Gönül Soyoğul
Artık… Bir kedim yok
19 Şubat 2016 Cuma

‘… çoğunuzun kaçıklık olarak değerlendirdiği bu aşırı hayvan sevgisinin altında çok ciddi bir yalnızlık, ağır bir incinme ve incinmekten korkma/kaçma duygusu yattığını düşünürüm ben. İnsanlardan umudunu kesmiş insanların, yaralarını tedavi için dört ayaklı dostlara sığındıklarını.. Ne kadar çok kedi/köpek besliyorsa, yarasının o denli büyük ve derinde olduğunu. Sessiz dostlarla avunduğunu, onları beslerken, aslında onların sevgisiyle beslendiğini, duygusal yalnızlığını/açlığını onlarla giderdiğini…

Hayvan beslerken, sade ve kolay hayatı seçersiniz çünkü.

Onların aklını bir kez okudunuz, huyunu suyunu bir öğrendiniz mi, bir daha yanılmazsınız. Ki, en karmaşık evcillerden olan kedilerin şifresini bile bir süre sonra çözersiniz..

Avlanma zamanı olan saatlerde (genellikle akşamüzerinden şafak sökene kadar) ağaca konan kuşlara ya da evin içinde uçuşan sineklere odaklandığı için onu o anda okşamaya kalktığınızda elinizde büyükçe bir çizik oluşacağını,

Memnun olduğu durumlarda belini yay gibi içeri büküp vücudunu gevşek bıraktığını, kulaklarının dikilip gözlerinin yarı kapandığını, kuyruğunun ucunu yavaşça sallayıp mırıldandığını bilirsiniz.

Eğer sizi dost kabul ediyorsa tüm bedeniyle bacağınıza sürtünüp kuyruğunu salladığını görürsünüz. Sırtüstü yatarak göbeğini açıkta ve savunmasız bırakıyorsa, size çok güvendiğini anlarsınız. İçten içe hırlar ve bağırırsa, sırtını yay gibi yukarı doğru kaldırıp tüylerini kabartırsa, kulakları iyice arkaya yatar, bıyıklar ve kaşlar surata yapışık bir hal alırsa, hele kuyruğu tuvalet fırçası gibi dimdik durursa, çok korkmuş olduğunu hissedersiniz.

Gözleri alabildiğine açık, kulakları öne doğru yatıksa; anlarsınız ki tüylü dostunuz merak içinde olanı biteni anlamaya çalışıyor. Meraklı bakışlarına gergin ve ucu kıvrılmış kuyruk da eklendiyse, küçük avcınız hem merak, hem tedirginlik içinde…

Binlerce ses içinden sizin sesinizi ayıran, daha sokakta arabayı park ederken sizin geldiğinizi anlayan, hangi saatte mama verildiğini öğrenince o saatte başınıza dikilip gözleriyle, o da yetmezse patileriyle ‘hadi’ diyen, sevilme ihtiyacı hissettiğinde gelip göğsünüzün üzerine kıvrılan bu tüy torbalarının bütün formülleri işte bu kadar basit, bu kadar yalın.

Aldatılmazsınız, hayal kırıklığına uğratılmazsınız, arkanızdan çekiştirilmezsiniz, kabalığa/nobranlığa maruz kalmaz, güvensizlik yaşamaz, dağlarınızın kar altında kalmayacağınızı bilirsiniz. Yorulmazsınız, rekabet etmezsiniz. Hançerlenmezsiniz. Sevilirsiniz. Ve terk edilmezsiniz.

‘Sıfır riskli’ böylesi bir dostluğu, söyleyin, hangi insanda bulursunuz?”

15 yıl önce sevgili Öncel’in aracılığıyla kucağımda bulduğum… Henüz bir aylık, ağzı süt kokarken her nereden ayrıldıysa korkusundan kalbi deli gibi çarpan… Gözleri ağladı ağlayacak kadar nemli olduğu için kızımın ‘adı Bulut olsun’ diyerek göğsüne yasladığı… O günden bu güne evimizin neşesi, güzelliği, sıcaklığı olmuş… Üstteki satırlar gibi kaç kez yazılarıma ama asıl önemlisi 15 yıl boyunca hayatımıza girmiş, bize varlığıyla hayat katmış ‘can dostumuzu’ kaybettik dün.

Çok yaşlıydı. Kedi ömrüne biçilen yıldan fazlasını yaşamıştı. ‘Kuzum’dan ‘yaşlı kuzum benim’e geçmiş; sevgime, yaşlılığıyla acımamı da eklemişti…

‘Utanılacak bir şey değildir ağlamak,

Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer’ dese de Can Yücel…

Yine de utanıyorum.

Her gün yeni ölümlerle yeni güne başladığımız…

Her gün gencecik insanları anaların-babaların toprağa verdiği…

Eşlerin, çocukların, kardeşlerin dağ gibi delikanlıların, filiz gibi kızların yaşlılarca gömüldüğü bir ülkede… Kedimiz için ağlıyor olmaktan… Kızarmış gözlerimden, şişmiş göz kapaklarımdan utanıyorum.

‘Dünyanın en uzun hüznü yağarken yorgun ve yenilmiş insanlığımız üstüne…’

Hayatı etinin ilk katmanından içeri almamayı başaranlar, kaleleri ‘kum’dan değil ‘çimento’dan örülmüş olanlar anlayamayacak olsa da.  Aslında biliyorum ki… Sarsıla sarsıla elimizden kayıp gidenlere… Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakarak göçenlere… Yok edilenlere… Yas bile tutamadan yeni acılara gark oluşumuza… Kaybolan tüm canlara, kaybolan tüm güzelliklere… Hepsine birden, bütün kayıplarımıza ağlıyorum…  ‘Bulut’ için ağlıyor olma utancı yaratan güzel ülkemin bahtsızlığına da…  Her ölümde.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 5 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
vehbi tırnaklı 21 Şubat 2016 Pazar 13:30

Bana 9 yıl önce sevgili Şansbeyi kaybettiğimiz günleri hatırlattınız. 9 yıldır onu hatırlamadığım bir tek gün bile yok. Evimizde şimdi Gizmo var. Onun sevgisi bize Şansbeyi kaybetme acısına dayanma gücü veriyor. Başınız sağ olsun.

Yorumu oyla      11      5  
serpil 19 Şubat 2016 Cuma 20:28

Bence kediniz için ağlamanızda utanılacak bir durum yok. Tam tersi olması gereken bu. Benim de oğluşum öldü 2011 de ve her aklıma geldiğinde ağlıyorum. Cennetinde rahat uyusun

Yorumu oyla      11      5  
Nurhan 19 Şubat 2016 Cuma 19:46

Benim kedimde 4 ay oldu hala gözlerim yaşlı annemden sonra enbüyük kaybımdı benlede çok dalga geçtiler.Hiç umrumda olmaz o bizim vicdan taşıdığımız ve insanlığımızı kaybetmeyişimizdir.Yerini doldurmaz ama acınızı hafifletecek bir canla buluşursunuz

Yorumu oyla      11      5  
hülya 19 Şubat 2016 Cuma 18:07

ah bunlar ne güzel bizleri anlatan satırlar adı gibi gönül insanı kaybınıza üzülmemek elde değil ki o acıyı hep yaşıyoruz ağlıyoruz ağlamasak insan olamazdık... o güzel yüreğinizden öpüyorum inşallah Öncel hanım kucağında sevgiye aç yeni bir pisicikle kapınızı çalar...

Yorumu oyla      11      5  
Yaşar Hikmet 19 Şubat 2016 Cuma 17:24

Hiç de utanmayın Gönül Hanım. Aslan gibi evlatlarımıza kedi yavrusu kadar bile değer vermeyip, şehitlerimizin daha cenazeleri soğumadan "oylarımız ne kadar arttı-eksildi" diye anket neyim yaptıranlar utansınlar. Hoş, onlarda utanma duygusunun zerresi olsaydı, ülke zaten bu halde olmazdı. Kediniz için ise başınız sağ olsun. Ne mutlu o kediciğe ki, sizin gibi sevgi dolu bir sahibi olmuş.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
İzmir'den…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
'Kestirmedi, çünkü!'
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Modası geçmez 1984
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Haziran 14!
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Futbol ve siyaset...
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kırmızı çizgiler ne olacak?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Kapalı kapıların ardında
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Oxford, Alice Harikalar Diyarında ve otizm
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Avrupa'daki mesaj!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
İzmir'in meltemi Manisa'nın poyrazı!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva