Nedim ATİLLA
Boğucu bir yazın ardından…
14 Eylül 2015 Pazartesi












Medium’dur medya sözcüğünün kökeni… Latince ‘aramak, ilişki kurmak, tam görünürlük’ anlamlarını taşır.  
‘Tam görünürlük’ adına bu köşenin girişine dört değişik kupür koymalarını rica ettim arkadaşlarımdan. Yazılarıma ara verdiğim 20 Temmuz’dan bu yana Türkiye’nin keder, acı, gözyaşı dolu günlerini anlatan dört kupür… Hangimiz unutabiliriz ki Suruç’u, Alyan’ı, Dağlıca’yı, Iğdır’ı… Dünyada unutamayız, dünya da unutmaz. Geride bıraktığımız yaz günleri, meteorolojik değerlere göre tarihin en sıcak günleriydi; memleketin gündemi, tanık olduklarımız ve yaşadıklarımız ise yazdan da boğucu ve yakıcı…  
İçimizi sızlatacak, vicdanımızı uzun yıllar rahat ettirmeyecek görüntüler, gazete kesikleri bunlar… Öte yandan sığınmacılar açısından kentimizde, İstanköy ve Sisam adalarında birebir şahit olduklarımız da cabası…
İki hafta önce niyetlendim aslında yeniden yazmaya, ama olup bitenler karşısında o kadar anlamsız geldi ki kuracağım cümleler; olmayacak yerde hissettim kendimi. Ne yazsam ne söylesem hep bir eksik kalacaktı. Ancak yazmadan da yaşanmıyor, dile dökülmeden acılar yürek soğumuyor. Paylaştıkça, sanki elem-keder biraz olsun hafifleyecekmiş gibi oluyor. Ama işte ‘gibi’ oluyor…
***
Ayrı kaldığımız bu 1.5 aylık süreçte medyada, intikam-hırs ve entrika dolu filmler de çevrildi malumunuz… Düşüncelerini sosyal âlem üzerinden paylaştığı için işinden atılan da oldu, şunca yıldır eğri büğrü kurumlarda dik durmaya çalışırken kendisini kapının önünde bulan da… Hitler faşizminin ‘Kristal Gecesi’ gibi geceleri yaşatmak isteyenler, ülkenin en büyük medya grubuna saldırmaya kadar da vardırdılar işi…
Gazeteden-gazeteciden beklenen önce ‘haber’dir; sonra işin içine eğitmek, eğlendirmek girer. İşi gücü eğlendirmek olanlar, zaten taraflarını seçtiler ve iktidardan en büyük alkışı da onlar alıyorlar. Eğiten medya ise nadir… Haber vermeyi ilke edinenlere gelince, onlardan da kamuya iletilecek haberin, yorumun ‘gerçek ve doğru’  yansıtılması beklenir.
***
Ülkemizde geleneksel gazetecilik kurallarından hızla uzaklaşılıyor. Düşüncelerin ve yorumların birbirinden farklı olması hiç kuşkusuz çok doğaldır. Ama bizde gazeteci kılıklı bir grup insan var ki, olup bitenleri kasıtlı olarak çarpıtmayı, saptırıp yalana dönüştürmeyi marifet sanıyor. Sanıyor ki böyle yaparsa gerçeklerin üstü örtülecek, klişe olacak ama yazalım, sanıyor ki güneş balçıkla sıvanacak.
Şunu çok iyi biliyorum…
Yaptıklarının medya namusuna sığdığını düşünen bu gibi vicdansızlar, kısa vadede itibar görüp kârlı çıksalar bile, zamanla yaptıklarından kendileri de zarar görecekler. Çünkü gerçeklere ve doğrulara her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Bir değil iki kere düşünmemiz gereken günlerden geçiyoruz. Daha gazetecilik mektebinde okurken öğrenmiştim, meslek yaşamımda da birçok kez sınandım. Şu bir gerçektir ki, gazeteciler, toplumların ve devletlerin alınyazısını kesinlikle etkilerler.
Kabul edelim ki, demokrasimizin niteliği ve düşünce özgürlüğü gibi alanlarda bugün bulunduğumuz durumun sorumlusu iktidarlar olduğu kadar gazetecilerdir.
Ege’de Sonsöz için yeniden klavye başına geçerken, önce medyamızın içinde bulunduğu durumu düşündüm ve dedim ki kendi kendime, “Çok şükür kendi hesabımı kendime dürüstçe verebiliyorum.”
15 yıl önce kesip duvarıma astığım Emre Kongar’a ait bir cümle ile bitireyim yazımı: “Her medya patronu, gazetesindeki ya da kanalındaki en terbiyesiz medya mensubu kadar terbiyelidir.”
Tekrar merhaba, pazartesi ve perşembe günleri buluşmak üzere…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
enver olgunsoy 15 Eylül 2015 Salı 09:50

sevgili Atila hoşgeldiniz.Evet ülke siz yok iken bu hallere düşüyor.o nedenle bir daha biryerlere sakın gitmeyin.

Yorumu oyla      14      5  
T. Kemal Aksu 14 Eylül 2015 Pazartesi 19:03

Beyefendi yazılarınızı özlemiştik, arayı bu kadar açmayınız lütfen

Yorumu oyla      14      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Toplumsal Bellekte Bir Akdeniz Liman Kenti: İzmir
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Sönmeyen yıldız!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Zoraya ter Beek’in ötanazi kararı üstüne
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
'Bitti' sanmayın; gelecek!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Paradigma çökmesi bir gerçek
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Amma velakin, bir şey yapmalı!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kılıçdaroğlu’nun öfkesi ve yeni dengeler…
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Milletin cebi
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Birleşik Krallık ve ahlaki çöküntü
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Maymunlar Cehennemi ve Cujo
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva