RÖPORTAJLAR
19 Ocak 2016 Salı

Urla'nın tozunu üflüyoruz!

Urla Belediye Başkanı, gazeteciler Ümit Yaldız, Fahrettin Dokak, Gönül Soyoğul, Fatih Yapar ve Hanzade Ünuz’un sorularını yanıtladı.

Urla nın tozunu üflüyoruz!

Her ne kadar oldukça sert mizaçlı biri gibi dursa da…

Babası onu hala “Bilader” diye çağırsa da…

Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar’ı tanıyınca ne kadar dobra, doğal ve anaç bir kadın olduğunu görüyorsunuz.

“Olmaz” kelimesini kabul etmeyen Sibel Uyar, hiç hesapta yok iken CHP’den Urla belediye meclis üyesi seçildi.

Azmetti, zorluklardan  yılmadı ve yine hiç hesapta yok iken Urla Belediye Başkanlığı’na aday oldu.

İki yıldan bu yana oturduğu Başkanlık koltuğunda bugüne dek hiç pişman olmadı, hiç “Keşke” demedi.

Aksine yapılan işler takdir görünce hep “İyi ki” diyor.

Bol mimikli, oldukça hararetli konuşma tarzıyla aklına geleni söylemeyi seven Sibel Başkan, gerçek bir Urla sevdalısı.

“Urlalıların kendi arsalarında site bekçisi olmasını istemiyorum” diyerek yerelde kalkınma çalışmalarına büyük önem veriyor.

Hedefini “İyi bir Belediye Başkanı olmak istiyorum” diye tarif eden Sibel Uyar siyasetteki gelecek planlarını ”Nasılsa bir gün koltuktan kalkacağım” cümlesiyle uzun vadeye yaymayı tercih ediyor…

Kadın Başkan titizliğiyle olsa gerek Sibel Uyar Urla’nın değerlerini gün yüzüne çıkarmayı hedefleyen çalışmalarını ise “Urla’nın tozunu üflüyoruz”  diye özetliyor.

Başkanlığı sevdiniz mi? 

-Seçildiğim günden bu zamana hiçbir gün “Keşke” demedim. Hep “İyi ki” dedim. Çok zorluk yaşadım, sıkıntılı günleri de oldu belediyenin ama…  Kendi ailem için de zor bir süreç. Çünkü baktığınız zaman özellikle bir kadının Belediye Başkanı olması... 18 yaşında bir çocuğum var, üniversiteye hazırlanıyor zor bir sene vs. Bazen soruyorlar, “İman gücüyle gidiyorum” diyorum. Yıldırmadı hiçbir şey. Başıma gelen şeylerden ders alıp yürüyerek, daha fazla nasıl çalışabilirim diye düşündüm. O yüzden hiç keşke demedim,  hep iyi ki diyorum.

Nesini sevdiniz Belediye Başkanlığı’nın bu kadar?

-Klişe olabilir belki ama bir şeyler yapabilmek için… Vatan borcu ödemek gibi bir şey. Mesela sosyal sorumluluk projelerinde bir yoksula yardım edebiliyorsanız, onun hayatına bir şekilde dokunabiliyorsanız, “İyi ki” diyorsunuz. İlk kaldırımları  yaptık. Bir kadın orada “Çok teşekkür ederim ben size” dedi. “Neden” dedim. “Çocuk arabasıyla hiç rahatsız olmadan geçebiliyorum” dedi. “İyi ki” dedim. Bir gün hastaneye gittim hemşire hanım bana teşekkür etti. “Benim kızım hep piyano dersi almak isterdi ama imkanımız yoktu” dedi. Biz şimdi belediye konservatuarı kurduk ya, oraya gidiyormuş. “İyi ki” dedim. Bir şeyler yapabiliyor olmak, vesile olmak yaşadığın kente bir şeyler yapabiliyor olmak çok güzel.

Asıl mesleğiniz nedir?

-Gıda mühendisiyim ama köy çocuğuyum, esnaflıktan geliyorum ben. Dedemin Çeşmealtı’nda 1945 yılında kurduğu, eskilerin deniz kenarındaki gazino kafeterya dedikleri yerde büyüdüm. Parayı da bilirim, hep kasada durdum çünkü. Benim derdim kasa, başka hiçbir yerde durmazdım.

BABAM ‘BİLADER’ DİYOR

Erkek çocuk gibi mi yetiştirildiniz?

-Babam bana hala ‘Bilader’ diyor. Babam ebeye erkek bebek diye 20 lira verecekmiş, benim kız olduğumu öğrenince 5 lira vermiş. Babamla birlikte balığa gideriz. En büyük balığı o tutana kadar da geri dönmez.

Sizinle gururlanıyordur şimdi...

-Evet, gururlanıyor. Annemle köy hayatı yaşıyorlar artık deniz kenarında. Anneannem var 90 yaşında. Çok kızıyor bana, ondan bahsettiğim için ‘Rezil ettin beni anlatma’ diyor. Ailemi seviyorum.

CABBAR SİBEL ABLA…

Neden Gıda mühendisi oldunuz?

-Ben okumayı çok seven bir çocuktum. Cabbar bir kız çocuğuydum. Hep sınıf başkanıydım mesela. Babam beni şehir dışına göndermedi. İzmir’de yazabileceğim üç dört mühendislik vardı zaten. Annem ev hanımı, babam ticaret yapardı. Restoranımız vardı. Babam aynı zamanda ustadır, tamircidir. Ben o şekilde büyüdüm. Bir de kardeşim var, ablayım. En çok sevdiğim laf da Sibel Abla’dır. Başkanımdan ziyade. Ablalık çok özel bir şey çünkü, değişmez.

Başkan olmak zor bir tempo. Bu görev için antrenmanlı mıydınız?

-Ben daha önce hep kendi mesleğimi yaptım. Hiç maaşlı bir yerde çalışmadım, ilk defa maaşlı bir yerde çalışıyorum. 2009’da “Niye öyle olmuyor,  niye böyle olmuyor” diye söyleniyordum.  Bir gün belediyede çalışan bir arkadaşım “Ya amma konuştun, gir o zaman yapabiliyorsan sen yap” dedi. “Doğru ya, ben bir aday olayım. Yapabilirsem yaparım” dedim.

Sonra 2009’da hasbelkader girdim meclis üyeliğine. 11. sıraya yazdılar beni. İki erkek meclis üye adayı istifa etti. Listeyi de yenilemediler. O yüzden ben 9. sıraya çıktım. Ama her gün sabah sekizbuçukta o seçim bürosuna geçip oturuyordum. Birçoğu “Ne yapıyor burada” falan diyordu. En son Selçuk (Karaosmanoğlu) dedi ki, “Hiç kimse değil ama en çok senin seçilmeni istiyorum, olmayacak ama en çok sen çalıştın” dedi bana. Olursa olur, dedim. Saat gece 03.00’te YSK açıkladı. Dediler ki “Oldu”, ben şok.

‘TOMBALADAN ÇIKTI’ DEDİLER

Neler yaşadınız, ne hissettiniz meclis üyesi seçilince?

-“İyi meclise girdik ama ne yapacağız şimdi” oldu. Kadınlara yönelik şöyle bir şey var. Seçim çalışması olurken sizi çok seviyorlar. Resimlerde kandırıyorlar, “Bakın kadın adayımız var” diyorlar vs. Belediyenin içine girdik, komisyonlar seçilecek bana “Tamam sen bir çekil bakalım kenara” yaptılar. “Niye, bir dakika ben bütün komisyonlara adayım” dedim. “Zaten tombaladan çıktı”  dediler önce. Mecbur oldular bir süre sonra. Sonra ben komisyon başkanı oldum. Denetimde her sene yer aldım. Full mesai. “Bu geliyor çalışıyor, yapsın yapsın” dediler herhalde. Ben oturdum çalışıyorum o yetmiyor bürokratları anlamaya çalışıyorum. Bir de ben çok sorarım, sorgularım. İkizler burcuyum ben, hep soru var bende.

Çabuk öğrendiniz mi?

-Hiçbir şey anlamadığım tam o zamanda Türkan Hanım (Miçooğulları) ile tanıştım. Bana dedim yardım edin, ben anlamıyorum. Benim kafamda bir şeyler eksik ve oturmuyor. “Tamam ben yardım ederim sana” dedi. Evine gittim bir gün, kitaplar vs… “Önce biraz çalışacağız” dedi. “Önce parti tüzüğünü ezberleyeceksin, en büyük güç bilgidir”. Ondan sonra ben ezberlere başladım. Her sabah 06.00’da yürüyüşe çıkardık biz, o okuduğum kitaplarla ilgili konuşurduk. Dedi ki, “Kavga etmek yok”. Ya nasıl, bunlarla kavga etmeden nasıl yaparım ben… “Hayır, en sonunda Sibel diyorsa doğrudur, o çalışıp gelmiştir deyip susacaklar” dedi. O zaman da çalışman gerekiyor işte. Ben bütün gece kanun kitap okuyordum. Bilen insanlara soruyorum vs. Benim için hepsi bir dersti.

TÜRKAN HOCA, ÇEKİRGE SİBEL

Türkan Hanım hoca olmuş, siz de çekirge...

Aynen Kung Fu’daki çekirge gibi... Bir gün Agora’ya gittik. Panel için konuşma yapmam lazımdı. Konuşmayla ilgili bana birkaç düzeltmem gereken yeri söyledikten sonra “Kalk gidiyoruz sana kıyafet alacağız” dedi. Benim kıyafetim var dedim. “Hayır! Alacağız” dedi. Türkan Hanım aynı zamanda imaj makerlığımı da yaptı. İyi güzel her şey oldu ve 2014 yerel seçimleri geldi.

Meclis üyeliği esnasında gözünüzü …..

-Asla, hiç düşünmedim. Ben Belediye Başkanı olmak için hiçbir şey yapmadım. Ben iyi bir meclis üyesi olmak için çalıştım. Sonra bu seçim muhabbetleri başladı. Adaylar çıkıyor, ben mühendisim biz matematiksel hesap yaparız. Urla’yı iyi bilmek lazım. Ben yaşadığım 5 sene içerisinde ilçeyle başkan arasındaki sıkıntılarda çok zorlandığımız zamanlar oldu. Onun içinden çok nemalanan oldu vs. Bir gün otuyorum, bunu seçerse genel merkez diğer tarafı küstürür, diğerini seçerse bunu küstürür. Ne yapacak? Üçüncü yol lazım. Üçüncü yol için bir erkekle değerlendirirse iki tarafı da küstürür. Ama bir kadın koyarsa, çünkü parti bağırıyor  “Kadın, kadın, kadın aday” diye. Dedim ki, ben aday olacağım. Ben çıkarsam şimdi çıkarım, başka da fırsat olmaz.

‘YÜRÜ GİT’ DEDİ

Türkan Miçooğulları’na nasıl söylediniz bu niyetinizi?

Türkan Hanım’a söylemek en zoruydu. Önce eşime söyledim. Ciddiye almadı. Türkan Hanım’a gittim, “Ben Belediye Başkanlığına aday olacağım” dedim. Şöyle bir kaşını kaldırdı bana “Olmaz öyle şey” dedi. Nasıl ya dedim yıkıldım ama gerçekten. “Yürü git” dedi bana. Yürüdüm ve gittim. Bumerang gibi yeniden oturdum karşısına. Dedim ki “Ben aday olacağım”. “Seni aday yapmazlar” dedi. Olsun dedim ama anlattım bu doğru bir mantık değil mi vs. diye.

İkna olmadı mı?

-Türkan Hanım yine olmaz diyor. 15 gün gittim gittim, geri geldim. Ondan sonra bir gün son vuruşu yapacağız çünkü zaman daralıyor. Annem babam bilmiyor, biz ikimiz kapışıyoruz sadece. Gittim dedim ki, “Ben sizden çok yanlış öğrenmişim”. “O ne demek” dedi. “Sizin eyleminizle söyleminiz birbiriyle tutmuyormuş” dedim. O gün bizim ilk restleşmemizdir. “O ne demek” dedi. “Siz bugüne kadar bana kadınlar cesur değil, kadınlardan ses çıkmıyor vs. diyorsunuz, öğrettiniz ya. Şimdi niye böyle? dedim”.  İç çekti sonra “Hayırlısı olsun” dedi.

‘GÜNAY BENİ BOŞA’…

Neden karşı çıkmış peki?

-15 gün o beni bilerek göndermiş. Heves olup olmadığımı ölçmüş. Tam Kung Fu, hoca ve çekirge sahnesi. Biz o gün anlaştık. “Şimdi kocanı akşam getireceksin, yemek yiyeceğiz” dedi. “Hayda bu nerden çıktı şimdi” dedim. Akşam gittik Vahit abi, Türkan Hanım, ben ve Günay yemek yiyoruz. Türkan Hanım “Vahit anlat bakalım bir siyasetçinin kocası olmak ne demekmiş” dedi. O da neler neler anlattı. “Görmeyeceksin, gece yataktan kalkıp gidecek” vs. Ben de “Günay beni boşa” dedim. O kadar kötülediler ki… Günay da “Ne yaparsa yapsın, ben arkasında duracağım” dedi.

SIRA BARATALI’DA...

Çok badireli olmuş sizin bu adaylık meselesi...

-Bu sefer de “Gidip bunu bir de Selçuk’a (Karaosmanoğlu) söyleyeceksin, yüzüne karşı ben Belediye Başkanı adayıyım diyeceksin” dedi. Sabah 9 buçuk gibi gittim, oturdum Selçuk’un karşısına. “Ben bir daha meclis üyesi olmayacağım” dedim. “O ne demek. Seni biz Büyükşehir’e göndereceğiz” dedi.  “Ben siyaseti bırakacağım demedim, meclis üyesi olmayacağım dedim” dedim.  “Yani… Ben Belediye Başkanı adayıyım” dedim. Durdu, gerindi. “Hayırlısı olsun ben senin arkandayım. Sen birçoğundan daha delikanlısın” dedi. Muzaffer edasıyla gittim yine Türkan Hanım’a. “Bitti, bunu da yaptım” dedim. “Sıra Baratalı’da” dedi. Peki tamam. O bizim akrabamız. Gittim, birebir aynı replikler vs. O da aynı şekilde “Olmaz molmaz, biz seni Büyükşehir’e göndereceğiz” dedi. “Ben Belediye Başkanı adayıyım” dedim. O da öyle geçti. Herkes öğrendi, ondan sonra gittim dosyayı aldım.

BORÇLAR ÖDENİYOR

Geçen iki yıllık Başkanlık görevi süresinde sizi neler zorladı?

-Geçen hafta çok zorladı beni. Bir devlet kurumu hesaplarıma el koydu benim borcum var diye. Ama yılın son gününde. En çok o gün sıkıldım. Mesela ilk ay koltuğa oturduğumda çok minimal bir para vardı. Kişisel tasarruf edebileceğiniz bir miktar vardı para belediye kasasında. Ama ilk ay maaş ödediğimdeki sevinci ben hayatımda çocuğum doğduğunda yaşadım. Seçimi kazanmaktan çok ona seviniyorsun.

Sebebi nedir bu kadar borcun?

-Borç planlamasının doğru yapılmaması diyebiliriz. Onu planlaman lazım, bir gelirin var bir de giderin. Dengesini iyi kuramamak herhalde onlardı.

Fazla eleman alımı da var herhalde…

-Urla geniş alana sahip bir ilçe. İhtiyaç var. Ama personeli doğru yerde doğru şekilde kullanabilmek önemli. Etkili personel. Sayıdan öte iş yaptırabilirliğinizin önemli olduğu bir ilçedesiniz.

1 LİRA KREDİ KULLANMADIM

Borcu nasıl döndürmeye başladınız?

-1 lira kredi kullanmadım. Önce tasarrufa gidiyorsun. Borç planlamasını doğru yapıyorsun yani. Önce güven sağlaman gerekiyordu personeli ödedim önce. Çünkü önce senin çalışanının sana güvenmesi gerekiyor. Sonra yavaş yavaş piyasaya döndüm. Esnafın borçları bitti. Şu an iki devlet kurumu haricinde hiçbir yere borcumuz yok. Tertemiz. Onlar da 2003 yılından gelen borçlardı. Ciddi bir tasarruf yaptım. A4 kağıdını bile hesapladık.

Gelir gider dengesi ne durumda?

-Belediye gelirlerinin ciddi anlamda elden geçirilmesi gerekiyor. İller Bankası’ndan gelen kısımla veya sizin emlak vergilerinizle yürütebileceğiniz şeyin dışına çıkmaya başladı. Hele ki asgari ücretin 1.300 lira olmasıyla beraber bize çok ek yük getirdi. 900 küsur parça tapu var belediye mülkü olan. Bir tanesi var ki denize sıfır,  sadece onu satsa Urla Belediyesi’nin hiçbir problemi kalmaz.

“ANGELİNA, ANAM SEN BURDA MISIN?”

Urla’da son dönemde markasal bir yükseliş var… Brad Pitt ile tavan yaptı mesela…

-Ben rüyamda gördüm Angelina’yı (Jolie) biliyor musunuz… Köprü başında gevrek alıyorduk beraber. Yemin ederim. O kadar çok soru soruluyor ki, ev aldı mı almadı mı diye. Kardeşim mülkiyet hakkıdır bana ne. Ama o kadar çok telefon ediliyor ki öyle mi vs. artık en son gece rüyamda Angelina ile köprü başında bekliyoruz. “Anam burada mısın sen” dedim. Sabah kalktım, “Allah’ım aklımı koru, ben kafayı yiyeceğim herhalde” dedim. Brad değil Angelina’yı gördüm ama… Saçı toplu, eşofman üstünde bir tişört beraber gevrek alıyoruz yani. O kadar net hatırlıyorum.

Sibel Uyar’ın Belediye Başkanı olması Urla’da neyi değiştirdi? Urlalı da “İyi ki” dedi mi?

-Urlalıya sormak lazım ama… Sosyal aktiviteler daha fazla arttı mesela. Devlet Tiyatrosu geldi Urla’ya. Ana arterlerdeki kaldırımlar yenilendi. Kıyı kenar düzenlemelerine başladık.

URLA’NIN AVANTAJLARI

Urla’da arsa kalmadı, ilgi büyük. Niye Urla?

-O kadar çok talep var ki… Urla bir kere çok özel bir yer. Yıllarca İzmir cazibe kenti, Çeşme cazibe… İnsanlar İzmir’den Çeşme’ye giderken Urla tabelasını görmüş geçmiş. Ama Urla’ya baktığın zaman tarihi var, doğası var, yaşanmışlıkları var, iki taraflı denizi var, 111 km. sahili var. Şimdi şehirde çok katlı yapılaşma başladı. İnsanlar nefes almak istiyor, bir arka bahçe istiyor. Bir de iki dakikada gideyim diyor. Alsancak’tan havaalanına gitme sürenizde çoktan Urla’dan havaalanına geçersiniz. O yüzden çok büyük avantajı var. Ve Çeşme’de yazınızı geçirebilirsiniz ama Urla’da bütün yılınızı yaşarsınız…

Kuşadası, Bodrum, Marmaris örnekleri var önünüzde. Urla Urla olmaktan çıkabilir mi?

-Ben olduğum sürece mesela fazla kata izin vermeye hiç niyetim yok. Yatay yapılaşmanın devamı yönünde hepimizin kararı. En büyük derdim Urla’nın dokusunu kaybetmemesi. Çünkü ben bir köylü çocuğuyum. Ben o hayatı seviyorum. Ve insanlar o hayattan uzaklaştıkça aslında bu kadar sıkıntı ve problem çıkıyor. Urla’nın tercih edilme sebebi ayağın toprağa basması…

BÜYÜKŞEHİR DESTEĞİ

Fiziki projeler noktasında belediye olarak gücünüz yetiyor mu?

-İmkanımızın olmadığı yer tabii ki var. Orada proje bazlı çalışıyoruz. Büyükşehir’den destek istiyoruz mesela. Kumdeniz’inde kıyı kenar düzenlemesi oldu. İzmir’de olmayan bir plajı oldu artık. Çeşmealtı’nın kıyı kenarı yapıldı. Bunlar Büyükşehir’le Urla Belediyesi’nin birlikte yaptığı çalışmalar. Kumdeniz’i tamamen Büyükşehir yaptı. Biz de kendi payımızda olan mahallelerde çalışmalar yapıyoruz. Fiziksel olarak baktığınızda Tarihi Kentler Birliği’yle çalışıyoruz. Urla’ya baktığınızda o tarihi dokusu var ya… Malgaca pazarı, mermerli çeşme, Sanat Sokağı’nın restorasyonu bitti mesela. Meydanla ilgili bir projelendirme yaptık, herhalde iki ay içerisinde biter orası da. Sarnıç’ı ortaya çıkartacağız.

Büyükşehir Belediyesi’yle güzel bir uyum görülüyor…

-Büyükşehirle çok güzel çalışıyorum. Geçenlerde Aziz Başkan’a da söyledim, ne zaman ki kırsal kalkınma destekleniyor bu ilde. Ki hiçbir ilin yapmadığıdır bu. Esas bence İzmir’in farkı buradadır. Kooperatiften alım yapılması, fidan, tohum dağıtılması, çiftçinin desteklenmesi, yerelde kalkınmanın sağlanması…  Eğitime katılan zeytinci bir teyzeye beş tane kuzu, bir tane koç verildi. O kadının yüzünü bir görmenizi isterdim. Bademler Kooperatifi’nin oradan o kadar çok insan ekmek yiyor ki… Büyükşehir’in bu yaptığı her şeyin ötesinde. Ben yerliyim ya, bizim insanımızın kendi arsasında site bekçisi olmasını istemiyorum.

KIRSALDA GERÇEK KALKINMA

Enginar Festivali düzenlediniz...

-Bizim yaptığımız enginar festivali çok ses getirdi mesela. Enginardan festival mi olur dediler. Olmalı… Ben gıda mühendisiyim sağlıklı beslenmeyi öğrenmesi lazım insanların. Ben hafta sonu Balıklıova’ya gittim. Birçok tarlada enginar ekilmiş, bu çok önemli bir başarı. Bir restoran 2 bin 500 tane enginar işlemiş o gün. O üç günde Urla’ya 20 bin 500 araç girişi vardı otobandan. O hafta Esnaf Kefalet Kooperatif Başkanı geldi, “Ya Allah razı olsun bütün esnaf kredisini ödedi” dedi. Kırsal kalkınma bu aslında.

Kadın üretici kooperatifi kurduk mesela geçenlerde 1 yaşına bastı. İskelede eski muhtarlık belediyesini ben kadın kooperatifine verdim. 40 tane kadın para kazanıyor oradan. El işleri yapıyorlar, kafe yapıyorlar vs. Ben orayı ihaleye çıkarıp birine de verebilirdim. Üretici kadın pazarı çok iyi gidiyor. İskele’de Çeşmealtı’nda açıyoruz. Köylerin hepsine tezgah dağıttı Büyükşehir. Teyze evde tarhanasını yapıyor, tezgahta satıyor. Bu çok iyi bir şey.

AZİZ BAŞKAN BABAM GİBİ...

Kadın Belediye Başkanı olarak Aziz Kocaoğlu size pozitif ayrımcılık yapıyor mu?

-Evet. Ben Aziz Başkan’ı babam olarak nitelendiriyorum.  Öyle görüyorum. Bir şey istediğim zaman da hani böyle babandan nasıl istersen öyle istiyorsun. Nasılsa Aziz Başkan var biliyorsun. Başıma bir şey gelirse de ilk onu arıyorum böyle bir şey oldu ne yapmak lazım diye. Danışıyorum. Zaten Aziz Başkan da Urla’da yaşadığı için birçok şeyi kendi gözüyle görüyor.

Türkan Öğretmen ne oldu?

-Hala devam. Onu asla bırakmam. Urla kadın konferansları bizim ortak işimizdir. Biz Ege Kadın Dayanışma Vakfı’ndan geliyoruz ya zaten siyasetin ilk giriş noktası kadın muhtarlardan başlar. Partisi seçiyor. Lider kadınlar. Dolayısıyla bir lider kadın nasıl olunur vs. önemli bir şeydi, o yüzden hala çalışıyorum ve asla vazgeçmem. Çünkü Türkan Hanım benim akrabam, annem babam, kız kardeşim.

‘İŞTE URLA’ DİYECEKSİNİZ

İki sene geride kaldı, üç yılınız daha var. 2+3 yıl sonunda Urla nasıl bir yer olacak?

-Mali yapınızı düzeltmediğiniz takdirde diğer şeyler ütopik oluyor. Ben küçücük bir ilçenin belediye başkanıyım baktığınız zaman. Nüfus 59 bin 680 olarak görünse de çok daha fazla… Hafta sonları insanların nefes almak için geldikleri yer. +3’te baktığınız zaman işte Urla diyeceksiniz. Ana dokusu ortaya çıkmış olacak. Şu an farklı farklı binalar var vs. onlara da cephe zemin ve üst restorasyon çalışması kapsamında değerlendirdiğimiz en son 680 tane yapıyı içine alan bir değişime gidiyoruz. Projeleri hazırlandı. Ben Urla’yı yeniden keşfetmiyorum. Urla’nın sahip  olduğu değerleri gün yüzüne çıkarıyoruz, tozunu üflüyoruz. Mesele tahaffuzhaneye çok takığım. Dünyada üç tane var ve biz kullanamıyoruz. Sağlık Bakanlığı da. Aslında bakarsanız villalardan daha önemli bir değer orası.

Balıklıova’da belediye arazisi üzerine yapılmış işgaller var ve yıkılacak…

-Urla villaları sabitte var ve söylenenine göre ben yıkamıyorum, korkuyorum ya. Bir de Balıklıova’nın sahilinde bundan önceki köy muhtarlığı döneminde muhtarın bir şekilde kiraya verdiği ilk başta çadır gibi başlayan daha sonra bungalov gibi derme çatma bir şey. Orada da yaklaşık 80 hane var, fakat hiçbir şekilde ruhsat yok, altyapı yok. Dolasıyla çok sıkıntılı bir yer. Balıklıova bize katıldıktan sonra böyle bir şey oldu. Şimdi yıkmak zorundayız. Yakın zamanda yapacağız bunu.

Ama dava eski değil mi? Gelirleri muhtarlığa mı gidiyor?

-Dava eski. Şu an biz gelir almıyoruz.

YIKMAK ZORUNDAYIZ

Yıkmak durumunda mı kalacaksınız?
-Şimdi yıkmak zorundayız. Yakın zamanda yapacağız bunu.

Villalar konusunda ‘Korkuyor’ diyorlar dediniz. Korkuyor musunuz?

-Korkmak değil biz yasalarla yürüyen bir kurumuz. Benim kendi işyerim de değil, inisiyatife bağlı iş de değil. En son söz konusu olan karar, 2012 yılında açılmış olan mahkemenin kararı.

Karar Ekim’de çıktı. Tartışması Ocak ayında yapılıyor. Sebebi ne?

-Bilmiyorum. Bu karar düzeltmeye gidiliyor. Ondan sonra da yıkılmalı mı, yıkılmamalı mı… Bu arada 2012’de açılan davadan sonra oranın sit durumu değişti. Her türlü yapı değişti. Şu an karar düzeltmede.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bana yazı yazıyor dediniz…

-Şu an villalarla ilgili iş ve işlemlerin tamamı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Ruhsatı onlar verecek. Dört tane villa kaldı. 12 tanesi ruhsat aldı. Buradaki yapılaşma 1982’de başlıyor. Balıklıova bize dönüp gelmiştir. Mevcut işlemler yürümektedir. Ve son Danıştay kararları da geri geldi. Ama şu var: orası bir özel mülkiyettir, Balıklıova belediye mülkiyetidir. Balıklıova’da gecekondu kanununa göre hükümler uygulanır, öbür tarafta kaçak yapı işlemleri uygulanır. İkisi çok farklı işler.

YÜZDE 61.1’İM BEN

Günde kaç saat çalışıyorsunuz?

-Çok. Benim saatim yok. Gece çalışmayı çok seviyorum. Genelde dosyaları akşam okuyorum.

Bütün dosyaları okuyor musunuz? İhale vs.

-Tabii ki hepsi benden geçiyor. Satır satır okumadan hayatta imzalamam. Gün içinde kimse bana bir şey imzalatamaz mesela.

Kadın olmanın, kadın gözüyle bakmanın nasıl avantajları var?

-Bir kere kadının genel yapısına baktığınızda plancıdır. Evde de kadın planlar, adam uygular. Mesela siz öğle yemeğini yerken akşam yemeğinizi kuruyorsanız kafanızda aynı şey belediyecilikte de öyle. Planlama çok önemli. Bir de şöyle bir avantajı var: erkek egemen bir siyaset yaptığınız için sizin tavrınıza ve tarzınıza çok alışkın değiller. Daha yumuşak geliyorsunuz belki bazen, bazen sert geliyorsunuz ama çok ezber bozuyorsunuz bazı yerlerde.

Geçen yerel seçimle, genel seçimi kıyaslayacak olursak…

-Yüzde 61,1’im ben artık. Yükseldi.

BİR GÜN KOLTUKTAN KALKACAĞIM...

Sibel Başkan nereye koşuyor?

-Ben bu sorunun geleceğini bildiğim için önceki verdiğim cevaplarda meclis üyesi olduğum zaman da hiç başka bir şey için çalışmadığımı, iyi bir meclis üyesi olabilmek için çalıştığımı söyledim. Ben iyi bir Belediye Başkanı olmaya çalışıyorum.

Motivasyonunuz hırs mı?

-Hırs değil. İşimi iyi yapmayı istiyorum.

Bir 5 yıla daha ihtiyaç var gibi...

-Yani ben iyi bir belediye başkanı olmaktan başka hiçbir şey istemiyorum. Benim bir tane evladım var. Ben bu koltuktan bir gün kalkacağım. Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun gözünün içine bakarak 20 dakika konuştum. Bana dedi ki, ‘Şunun hakkında bir şey söyler misin?’, ‘Hayır söylemeyeceğim. Bir başkasını kötülemeye gelmedim. Ben sadece kendimi anlatmaya  geldim” dedim. Beni bir görsün derim ben. Ben bir gün bu koltuktan kalkacağım.

 
Kırmızı Pazartesi’ye doğru gidiyoruz…
 
Ödemiş'in hakkı için...
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
15 Şubat 2016 Pazartesi 23:28

Urlaya şimdiye kadar böyle kararlı,personeline en hakim,ilçenin sorunlarını anında çözen böyle bir belediye başkanı gelmedi.En az üç dönem daha seçilir.

Yorumu oyla      11      5  
Merih Yücel 9 Şubat 2016 Salı 02:24

Sibel Başkan, yasalarla çalışıyor. Güzel, ses getiren işler yapıyor. Doğru insanlarla, doğru çalışmalar yapıyor. Ve Urlalılar arkasında. Gönüllü çalışmalarla, desteklerimizle Urla için yanındayız. İyi ki var. O, Urla için büyük şans.

Yorumu oyla      11      5  
ares3554 31 Ocak 2016 Pazar 10:18

yorumum mehmet cemil arı için öncelikle oturduğun ev denilebilecek bir yapı ortada yok tahtadan yapılmış barakalara alt yapı hizmetleri yapıldığını nerede gördünüzki bunu belediyeden istiyorsunuzelinde yıkılan derme çatma barakanın resmi tapusu varmı ki bu taleplerini belediyeden istiyorsunuz20 yıldır o barakalara senede 3 ay yazlık gibi kullanıyorsun şehrin merkezinde kışlık evin var ama sen yinede madurum diyorsun seni bu durumda haklı gösterecek ve yanımızda bizlerle birlikte olan kaç balıklıovalı var diyorsun o zaman ben söyleyeyim EGE TV yayınında gördüğüm kadarıyla tek bir köylü görmedim neden onlarda sizleri istemiyorlar barakaların arkasında devletin tapulu betonarme binalarının tamamının önleri derme çatma barakalarınızın yüzünden önleri kapatılmış ve o evlerde oturanların çoğu evini satıp başka yerlere gittiler....

Yorumu oyla      11      5  
ares3554 31 Ocak 2016 Pazar 10:02

Sayın Başkan Birde danıştay 5 adet urla villaları hakkında yıkım kararı veriyor ama siz buna cesaret edemiyormusunuz anlayabilmiş değilim ama inanınki bu villalar C H P li bürokratlara ait olupta Belediye Başkanı A K P li olsaydıdanıştay kararı yıkım emri ellerine geçtikten kısa süre sonra yıkılırdı neden niçin danıştaydan gelen yazılı emir karar varsa yıkamıyorsunuz.Benim gibi hatırı sayılır CHP LİLER BU SORUNUN CEVABINI siz değerli Başkanımızdan bekliyoruz saygılarımla...

Yorumu oyla      11      5  
Serap ARAL 28 Ocak 2016 Perşembe 15:27

Sibel Başkan ' a inanıyorum ve güveniyorum. Attığı ve atacağı her adım da yanında olacağım. Çünkü,başaracağını biliyorum.

Yorumu oyla      11      5  
Ozzy 26 Ocak 2016 Salı 14:18

Sibel hanım Biraz da Gülbahçe ve Gümüşkoy ile detaylı ilgilenirmisiniz

Yorumu oyla      11      5  
mehmet cemil ari 21 Ocak 2016 Perşembe 02:48

Sibel hanim madem alt yapi yok. Madem derme carpma o zaman hizmet getir oturdugun makamda benim ve komsularimin payi var bizler yillardir balikliovadayiz. Hane basi gunde 20 lira harcasak 1480 lira koy ekonomisine katkisini varin hesap edin. Sizden ricam akraba gibi oldugumuz koyluyle kardesce yasantimizi bozmayin. BİNDİĞİNİZ DALI KESMEYİN.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Kırmızı Pazartesi’ye doğru gidiyoruz…
Diyarbakır’a giden 106 kişilik barış grubunun arasında yer alan 4 İzmirli izlenimlerini anlattı…
'Dev Ajans'ın minik kuşu!
Hanzade Ünuz, Fark Yaratanlar’da Dev Ajans’ın “Minik Kuş”u Erhan Gölbey ile konuştu…
Şifayı arılarda buldu!
Hanzade Ünuz, Fark Yaratanlar’da Prof. Dr. Rafet Gök ile arı ve arının ...
 
Sen değişirsen, dünya değişir
Hanzade Ünuz, Fark Yaratanlar’da kişisel gelişim uzmanı Leyla Bilen ile konuştu...
Kocaoğlu+Yıldırım=İzmir kazanır!
Hanzade Ünuz, “Duayenler Anlatıyor” adlı yazı dizisinde Samim Sivri’ye ...
İzmir’de 70 bin değil, 300-400 bin mülteci var!
Gönül Soyoğul sordu, Prof. Dr. Cem Terzi yanıtladı...
 
Güç baştan çıkarır!
Hanzade Ünuz, “Duayenler Anlatıyor” adlı yazı dizisinde Dr. Ali Nail Kubalı ...
Nasıl Uğur Yüce oldu?
Hanzade Ünuz, “Duayenler Anlatıyor” adlı yazı dizisinin ilk konuğu olan ...
Dünya 0 ve 1 değil... Arada sonsuzluk var…
Psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Zeki Yüncü ile ‘galip’lerin ve ‘mağlup’ların dünyasını konuştuk…
 
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva