Koronayla mücadelede çok büyük bir başarı öyküsü varmış gibi...

Pozitif vaka sayıları azalacağına yükseldiği halde...

Devlet Baba, bir sürpriz yaptı; cumartesi ve pazar günleri çektiğimiz ev hapsi cezasının birini kaldırdı!

Ne zaman?

Bundan bir ay önce...

***

Cumartesi günleri, yasak kapsamından çıkarılınca...

Dünyalar bizim olmuştu.

Havalar da güzel olunca, cumartesilerin tadı bir başkaydı.

İzmirliler olarak dört "Şahane Cumartesi" yaşadık!

Gezdik, tozduk, eğlendik!

Lokantalara gittik, karnımızı doyurduk.

Yüzde 50 kapasite şartı uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu, hiç umursamadık.

Yeşilin bol olduğu neresi varsa, hepsini doldurduk; piknik yaptık, çaldık, oynadık.

Sosyal mesafe kuralını unuttuk.

Biz oynayıp zıplarken, koronavirüse de bayram yaptırdık!

***

Sarıydık, kırmızı olduk!

Kızardığımız halde cumartesi günü sokağa çıkıyorduk.

Ceza beklerken, ödüllendirilmiştik, öyle değil mi?

Artık rüya gibi cumartesiler bitti!

Şimdi eve dönüş zamanı...

Haydi beyler bayanlar...

Cumartesi günleri artık kimseciklere randevu vermeyin.

Evde, dört duvar arasında cezamızı çekeceğiz çünkü...

Gerçi sizler pekala biliyorsunuzdur ama...

Ben yine de size iki tüyo vereyim, yasaklı günlerde sokağa çıkabilmek için...

İsteyen eline bir poşet alıp, "Markete gidiyorum" yalanına sığınıp dışarıda dolaşabilir!

İsteyen, hafta sonuna kadar barınaktan bir köpek edinir, soran olursa (!), "Köpeğimi gezdirmeye çıktım" der, ev hapsinden kısmen de olsa yırtabilir.

Başka bir gerekçeyle evden çıkma şansınız yok!

Ona göre...

***

Bugün gelinen noktaya baktığımızda...

Tek suçlu biz vatandaşlar mıyız?

Korkarım ki öyle...

Bilim Kurulu buna ne der bilmem ama korona mikrobu, lebalep genel kurullara girmeye korkarmış!

Fotoğraf ustaları ne düşünüyor bilmem ama yatay fotoğraflar yüzünden, çok kalabalık görünürmüş salonlar...

Aslında oralarda çok az insan varmış, sosyal mesafeye fazlasıyla uyuluyormuş!

Bizden başkasının suçu yokmuş!

Öyle diyorlar!

***

Öyle bir harita yayınlandı ki dün akşam...

Yeşiliyle, mavisiyle ünlü ülkem kızarmış...

Kıpkırmızı olmuş cennet vatanın her köşesi...

Biraz turuncu, biraz sarı, nokta kadar da mavilik olmasa, gelincik tarlasına benzeyecek Türkiye haritası...

Kırmızının ne anlama geldiğini bilenlerin içi kararıyor da...

Acaba cennet yurdumu kızartanların yüzü hiç kızarıyor mudur?

Hiç sanmıyorum...

***

Başa dönecek olursak...

Artık pazarları olduğu gibi cumartesi günleri de ev hapsindeyiz.

Eğri oturalım, doğru konuşalım.

Bunu biz istedik.

Dört haftalık cumartesi sefaları ne de güzel geçti, ne de çabuk geçti değil mi?

Bu hapis hayatı da geçecek elbette...

Hafta sonu mahkumu olduğumuza göre...

Oflayıp puflamak yok!

Çekeceğiz cezamızı...

***

Madem cumartesi keyfimiz elimizden alındı...

O halde hafta sonlarını evlerimizde eğlenceli hale getirelim.

Hafta sonları eğlenceli olsun diyorsanız, eğer...

Girin mutfağa...

Börekler açın, yemekler yapın.

Daha önceki yasaklarlı günlerde olduğu gibi, yeteneklerinizi ortaya çıkarın.

Ya da yerleri silin, yengeye yardımcı olun!

Anlaştık mı?

Yoksa ev hapsinde hafta sonları, başka türlü geçmez!