Ümit YALDIZ
Bayram değil, seyran değil…
21 Nisan 2014 Pazartesi

Haftanın ilk iş gününde canlı yayın konuğum Rıfat Nalbantoğlu’ydu. İzlemeyenler için söylüyorum CHP Eski İl Başkanı, PM Üyesi Nalbantoğlu ile tahmin edebileceğiniz gibi ’30 Mart’ın sandığını’ konuştuk. Yerel seçimin ardından CHP’de başlayan hesaplaşma mevsiminde eteklerindeki taşları dökenlere hitaben yaptığı ‘Danışma Meclisi toplansın, parti yıpranmasın’ çağrısıyla takdir toplamıştı Nalbantoğlu.
Seçim boyunca sadece Karşıyaka sınırlarında görülen, birlikte çalıştığı ekip arkadaşı Hüseyin Mutlu Akpınar’a her açıdan ‘sahip çıkan’ Nalbantoğlu kimilerine göre İzmir’in en potansiyel bir il başkan adayı konumunda şu anda.
Dahası canlı yayını izleyen birkaç tecrübeli siyasetçide öyle bir izlenim bırakmış.
Her ne kadar yarım bıraktığı ‘Bodrum’ tatiline devam sinyali verse de siyaset mevsimi, özellikle de genel seçime giderken yapılan ‘manidar çıkışlar’ Nalbantoğlu’nu benim değilse de birilerinin gözünde Ali Engin’in koltuğunun en güçlü adayı yapmaya yetiyor.
Hazır Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel yapısı da 30 Mart sandığında ‘darbe yemişken’, Nalbantoğlu’nun ‘rekor kıran Karşıyaka sandığı’ üzerinden İzmir’in İl Başkanlığı’na sıçrayıp sıçramayacağını bize zaman gösterecek.
Canlı yayındaki sözlerinden potansiyel bir il başkanı kokusu almadıysam da bazı cümlelerinden ‘koltuğu tartışmaya açılan’ Kılıçdaroğlu’na tam destek veren, Eski CHP ile de teşriki mesaisi fazla olan bir isim olmasına rağmen başından bu yana Yeni CHP’ye inanan ve de inanmaya devam eden potansiyel bir görev adamı’ profili çıkarmam zor olmadı. Bu görevin ne olacağı, nasıl olacağı ayrı bir yazı konusu olabilir. Yani İl başkanlığı mı olur yoksa beklendiği üzere milletvekilliğimi mi bilinmez. Dahası zaman gösterecek.
Bilhassa CHP Genel Başkanı’nın son PM’de Alaattin Yüksel’e yönelik yanıtta dile getirdiği iddia edilen ‘İzmir’de 8 ilçeyi kaybettik. Ve başarısız olduk. Şu an önümüzde başka bir süreç var. Amacımız bu ilçeleri yeniden kazanmak olmalıdır. Ve parti olarak bu ilçeleri kazanacak potansiyelimiz var’ şeklindeki çıkışını düşünürsek; Nalbantoğlu’nun ‘Bu ilçeleri yeniden kazanacak potansiyel’ kısmında göreve talip olması olasılık dâhilindedir.
Yani mümkündür. Tabi ki 2009’da 30’da 28 yapan, iki ilçeyi de bariz, bilindik hatalardan kaybeden CHP’yi yöneten il başkanı olarak…
Gelelim zurnanın ‘zart’ dediği noktaya…
Kocaoğlu’nun Hürriyet’ten Fatih Çekirge’ye verdiği röportaj CHP gündemini meşgul etmeye devam ediyor. İzmir’den Ankara’ya kadar onlarca kişiden bu konuda telefonlar aldım, alıyorum. Kocaoğlu’nu iyi tanıyan bir gazeteci olarak bu sözlerin ne anlama geldiği sorgulanıyor ağırlıklı olarak. Ben de etrafıma bu sözlerden ne anladığımı anlatırken kendilerinin ne anladığını sorgulamaya çalışıyorum. Nalbantoğlu’na da sordum.  
Öyle ya tecrübeli bir siyaset adamı olarak ne düşündüğünün önemi var. Hatırlatmak gerekirse; Kocaoğlu Çekirge’ye ‘CHP’nin mutfağı yok. Genel merkez kurgusu yanlış. 18 genel başkan yardımcısı olmaz’ demiş ve de ‘CHP soyut konuşuyor. Kavramlar üzerinden siyaset yapıyor. Somut söylemlerle halkı ikna edemiyor’ diye eklemişti.  
Ve deyim yerindeyse kızılca kıyamet kopmuştu. Kılıçdaroğlu’ndan ‘mutfaktaki fuzuli genel başkan yardımcılarına kadar’ onlarca kişi açıktan yahut örtülü bu görüşe yanıt vermeye çalıştı. Hala daha Kocaoğlu’nun sözlerinin ne anlama geldiği sorgulanıyor.
Kocaoğlu bu açıklamaya neden gereksinim duydu?
Zamanlaması manidar çıkışın altında ne var?
Yoksa Aziz Kocaoğlu ‘genel başkan adayı’ mı olacak?
Tüm bu sorulara ve daha fazlasına yanıt bulmak için kafa yorarken Nalbantoğlu’nun yanıtı beklediğim gibiydi.
Şu sıralar popüler bir reklama gönderme yaparak, “Bayram değil, seyran değil. Eniştem beni neden öptü” atasözüne atıfta bulundu ve zamanlamaya dikkat çekti öncelikle.
Anlaşılan oydu ki, Nalbantoğlu, Kocaoğlu’nun bu çıkışından işkillenmişti. Seçim sandığında umduğunu bulamayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun şimdiden sallanan koltuğunun ilk taliplisi Kocaoğlu muydu yoksa?
“Bayram değil seyran değil…” yanıtıyla Nalbantoğlu’nun bu ihtimali de göz ardı etmediği anlaşılıyordu.
Peki, gerçekte durum neydi?
Kılıçdaroğlu’nun muhalefeti tarafından yerden yere çalındığı, koltuğunun tartışmaya açıldığı, ‘anahtarı paspasın altına bırak, git’ denildiği süreçte Kocaoğlu’nun doğrudan genel başkanını, genel merkez politikasını bodoslama hedef almasının nedeni ne olabilirdi?
Birkaç senaryo var öncelikle…
İlk senaryo, Kocaoğlu’nun boşluk bulursa aday olmayı düşünebileceği yönünde. Yani Sarıgül İstanbul’dan harekete geçerse Kocaoğlu’nun da İzmir’den, Ege’den bu hamleye karşılık verebileceği…
İkinci senaryo o meşhur röportajı yapan kurumu da içine alan bir Beykoz Planı… İddiaya göre Sarıgül’ün rotası çizildi. Ve Başbakan Erdoğan’la yolları çoktan ayıran, Kılıçdaroğlu’nun da biletini 30 Mart’ta kesen malum medya Kılıçdaroğlu’na ilk ciddi ateşi Kocaoğlu üzerinden açtı.
Bir nevi bu röportaj kurultay gonguydu. Plan Beykoz Konakları’nda yapıldı. Bir zamanlar Baykal’a karşı Çoban Ateşi yakma görevini İzmir’de Alaattin Yüksel üstlenmişti. Bu kez çoban ateşinin fitilini Yüksel’in yakın arkadaşı Kocaoğlu yaktı.
Ve üçüncü senaryo… Kocaoğlu 2009’a oranla kaybettiği 3-5 puanın açıklamasını yapmakta zorlandığı için ‘Sorun bende değil Ankara’da’ demeyi yeğledi.  
Dediğim gibi senaryolar muhtelif…
Hangisi doğru, hangisi akla yatkın diye sorarsanız bana üçüncü seçenek daha yakın gibi görünüyor.
Çünkü Kocaoğlu’nun genel başkan adayı olması gerektiğini Kılıçdaroğlu’nun seçildiği 2010 kurultayında zikretmiş bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim. Dili ne söylerse söylesin… CHP’nin genel başkanına hangi eleştiriyi getirirse getirsin. Kocaoğlu’nun iç dünyasında yüzde 49,5’in muhasebesi henüz bitmedi. Yani aylar önce Gönül Soyoğul’a “Aday gösterilsem de gösterilmesem de… 2014’ün tüm sorumluluğu bana aittir” diyen Aziz Başkan, kendisi için psikolojik eşik olan yüzde 56,7’yi geçemediği için genel başkan adayı olmayı ilk etapta düşünmez.
Hatta 2009’da Deniz Baykal’dan aldığı katkıyı alamadığı için Kılıçdaroğlu’na kızgın olabilir. Hatta Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin önünden çekilmesi gerektiğini bile düşünüyor olabilir. Ama kendi adaylığını aklından bile geçirdiğini sanmıyorum.
İkinci senaryoya gelince… Yani tanıdığım Kocaoğlu, Beykoz’da yazılan bir planın parçası olmayı bilerek kabul etmez. Tongaya düşürülmüş olması ihtimal dâhilindedir. Ama siyaseten kendini geliştiren, İzmir’de 5-6 dengeyi birlikte idare etmeyi başaran Kocaoğlu’nun böylesine radikal 3 başlıkta bodoslama eleştirdiği Kılıçdaroğlu yönetimine açıktan savaş anlamına gelen sözleri tartmadan söylemesi mümkün değildir.
Yani ‘gaza geldim, konuştum’ dönemini geride bırakmış, boğazın dokuz boğum olduğunu bilen ve zaman zaman rakiplerine bunu hatırlatan Aziz Başkan’ın ‘tufaya getirilme ihtimali’ de bana sorarsanız zayıftır.
Üçüncü senaryo akla daha yatkındır. Gezi Parkı’ndan itibaren CHP’nin ekmeğine yağ anlamına gelen onlarca gelişmeye rağmen Binali Yıldırım karşısında oyunu ve konumunu korumayı başaramayan CHP’de sorumluluğu bizzat üstlenen Kocaoğlu’nun “Yenildik ama ezilmedik’ anlamında yorumlanabilecek o sözlerinde ben, “Kaybettik ama niye kaybettik bi sor” savunması görüyorum. Bence hepsi bu…
Daha fazlası mı?
Teşbihte hata aranmasın ama ‘eşeğin aklına karpuz kabuğu sokmak’ olur…  

YARIN: Kocaoğlu’ndan genel başkan olur mu?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 6 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
ahmet 22 Nisan 2014 Salı 09:38

Ümit Yaldız,bu seçimde başta sen sonra senin gibi Binali Yıldırım şişiricileri sonra Binali Yıldırım kaybetti .Recep Tayyip ,dvlet erkanı ve olanakları,medya yani sizler,bakanlığın tüm ihalelerini alan işadamları herkes en büyük Binali Yıldırım diye bağırdınız.Sonuç akp nin oyu artmadı.Binali Yıldırım Kocaoğluna kazandıkları yerlerde bile geçildi.

Yorumu oyla      18      15  
Baro 21 Nisan 2014 Pazartesi 23:28

Sağ Kemalistler MHP'ye gitsin; sol Kemalistler,Sosyal Demokratlar, Liberal Solcular ve Yeşiller CHP ortak paydasında, mümkünse Aziz Başkan ile, mutlu-müreffeh günlere, dörtnala koşsunlar..

Yorumu oyla      19      14  
misafir 21 Nisan 2014 Pazartesi 20:21

tepede şeydan pabuçu dikeceklerine,sahada(halkın içine girsinlerde boylarını görelim)çalışsınlar............?

Yorumu oyla      19      5  
SORUN MYK'da 21 Nisan 2014 Pazartesi 20:03

İzmir gibi CHP'in en güçlü olduğu il olan İZMİR'den MYK'da tek bir kişi bile yok. Bence İzmir Listesinde yaşanan kargaşanın, sıkıntının en büyük nedeni budur. Parti, Büyükşehir Belediyesi adayı olarak Azizi Kocaoğlu'nu belirledikten sonra onunla birlikte oturup uzlaşarak İlçe Başkan adaylarını belirleyeceğine,MYK bildiğini okumaya kalktı. İzmir'den tek bir Allahın kulunun olmadığı MYK'da , Diyarbakır'lı, Sezgin Tanrıkulu, Trabzon'lu Gökhan Günaydın,Denizli'li Adnan Keskin ve Kars'lı Gürsel Tekin kendi kafalarına göre İlçe Başkanı adayları belirlemeye kalktılar. Hepsi kendi destekledikleri kişileri bir yerlere yerleştirmeye kalktılar. Böyle abuk bir listeye Aziz Kocaoğlu tepki gösterip çekilmeye kalkınca, Panik halinde yeni listeyi yaptılar.Aziz Kocaoğlu'na beğendirmek için liste hazırladılar. Sakin kafayla konuşarak uzlaşarak bir liste hazırlanmış olsaydı bu kadar tantana olmayacaktı. Bir problem varsa , bunun en büyük sorumlusu, İÇİNDE TEK BİR İZMİR'Lİ OLMAYAN MYK'dır.

Yorumu oyla      31      17  
İZMİR İÇİN DOĞRU SEÇİM TAHLİLİ YAPIN 21 Nisan 2014 Pazartesi 18:39

TÜM İZMİRİ KAPSAMAYAN 2009 SEÇİMLERİ İLE TÜM İZMİRİ VE KÖYLERİNİ KAPSAYAN 2014 YEREL SEÇİMLERİ MUKAYESE EDİLEREK YANLIŞ YARGILARA VARILIYOR. YOK %56 OY ALINMIŞ DA %49 A DÜŞMÜŞ GİBİ. İZMİRİN SEÇİMİ... 2011 yılında İzmir'e bağlı tüm ilçeleri ve köyleri kapsayan genel seçim yapılmadı mı.. evet.. 2014 yılında yine İzmir'in tüm ilçe ve köylerini kapsayan seçim yapılmadı mı...evet.. o halde 2011 e göre oyların yönü değerlendirilerek doğru tahlil yapılır kimler başarılı kimler başarısız ortaya çıkar. 2011 SEÇİMLERİ CHP %43.81 1099.478 oy AKP %36.86 924.976 0Y 2014 SEÇİMLERİNDE %49,5 OY ALDI %6 ORANINDA CHP DE ARTIŞ VAR. AKP DE DÜŞÜŞ VAR. BUYRUN KARŞILAŞTIRIN VE KİMİN OYU ARTTI... KİMİN OYU AZALDI.....

Yorumu oyla      29      30  
gurkan topçuoğlu 21 Nisan 2014 Pazartesi 16:07

Kocaoğlu.nezaman izmir il yönetimi ve ilçe belediye başkanları ve ilçe başkabnlarının çoğunu çevresinden uzaklaştırarak siyaset yaparsa önü açılır.Ama il yönetimi ve metropoldeki ilçe başkanları ile başkanları ile bir yere varamaz

Yorumu oyla      31      13  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva