Acaba İzmir de bisikletle bir yerden bir yere gidebileceğimiz, herkesin pedal basarak hem spor yapacağı hem de ulaşımını sağlayacağı bir kent olacak mı?

Bu soruyu, 2010 yılında Almanya ve Hollanda seyahatlerimde sormuştum kendime...

"Ah nerede o günler" dediğimi hatırlıyorum.

7 yaşındaki bebişlerle 77 yaşındaki dedelerin ninelerin bisikletle alışverişe gidişini hayranlıkla izlemiştim.

Hele kırmızı ışıkta durup yeşilin yanmasını beklemeleri yok mu...

Kırmızı ışık tanımayan İzmir'deki kuryeleri hatırladım o anda…

Trafiğin disiplinli bisikletçilerini gıpta etmiş, bir kez daha derinden "aaaah" çekmiştim.

***

Derken, 2014 yılında BİSİM projesiyle tanıştık biz İzmirliler...

Eski Başkan Aziz Kocaoğlu sayesinde...

Alkışlanan bu proje hayata geçtiğinde, hayalimdeki İzmir için umutlanmıştım.

Beş yıl içinde kat edilen gelişme, ne yazık ki beklentilerin altında kaldı.

2014 yılında pedal basmaya başladığımız BİSİM, bugün 500 bisikletle hizmet veriyor.

Bisiklete spor olsun diye binen de var, bir yerden bir yere giderken kullanan da...

Sahilevleri'nden Mavişehir'e uzanan bisiklet yolunda 34 istasyonda konuşlandırılmış bisikletler, vatandaşlarımızın hizmetine sunulmuş durumda.

Bisikletli hayatı ne kadar sevdik, tartışılır.

5 yılda 2 milyona yakın insanımız, BİSİM'i kullanmış.

Yeterli mi?

Bence değil.

***

Bir de "Birlikte Yürüyelim" başlığı altında düzenlenen Avrupa Hareketlilik Haftası etkinliği oldu kentimizde hafta sonunda.

Otomobilsiz Kent ve Açık Sokaklar Günü, diğer adıyla...

Amaç; birlikte yürüyerek yaya ulaşımının önemini vurgulamak, özel araç yerine toplum taşım aracını kullanarak kent trafiğini rahatlatmaktı elbette.

Bu etkinlik de başarıyla gerçekleştirildi.

Kol kola yürüyüşler yapıldı, çeşitli oyunlar oynandı.

***

Buraya kadar her şey çok güzel...

Gelelim gerçeklerle yüzleşmeye...

4.5 milyonluk İzmir'in, 5 yılda BİSİM'i 2 milyon civarında kullanmış olması, hedefe ulaşılmadığını gösteriyor.

Oysa her yıl nüfusun çeyreği BİSİM bisikletlerine binmiş olsa...

Gönlümüz, bu rakamın 10 milyon olmasını isterdi elbette...

Nedense özel araçla işe gitmeye bayılıyoruz.

Her hafta akaryakıta yapılan zammı konuşuyoruz, söylenip duruyoruz ama yine otomobile binip işe gitmekten vazgeçmiyoruz.

Metroda, İZBAN'da yolculuk yapanların sayısı her geçen gün artıyor.

İyi de...

Gideceği yere metroyla, İZBAN'la daha rahat ulaşacağını bildiği halde otomobili tercih edenlere örnek olması gerekenler ne yapıyor?

Metro trenlerinde, İZBAN'da bir işadamını, bir genel müdürü, bir milletvekilini, bir kaymakamı görmüyoruz, göremiyoruz?

Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer dışında işine bisikletle giden kaç belediye başkanımız var?

Başkanlarımızı da vekillerimizi de devlet erkanını da trenlerimizde görmek istiyoruz.

Bisikletle bir yerden bir yere giderken, onlara eşlik etmek istiyoruz.

***

Başkan Soyer'in bisiklete olan düşkünlüğünü biliyoruz.

Onun bisikletli hayatının, hepimize örnek olmasını beklerdim.

Ne var ki 4.5 milyonluk İzmir'de bisiklete binenlerin sayısı maalesef çok az.

Metro treni, İZBAN, ne yazık ki vekillere, başkanlara, işadamlarına çok uzak!

İki hatta tramvaylarımız çalışıyor.

Nedense tramvayı kullananların sayısı da beklentilerin altında.

***

Şu andaki tabloyu güzelleştirmek bizim elimizde.

Ne olur biraz yürüsek?

Halkın içine karışsak, fena mı olur ha!

Garajında üç aracı bulunan bir işadamının toplu taşım araçlarını kullanması eksiklik değil, mütevazılık örneği olur.

Bir vekilin trende halkın içine karışması, ne güzel bir şey olur değil mi?

***

Sözü uzatmayayım.

İzmir trafiğini rahatlatacak her projeye destek vermek, bu kentte yaşayan herkesin görevi olmalı.

Bu nedenle bisikletli hayatı da birlikte yürümeyi de benimsemeliyiz.

Trene, tramvaya binmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz.

Şunu da unutmayalım.

Tren hatlarında trafik sıkışıklığı yok!

Sevgili İzmirliler!

Bundan sonra birlikte yürümeye...

Kendimize ait bisikletimiz yoksa, BİSİM bisiklerine binmeye…

Var mısınız?