Gizli oy açık tasnif demokratik rejimin temel ilkesidir. Hiç kimse hangi partiye oy vereceği hususun da hiçbir zorlamaya tabi tutulamaz. Kural bu. Ancak durum gerçekten böyle mi işte orası tartışılabilir.
Dün yani 20 Mayıs Çarşamba günü Kasım ayının başından bu yana sürdürdüğümüz “Türkiye de neler oluyor ? “ ana başlığı altın da düzenlediğimiz seri konferanslarımızın bu sezon sonuncusunu yaptık. Çok sayıda dinleyicinin katıldığı konferansın konusu “İşgalden Kurtuluşa” idi.
Bu tarz etkinliklerimizi Türk parlamenterler Birliği İzmir Şubesi olarak 2009 yılından bu yana sürdürüyoruz. Kısmet olursa Yaz sonrası Kasım ayının başından itibaren yine yeni konular ve yeni konuşmacılarla etkinliklerimizi sürdüreceğiz.
Konferanstan sonra dinleyicilerle sohbet ettik.
Tabii ana konu 7 Haziran seçimleri idi ve yine ana soru “Kime oy vereceğiz” di.
Yurttaşlarımızın genel olarak kafalarının son derece karışık olduğunu bu sohbette tespit ettim. Seçime çok az bir zaman kalmasına rağmen kafaların da oy verecekleri parti ile ilgili netleşme olmadığını gördüm. Ciddi bir “güven” sorunu yaşanıyor.
Kamuoyu araştırmalarına yönelik anketlerin de doğruyu göstermediklerine dair yaygın bir kanaat var. Daha ziyade “ kamu oyu araştırmasından” çok “yönlendirme” amaçlı olduğu düşünülüyor. Bir çok dinleyici sağolsunlar gerek kişiliğimize ve gerekse deneyimlerimize olan güvenleri sebebiyle benim hangi partiye oy vereceğimi merak ettiklerini ifade ettiler.
Ben parti ismini şimdilik vermeyeceğimi ancak bu konuda ilkelerimi açıklayabileceğimi söyledim ve o ilkeleri şöyle sıraladım :
- “Türk Milletindenim” diyen,
- Anayasanın ilk üç maddesinde ifadesini bulan ve daha bir çok madde ile desteklenen Devletimizin aynı zamanda “kuruluş felsefesini” de ifade eden ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerin değiştirilmesi doğrultusunda yapılacak hiçbir girişime kesinlikle izin vermeyen,
- Kadroların da hiçbir surette yukarda belirttiğim ilkelere karşı duran kişileri barındırmayan, aday göstermeyen,
- Mevcut iktidar partisi ile gelecekte koalisyon yapmayacağına yani Millet bu iktidarı gönderse bile hangi gerekçe ile olursa olsun onu tekrar iktidar yapmayacağına inandığım ve geçmişte ne suretle olursa olsun bu iktidara destek vermemiş olan partilerden birine oy vereceğimi açıkladım.
Bunların yanı sıra partilerin seçim beyannamelerin de açıkladıkları ve hemen her seçim dinlediğimiz “ekonomik kaynaklı” olduğu ileri sürülen ve aslında “üretim ekonomisine “dayalı olmayan mevcudu bir başka şekilde paylaştıran vaatleri de dikkate almadığımı ifade ettim. Aslın da şu an itibariyle Türk Devletinin çok ciddi bir biçim de “ iç ve dış hayati sorunlarla” karşı karşıya bulunduğunu ve bu sorunlara çözüm üretilmediği müddetçe sair konularda ileri sürülen vaatlerin “su üstüne yazı yazmak” olduğunu da belirttim.
Belirttiğim ilkeler dinleyenler tarafından olumlu bulundu.
Elbette başta da belirttiğim gibi herkes dilediği partiye oy vermekte özgürdür.Ancak verilen oyun 7 Haziran akşamı veya 8 Haziran sabahını ortaya çıkacak Türkiye
tablosunun çiziminde birinci derece de rol oynayacağı asla unutulmamalıdır.. Daha sonra söylenecek “keşke” lerin veya “elim kırılsaydı” ların hiçbir önemi ve hiçbir faydası yoktur.
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
Künye
İletişim
Facebook
Twitter
Google+
RSS
Sitene Ekle
Günün Haberleri