Tayfun MARO
Çıkışsızlık
6 Mayıs 2015 Çarşamba

Yeryüzünde giderayak bir telaş var… Küreselleşen kapitalizm toplumları kendi içine kapatıyor, insanı yalnızlaştırıyor, halkları yoksullaştırıyor, varsılları yoksunlaştırıyor… Enikonu obezleşen sistem her türlü sefalet üretiyor. İnsanlığı kuşatan çaresizlik duygusu hiç olmadığı kadar yıkıcı…
 
Tüketim yorgunu insan kapitalizmin o büyük Amerikan rüyasından uyandı; fakat bu uyanış, bilinçlenmekten ziyade, beklediğini bulamayan insanın yaşadığı düş kırıklığıdır.
Büyük insanlık nicedir kapitalizmin vaat ettiği yeni hayatın sunduğu nimetlerin salt bir azınlık için olduğunu biliyor. Ne var ki, rüyanın bittiği yerde, gerçekle bağlarını yeniden nasıl kuracağını bilmiyor. Sahicilik duygusu yok oldu.
 
Dolaylanmış toplumsal ilişkilerde temsil, insanın kendisi ile arasına koyduğu mesafe olarak, aynı zamanda gösteri ve tüketim toplumunda tahakküm ilişkilerini ifade ediyor. Hepimiz, “dayatılmış seçimlerin” tahakkümü altındayız. Artık sahip olmak istediğimiz ürünü ihtiyacımız olduğundan seçmiyoruz, tüketimin bizzat kendisi ihtiyaca dönüştüğünden seçiyor ve tüketiyoruz. Aynı ürünün farklı versiyonlarını tekrar tekrar tüketiyoruz. Bunu biliyoruz ama yine yapıyoruz.
Globalleşen dünyamızda, aynı işe yarayan farklı ürünlerin ihtiyaç ötesi tüketimiyle iyice yoldan çıkan kullanım değeri, artı değerin sınırsız genişlemesiyle birlikte, ki bu aynı zamanda meta fetişizminin de doruğudur, kapitalist sistemde yıkıcı bir krizin koşullarını hazırlamaya başladı.
Temsilin de temsili kadar insandan uzaklaşan gündelik hayat, bir gösteri olarak tüketim/üretim sarmalında dolu dizgin yaşanır oldu. İnsanın kendini bilerek içine fırlatıp attığı bu çılgın gösteri, tüketim ile tükeniş arasında gerilip kalan insanın halleriyle hemhaldir.
Dünyanın her sabahına mutlu uyanmak varken, tekinsiz bir hayata yorgun ve umutsuz uyanmak, post modern zamanların teamüllerindendir. Yorganı başına çekip hayata sırtını dönen depresif insan, yeni zamanların rol modelidir. Yeni dünya düzeninde, günlerin getirdiği, insanı fena halde eksiltiyor.
 
Muktedirlerin topluma ve doğaya hâkim olması, uygarlığın tarihsel diyalektiği olarak bilimsel düşüncenin ölçme ve ölçü koyma disipliniyle mümkün oldu.
Ancak, bilme ihtiyacının paranoyaya dönüştüğü modern zamanların kesinliklere dayalı dünya tasavvuru, insanlık durumunu daha iyi kılmadı.
Bununla birlikte, insanlığın durumunun kötü olması, salt Aydınlanma ve moderniteye dayandırılan, kapitalizm kaynaklı bir sorun değildir. Böyle bir yaklaşım, uygarlığın çıkışsızlığını gözden kaçırmaya neden olur. Yanı sıra, ortaya çıkışı on bin yıla uzanan bu meselenin sorunsalını, salt 500 yıllık bir zaman diliminin dinamiklerinde aramak yanlışına düşeriz.
İnsanlığın büyük eseri uygarlık, mülkiyete dayalı sosyal ve ekonomik sistemleri öngörüyor. Mülkiyetin en mükemmel sistemleştiği yapı ise, kapitalizmdir. Kapitalizmin de tek kutuplu dünyada ulaştığı zirve, küreselleşmedir. Küreselleşmenin en net sonucu; dünya nüfusunun %75’i yoksul…
 
Küresel kapitalizm, uygarlığın doruğudur. Fakat aynı zamanda, yeryüzünün kapitalist sistemi artık taşıyamadığı ve sistemin kaçınılmaz sona hızla yaklaştığı bir doruktur bu.
Başına geleni umursamayan insanlığın mazereti, bu dorukta, hayatın hızlı seyrinde, bir an bile durup olan bitene bakmaya zaman bulamamaktır.

Yeryüzünde giderayak bir telaş var. Buna hız çağı diyoruz. Bu hız çağının ortalık yerinde, çıkışsızlıkla malul insanlığın pür telaş devingenliği, bir Amok koşucusunun ruh hali kadar anlamlı…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çoban ateşini 'topuklu' yaktı!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva