Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’na göre daha zor bir birliktelikti. Çünkü diğerinde ideolojik ve anlayış birliği sorunu yok. Oysa birkaç gün öncesine kadar altı ayağı olan masada/ittifakta ise ideolojik anlayış ve değerler konusunda ciddi farklılıklar bulunmaktadır.

Nitekim Altılı Masa veya Millet İttifakı’nın bir arada olması, anlayış birlikteliğinden çok bir zorunluluktu. Birlikte hazırladıkları metinlere de bu durum, Erdoğan rejimini değiştirmek ve tarumar olan kurumları tekrar inşa etmek olarak yansıdı.

Aslında son yerel seçimlerde bu ittifak başarıya ulaştı. Başta İstanbul olmak üzere birçok ilde ve ilçede belediyenin Saray’dan geri alınmasını sağladı. Ama bu sadece Millet İttifakı sayesinde değil, onların adaylarını dışarıdan destekleyen HDP sayesinde gerçekleşti. Söz konusu yerlerde seçim sonuçlarına bakınca CHP ile İYİ Parti oylarının bunun için yeterli olmadığı görülecektir.

Kılıçdaroğlu bu masayı ayakta tutmak için çok çaba sarf etti ve çok taviz verdi doğrusu. Çünkü masa etrafında oturan temsilciler Türkiye’nin en önemli siyasi fay hatları bakımından farklı taraflarda duruyorlardı.

Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunda daha yumuşak bir tavır sergilemesi ve hatta bazen tartışmalı şekilde bu konuda fazla öne çıkması, kendi tabanını da dönüştürmek anlamında pozitif bir girişim olabilir. Ancak tarikatların konumu ve İstanbul Sözleşmesi gibi çok temel konularda masanın ayaklarının uyumlu olmadığı, defalarca beyanlara yansıdı. Belli ki bunlar dereyi geçinceye kadar masanın altına süpürülüyordu.

Ölüm yıldönümünde Kılıçdaroğlu, Erbakan’ın hayatının yol gösterici/rehber olduğunu bile söyledi, seçmenlerini incitme pahasına. Yolsuzlukları mahkeme kararı ile karara bağlanmış, laikliğe kanlı ya da kansız son verileceğini ifade eden ve başbakan olur olmaz şeriatçı tarikat liderlerine Konutta iftar yemeği veren bir kişinin hayatının, CHP ya da laik seçmen için rehber özellik taşımadığı açıktı.

Ali Babacan’ın, “CHP dönüşmemiş olsa, geçmişteki gibi olsa bir arada olmamız mümkün mü?” sözleri de, önemli ölçüde başörtüsü ve tarikatlar konusuna atfen yapılmıştı.

Bütün bunlar normalde siyasi arenada çatışma konusu olduğu halde masayı ayakta tutmak için sorun edilmiyordu.

Deva, Saadet ve Gelecek Partisi ve CHP arasında laiklik bakımından bir uyum olmadığı açık. Öte yandan diğer önemli bir siyasi fay hattı olan Kürt sorunu konusunda da CHP ile İYİ Parti arasında bir uyum olmadığı bilinen bir gerçekti. “HDP masada olacaksa biz olmayız” açıklamaları uzun zamandır tekrarlanmıştı. Ama buna rağmen HDP ile görüşmeler sürüyordu.

Kutuplaşmış ve parçalanmış bu siyasi tabloda ittifaklar hem pratik bir zorunluluk hem de kutuplaşmayı kısmen yumuşatacak bir yöntemdir. Yerel seçimlerde olduğu gibi bu sandıkta başarı da getirebilir.

Kılıçdaroğlu bu oyunu kurmada başrol oynadı şüphesiz. Akşener ile çok uyumlu gözükmelerine rağmen, ikisinin ayrı senaryolarının olduğu da açık. Sorun da buradan kaynaklandı.

Masada senaryosuna destek bulamayınca Akşener büyük bir risk aldı. Çünkü masayı terk etmesi karşısında seçmen kitlesinin bir kısmının tavrı değişecektir.