Metin ÖNEY
Adaylar
28 Eylül 2018 Cuma

Yerel veya genel seçimlerde hem partiler yarışır ve hem de adaylar.

Ancak önce aday adayları yarışır.

Elbette “yoğurdum karadır” diyen olmaz. Bütün aday adayları hedeflenen makama en uygunun kendileri olduğunu düşünürler, ancak “takdir” bir kişi için tecelli eder ve o aday olur.

“Takdir” nasıl tecelli eder?

Partilerin tüzüklerinde genel olarak ortak bir hüküm bulunur:

Adaylar şu yöntemlerle seçilir:

Önseçim (Delegelerle veya üyelerle)

Merkez yoklaması,

Temayül yoklaması (Delegelerle, üyelerle veya teşkilatla)

Teşkilat yoklaması...

Bütün üyeler ve aday olacaklar bu yöntemlerle aday tespit edilebileceğini bilirler ve önceden kabul etmiş sayılırlar. Bu sebeple karar verilen yöntemle ilgili beyanda bulunmak veya itirazlarda bulunmak lafı güzaftan ibarettir. Çünkü, önceden tüzükte yazılı bu yöntemler ta baştan kişi üye olurken veya aday adayı olurken kabul ediyor demektir. Sonradan illa şu yöntem uygulansın veya uygulanmalıdır demek tüzüğü hiç okumamak demektir ki, bir işe yaramaz.

Şimdi ben:

Ömrünün büyük bölümü siyasal uğraşla geçirmiş ve “siyasi hayatta, okumuş, yazmış, konuşmuş ve koşmuş” ve siyasal teşkilatların hemen her kademesinde görev yapmış biri olarak tecrübelerime dayanarak bazı fikirlerimi okuyucularla paylaşmak istiyorum.

Şöyle ki:

Kimler aday olmalı değil, kimler aday olmamalı?

Öncelikle aynı görevde bir kaç dönem bulunanlar aday olmamalı. Çünkü insan bitmez tükenmez bir “bilgi, birikim, proje, heyecan ve enerji” hazinesi değildir. Esasen seçildiği ilk yıl “heyecanının” en yüksek olduğu dönemdir ve bilgi ve birikimlerin bu dönemde maksimum bir biçimde kullanmaya çalışır. Zaman geçtikçe bu “heyecan” giderek azalmaya başlar ve toplumun da heyecanı aynı ölçüde azalır. Artık doyum noktasındadır ve yorgunluk alametleri başlar. Bunlar da “yanlışların” başlamasına yol açar. Ve daha da acısı evvelce kazanılan seçimler yerine es kaza bir de kaybedilirse “kaybedilen” seçimle anılır olur. Diğer bir deyişle ve tabir uygunsa artık “sermayeden yenmeye” başlama zamanıdır. Bu sebeple “zirvede bırakmak” en güzeli ve doğrusudur.

Evvelce bir başka siyasal görevde bulunanların da başka bir görev için aday olmamaları gerekir. Mesela önceden milletvekilliği yapanların belediye başkanlığına aday olmaları bunun örneğidir. Zaten ilk yaptığı görevde varsa gerekli “heyecanı, bilgiyi, birikimi, projelerini” göstermiştir. O halde bir başka göreve talip olmak yeni bir durum yaratmayacaktır. Bırakın o görevi de başka insanlar yapsın.

Hep “ben” duygusu, “yüceltici” bir duygu değildir.

Aynı görevi evvelce bir kaç dönem yapıp daha sonra çeşitli sebeplerle ara verenlerin tekrardan aynı göreve talip olmalarını da uygun bulmam. Çünkü “köprünün altından çok sular akmıştır” ve zaman artık o zaman değildir. En iyisi yapıldığı zamandaki başarılarla anılmaktır. Zira yeniden aday gösterilse dahi kazanıp kazanmayacağı belli olmadığı gibi başarılı olup olmayacağı da belli değildir ve yukarda bahsettiğim gibi artık “sermayeden yeme” zamanı başlamış demektir.

Son olarak bir konuyu daha eklemek istiyorum. Başarılı “bürokrat” başarılı “siyaset adamı” olacak demek değildir. Çünkü siyaset bir başka ve hatta bambaşka bir alandır ve biraz da “değirmen taşına” benzer yani öğütür. Bu görevlerde bulunmuş kişilerin de iyi düşünmeleri gerekir.

Bunlar benim uzun deneyimlerim sonucu sahip olduğum düşüncelerimdir. Elbette her görüşün istisnaları olduğu gibi bu görüşlerimin de istisnaları vardır. Ancak tamamen “tavsiye” mahiyetinde kaleme aldığım bu fikirlerimin yine de aday olacaklar tarafından dikkate alınması halisane tavsiyemdir…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Tüketim cehenneminde gündelik hayat
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Maymunlar Cehennemi ve Cujo
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Ölüm fermanı neden şimdi?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Köylüler tarımı bırakmaya başlayınca neler oldu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli bir hukuk kahramanı: Bekir Behlül
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Düzen
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Ülkeme adalet diliyorum, gönüllere vefa!
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
İmamoğlu’nun suskunluğu!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
‘Paranın içinden geçmişler...’
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Can dostlar tartışması!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva