Nedim ATİLLA
Depremi unutmaya başladık farkında mısınız?
4 Mayıs 2023 Perşembe

Son depremlerde bu kadar canı eğitimsizlik, cahillik, bilgisizlik, tedbirsizlik, açgözlülük ve doyumsuzluk yok etti. Deprem, ekonomi, terör değil. Önce cahilliği bu topraklardan silmeliyiz. Yoksa başımıza her şey gelir, hep aynı şeyleri konuşur dururuz.

“Hiçbir şey bilmeyen câhildir ama, bilip de susan ahlâksızdır” demiş Bertolt Brecht.

Öyleyse susmayalım: Cehalet, insanın aklını kullanamamasıdır. Cehalet, insanın bir başkasına biat etmesidir. Cehalet, insanın insanlığından vazgeçmesidir. Cehalet, insanın soysuzlaşmasıdır.

Cahillik bir şeyi bilmemek olduğu gibi “yeni bir şey öğrenmeme ve bu konudaki ısrarı da” kapsar…

Neden buralara geldik? Kısa bir yolculuk:

Yüzyıl önce ülkenin tam kalbindeki Ankara Başkent olarak ilan edildi, ülkenin dört bir yanında fabrikalar açıldı. 1950’lerden başlayarak ise fabrikatörlerin nakliyeyi ucuza getirebilmeleri için sanayi Marmara’ya toplandı. Bu fabrikalara işçi bulabilmek için Anadolu’dan İstanbul’a göç özendirildi

Cumhuriyet’in ilk yıllarında tüm ülkede, fabrikada işçi evleri ve sosyal alanları planlanırken, 1970’lerdeki Anadolu’dan İstanbul’a göç edenler, kendi barınma sorunlarını kendileri çözdüler. Çözüm gecekondu idi. Aslında ilk inşa edilen gecekondular, Anadolu’da bırakılan geleneksel evleri anımsatıyordu ama ya sonra?

Gecekondu sahiplerinin aileleri büyüdükçe, çocukları evlendikçe kat çıktılar, elimizde yüzbinlerce ruhsatsız yapı stoğu oluştu. Sonra gelsin imar afları… İş imkanları büyükşehirlerde olduğu için bu yapılaşma, bir modele dönüştü. Anadolu’daki binlerce yılın birikimi sivil mimari miras da terk edildi.

Anadolu, tarihi boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin mimari mirasları günümüze kadar korunmuştur. Anadolu'nun mimari mirası, geniş bir coğrafyada farklı özelliklere sahip yapıları kapsar.

Anadolu’da Selçuklu ve Osmanlı mimarisi, mimari zenginliği ve dekoratif özellikleriyle öne çıkar. Anadolu, ayrıca Antik Çağ ve Bizans dönemine ait birçok mimari mirasa da sahip. Bu yapılar arasında, tarihi tiyatrolar, akropol, kiliseler ve manastırlar gibi birçok yapı yer alır. Bunların çoğu, taş malzeme ve sütunlarla inşa edilmiştir ve genellikle detaylı kabartma işleriyle süslenmiştir.

Antakya örneğinde görüldüğü gibi bu miras da hoyratça yok edilmiştir. Cehalet hem büyük kentlerde hem de geleneksel kentlerde büyük bir birikimin yok edilmesine yol açmıştır.

Yıllarca apartmanlar modern bir hayatın olmazsa olmaz temsilcisi olarak görüldü. Günümüzde de bu apartmanların yeni nesil, 15-30 katlı versiyonları/yüksek bloklar/rezidanslar modern yaşamın temsilcisi olarak gösteriliyor. İşin kötüsü inanılıyor da.

Ve bu trajik günlere geldik.

Depremin ardından inşaat ile ilgili sapla saman biri birine karıştırıldı.

Sektör, lanetli ilan edildi. Neredeyse müteahhidinden mimar-mühendisine, işçisinden bürokratına bütün sektör aktörleri şeytanlaştırıldı. Konut, ofis, kamu binası, altyapı…İnşaatın bütün ürünleri, ihtiyaçtır. Elbette inşaat vardı ve her zaman olacaktır. Nüfusun yüzde 95’inin kentlerde yaşadığı ülkemizde de bu böyledir. Çarpık olan ne o halde? Çarpık olan, bu ihtiyacın aşırı metalaştırılıp ticarileştirilmesi, inşaat ihtiyacının, büyük bir rant yağmasına dönüştürülmesi, bölgesel eşitsizlik, kent-kır dengesi gözetilmeksizin, insanların barınma ihtiyaçlarının büyük bir rant sömürüsüne dönüştürülmesidir.

Değerli sanat tarihçi Seda Özen’in yazdığı gibi “Kent suçlarının fütursuzca işlenmesi, kiralık konut ihtiyacı yerine prestij konut adı altında kamu varlıklarının yağmalanması, başta İstanbul olmak üzere metropollerin betonlaştırılması ve bütün bunlarda imar hukukunun hiçe sayılması. Kim ne istiyorsa, al hepsi senin olsun hatta sen çok daha fazla yaşa, zamanın da fazlası senin olsun, yeter ki dokunma iyi insanlara ve masumiyete demek geliyor içimden. Öyle bir ihtiras, hırs görüyorum özellikle cehaletin gözünde.”

Planla yapmak, az katlı yapmak, imarın şeffaflaşması, imar rantının siyasetin finansmanı için kullanılamayacağı bir sistem kurulması gerekiyor.

Bilimin emirlerine uymadık, uymamız gerekiyor. Şeytanlaştırılan modernizmin, rasyonel aklın yeniden hakim olması gerekiyor.

Depremi unutmayalım, unutturmayalım. 15 Mayıs günü deprem dosyaları yeniden açılmalı.

Cahillik bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor!

 

 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Bana bir masal anlat baba
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
İş ahlakı
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bir tatlı huzur almaya geldik ‘Göztepe’den!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
İzmir'den…
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Modası geçmez 1984
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Haziran 14!
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Futbol ve siyaset...
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kırmızı çizgiler ne olacak?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Kapalı kapıların ardında
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Avrupa'daki mesaj!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva