Dr. Berna BRIDGE
İlkokul arkadaşlarımı çok seviyorum…
21 Aralık 2014 Pazar

Uçup giden beyaz bir buluttur çocukluk… mutluluktur… ilkokul yıllarımız, gamsızlık yıllarımızdır… oyun çağımızdır… 1960-1970 lerde Alsancak’ta oturan ve Gazi İlkokulu’nda okuyan biz çocuklar çok şanslıydık. O zamanın Alsancağının şimdiki Alsancak’la bir ilgisi yoktu. Çin Seddi gibi apartmanlar yerine 2-3-4 katlı eski apartmanlar, cumbalı evler vardı. Trafik ışıkları yoktu, çünkü otomobil yoktu ve tabii ki park yeri sorunu diye bir sorun da yoktu. Okula bizi annelerimiz götürmezdi, kendimiz giderdik, çünkü trafiksiz bir Alsancak çok emniyetliydi. Bir sayfiye kasabası veya köy gibiydi, herkes birbirini tanırdı.

Komşuluk vardı, güzeldi, apartmanda herkes birbirine saygılı davranırdı. Bir evde pişen tabakla diğer eve yollanırdı. Pet su şişeleri yoktu. Gazi okulunun bodrum katındaki sabunsuz, tuvalet kağıtsız, pek de güzel kokmayan tuvaletlere iner, elimizi çeşmeye dayar, çeşme suyu içerdik. Şimdiki titizlik yoktu, okulun arka kapısından çıkınca açıkta satılan şeker, pamuk helva gibi şeyleri alır, yerdik, hiç hastalanmazdık.

Ancak, bunların ötesinde, okulumuzda, sınıfımızda yarış yoktu, dostluk, arkadaşlık, eşitlik vardı. Öğretmenimiz Mualla Özalp ışıklar içinde yatsın. Sınıf birincisi kimdi bilmezdik, sonuncusunu da bilmezdik, başarı sıralamasında yerimizi bilmezdik. Başarıya göre bir kast sistemi yoktu. Sınavdan sınava koşmazdık. Bu nedenle kopya çekmek gibi bir gereksinmemiz de yoktu, literatürümüzde kopya sözcüğü yoktu. Annelerimizin yaklaşık hepsi ev hanımıydı ama babalarımızın mesleğini, kimin ne kadar varsıl veya yoksul olduğunu da bilmezdik. Örneğin öğretmenimiz şimdiki birçok öğretmen gibi doktor çocuklarına ayrıcalıklı davranıp sonra babasına ücretsiz muayene olmazdı. 

Domatesler mis gibi kokardı, sütçü eve gelir, açıkta süt satardı, evde kaynatılırdı o süt, hatta yoğurt filan yapılırdı. Yoğurtçu, akşamları tahan, pekmez satıcıları sokaklarda bağırarak satış yaparlardı. Sokakta top oynardık veya okulun bahçesinde. AVM’ler, fame cityler, afili oyun yerleri filan da yoktu, yazın fuar açılınca Luna Park’a gitmek özel bir keyifti. Top oynarken de şimdiki çocuklarda olduğu gibi mobbing yoktu, kimse dışlanmazdı. Herkes oyuna dahil edilirdi.

Sosyal medyayla pek aram yoktur. Yıllar önce çok sevdiğim bir arkadaşımın davetiyle facebook’a girdim ama birkaç günde bir kısa bir mesaj kontrolu dışında pek aktif bir kullanıcı değilim. Ancak, facebook’un en güzel yanı eski arkadaşları, tanıdıkları bir araya getirmek oldu. Birkaç yıl önce ilkokuldan sınıf arkadaşımız Mustafa Gülyurt’un facebook üzerinden bizleri özel çabasıyla bir araya toplaması ile 40 küsur yıl sonra bir araya geldik, Mustafa sağolsun.

Çocuklukta atılan tohumlar ne kadar yeşerse, büyüse, ağaç olsa da, hep aynı yönde büyüyor. 40 yıl önce nasıl idiysek, 40 yıl sonra da öyle bulduk kendimizi, birbirimizi... Hepimiz kopup başka yönlere gitmişiz, ancak bir ikisiyle görüşmeye devam etmişiz. Hep bir araya toplanınca neler bulduk, neler yakaladık birbirimizde… hesapsız-kitapsız, çıkarsız, kopyasız, yarışsız, kibirsiz, saf ve temiz, şefkat dolu bir arkadaşlık geri geldi… yine aramızda sınıf birincisi, hayat birincisi yok, yarış yok, çıkar yok - bir araya gelme nedenimizde çıkar yok - beklenti yok, yapaylık yok, kız erkek ayrımı yok, ego yok, hatta içten içe bir çocuk sevinci var sanki…

Yaşım ilerledikçe, tadı kaçan, çıkara, kıskançlığa, hesaba, kitaba dayanarak karşıma çıkan (hepsi olmasa bile birçoğu) arkadaşlıklardan sonra yıllar öncesinin asil, huzurlu, görgü dolu arkadaşlarımı bulmak ne güzel oldu… Bir araya geldikçe aramızdan ölümle ayrılan arkadaşlarımızı ve öğretmenimizi anıp, eski sakin, huzurlu köyümüz Alsancak’la yeni kalabalık, gürültülü, kirli, ışıltılı Alsancağı belki de hüzünle karşılaştırmaktayız. Sanırım hepimiz o eski günleri bir anlamda özlemekteyiz. 

En önemlisi, fark ettim ki ben ilkokul arkadaşlarımı çok seviyorum, yıllar sonra tekrar bir araya gelmenin mutluluğunda, o egosuz, hesapsız, kitapsız çocuk yıllarıma geri gitmenin değerini hissediyorum…  

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
mustafa gülyurt 22 Aralık 2014 Pazartesi 09:22

Biz de seni çok seviyoruz. Hem sıcak arkadaşlığınla, hem her türlü zorluğa karşı devam ettirdiğin eğitim maratonunla.

Yorumu oyla      12      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu saatte 'vicdan ittifakı' olur mu?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Tunç Soyer yeni bir yola çıktı
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Sosyalistler pes etmeyin!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva