CHP PM’sinde alınan kararlar ne anlama geliyor?
Ön seçim yapılacak mı yapılmayacak mı?
Yüzde 15 kontenjanın 20’ye çıkışı listelere nasıl yansıyacak.
İzmir’in il başkanı kim olacak?
Dahası hangi ekibe yakın olacak?
Sanıyorum şu sıralar İzmir’de başta potansiyel vekil adayları olmak üzere önemli bir kesim bu sorulara yanıt arıyor.
Sordum, soruşturdum.
Çoğunluğunu ‘Yeni CHP muhaliflerinin’ oluşturduğu yapıya göre son PM’de alınan kararlar tüzüğün öngördüğü ön seçimden kaçmaktan başka bir şey değil...
Yani önseçimden çark… Hâkim yerine örgüt denetiminin getirilmesi onlara göre sandıktan çıkacak sonucu direkt etkileyecek. Çünkü onlara göre yapılan ön seçim değil ‘eğilim yoklaması’ olacak.
Sonuçta sandık konulmayacak mı?
-Konulacak.
Ve sonuçta sandıktan çıkan sonuca uyulmayacak mı?
-Uyulacak.
-Sorun ne o zaman?
Sorun sandığa gidenlerde… Diyorlar…
*
Aslında haklılar. Eğilim yoklamasında hazirun listesini genel merkez verir. Önseçimde ise hâkim listeyi Yargıtay cumhuriyet başsavcılığından alır. Örneğin, önseçimde ‘aidatını ödemiş üye’ tanımlaması yapamazsınız. Tüm üyeler oyunu kullanır. Ama eğilim yoklamasında rahatlıkla istediğinize oy kullandırabilirsiniz.
Kaldı ki ‘internet üyeliği meselesi’ de son PM ile resmileştiğine göre… Vay ki vay… Sandık ‘bi tık’ ötede şu anda... Ve potansiyel vekil adayları harıl harıl tıklıyor genel merkezin sitesine…
Hem tıklıyor hem tıklatıyor. Şahsen görüştüğün ve bana göre şansı son derece az bir aday adayı ‘Dün gece 280 yeni üye kaydettim internetten’ deyince düşüp bayılacaktım.
Tabi ki gülmekten…
Bir zamanlar üye olmanın en zor olduğu parti CHP, kapılarını öyle bir açmış ki…
Kime açmış halka mı? Yoksa sanal ve yeni delege ağalarına mı?
Eskinin hantal, hastalıklı üye yapısıyla mücadele edeceğiz derken, 3-5 kuruş aidat uğruna, internet üyeliği gibi son derece güvensiz bir uygulamayla ön seçim ya da eğilim yoklamasının yapılması komik değil de nedir?
Aldığım bilgi doğruysa 31 Aralık’a kadar ‘üye olanlara’ oy kullandıracaklarmış. Kılıçdaroğlu’nun iyi niyetinden kuşkum yok. Ama son derece suiistimale açık bir kapı internet üyeliği…
Sonunda CHP’nin bir zamanların DYP’sinin durumuna düşme ihtimali var. Bazı kentlerde aldığı oydan fazla üyesi çıkarsa şaşırmam…
DYP’de 2002’de yaşanmıştı İzmir’de... Aliağa İlçe Başkanı Yücel Karaşan 6 bin 447 oy alarak partinin devlerini saf dışı bırakıp, liste başı olmuştu.
Ama Karaşan’ın Aliağa’dan aldığı oy, partisinin son seçimde aldığı oydan fazlaydı. Ve bu seçim yapılırken DYP bugünkü gibi ‘tabela partisi’ değil TBMM’de grubu önemli bir siyasi partiydi.
CHP üst yönetimi ‘internet üyeliği’ sisteminin ‘kötü niyetli’ kullanıma açık olduğunu hesaba katmalıdır. Katmazsa CHP’deki ‘ön seçimin’ internet siteleri üzerinden yapılan ve ‘milyonların oy kullandığı (!) istenilenin çoğu zaman parayı verenin ‘birinci çıktığı’ internet anketlerinden hiçbir farkı kalmaz. Merak ediyorum şimdi… CHP’nin 120 bin civarındaki üye sayısı 31 Aralık itibariyle ne kadar artacak? Ve başka bir şeyi daha merak ediyorum. CHP Genel Merkezi’nin örgütün önüne koyacağı sandığa oy atanların kaçı aslında gerçek bir CHP’li olacak?
Daha geçen gün yazdık, hatırlattık. ‘CHP’nin İzmir gibi ‘kalesi kabul edilen’ bir kentte bile seçimlerde ‘sıfır çektiği’ onlarca sandık var’ dedik. Hem de bu sandıklarda partinin 30-40 üyesi var’ dedik.
Ama Kılıçdaroğlu inatla ve de ısrarla partisini AK Parti’ye benzemeye çalışıyor.
Tüzüğünden MYK’sına kadar…
Temayülüne kadar… Üyelik sistemine kadar…
AK Parti internet üyeliğini öyle bir abartmıştı ki İzmir’de bir ara… Tire’de aldığı oyun üzerinde üyesi çıkınca sistem alarm vermişti. Şu anda 400 binin üzerinde üyesi var AK Parti İzmir’in… Ama güvenilir bir kaynaktan edindiğim bilgiye göre en fazla 150 binine ulaşılabiliyor telefonla…
Yoldan geçenin üye yapıldığı, teşkilatın internet üzerinden birbiriyle yarıştırıldığı, sonunda seçmen sayısını aşan üyeliklerin ortaya çıktığı tabloyu CHP’nin görüp ders çıkarması gerekirken aynı yoldan yürünmesinin mantığını doğrusu anlamakta zorlanıyorum.
*
Ankara’daki dostlarla konuştum. PM’deki dostlarla…
-Tamam, ön seçim yapmayacaksınız. Bunu anladık. Peki, bu kontenjan meselesi nedir? Yüzde 15 yetmedi mi de 20’ye çıkardınız? 550 vekil arasından 115’e tekabül eden bir rakam… CHP kaç vekil çıkaracak? Bu kadarı kontenjan olursa ön seçim ya da eğilim yoklaması yapmanın ne anlamı kalacak?
Özetle şunu söylüyorlar.
Ön seçim ile eğilim yoklamasının farkı olmayacak. Her ikisinin de sonuçlarına uyulacak sonuçta. Hâkim kadar örgüt de sandığı denetleyebilir. Biz örgütümüze güveniyoruz. Kemal Bey, aidatını ödemiş üye konusunda çok hassas ve de kararlı… Hakim denetiminde yapılırsa aidatını ödemiş/ödememiş herkese oy kullandırmak zorundayız.
Tabi ki eğilim yoklaması kararının tek nedeni aidat meselesi değil…
- Peki, ne o zaman?
Eğilim yoklamasında YSK’nın takvimine uymak zorunda değiliz. Daha erken ya da geç yapabiliriz. Bazen YSK takviminde süreç zamanlama açısından sıkışabiliyor.
- Başka, başka… Kontenjan meselesi…?
- Kontenjan konusunda da ‘iyi niyetli yaklaşım’ söz konusu… Mesela hakim gözetimindeki ön seçimde belirlenen yasal kontenjanı uygulamak zorundasınız. Eğilim yoklamasında ‘kontenjan koysanız bile’ uygulamak zorunda değilsiniz.
-Kontenjanın ne anlamı var o zaman?
Bazı endişeler var. Genel Başkan bu endişeleri zaman zaman parti içi toplantılarda dışa da vurdu. Ankara’da ön seçim yapsak falancılar çıkar… Mesela Sivaslılar… İzmir’de örneğin şuralılar, buralılar… Etnik, bölgesel ve de mezhepsel sıkıntılar listeye yansıyabilir. Mesela Buca’da belediye meclis üyeleri için yapılan ön seçimde kimlerin çıktığını biliyoruz. Genel merkez kontenjanının böyle bir regülasyon, dengeleme misyonu da var. Yapılan seçim bölgenin/kentin dokusuna uygun çıkarsa genel başkan daha önceden açıkladığı kontenjanı uygulamama özgürlüğüne sahip şimdi… PM olarak biz bu kararı almasak ve de hakim gözetiminde ön seçim yapsak, siyasi partiler kanunundan gelen yüzde 5 ve tüzükten alınan yüzde 15’lik kontenjan hakkını kullanmak zorundaydı.
-İlginç değil mi? Genel başkanın kontenjanını kullanmama özgürlüğü…
İlginç ama inanması da güç tabi ki…
-Başka, başka…
Sonuçta yeni tüzüğe uygun bir yönetmelik yaptık. Genel başkanın, genel merkezin daha esnek olabilmesinin önünü açtık. Atılan adımlar iyi niyetliydi.
-Ya uygulama?
-Uygulamanın da iyi niyetli olacağına inanıyoruz.
-Peki izleyip gereceğiz. Birkaç PM üyesiyle yapılan sohbetin özeti bu…
**
Ya il başkanı kim olacak? İşte yanıtı şu sıralar ön seçimden bile önemli soru bu… Ali Engin’in ayrılmasından sonra CHP İzmir’in en öncelikli gündemi bu oldu. Bir grup Başkanvekili Barış Erel’in bu süreci rahatlıkla yönetebileceğine inanıyor. Seçimi geçirip ardından kongreye kadar partinin dümeninde kalması gerektiğini hatta… Doğrusu Erel, hem Tacettin Bayır hem de Ali Engin’le yakın çalışan bir isim… Partinin yapısına da hâkim…
Ama bu konuda başka fikirleri olanlar da var.
Daha dün 11 ilçe başkanı Ankara’ya gidip, Kılıçdaroğlu ile görüştü. Atanacak il başkanının örgütten olması gerektiğini mümkünse Çiğli İlçe Başkanı Utku Gümrükçü’nün atanmasını istedi.
Kılıçdaroğlu’nun yanıtı aslında her şeyi anlatıyordu.
-Yeni İl Başkanı’nın tarafsız, adil ve hiçbir grubun temsilcisi olmamasına çalışıyoruz. Partiyi kucaklayacak bir isim arayışındayız.
Bu cevap çok şeyi anlatıyor.
Peki, böyle biri var mı?
Partili işadamı Salih Özçifçi, Bedri Sertel, adı son 4-5 yıl içinde pek çok kez il başkanlığı için gündeme gelen ve son süreçte de bir il yöneticisi (Yekta Varnalı) üzerinden Kocaoğlu’na götürüldüğü söylenen Cihan Türsen… Barış Erel’in de içinde bulunduğu yönetim içinden Abdullah Aydemir, Osman Peri, Orhan Karaoğlu… İlçe Başkanı Utku Gümrükçü…
Yukarıda saydığım isimlerden çoğu bu görevi yapar, yapabilir.
Herkesi kucaklar, kucaklamazlar bilemem… Ama ‘il başkanlığı’ yapma kapasiteleri vardır.
Ama çoğu bir gruba ya da ekibe yakındır. CHP’de siyaset yapmanın zaten ön koşuludur bir ekibe/gruba yakın durmak… Tek başına siyaset yapamazsınız.
Peki, Kılıçdaroğlu ‘Yeni il başkanının bir gruba yakın olmamasına özen gösteriyoruz’ derken kimi işaret etmeye çalışıyor.
Çok özel bir kanaldan aldığım bomba bir ismi açıklıyorum o halde…
Uğur Büke! Merhum Erdal İnönü’nün Özel Kalem Müdürü… Kimilerine göre sağ kolu…
Yayıncılıkla da uğraşan Büke son dönemde İzmir’e taşınmış… Bildiğim kadarıyla Narlıdere’de oturuyor. Ve bir ekip tarafından Kılıçdaroğlu’na önerilmiş…
Üzerinde ciddi ciddi çalışılan isimlerden biri o…
Büke’yi yakından tanıyanlar, onun Kılıçdaroğlu’nun tarif ettiği gibi, ‘tarafsız, adil ve hiçbir grubun temsilcisi olmadığını’ zaten söylüyor. Ve dahası… Kılıçdaroğlu Büke’yi çok yakından tanıyor.
Büke’yi önerenlerin tezi şu…
İstanbul’a Murat Karayalçın’ın ‘abi’ olarak gönderildiği süreçte İzmir’e bir ‘abi’ aranıyorsa…
Son dönemde ekip ve ekipçiklerin kavgalarına ziyadesiyle sahne olan İzmir’de örgütün dümeninde ‘tarafsız’ bir kaptan geçsin isteniyorsa…
Seçimi geçirip, kongreye kadar başta kalacak ve de yeni dönemde emaneti sahibine teslim edecek biri aranıyorsa… İlginç değil mi? İlk başka ilginç gelse de Büke’yi araştırdıkça, profile insan ısınıyor. Tarafsız, bilge, demokrat, nazik bir ağabey…
Olur mu olur.
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
13
5
Künye
İletişim
Facebook
Twitter
Google+
RSS
Sitene Ekle
Günün Haberleri