Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Dilinden utananlar
23 Ekim 2015 Cuma

İzmir’de,2020 yılında Çince, İngilizce, Fransızca ve Almanca eğitim yapan üniversitelerin ortaklaşa düzenlediği bir bilimsel toplantıya katılacağız. Toplantı yerine giderken, adları İngilizce yerine henüz Çinceleri konulmamış olan yerlere  uğruyoruz.“Sultans of Simit” de kahvaltımızı yapıyoruz. Vaktimiz var “AFM Bowling”’e girerek oyun oynuyoruz. Bu arada ilgililere, İngilizce levhalar yerine “Neden Çince levhalar yok?” diye de soruyoruz. Çünkü ülkede, egemen bilim dili Çince olmuş, her yerde Çin malları ve şirketleri var. Yurttaşlar da yarım yamalak Çince konuşuyorlar. Sonra, İzmir Outlet Center’in yanındaki “The Kordon Hotel” deki toplantı salonuna giriyoruz. “American Ti” müziği eşliğinde saygı duruşu yapılıyor(*) ve arkasından “Ulusal Marş” söyleniyor. Daha sonra, Çince açılış konuşması yapılıyor ve bildiriler sunuluyor. Çince, İngilizce, Fransızca ve Almanca konuşmalar, bilmeyenler için Türkçeye bir zahmet çevriliyor. Ara veriliyor, katılımcılar kendi aralarında Çince konuşuyorlar, çoğunluğu Türk olan delegeler ise Türkçe konuşmaktan kaçınıyorlar ve utanıyorlar. Türkçe artık bilim dili olarak kabul edilmiyor.

Bu bir fantezi mi? Yoksa, gidişat bu doğrultuda mı? Çünkü, Türkiye’nin birçok kentinde yüksek öğretimin bir kesimi İngilizce ve Fransızca yapılıyor. Yetmedi; İstanbul’da Almanca eğitim yapacak bir üniversitenin de öğrenime başladığı biliniyor.

Türkiye’de birçok kişi ve kurum, üniversite eğitiminin yabancı dille yapılmasını savunuyor ve istiyor. Onlara göre, bilim ve teknoloji yüksek düzeyde Batı’da yapılıyor ve bu ülkeler sermaye, mal ve hizmetler üretiminde egemen oluyorlar. Bunun gereği olarak, yabancı dilde eğitim, Batı ile bütünleşmenin bir aracı olarak görülüyor. Diğer gerekçeler arasında; Türkçe’nin bilim dili olamayacağı, yabancı dille öğretim yapmanın eğitimin niteliğini artıracağı ve yabancı dille başarının yükseleceği gibi konular ileri sürülüyor.

BATI DİLLERİ İLE EĞİTİM YAPAN ÜNİVERSİTELER YERİNE ÇİNCE EĞİTİM YAPAN ÜNİVERSİTELER DE AÇILACAK MI?
Burada bir soru soralım, bu düşünceleri savunanlara. Şimdiki durumda bile, dünyadaki sermaye, mal ve hizmetler üretimi, Doğu ve Güney Asya’ya kaymış durumda. İktisat uzmanlarının bildirdiklerine göre, dünya pazarının yaklaşık yarısına Çin ve Hindistan gibi ülkeler egemen olmuş. Önümüzdeki yakın yıllarda, gücün merkezinde Çin olacak gibi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki yeni dünya düzeni adı altındaki girişimleri, bu telaşın bir parçası değil mi? Bu durumda, sermaye, mal ve hizmetler üretiminin egemenliğini Çin ele geçirecekse, yabancı dille eğitimi savunanların yaklaşımına göre, Çince eğitim yapacak üniversitelerin Türkiye’de de kurulması gündeme gelmeyecek mi, gelmez mi? Şaşırmayın, onu da savunacaklardır.

YABANCI DİLDE EĞİTİMİN SEFALETİ
Yabancı dille eğitim yapan okullarda, öğrencilerin büyük bir çoğunluğu verilen dersleri tam olarak anlayamadıklarını, soru soramadıklarını ve ezberciliğe kaçtıklarını söylüyorlar. Ders veren ile alan arasında yarı Türkçe-yarı yabancı dille tarzanca bir iletişim kuruluyor. Sonuçta, irdelemeyen, salt kuru bilgileri alan teknik elemanlar yetişiyor. Mezun olanların ağırlıklı bir kesimi de ya yurtdışına giderek çalışıyor ve lisansüstü eğitim yapıyorlar ya da yabancı tekelci firmalarda istihdam ediliyorlar.

NE YAPILMAK İSTENİYOR?
Yabancı dille eğitim ile genç beyinlere yabancı bir düşünce tarzı ve yabancı bir kültür aşılanmaya çalışılıyor. Böylelikle, ülkesinin sorunlarına yabancılar gibi bakan, başkalarının çıkarları için tasarlanmış sosyo-ekonomik modelleri kendi modelleri sayan insanlar yetiştirilmek isteniyor. Attila İlhan, bunlara “ajan” adını vermekten kaçınmıyordu.

Bu doğrultuda bir yazı yazan Mümtaz Soysal hoca ise, “Gençliğin bir bölümünü, dış kaynaklı beyin yıkayışlara kendi eli ile teslim eden ve bunu hevesle yapan bir toplum, yalnız eski sömürgelerde vardır herhalde” diyor.

Kimilerine hatırlatalım: Türkler tarihin hiçbir döneminde sömürge olmadı. Çünkü Türk dili hep vardı, hep olacak.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

(*)Daha önce kaleme aldığım “Ti Sesi Nereden Geliyor?” adlı makalemde, Ti Sesi’nin Amerikan iç savaşı sırasında savaşın yıkımlarına karşı bestelenmiş bir ağıt olduğunu  belirtmiş, Amerika için önemli olan bu müziğin Türkiye için neyi ifade ettiğini yetkililerden sormuş, konunun yalnız müzik bilimcilerini değil, bütün yurtseverleri ilgilendirdiğini yazmıştım. Ancak bir cevap almadığımı da söylemeliyim Müzik bilimcileri bile ses çıkarmadılar.
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Zoraya ter Beek’in ötanazi kararı üstüne
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Bu adam yine mi başkan seçilecek?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
'Bitti' sanmayın; gelecek!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Paradigma çökmesi bir gerçek
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Amma velakin, bir şey yapmalı!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
57 yıllık gururun şerefine!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kılıçdaroğlu’nun öfkesi ve yeni dengeler…
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Milletin cebi
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Birleşik Krallık ve ahlaki çöküntü
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Maymunlar Cehennemi ve Cujo
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva