Tayfun MARO
Demokrasi aspirin değil
2 Ocak 2020 Perşembe

Demokrasiyi her derde deva bir ilaç gibi görenlere, demokrasinin sadece bir yönetim biçimi olduğunu sıkça hatırlatmak gerekiyor. Üstelik son derece kurallı bir yönetim biçimi…

Ancak o kurallar iktidar ve muhalefet gruplarının ihtiyaçlarına göre tanımlandığında, demokrasiden geriye pek bir şey kalmıyor.

Toplumca yaşadığımız bir başka demokratik açmaz da; kendilerini ilerici, çağdaş, batılı olarak tanımlayan aydın ve yarı aydınların demokrasiye olan ihtiyacı ile sıradan fanilerin demokrasiden anladıklarının örtüşmemesidir.

Bu nedenle, geniş kitlelerin desteklediği sağın demokrasisi ile solun görece az destek bulan demokrasisi arasında gidip gelmekten, ülkece sağlıklı bir demokrasi tanımı yapamadık.

Öte yanda, Batı’da da sorunlar var. Sanayi toplumu sonrası koşullarında demokrasinin nasıl işleyeceğine dair çok fazla belirsizlik çıktı ortaya.

Öyle durumlarla karşı karşıya kalıyoruz ki, hukuk devletinden mi, demokrasiden mi vazgeçmek gerektiğini, kendi kendimize soruyoruz. Nitekim Fransızlar bunu dile getirdi.

Ülkemizde iç dinamikler zayıf olduğundan, demokrasi gelse de gitse de kahir çoğunluk pek oralı olmuyor. Doğu toplumları demokrasiyle yönetilmeye o kadar da meraklı değil. Ülkemizde İslam toplumu iktidar oluncaya kadar islamcılar demokrattı; sonra bildiklerini okumaya başladılar. Haklılar. İslam ile demokrasi bir arada olmuyor. Arada Kuran var.

Komünist blok da zamanında rejime uygun demokrasi inşa etmeyi denedi ama tutmadı. Komünist parti ve devlet aygıtının iktidarı altında demokrasi mi olur!

En geniş anlamıyla “demokrasiyle yönetilmek” daha ziyade Batı toplumlarına nasip oluyor. Demokrasi sanki ‘kendini tutmayı bilen insanların’ yönetim biçimi…

Yanı sıra, demokrasinin batılı kimliği, refah toplumları ile demokrasi arasındaki güçlü bağın zorunluluğunu düşündürüyor. Parasız demokrasi olmuyor; açlık demokrasiyi bozuyor.

“Mümkün olanın en iyisi…” Batı’nın yaptığı bu demokrasi tanımını rahatsız edici buluyorum. Muktedirler adeta lütufta bulunuyor.

Mümkün olana kimler karar veriyor? Buradan anlaşılan sistemin hazım kapasitesi…

Yani kapitalist sistem koşullarının izin verdiği kadar demokrasi…

Zaten sistemin parametrelerine hizalanmış olan demokrasiyi sadece kendilerine alan açmanın aracı gibi gören din ve etnisite grupları, yarattıkları güvensizlikle, toplumların demokrasiyle yönetilme arzusuna ket vuruyorlar.

Demokrasi, çok kurallı, ötekinin haklarına sürekli saygıyı gerektiren bir yönetim biçimi olarak, her aklına eseni yapmaya ve sınırsız serbestiye imkan tanımaz.

Kendini tutmayı bilen özverili insanların çoğunlukta olduğu toplumlarda demokrasiyle yönetilmek, olağandır.

Kural sevmeyen Doğu toplumlarında demokrasiyle yönetilmek, olağan dışı bir durumdur.

Ne doğulu ne batılı olabilen ülkemizde ise demokrasiyi, “deve desen deve değil, kuş desen kuş değil” diye tanımlamak yerinde olabilir…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
muhalif 3 Ocak 2020 Cuma 15:50

demokrasiyi yaşayabilmek için bunu içselleştirmiş olmak gerek, refahla ilgili değil, kafa yapısı ile ilgili bir durum.demokrasinin kurallarını yerine getirebiliyormusun? bu sadece ortaya sandık koymakla olmuyor. birazda demokrasi ahlakına sahip olmak gerek.şimdi batılı ülkeler refah içinde diyemi onlarda siyasette "istifa" mekanizması var? onlar niye koltuğun gücüne sarılmıyorlar? bırakmamak için ellerinden geleni yapmıyorlar? bizdeki iktidar sahipleri zaten iktidarları sayesinde avaneleri ile refaha ulaşmışlar. bırakmamak için aleyhte gösteriye izin vermiyorlar, "hükümeti yıkmak" faaliyeti diyorlar, işte demokraside hükümeti indirmek içinde gösteri yapmak "terörizm" değildir.haktır.sendikal haklardan ne haber? ite totaliter rejimler demokrasiye ayak uyduramıyor..hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olmak demokrasinin bir sonucu, yani kurallar sinsilesi bu kurallar adamına göre değişmez.geldiğimiz durum, demokrasi yerine, dini esaslar üzerinden değerlerin oluşması ki, bazı şeyler dinle de izah edilemez hale geldi....

Yorumu oyla      4      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Siperdeki foto nasıl canlandı?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Bodrum’un Gayıkları
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Sorun, sadece seçmenin öfkesi mi?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva