Gönül Soyoğul
Cemre düşmese bahar gelmese, ne var iyi olan?
24 Şubat 2016 Çarşamba

İlk cemre düştü havaya, biliyorsunuzdur. Çocukken belki siz de benim gibi ‘böcek’ zannederdiniz cemreyi, arardınız gizlice. Ya da mesleğe yeni başlamış toy foto muhabiri gibi, resmi çekilecek bi şey. Haber müdürlerinin ‘hadi git, düşen cemrenin resmini çek gel’ deyip işlettiği, cemreden haberdar tecrübelilerin bıyık altından güldüğü bi şey..

Bugün-yarın suyla, ardından toprakla buluşunca cemreler, bahar işi ‘resmi’ düzeyde tamamlanacak. “Ağustos soğuya soğuya kışı, şubat ılıya ılıya yazı getirir” diyen atalarımızın ruhları bir kez daha şad edilecek…

Kış hükmünü kaybederken, şehrin sabırsız kadınları üşümeye dünden razı, atıverecekler kazakları, ceketleri. Gömleklerin ilk düğmeleri açılacak; ten, içe dolan cemreli havayla gıdıklanacak. Daha emniyetli –fanilalı- kadınlar, kazaklarının kollarını sıvamakla yetinecek, üçüncü cemrenin toprakla buluşmasını bekleyecek muhtemelen.

Paldır küldür odaya dalan genç irisi bir çocuk gibi geliverecek bahar. Manav tezgahlarına konacak, daha bakınca ağzımızı kamaştıracak erikleriyle, çağla bademleriyle, C vitaminli sarışınları tahtından indirecek. Kerevizler, lahanalar, pırasalar, karnıbaharlar, ıspanaklar tezgahlarda taze baklalara, enginarlara, bezelyelere yer açmak için ufaktan kaybolacak. Pazarlarda ‘otlar saltanatı’ kurulacak, yeşilin tonları, hem bak diyecek, hem ye…

Sahra Gülzüzlü, Nefise Ablalı yemek köşelerinden ‘bahar türlüsü’ tariflerinin, enginarlı baklaların, sebzeli pilavların, ot kavurmalarının kokusu tütecek.

Martta yüzlerine bakılmaz turşuların, izleyin; yüzlerinden düşen bin parça olacak…

Çoğu vitrin ‘yeni sezon’a süslendi bile. Renkler açıldı, siyahların, kahvelerin, grilerin pabuçları damdaki yerlerini aldı, gördünüz mü? Şimdi havada iç açan lilalar, bejler, pembeler, maviler ama illa da beyazlar var.

Tamam o zaman. Kış vitaminleri de kalkacak demektir, bir sonraki kışa kadar ilaç dolaplarının bir köşesine. Banyo dolaplarının içine, konsolların üstüne –üç sürüşten sonra bırakılsa da- selülit kremleri kurulacak. ‘Haydi yaza hazırlanın’ manşetleri doluşacak gazetelerin/dergilerin sayfalarına.

Diyet reçetelerine ömrü billah uygulanmasa da mutlaka göz atılacak, hatta itinayla bir çekmecede ya da masa üstüne açılmış sarı dosyalarda saklanacak.

Sait Faik’in ‘sevmek zamanı’ da unutulmasın ama.

Havada aşk olacak ya, yüz mumluk ampuller yanacak bakışlarda. Güneş küçük neşeli karıncalarını etinize yollayacak, akıllar başta durduğu gibi durmayacak mutlaka. Çiçekçi kovalarında yerlerini almaya başlayan sümbüller, laleler, papatyalar mutlaka verilecek bir sevgili isteyecek. Papatya yaprakları mutlaka ‘seviyor/sevmiyor’ diye tek tek koparılacak. Ve aşıklar aniden şiirsever olacak.

“Eline sağlık tanrım, Leyla çok güzel olmuş

Tanrım eline sağlık,

Dünya da güzel olmuş

Keşke biraz ölmesem’ diyecek belki birileri. Ya da

‘Ey aşk, yaptığını beğendin mi

yetimler gibiyim ziyafetten aç dönen.’

Bir de Kordon’da ‘gündüz rakıları saati’ başlar ki. Onu da ikinci/üçüncü cemreye saklayalım diyorum.     

*

‘Neşeli insan taklidi’ yapamayacak kadar takatsız ve insanlardan çok uzakta hissederken kendimi, geçmişteki ‘mutlu/umutlu’ günlerimden kalmış cemreli bir yazı paylaşmak, kendim kadar size de iyi gelsin çabası sanırım.

İyi olmak için bu ülkede hiç iyi bir sebep, bir tanecik iyi bir şey bulamamak… bula bula baharı, cemreleri, kentin her köşesinden gülümseyen leylakları, şebboyları hatırlamak/hatırlatmak belki.

Kendini kandırmak, içine yalan söylemek değil, sadece bir an olsun enerji bulmaya çalışma, ‘ne olacak bu ülkenin hali’ endişesinden sıyrılıp dertlenmeye es verme hali ya da.

Bir de kedimizi/can dostumuz Bulut’umuzu kaybettik ya, anlarsınız beni…

Bir süre kapalıyım. Gittim. 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Nedim Atilla 1 Mart 2016 Salı 22:47

Sevgili Gönül, ne demek "gittim?"... Sana Ahmet Büke'nin kitabını öneriyorum: İnsan Kendine de İyi Gelir. Zaten hafta sonu bu kitabı yazmayı düşünüyorum. Sana da öneriyorum..

Yorumu oyla      11      5  
Yaşar Hikmet 25 Şubat 2016 Perşembe 16:59

Bezelye olsam kararır, leylak olsam .ok kokar, çilek olsam kızaramazdım arımdan. Ama insanız ya, en beteri de insan kalmaya çalışmak bu devirde. Allah, insan kalmaya çalışan herkese yardım etsin. Etmeyecekse de alsın yanına hiç değilse, bitsin gitsin bu işkence. "Eğer vardıysa geçmiş hayatlarımız, acaba birtakım hatalar yaptık da, dünya dedikleri cehenneme mi yollandık" diye bile düşünür oldum yeminle...

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Yükselen trend; Ucuzluk
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Bana bir masal anlat baba
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
İş ahlakı
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bir tatlı huzur almaya geldik ‘Göztepe’den!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
İzmir'den…
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Modası geçmez 1984
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Haziran 14!
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Futbol ve siyaset...
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kırmızı çizgiler ne olacak?
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Avrupa'daki mesaj!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva