Şimdi anlatacaklarımı, 40'lı yaşlarını süren İzmirliler ve onların büyükleri dehşet içinde hatırlayacaktır...

Takvimler 5 Kasım 1995 Cuma'yı gösteriyordu...

Yani, tam 22 yıl önceyi...

Bugün pek çoğumuz unutmuş olsa da...

İzmir o gece tarihindeki en büyük felaketlerinden birini yaşadı... Geceyarısı başlayan afet dört saat sürmüş, metrekareye 100 kilogram yağmur düşmüştü... Felaketin merkezi Karşıyaka'ydı... Yamanlar Dağı'ndan gelen Ahırkuyu Deresi'nin taşmasıyla Yamanlar, Örnekköy, Demirköprü, Bostanlı hattındaki bütün evlerin birinci katları tavana kadar su dolmuş, onlarca insan ne olduğunu anlayamadan uykularında boğularak ölmüşlerdi...

Resmi rakamlara göre, Türkiye'nin üçüncü büyük kentinde 61 kişi hayatını kaybetmişti...

Çünkü...

O bölgede eskiden dağdan inen yedi dere yatağı vardı... Bunlardan biri de (sıkı durun) bugünkü Girne Bulvarı'ydı...

Sonra bu dere yatakları kapatıldı... Üstüne güzel güzel evler yapıldı... O kalfa işi inşaatlar yapılırken,   İzmir'i yönetenler, sivil toplum örgütü liderleri hatta "iki buçuk" medya sessiz kaldı... 

Kuşkusuz, suyun ve doğanın hafızası(!) insanoğlunun hafızasından daha güçlü olduğu için...

Böylesi bir felakette "azgın su" hemen yolunu hatırladı ve denize ulaşmak için saldırmaya başladı...

Sonrası tam bir felaketti...

O tarihte ben de Girne Bulvarı'nda ikinci katta oturuyordum... Gün ışırken koca bulvar deli bir nehre dönmüştü... Otoparka baktığımda eşimin arabasının sadece tavanı görünüyordu... Yanından ise birbirine çarparak mobilyalar hatta hayvan leşleri suyun içinden akıp geçiyordu...

Bu korkunç olayı hatırlatmamın nedeni ise, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin, aslında depremi hedefleyen ama özellikle Ege Bölgesi'nde görev yapan belediye başkanlarını uyaran sözleridir...

Ne diyor bakan bey?

"Ege Bölgesi'ndeki belediye başkanlarını bir kez daha uyarıyorum... O bölgedeki yapılaşmalarda çok daha dikkatli olunmalı... Eğer belediyeler imar planlarını delmemiş ya da bozulmasına çanak tutmamış ise sıkıntı olmaz..."

Bence bu sözler, bir kulaktan girip diğerinden çıkmamalı...

Bakın...

Türkiye'nin turizm başkenti Bodrum, yılda en az bir kez "sel felaketi" yaşıyor...

Ayıptır söylemesi...

Artık "alışkanlık" haline gelmiş Bodrum'un seli...

Neden?

Dağdan gelen suyun yoluna konut yapıldığı için...

Bu yaz bize uykusuz geceler yaşatan deprem de öyle...

Sel felaketinden farkı yok...

Ha depreme dayanıksız ev yapmışsın ha dere yataklarını konutla doldurmuşsun...

Hiç fark etmiyor...

İkisinde de ölüyorsun!

Sonsöz: "Kendinizi düşünmüyorsanız torunlarınızı düşünün..."