Çok değil, 15 gün önce…

“Ortaya karışık” sormuşum:

“Piyasada neden bu kadar çok sahte para var?” diye…

Sanki kimsenin umurunda değil…

Cebindeki paranın “sahte” olup olmadığı!

“Cebimde para olsun da gerisi önemli değil…” anlayışı…

Bu güzel memleket adına…

Sıkıntılı bir durumdur…

Çünkü, kalpazanların bazıları yakalanıyor…

Yerine yeni kalpazanlar türüyor…

Demek ki, cebinizde mutlaka “bir tanecik” de olsa…

Kenarından köşesinden “sahte para” var…

***

Bakın…

Dün yine İstanbul’da düzenlenen operasyonda…

Sahte “7 milyon lira / Eski parayla 7 trilyon” ele geçirildi…

Polis Ümraniye’de bir matbaayı bastı…

Gıcır gıcır, deste deste 20 liralık banknotları topladı…

Bula bula bir kişiyi buldular, onu da gözaltına aldılar…

Şebekenin değir elemanları nerede?

Onlar…

Çoktan duman olmuşlar…

***

Peki…

Kalpazanlar neden sadece…

“Sahte 20 liralık” banknotlar basmaya başladı?

Eskiden 200, 100 ve 50 liralık banknotlar basarlardı…

Bir defada daha fazla kazanmak için…

Şimdi…

Yöntem değiştirdi o kalpazanlar…

Çünkü…

100’lükleri ve 200’lükleri gören esnaf ve vatandaş…

Kendisine uzatılan banknotu hemen kontrol etmeye başladı…

Küçüklere ise…

Yani, 20’lik, 10’luk ve 5’lik kağıt paralar hiç dikkat çekmiyor…

Kimse “alıcı gözle” bakmıyordu…

Uzat sahte 20’liği, bi’cigara iste…

O paranın üstü yedi lira cebinde “gerçek” hazine…

Bunu bir ay içinde 1000 esnafa uygula…

30 günlük kazancın…

Hiç yorulmadan yedi bin lira…

Bugün, kim kime çalışmadan ayda yedi bin lira verir?

Böyle “sahte 20’liği” piyasaya sürenlerin 100 kişi olduğunu düşünün…

Şebekenin bir aylık kazancı tam 700 bin lira…

Taş atıp, kolun yorulmadan…

Sahteyi ver, hakiki parayı al, istifle…

İstersen haftasonu alemlere ak…

***

Kalpazanla mücadele tabii ki polisin işi…

Derim ki…

Biz de vatandaş olarak…

Bu kabustan kurtulmak için…

Mümkün olduğu kadar…

“20’lik kağıt para” kullanmayalım…

Esnaftan da “20’lik banknot” almamaya da özen gösterelim…

Belki bu yöntemle…

Bir nebze olsun…

Kalpazanların hevesini kursaklarında bırakmış oluruz…

Sonsöz: “Ahlâk olmayan yerde, kanun bir şey yapamaz…”