhammet erdemli kadınlara da söyle erkeklerle bir aradayken gözlri ile erkekleri rahatsız edecek şekilde bakmasınlar,kişiliklerini korusunlar,açık olması doğal olan yerler dışında "başlarından sarkan örtü ile" göğüslerinin üzerini örtsünler,kapatsınlar.onları cinsel tacize yol açacak şekilde sergilemesinler" burada örtme emri nedir? başın örtünmesi mi, gögüslerin örtünmesi mi? erkeği baştan çıkaracak unsur saçmıdır? gögüsmüdür?arap toplumunda sadece kadınlar değil erkeklerde başlarını örtmektedirler.yöresel gelenek ve kültürleridir. sadece kadınlar değil erkeklerde uyarılıyor 30. ayette "ey Muhammet, erdemli erkeklere söyle kadınlarla bir aradayken kadınları rahatsız edecek şekilde davranmasınlar/bakmasınlar ve kişiliklerini/edeplerinikorusunlar bu onlar için daha temiz br davranıştır.elbette allah yaptıklarından haberdardır" yani yalnız kadınların değil, erkeklerinde "edepli" olmaları isteniyor.

Yorumu oyla      11      5  
muhalif 28 Mart 2016 Pazartesi 15:50

din alimleri, ahkaf suresi 15-16. ayetleri açıklayabilirler mi? yani dinsel sorumluluk yaşı cinsel buluğ çağımıdır? yoksa bu ayete göre dinsel buluğ çağı 40. yaşımıdır? çünkü 15.ayette dinsel buluğ çağına girişi 40 yaş olarak belirtir. i6. ayette de de bunu pekiştirir "....yaptıkları kötülükleri de görmezden geleceğiz,bu kimseler cennet halkı arasında olacaklardır,bu insanlara verilen dosdoğru bir vaaddir"

Yorumu oyla      11      5  
muhalif 28 Mart 2016 Pazartesi 15:41

batılılar münin değil, ama, müslman müminlerin yapmadıklarını batılı "bilim adamları" yapabilir mi? bizim yada Müslüman aleminin müminleri "yeniden yorum" yapmak istemiyorlar. çünkü yaparlarsa yaklaşık 1400 yıldır süregelen, inançve tevsirlerin yanlış olduğu meydana çıkacağı için, varolan "dini inaç sisteminiin" devam etmesini istiyorlar da acaba neden? kuranı kerimin arapça inmesinin nedeni var kuranın bir çok ayetinde belirtiliyor. örneğin fussilet suresi 3-4. ayetler "dili arapça olarak bilinen bir topluma anlamaları için arapça bir kuran olarak ayetleriaçıklanmış bir kitaptır" diyor.yani arap olmayan Müslümanlar kuranı anlayabilmeleri için kendi dillerinde okumaları gerekir. ayrıca yine kuranın bir çok suresinde kuranın bir "emirler" kitabı değil bir "öğütler" kitabı olduğu belirtilir. iniş sırasına göre 2.sure olan kalem suresi son ayetinde"oysa o kuran sadece araplara değil tüm insanlığa öğüt içeren bir çağrıdır" der.şura suresi,8 ayette"allah isteseydi tüm insanları tek bir toplum yapardı ancak uyarıcı elçiler göndererek herkezin kendi yolunu seçmede serbest bırakmıştır....." diyor

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Devlet baba nasıl yıkılır 33 yıl önce anlatmıştı
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Değinmeler: Çin, Asgari ücret ve Mourinho…
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
5 Haziran Dünya Yeşil Yıkama Günü!
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Alevi köylerine cami yapmak…
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Tolkien’in Oxford’u ve yüzüklerin efendisi
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Yeryüzü kaosa sürüklenirken
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Güneşli günler
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Zoraya ter Beek’in ötanazi kararı üstüne
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
'Bitti' sanmayın; gelecek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva