RÖPORTAJLAR
26 Mayıs 2012 Cumartesi

İzmir örgütünde yeni ve beyaz bir sayfa açacağız

İzmir’in iktidarı olan CHP, 3 Haziran’da çok önemli bir yarışa sahne olacak. İki yıldır atama yönetimle idare edilen örgüt sandık başında yeni il başkanını seçecek. Kıran kırana geçen mahalle ve ilçe seçimlerinden sonra İzmir seçimleri CHP’nin 8 Temmuz’daki Kurultay’ı öncesi kritik ve daha da önemli hale geldi. Pek çok isim şimdiden adaylığını açıkladı. Egedesonsöz.com olarak kent siyasetinde etkin haberciliğin yanı sıra sorumlu gazetecilik örneğiyle 3 Haziran’daki kongre önceki CHP örgütünün adayları daha yakından tanıması için başlattığımız röportaj çalışmalarımızın ilk konuğu PM Üyesi Levent Eyipişiren…

İzmir örgütünde yeni ve beyaz bir sayfa açacağız

Yeni CHP’nin A Takımı’na iki yıl önce Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından alınan ve PM üyeliğinin yanı sıra Genel Merkez’deki 2 Nolu koltuğun sahibi Nihat Matkap’ın da yardımcılığını yürütüyor.

İzmir’de 8 kongrede ‘Divan Başkanı’ olarak görev yapan ve ağırlıklı olarak ilçe başkanları ve ilçe belediye başkanları tarafından desteklenen Levent Eyipişiren, iddia edildiği gibi ‘ithal’ bir aday mı yoksa ‘İzmir’in öz evladı mı’, ona yönelik genel merkez desteği var mı, seçilirse kenti nasıl yönetecek, siyasetteki hedefleri nelerdir gibi soruların ekseninde geçen söyleşimiz, 40 yıllık yaşamına önemli başarılar sığdırmış bir siyasetçinin kıvrak ve içten yanıtlarıyla dolu…
 
İşte muhabirimiz Can Özlü’nün soruları ve Eyipişiren’in yanıtları… 
 
Levent Eyipişiren kimdir?
1972 doğumluyum. Temmuzda 40 yaşına gireceğim. Akhisar kütüğüne kayıtlı bir ailenin çocuğuyum. İlköğretim, ortaokul ve liseyi İzmir’de okudum. Daha sonra makine mühendisliği eğitimi için ODTÜ’ye gittim. Üniversite yıllarında hem Sosyal Demokrat Halkçı Parti Gençlik Komisyonları’nda çalıştım, hem de Avrupa Birliği’nin demokrasi, çok kültürlü toplum idealleri, azınlık hakları gibi konularda, sol siyasetin içinden gelen birisinin ilgi duyabileceği konularda kurslara katıldım. Daha sonra eğitmen oldum. Konsey’in, Gençlik Spor Kültür Danışmanlığı’na kadar yürüdüm. Parti içinde de o dönem Soysal Demokrat Halkçı Parti’de, Gençlik Komisyonları Genel Başkanlığını yürüttüm. CHP ile birleşmesi ile birlikte yine gençlik kollarına görev aldım. Üyeliğim Konak’taydı, Karabağlar’da devam etti. En son İzmir’de bir firmanın proje ve yatırımlar genel müdürü olarak çalıştım. Son iki yıldır İstanbul’da uluslar arası bir firmanın ülke tesisler müdürlüğünü yaptım.

 
SONSÖZ - Siyasete atılmaya nasıl karar verdiniz? Sizi CHP’de siyaset yapmaya iten faktörler nelerdir?

Siyaset, girdikten sonra neden girdiğinizi unutturan bir sorumluluk alanıdır. Önemli olan parti kapısından girmek ve sorumluluğu almaktır. Daha sonra zaten kopamıyorsunuz. Ben daha önce de PM üyeliğine aday olmuştum, ama muhalefetin listesinde yer almıştım. Bizim kuşağımızın şu an geldiği noktalar erken veya sürpriz gibi değerlendirilse de aslında on yıl kadar geciktirildi. Artık örgütlerde, kurullarda yer almaya başladı bizim arkadaşlarımız. Ben CHP’li bir ailenin çocuğuyum. Yetiştiğiniz kültür de sizi bazı sorumluluklara itiyor. Toplumu dönüştürmek ve değiştirmek için doğru adresin siyaset olduğunu düşündüğüm için buradayım.

‘İKTİDAR PARTİSİNİN PROJESİ: SİNDİRME VE ÖTEKİLEŞTİRME’

SONSÖZ - İki yıldır Genel Merkezde görev yapıyorsunuz. İç ve dış siyaseti nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Şu an hükümetin icraatlarını, 30 Ekim 1923’te başlatılan karşı devrim sürecinin meyvelerini aldığı bir dönem olarak görüyorum. Egemenliği, Tanrı’dan kayıtsız şartsız olarak halka indiren, Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk devrimlerinin uygulanmasının hemen ertesi günü başlayan karşı devrimin daha kurumsallaştığı dönemi yaşıyoruz. Sadece hükümet uygulamaları açısından bakmamak lazım… Yargıda, devlet bürokrasisinde var olmaya çalışıyorlar. Eğitime, silahlı kuvvetlere el atıyorlar. Toplumun harcı olan ve çelişki noktalarını bir arada tutan, ulus devleti yaratan bütün noktalarına birer birer parmak basıyorlar. Kaşıyor ve kanatıyorlar. Toplum içinde, tek parti iktidarının getirdiği istikrar içinde olmamız gerekirken, tek parti iktidarının getirdiği büyük bir gerginlik içinde yaşıyoruz. Herkes yaşam şartlarından şikayetçi, özgür yaşama müdahaleden şikayetçi. Adaletin herkes için uygulanamadığından şikayetçi. Yasama yürütme yargı arasında güçler ayrılığının sağlanamadığını herkes görüyor. Gündelik yaşamda bunu yaşıyoruz. Her gün bir operasyon... Dalga dalga gelen davalar…
 
Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşananlar adında “Adalet” olan iktidar partisinin “sindirme ve ötekileştirme” ekseninde ilerleyen toplumsal dönüşüm projesinin kanıtıdır. Büyükşehir davasının bu nedenle çok iyi anlaşılması ve partimiz tarafından İzmirliler’e anlatılması gerekmektedir. İktidarın bu değişim projesinin önündeki tek engel şu anda İzmir’dir. Bunu onlar da çok iyi biliyor. Bu yüzden de, CHP’nin sosyal belediyecilik anlayışının en iyi örneklerini sunduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne “kara” çalmaya çalışıyorlar. Bir yıldan uzun bir süredir bunun için olmadık yollara başvurdular. Aylardır insanları cezaevlerinde tutuyorlar. Zulüm ediyorlar. Sonuç; kocaman bir sıfır… Büyükşehir Belediye Başkanımızı, tutuklu arkadaşları neyle suçlayacaklarına dahi karar verebilmişler değiller. Çünkü bir şey bulamıyorlar, buldukları da ipe sapa gelmiyor, kimseyi inandıramıyor. 
 
AKP’nin İzmir üzerinde oynamak istediği oyunlar karşısında sigorta görevini İzmir halkı 2002’den bu yana CHP’ye destek vermektedir. Bu sorumluluğu iyi anlamak ve taşımak gerekiyor. 3 Haziran’da yapılacak olan İl Kongresi bu açıdan çok büyük önem taşımaktadır. 3 Haziran’da sadece CHP İzmir Örgütü’ne İl Başkanı seçmeyeceğiz. Yerel seçimlerde İzmir’den Anadolu’ya dalga dalga yayılacak CHP iktidarının fitilini ateşleyecek kadrolarımızı da seçeceğiz.


‘YENİ PM ENGELLERİ KALDIRACAK’

SONSÖZ - Ülke genelinde ve İzmir özelinde özetlediğiniz bu süreçte CHP’ye düşen görevler nelerdir? Ve CHP’deki değişimi düşündüğünüzde parti hedeflerinin neresindedir?
 
Kılıçdaroğlu ile bir değişim yönetilmeye çalışılıyor. İki açıdan CHP’den beklentiler vardı. İlki parti açısından diyebiliriz. Yay örneği ile bunu anlatabiliriz. Bir nevi gerildi. Parti yönetimleri, parti içindeki dengeleri, özgürleşebilme ve demokratikleşebilme isteklerini gerdi. Bu da ciddi bir enerji biriktirdi. Bir yanda da toplumun CHP’den, memleketin sorunlarına ilişkin siyaset üretebilme beklentisi vardı. Bu da çok uzun yıllar yanıtlanmadığı için yay biraz daha gerildi ve aynı Kılıçdaroğlu bu iki yayın, getirdiği enerjiyi açığa çıkarma fırsatı yakaladı. Bu fırsatı henüz enerjiye çevirebilmiş değiliz. Yani istediğimiz oyu alabilmiş değiliz. Bunu yapamamamızın en büyük nedeni bu değişimin çok hızlı şekilde gerçekleşmesidir. Biz bazı şeyleri çok hızlı bir şekilde değiştirdik, ama bunu yaparken de bazı aksaklıklar da beraberinde geldi. Bu eksiklik ve aksaklıklar bir süre daha sürecektir. Tüzük ile gelen yenilikler çok olumludur, ama partinin yönetim tarzında da değişmesi gereken hala birçok konu, giderilmesi gereken pek çok aksaklık vardır. Bunlar yavaş yavaş düzeltiliyor. Toplumda, bizim daha hızlı hareket etmemiz yönünde bir beklenti var. Yapılması istenen ve beklenen değişimler, proje bazlı siyaset yapılması ve toplumsal beklentilere bağlı kalan bir siyaset uygulaması geliştirilmeli. Önümüzdeki kurultayda bu konulara vakıf ve siyaseti daha iyi okuyabilen bir parti meclisinin şekillenmesi ile Sayın Genel Başkanın da daha üretken hale geleceğine inanıyorum. Genel seçimler, referandum ve parti içindeki kurultay ve kongreler süreci sekteye uğrattı. Aslında bunlar partinin demokratik tabanında doğal karşılanmalı ama Temmuz’da oluşturulacak yeni PM yeni kadro ile bir engel kalmayacak diye düşünüyorum.
 
SONSÖZ - İzmir’de yaşanan en büyük sıkıntı son 10 yılda İzmir’in merkezi hükümetle yaşadığı siyasi çatışma… Kentin karşı karşıya kaldığı bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Çağdaş ülkelerde bir engel yaratmamalı bu. Merkezi hükümetlerin, yerel yönetimlere kaynakları dağıtmada ayrımcılık yapmaması gerekiyor ama tabi ülkemizde aynı şekilde seyretmiyor. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri’nin İzmir ve Antalya ile kıyaslandığında kaynakları kullanım oranları çok daha yüksek, yaptıkları yatırımların devlet tarafından karşılanma oranları çok yüksek. Kurdukları BİT’ler ile çok yüksek ekonomileri yönetiyorlar ve bu faaliyetler yargısal denetimlerde de birçok kez muaf bırakılıyor. Güç bu noktada adil dağıtılması gerekirken, hor kullanılıyor. İzmir ne yazık ki yıllardır üvey evlat muamelesi gördü. Son dönemde projelerle göz boyamaya ya da günah çıkarmaya çalışsalar da İzmir halkı bu durumun farkında…

‘NEDEN 10 YIL BEKLEDİLER?’

SONSÖZ - Hükümetin İzmir’e yönelik açıkladığı 35 Proje hakkında neler düşünüyorsunuz? İzmir halkı sizce bu projelerden etkilenir mi?
 
İzmir’de merkezi hükümet ne kadar para harcarsa mutlu oluruz. Belediyeler imkan tanır ve biz de seçmeni yatırımlar konusunda ikna ederiz. AKP’ye hiçbir zaman 35 projeyi uygulama demedik. Bunlar kentin gelişim planları ile örtüşüyorsa olur. Kentin bir öngörüsü vardır. Bunlarla örtüşüyorsa kimse şikayetçi olmaz ve belediyelerimiz de bunlara engel olmaz. Ancak keşke bu projeleri açıklamak ya da hayata geçirmek için 10 yıl beklemeselerdi. Yıllardır devlete ödediği verginin ancak 10’da ikisini alabilen İzmir, bu sürede çok şey kaybetti. Ankara’nın Kayseri’nin kentsel dönüşüm projeleri bir günde onaylanırken, İzmir’deki belediyelerimizin projelerini 14 ay beklettiler. Ankara’daki kentsel dönüşüm projeleri için özel yasa çıkaran hükümet İzmir’de Uzundere’deki konutları belediyeye para karşılığı sattı. Uzun lafın kısası siyasi iktidarın İzmir’e şaşı baktığını biliyoruz. Son dönemde kentin önüne ulufe gibi konulan projeler İzmir’in uzun yıllar kaybettiklerinin ancak bir bölümünü telafi etmeye yarar. Neyse ki merkezi hükümetin ihmal ettiği, üvey evlat muamelesi yaptığı İzmir’de CHP’li yerel yönetimler vardı. Büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarımız Türkiye’ye örnek olacak projelere, modellere imza attılar. Ancak bir kentin özellikle de İzmir gibi Türkiye’nin gözbebeği bir kentin ayağa kaldırılması için merkezi hükümetin de İzmir’e şaşı bakmayı bırakması lazım.

‘TARTIŞMAYA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK’

SONSÖZ - Peki, yeniden siyasete dönersek… Yaklaşık 2 yıldır İzmir örgütünü yöneten ‘atama yönetimi’ nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Atama bir yönetimin uyumlu çalışamadığı söylenir ama bu yanlış bir algılamadır. Asıl uyumlu çalışması gereken atama yönetimdir. Çünkü listenizi siz kendiniz belirlersiniz ve o insanlarla çalışmak istediğinizi söylersiniz genel merkeze. Ama bir kongre dinamiğinde her istediğinizi yapamazsınız. Çünkü sizi destekleyen delegasyonun, size önerdiği isimler olur ve bazen de hiç tanımadığınız bir ismi yönetim kurulu üyesi disiplin kurulu üyesi veya kurultay delegesi yazmak zorunda kalırsınız. Yani kongrelerden çıkanlar aslında da çok uyumlu olmayabilir. Tacettin Bey’in yönetimi kendi isteği ile atandı. Ama sıkıntılar yaşandı. Temel sıkıntının iletişim olduğuna inanıyorum. İletişimin yoğunluğu, iletişimin kalitesi ve iletişimin sürekliliğini sağlayamadı bu yönetim. İlçe başkanları, belediye başkanları, yöneticiler gibi toplumda karşılığı olan insanlara çok dikkat edilmedi. Bunları geliştirmek gerekiyor. İl başkanının seçilmiş olarak gelmesi halinde kongre desteği oluyor arkasında. Bunu sağlamak için tüzüğün verdiği yetkiler var. İzmir’de; belediye başkanlarının ilçe başkanlarının il yönetiminin birbiri ile sıkıntı yaşamasını gerektirecek hiçbir neden yok. Çünkü aslında hepsi aynı yöne gidiyor. Hepsi partinin oyunu artırmaya çalışıyor. Herkes görevini yaparsa kavga ve sürtüşme için de gerek kalmayacak.
 
Geçmişten, geleceğe geçiş süreci de bunda önemli bir etken. Bir günde ya da bir kurultayda çözülecek bir mesele değil bu. Geçmiş siyasi ayrıcalıklar belirleyici olabiliyor. Bunlar bu kongre sürecinde rahatlıkla aşılacak gibi gözüküyor. Bu kongreden sonra yönümüzü hemen Cumhurbaşkanlığı seçimi, belediye seçimleri, milletvekilleri seçimlerine çevirmemiz lazım… Tartışmaya tahammülümüz yok.


‘DİVAN BAŞKANLIĞI SÜRECİ ETKİLİ OLDU’

SONSÖZ - Peki, sizi il başkan adaylığına götüren süreç nasıl gelişti? 
 
Adaylık ile ilgili bireysel tasarrufum ve ihtirasım olmadı. Benim adaylığım, benim isteğim ya da planım ile çıkmış bir adaylık değil. Kongreler sürecinde bazı ilçelerde divan başkanlığı görevi üstlendim. Bu görevi yerine getirirken kimseyi dışlamadan, ayrıştırmadan takındığım tavır adaylığım üzerinde bir mutabakat sağlamış olabilir. Tercihim bireysel değildir. Genel başkanımızın örgütler ile ilgili talimatı var. Kimse ötekileştirilmeyecek. Partinin diri unsurları ön plana çıkarılacak. Ben divan başkanlığı yaptığım kongrelerde de İzmir ve ülke genelinde görev yaptığım hiçbir örgütte ekstra, bunun ötesinde bir yaklaşım sergilemedim. Genel merkezin gücünü hiçbir zaman hor kullanmadım. Kimseye tepeden bakmadım, kimseyi ‘sen şucusun, sen bucusun’ diye ayırmadım. “Sen aday olacaksın. Sen geri çekileceksin. Ey delegeler; oyunuzu şuna vereceksiniz veya vermeyeceksiniz” de demedim. O görev bir sorumluluktur bizim için. Hassas davranmaya çalışıyoruz. Öyle sanıyorum bu yaklaşım örgütler üzerinde etkili oldu ve partinin büyümesi için siyasetin dengelerinin daha yaygın bir şekilde oturtulabilmesi için benim adaylığımın daha doğru olabileceği kanısı uyandı.
 
SONSÖZ - 4 Haziran günü başkan olarak güne başlarsanız nasıl bir il başkanı olacaksınız?
 
İl yönetiminde iş planını çıkarmadan önce, çok uzun dinleme seansları düzenlemek istiyorum. CHP’nin genel ve yerel yüzünü sivil toplum örgütlerinden, meslek odalarından ve partililerden dinlemek ve anlamak istiyorum. Siyaset aslında algı yönetebilme meselesidir. Biz ne olduğumuzu anlatabiliriz, ancak asıl önemli olan toplumun bizi nasıl anladığıdır aslında. Yerel seçmenin, o ilçede bizi ve belediye başkanını, Büyükşehir faaliyetlerini nasıl gördüğünü doğru anlamalıyız. Ki kendimizi daha net daha doğru anlatabilelim. Bunları dinlerken üzüntü ve sıkıntı duymamalıyız. Bu eleştirileri almalıyız ve özeleştiri yaparak hataları düzeltmeliyiz. Biz ancak bu şekilde oylarımızı artırabiliriz. İzmir’de 28 ilçeyi ya da Büyükşehir’i korumamız yetmez. Partinin oy havuzuna mümkün olduğunca daha fazla oy kazandırmalıyız.
Daha önce de belirttiğim gibi, İzmir önümüzdeki yerel seçimlerde kilit bir kent noktasındadır. AKP İzmir’de iktidar olabilmek için devletin bütün kaynaklarıyla yüklenmektedir. İzmirliler bütün baskıya rağmen iktidarın topyekûn saldırısına direnmektedir. CHP olarak bu direnişin en önünde yer almalıyız.
 
 “Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkma” noktasında direnç gösteren İzmir’e iktidarın uyguladığı baskı ortada. İzmir kamu yatırımlarında aldığı paya bakıldığında ülke sıralamasında 72. sırada. Ödediği verginin kat be kat altında yatırım yapılmaktadır İzmir’e… Büyükşehir Belediyemiz tek başına bırakılıyor ve elinden gelenin fazlasını yapıyor. İzmir’in bu makûs talihinin bir an önce kırılması gerekmektedir. Kent ekonomisinin içinde bulunduğu durum ortada... Büyük şirketler birer birer İstanbul’a kaçmaktadır. Bu da beraberinde beyin göçünü getiriyor. Nitelikli elemanların hemen hemen hepsi İstanbul’a gidiyor. Aslına bakarsanız, ben de bunun en güzel örneğiyim. 2009’da bu sebeplerle İstanbul’a gitmek zorunda kaldım. Ancak, bu bir çözüm değil. Benim gibi, İzmir’e karşı sorumluluk duyan nice arkadaşım için bir şeyler yapılması gerektiğine inanıyorum. İşte bu nedenle İzmir’e döndüm. İzmir’in hak ettiği Avrupa kenti olma yolunda çıkacağı yolculukta bir katkı koymak istedim.
 
Genç, dinamik kadrolarımızla CHP iktidarını İzmir’de devam ettirmek üzere İl Başkanlığı görevine talip oldum. Ötekileştirmeden, dışlamadan CHP’nin İzmir’deki tüm dinamiklerini yeniden bu çatı altında toplayacak kadrolarla bunu başaracağımıza inanıyorum. İşin tüm inceliği insan kaynağını doğru yönetmekle alakalıdır.
 
‘BU YARIŞTA GENEL MERKEZ YOK’
 
SONSÖZ - İl Başkanlığı yarışında kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. Bu süreçte karşı karşıya olduğunuz en zor engel nedir?
 
Şu ana kadar ciddi bir sıkıntı yaşamadım. İzmir’deki sıkıntılar da diğer şehirlerdeki kadar oluyor ancak bu kadar çok belediyenin olması, çok daha fazla yönetilebilecek gücü de beraberinde getiriyor. İzmir’de beni şaşırtan şey, çok fazla işaret demokrasisinin olmasıdır. Herkesin bir yerlerden işaret veya icazet beklemesi beni çok şaşırtıyor. Biz adaylıklarımızı kendi kendimize ifade edebilmeliyiz. Ve ‘ben bunları’ yapacağım diyebiliriz. Ama sürekli adaylıkların arkasına ‘genel merkez işaret etti, genel merkez istiyor’ gibi etiketler yapıştırıyoruz. Genel merkez yok bu yarışta. Genel merkez müdahil olmak istemiyor. Genel başkanımız bunu herkese anlattı. Yetmiyor televizyonlarda da dillendiriyoruz. Genel başkan sandıktan çıkan adayı tebrik edip çalışmak için bekliyor.
 
SONSÖZ - İşaret ve icazet demokrasisi demişken… Sizin için de Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’ın adayı yakıştırması yapılıyor? Bu doğru mu?
 
Oradaki görevim açısından bu algı var ama asla benim körüklediğim bir şey değil bu. Ben asla ‘Evet görmüyor musunuz, beni gönderdiler, beni görevlendirdiler’ söylemini hiçbir yerde kullanmadım ve böyle olduğuna da inanmıyorum. Kişisel iddialarım açısından İzmir’de bir görev olduğunu görüyorum. O görevi daha iyi yapabilecek bir arkadaşım olduğu gün ben onun altında çalışırım. Kişisel bir ihtirasım yok.

‘İL BAŞKANI OLURSAM DAHA VERİMLİ OLURUM’

SONSÖZ - PM üyeliğinden sonra İzmir il başkanlığına talipsiniz. Bazıları bu duruma tenzili rütbe de diyebilir. Sizin için de öyle mi?
 
Benim açımdan bu kesinlikle tenzili rütbe değil. Bu bir parti görevidir. Parti hiyerarşisinde yeri ne olursa olsun üstlendiğim görevleri layıkıyla yerine getirmekten başka bir ihtirasım yok. İçinden geçilmekte olan süreçte İl Başkanlığında daha verimli olabileceğime inanıyorum. Bu nedenle de, bu yönde gelen talebi olumlu değerlendirdim. Ayrıca İzmir gibi partimizin kalesi olarak görülen, kabul edilen bir kentte il başkanlığı yapmak, PM üyeliğinin de üzerinde bir görev ve sorumluluktur. İzmir gibi AKP’nin hedefindeki bir kenti yönetmek demek saldırı altındaki kaleyi korumak demektir. Önümüzdeki yerel seçimlerde Türkiye’nin gözü İzmir’de olacak çünkü…


‘İZMİR HEP BENİM YUVAM OLDU’

SONSÖZ - Size yönelik en büyük eleştiri İzmir’de oturmamanız üzerineydi. Bu eleştiriyi nasıl yanıtlıyorsunuz alanda?
 
Şükür ki partililiğime ya da ideolojik birikimime söyleyecek söz bulamıyorlar. Eleştirmek adına sadece İzmirliliğim ile ilgili konular konuşuluyor. Şunun altını son kez çizmek istiyorum. 3 yıl öncesine kadar İzmir’de yaşadım. Siyasi yaşamım bu kentte şekillendi. 2009’da İstanbul’a gitmek bir zorunluluktan ibarettir. İzmir benim her zaman yuvam oldu. 3 yıllık kısa ayrılık bu kente karşı duyduğum sorumlulukları yerine getirmeme hiçbir şekilde engel olmadı. Kongre yarışında böyle şeylerin gündeme gelmesini ise, normal karşılıyorum.
 
SONSÖZ - Bazı vekillerin bu süreçte açıkça taraf olduğu gözleniyor. Milletvekillerinin taraf olması size bir rahatsızlık veriyor mu?
 
Destek konusunda sıkıntı yaşamıyorum.  Benim itiraz noktam, sayın genel başkandan yetki alınmış gibi insanların bunu kullanmasıydı. Böyle bir yetki yok. Böyle bir yetki almadı kimse. Sayın Genel Başkan’dan alınmış bir yetki varmışçasına, ‘Biz burayı düzenleyeceğiz, biz burayı tanzim edeceğiz, sen aday ol, sen olma’ tavırlarına tepki gösterdim. Bunu Levent olarak yapmadım. Genel başkanı korumak adına yaptım. Bunu yapmak zorundayım.
 
SONSÖZ - Başkan Aziz Kocaoğlu’nun kongreye ilişkin görüşlerini aldınız mı? Olası rakiplerinizden birini desteklediği iddia ediliyor çünkü.
 
3 Haziran’daki kongreyi çok abartıyoruz. Kongre parti içinde bir yarıştır. Bir kişi ipi göğüsler, görev alamayanlar da çalışmalarına devam eder. Herkes tabiî ki istediği kişiyi destekleyebilir. Geçen hafta da Sayın Başkanımızı ziyaret ettim. Kongre sürecini değerlendirdik. Görüşlerini aldım. Seçilirsem bir sorun olacağını sanmıyorum. Parti siyasetini de profesyonel olarak yürütmeliyiz. Kongremiz biter. Ertesi gün herkes partililik ve varsa kurumsal görevlerinin başına döner. Bu kongrenin kaybedeni olmamalıdır. Her şeyden önce CHP’nin kazanacağı bir yarış olmalıdır. Ben öyle olacağına inanıyorum. Önümüzde kritik bir yerel seçim var ve bu seçimde CHP’nin tüm fertlerine eksiksiz ihtiyacımız var. Sen kaybettin ben kazandım deme lüksümüz yok.

‘RESMİ AÇIKLAMA 29 MAYIS’
 
SONSÖZ – Adaylık kararınızı ne zaman resmileştireceksiniz? Şu anda örgüt bazındaki destek durumunuz nedir?
 

İzmir örgütünün hemen her noktasından destek alıyoruz şu anda. 30 ilçenin tamamından… Amacımız İzmir’de siyaseti daha geniş bir alana yaymak. Belirli bir yapının belirli bir kesimin adayı olarak öne çıkmak değil derdimiz. İzmir siyasetindeki sıkışmayı çözmek ve belirli bir dar kadronun siyasette tek başına egemen olmasının önüne geçmek için ortak akılla, geniş bir tabanın desteğiyle yolumuza devam ediyoruz. Şu an için planımız 29 Mayıs Salı günü adaylık kararımızı resmileştirmek yönünde. Örgütsel desteğin şu anda bile yarışı kazanmaya yeteceğini görüyoruz. Ama tabi ki 3 Haziran’da son sözü İzmir delegesi söyleyecektir. Buradaki tek amacımız CHP’deki değişim sürecinde yaşanan aksaklıkları gidermek, eksiklikleri tamamlamak… Sayın Genel Başkanımızın 26 Şubat’taki kurultayda da söylediği doğrultuda kimseyi ötekileştirmeden, partimizin tüm gücünü bir araya toplayarak, herkesin eşit ulardarda siyaset yapabileceği bir alan yaratarak, daha güçlü, daha iri ve daha diri bir örgüt yapısı kurmaya çalışacağız. Bundan sonra kimse ‘şucu, bucu’ diye tanımlanmayacak. Herkes CHP’nin eşit bir üyesi olarak Sayın Genel Başkanımız tarafından açılan bu yeni bu beyaz sayfada kendini yeniden ifade edebilecek. Ve her partili bundan sonraki kaderini kendisi çizecek. O da onun ne kadar çalıştığıyla partiye ne kadar faydalı olduğuyla halka ne kadar hizmet ettiğiyle doğru orantılı olacak. Özetle İzmir örgütünde herkesin elini taşın altına koyabileceği, kaybeden arkadaşlarımızın da kucaklanacak CHP’yi asıl hedefimiz olan iktidara taşıyacak bir yapı üzerinde çalışıyoruz. Örgütümüzün desteğiyle bunu başaracağımıza inanıyorum.

 
Kara kutu değil, CHP’nin en genç il başkanıyım
 
17 ay boyunca iki konuya çok üzüldüm
YORUMLAR
Toplam 20 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
SEMİRAMİS LEWİS 5 Haziran 2012 Salı 12:41

BU SAATTEN SONRA KİMSE ALEVİLERE ATIP TUTMASIN ALİ BAŞKANIM YOLUN AÇIK OLSUN

Yorumu oyla      25      7  
Hüseyin Yakut 4 Haziran 2012 Pazartesi 22:46

Levent kardeşim.Senden ricam İstanbul'a geri dönmendir.Senin buradan aday olman İzmir'de yıllardır siyaset yapan parti emekçilerine hakaretttit.Sırf Aziz Başkan'a karşı oldukları için seni destekleyen ilçe başkanları ve belediye başkanları olmasa acaba 10 oy alırmıydın.Bir de bu ağız kalabalıklığını da bir yana bırak.Gören 25 yılını İzmir'e hizmetle geçirdiğini sanacak.

Yorumu oyla      17      7  
2 Haziran 2012 Cumartesi 16:44

KARŞIYAKA KONGRESİNDE DİVAN BAŞKANIYDINIZ ORADA GERÇEKTEN GÜZEL SAYFALAR AÇTINIZ BU SAYFALARI ŞAAYET HASBELKADER İL BAŞKANLIĞINA SEÇİLİRSENİZ LÜTFEN AÇMA ÇÜNKÜ O TAVRINIZ SANIRIM TARİH BOYUNCA OMUZLARINDA YÜK OLARAK KALACAK PARTİLİ OLMAYAN GENÇLERİN KADIN ADAYIMIZI YUHLATIRKEN NEDEN SESSİZ KALDINIZ ????????????????

Yorumu oyla      14      7  
Bilal-İzmirli 30 Mayıs 2012 Çarşamba 11:36

PM üyesi Levent Eyipişiren bizim (CHP)YÜZ AKIDIR ONURUDUR İL Başkanlığına adaylığı hayırlı yolu aydınlık olsun....Şahsi fikrim PM üyeliği genç arkadaşımızın ondan kendisinin ve partimizin faydalanacağı ve kendini kanıtlıyacağı yerdi.kendi fikrim birileri gaz verdi ve önünü kesmek istiyorlar daha yukarlara çıkmasın diye dilerim daha yukarılara çıkar genç arkadaşımız ve tüm partili gençlerimiz.CHP Vatandaş.

Yorumu oyla      15      10  
mertgul 30 Mayıs 2012 Çarşamba 08:35

Eyipişiren sen odtü mezunu da olsan bir kere cem evi mensupları ali engini seçmeye karar verdiler.Delegelerin %80 TSE(Tunceli sivas erzincan) kökenli sen ağzınla kuş tutsan nafile.Bunlar chp yide yok ettiler.

Yorumu oyla      14      12  
OSMAN BOZKURT 28 Mayıs 2012 Pazartesi 09:56

Yücel bey.! Sizin Tacettin beyi desteklediğinizi herkes biliyor ama birde arkasından konuşanları görebilseniz.Siyaseti artık herkes biliyor ve herkes son noktaya oynuyor.Sayenizde tüm örgüt Amatör ruhunu kaybederek bilmeyen profesyonel oldular.Ancak Ali engini de atmayın Sizede hayırlısı olsun ancak Tacettin beyle değil örgüt kavgalı ve sindirildi.Konuşmaz edildi.

Yorumu oyla      13      7  
27 Mayıs 2012 Pazar 23:04

Bu yarışta genel merkez yok diyen Eyipişirenin kendisi Genel merkez yöneticisi. izmir'i sanki başka parti kazandı, Yeni CHP nin yeni yöneticileri siz yönetemezsiniz diyor CHP lilere. Gürsel Erol İzmir'de de İstanbuldaki gibi Genel merkezin adaylarının arkasına sıralıyor herkesi. Listeyi yapmayı genel merkez adaylarına bıkan CHP li başkanlar şlimdiden kaybetmeyi kabul etsin. Zaten bu oyunun tek kazananı var Yeni CHP ama kaybeden CHP ve İzmir.

Yorumu oyla      13      7  
deniz 27 Mayıs 2012 Pazar 13:56

Plaza Saray yorumcusu arkadaşlar dört haziranda chp kazanacak siz kaybedeceksinz .......

Yorumu oyla      12      5  
öner 27 Mayıs 2012 Pazar 01:03

aman beyaz sayfa açmayın gidin istanbul da işinize bakın

Yorumu oyla      21      12  
yücel özen 27 Mayıs 2012 Pazar 00:32

eger bu yorumlar doğruysa benim konuştuğum menderes ilçe başkanları bana farklımı konuştular ben alaattin bey ve aziz beyin mendereste yaptığı görüşmelerde tüm ilçe başkanlarının tacettin başkanı desteklediğini ve aziz beyin ısrarına rağmen ilçe başkanlarını geri adım atmadığını ve tacettin bayırı destekledikleri bilgisini aldım.

Yorumu oyla      14      18  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Kara kutu değil, CHP’nin en genç il başkanıyım
O CHP örgütünün son günlerde adını en sık duyduğu hakkında en çok konuştuğu, ...
Cenazem kalabalık olsun yeter!
Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol göreve geldiği günden bu ...
'İzmir'de sağlık çıtasını yükselttik'
Medical Park İzmir Genel Müdürü Veysi Kubba, İzmir’de sağlıkta devrim ...
 
'Bizi artık Atatürk bile kurtaramaz!'
Berhan Şimşek İstanbul İl Başkanlığı görevinden uzaklaştırıldıktan sonraki ...
Erkek ıslah evi açmayı düşünüyorum
Karabağlar Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduktan 3 yıl sonra, ilk kapsamlı ...
İzmir pasta fırınından ekmek çıkartıyor!
Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı (ESİAD) Bülent Akgerman, ...
 
Yönetmeye değil halkı örgütlemeye geldim
Egedesonsöz ekibi Ümit Yaldız, Fahrettin Dokak, Gönül Soyoğul ve Can Özlü’nün ...
Hedef, her 4 kişiden 3’ünün oyunu almak
Belediye başkanlarının 3’üncü yılı 29 Mart’ta dolarken, Egedesonsöz ekibi ...
Her belediye başkanının gönlünde Büyükşehir vardır
Ümit Yaldız, Fahrettin Dokak, Gönül Soyoğul ve Can Özlü’nün sorularını ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
80’lik güzeller zamana nasıl ‘dur’ dediler?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
En popüler üçüncü içecek
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva