Harun ÖZDEMİR
İdeolojik Türkçe
12 Ekim 2014 Pazar

İnönü’nün konuşmalarını halk anlıyordu; bir türlü kurtulamadığı askeri üslubu ve ses tonu demokrasiye geçildiğinde ayak bağı oldu. 
 
1950’li yılların başbakanı Menderes, köylüydü ama okumuştu. Kadife sesliydi ve akıcı bir Türkçeyle konuşuyordu. Halkla kurduğu iletişim ve halktan aldığı destek, çok yüksekti. Cumhuriyetin kurucu kadrolarının önemli kısmı hayattaydı ve Menderes karşısında çaresizdi. 
 
Bugün bile darb-ı mesel gibi anlatılan Bölükbaşı Türkçesi, halkı meydanlara toplayabiliyordu ama görüşünü değiştiremiyordu. İletişimde sorun vardı, o da bunun farkındaydı. Çünkü iletebiliyordu ama karşılık alamıyordu.
 
1960 sonrasının en önemli politik figürü Süleyman Demirel oldu. İTÜ’de mühendislik okumuştu. Bürokrasi terbiyesi almıştı ve ABD’de de İngilizcesini, bilgi ve görgüsünü geliştirmişti. Demirel, halkla ilişkilerinde başarılı olabileceğine inandığı bir Türkçeyi 1980’e kadar ısrarla kullandı. Nüfusun %80’i hala köylü veya köy kültürü ile yaşıyordu. Aksanı ve özenle seçtiği deyimlerle, halkta “Bizden biri!” duygusunu uyandırabiliyordu ki Demirel’e yetiyordu.  
 
I. ve II. Yeninin başlattığı ve sol edebiyatın ısrarla sürdürdüğü, yetmediği yerde türettiği yeni sözcükler dünyasının yarattığı politik figür ise Bülent Ecevit oldu. Edebiyatta kişiliğini bulan Ecevit’in siyasette sahne alması için kollanan fırsat, 1973’te yakalandı.
 
Bülent Ecevit, Türkçenin sadeleşme çabalarının zirve yıllarının politik lideriydi ve bu birikimi en iyi kullanan lider oldu. Sol edebiyat içinde gelişme fırsatı bulan yeni Türkçeyi, halkın hangi düzeyde onayladığını görmek için 1973 - 1980 arasındaki seçimlere bakmakta yarar var. Ecevit’in seçim başarıları, bir anlamda sol ağırlıklı yeni Türkçenin ve edebiyatın başarısıydı.
 
1970-1980 yıllarının iki önemli liderinden biri Alpaslan Türkeş, diğeri ise Necmeddin Erbakan’dı. Türkeş’in talimatçı ve iç düşmana karşı vatan savunması üslubu, süslemelerden ve deyimlerden arınmış, “erât”a daha yakın, edebiyata daha uzak ve sol edebiyata göre de oldukça muhafazakardı.
 
Erbakan ise çok farklı biriydi. Her bir kelimedeki harfin hakkını bir bir vererek konuşuyordu. Hocaydı ve amfide ders verir gibiydi. Anlattıkları çoğu zaman bilgi yüklüydü. Muhafazakar bir dil kullanıyordu. Dini terimleri sıklıkla kullanan tek politikacıydı. Erbakan’ı farklı kılan ise onun TBMM’de ve basın toplantılarındaki “standup” kıvamındaki konuşmalarıydı. Ölüyü bile güldürdüğü söyleniyordu.
 
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Filiz SEZER
Filiz SEZER
Etkili fedakârlık ve kayıp milyarlar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’in deprem bölgesindeki büyük dayanışması…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu seçimin neden bunca talibi var?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva