RÖPORTAJLAR
8 Kasım 2016 Salı

Ege yenilenebilir enerji üssü olacak!

ENSİA’nın kurucu başkanı Hüseyin Vatansever, derneğin yol haritasını ve enerji politikalarına bakış açısını Egedesonsöz’e değerlendirdi. 

Ege yenilenebilir enerji üssü olacak!

Onur DENİZ/EGEDESONSÖZ - Türkiye’nin  1 milyar 776 milyon dolarlık cari açık pastasında en büyük dilime sahip enerji sektörünün İzmir’deki paydaşları yerli yatırımcıları Enerji Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ENSİA) çatısı altında birleşti. 

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) bünyesindeki çalışma grubu ile  uzun yıllardır yenilenebilir enerjinin bölgede geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için çalışan sanayiciler, ENSİA ile birlikte enerjiyle ilgilenen herkese kapılarını açtı.

ENSİA’nın kurucu başkanı Hüseyin Vatansever, derneğin yol haritasını ve enerji politikalarına bakış açısını Egedesonsöz’e değerlendirdi. 

Yenilenebilir enerji ekipmanları imalatında İzmir ve Ege Bölgesi’ni üretim üssü yapma hedefiyle yola çıktıklarını ifade eden Vatansever, Türkiye ve İzmir’in enerji potansiyelini değerlendirirken İzmirli sanayicilere yatırım çağrısı yaptı . 

Aynı zamanda Bergama Organize Sanayi Bölgesi Başkanı görevini sürdüren Hüseyin Vatansever, Bergama’ya yaptığı dev yatırımla gündeme oturan Danimarkalı enerji devi LNB Power’ın Türkiye’ye örnek yatırım hikayesini anlattı.

YENİLENEBİLİR ENERJİ EKİPMANLARI ÜRETİM ÜSSÜ OLMAK
EBSO içerisinde uzun süredir oluşturduğunuz çalışma grubunda faaliyet gösteriyordunuz. Sektördeki sanayiciler neden bir dernek çatısı altında toplanma kararı aldı? 

EBSO Yönetim Kurulu Çalışma Grupları var. Çevre, üniversite sanayi işbirliği, gümrük, kentsel dönüşüm, gıda, gibi her bir üyemizi yakından ilgilendiren ortak konularda faaliyet gösteriyorlar. Bu çalışma grupları ilgili paydaşlar, meslek komiteleri, üniversite ve EBSO üyelerinden gelen görüşleri, fikirleri olgunlaştırarak yönetim kuruluna sunmakta.  EBSO’da 8 yıl önce Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu’na başkanlık yapmaya başladım.  Çalışma grubunda yer alan 28 kurum / kuruluş ile işbirliği yaparak sektöre dönük, yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği gibi konularında 23 adet etkinlik yaptık. Enerji kümelenmesiyle ilgili bir yol haritası çalışması ve enerji ile ilgili firmaları hem yatırımlar bazında, hem sektörün yol haritası bazında, hem de enerji alanında faaliyet gösterenleri kaynaştırmak için çalışmalar yaptık. Bununla ilgili bir yol haritası kitabı çalışması yapmak istiyoruz. Bu çalışma bizim tek başımıza yapacağımız bir çalışma değil. Yerel dinamik olarak İzmir Kalkınma Ajansı, üniversiteler, ilgili sivil toplum örgütleri ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ile yürüteceğimiz bir çalışma.  Bu kümelenme çalışmalarının odağında yol haritasını İZKA’yla birlikte planlamıştık. Daha sonra geçen sene Mart ayında Enerji Bakanlığı’na gittik. Orada da özellikle yenilenebilir enerji ekipmanları ve komponentlerini üretmeye yönelik olan yönetmeliklerle ilgili görüşmelerimizi ifade ettik.  Orada şöyle bir sonuç çıktı. ‘Bu sektörde sizin bakış açınızda özellikle sanayici bakış açısıyla yerli ekipman üretimini konu almış bir derneğe ihtiyaç var, sizin bir an önce dernek kurma çalışmalarına başlamanız lazım’ dediler bize. Bizim de zaten böyle bir düşüncemiz vardı. Enerji  Bakanlığı’nın da manevi teşvikiyle 27 Temmuz 2016 tarihi itibariyle derneğimizi kurduk. 

İzmir de çok sayıda farklı sektörlerde dernekler var. Sizin bu derneklerden bir farkınız var mı? ENSİA’nın vizyonu nedir?
Biz alternatif bir dernek olarak kurulmadık. Bizim çok temel bir vizyonumuz var. Bizim amacımız, Türkiye’de özellikle cari açığa büyük etki eden petrol, kömür gibi cari açığın neredeyse yüzde 90’ını oluşturan ithalatı azaltmak adına yerli ve yenilebilir enerjiyle ilgili cihaz üretimlerini, makine üretimlerinin ülkemize ve bölgemize getirilmesidir. Bizim yaklaşımlarımız tabi ki sanayici yaklaşımı. Biz ENSİA’da bilinçlendirme toplantıları yapacağız… Ama hedefimiz, daha fazla proje bazlı çalışmalar yaparak buraya yabancı yatırımcıların gelmesi ve ülkemizde enerji ile ilgili çalışan firmaların bölgemizde yoğunlaşmasını sağlamak. Yani sanayici bakış açısıyla yenilenebilir enerji cihazlarının üretiminde Ege Bölgesi’nin üretim üssü olması.  Bizim Bergama Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı olmamamız dolayısıyla da 3 sene önce göreve geldiğimizde bu vizyonu orada da ortaya koymuştuk.  Bu amaç doğrultusunda yaptığımız temaslarla yenilenebilir enerji ekipman üretimine verilen desteklerin,  teşviklerin arttırılması ve bunlarla ilgili yerli ve yabancı firmaların yatırım yapması bizim için en belirleyici unsur. Ama bunu yaparken küçük olsun benim olsun mantığıyla değil, her birimiz bir işin ucundan tutalım, her birimiz bir konuyu kendimize görev olarak kabul edelim ve o çerçevede yürürken de bütün sivil toplum kuruluşlarıyla derneklerle, vakıflarla işbirliği içinde olma anlayışı içindeyiz. Ayrıştırıcı bir tarzımız hiçbir zaman olmayacak. Her zaman kucaklayıcı birlik bütünlük şeklinde hareket etme anlayışı içinde olacağız. 

ENERJİNİN YOL HARİTASI 
9 Kasım’da bir panel çalışmanız var bunun içeriğinde neler yer alacak?

9 Kasım 2016’da EBSO’da yerli ekipman üretimi paneli düzenleyeceğiz. Paneli EBSO Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu olarak yapıyoruz. Ama bir ayağında İzmir Kalkınma Ajansı var, bir ayağında Ekonomi Bakanlığı var, ENSİA var, bir ayağında Enerji Bakanlığı var, bir ayağında Sanayi Bakanlığı var. Bunların hepsinin farklı farklı yapacağı görevler var. Hakikaten ses getireceğine inandığımız bir etkinlik olacak.  Bu panelde Yenilenebilir enerjide yerli ekipman üretimi detaylı şekilde ele alınacak. Buradan bir sonuç bildirgesi ile de devletin ve özel sektörün yön vereceği bir sonucu çıkarmayı planlıyoruz.  Bizim amacımız toplantı yapmak için toplantı yapmak değil. Her yerde çok sayıda toplantı var, çalışma var. Ama bu çalışmalar sonra ne oluyor onları bilmiyoruz. Onların takibi, söylenen sözlerin gerçekleştirilmesi ile ilgili eylem planlarını çok göremiyoruz.  Biz o anlamda da ENSİA olarak farklı olacağız. Dolayısıyla devlet ile ilgili kısımları takipte, bölgemizdeki paydaşlar ve ENSİA olarak ortak çalışacağız. Uygulama noktasında da Bergama Organize Sanayi Bölgesi olarak söylediklerimizi hayata geçirmek ile ilgili çalışmalar yapacağız. Bizim tüm amacımız hedefimiz bu… Bu çerçevede de herkese kapımız açık. Enerji dostu olan, enerjiyi seven, enerjiye iştigal eden ve etmek isteyen yerli yabancı her türlü firma ve kişiye kapımız açık. Onların da derneğe katılmasını ve katkı koymasını bekliyoruz, istiyoruz.

BİZİM ÜLKEMİZDE BİZİM İŞÇİMİZLE ÇALIŞIYORSA YERLİDİR 

İzmir’de enerji yatırımlarında son dönemde bir artış görüyoruz. Özellikle yabancı yatımcıların İzmir’de dev yatırımlarını görüyoruz. Yerelde üretim vizyonunda yabancı yatırımcılara bakış açınız nedir?


Bizim şöyle bir yaklaşımımız var. Bizim ülkemizde yatırım yapan, bizim ülkemizde fabrika kuran, bizim ülkemizin insan kaynağı ile çalışan, tedariğini Türkiye’den sağlayan firmaları yerli kabul ediyoruz. Firma ülkemize gelmişse, yatırımını yapmışsa, burada çalışma içine girmişse, buranın işçisiyle, buranın mühendisiyle çalışıyorsa, buranın sanayicisi ile işbirliği yapıyorsa yerlidir.  Yerlilik noktasında bakış açınız bu kadar net bizim “ülkemizde üretiyor ise” yerlidir. Tek ilave beklentimiz yenilenebilir enerji sektörünün ihtiyaç duyduğu malzeme, hammadde ve komponent tedariğinin de Türkiye’den yapılmasıdır. 



TÜRKİYE’YE ÖRNEK LM WIND POWER YOLCULUĞU

İzmir’de uzun zaman sonra en büyük yatırımlardan birini Danimarkalı Rüzgar Enerji Santrali kanat üreticisi LM WIND Power yaptı. Bu firmanın Bergama’yı seçmesinde ne etkili oldu? 


Bu aslında çok önemli bir konu. Bizim ülkemizde de dikkatle izlenmesi gereken bir yolculuktu.  Biz hep şunu söylüyorduk, yenilenebilir enerji ekipmanları üreten firma, ister yerli olsun ister yabancı olsun bu ülkenin hangi organize sanayi bölgesinde yatırım yapacaksa Türkiye olarak bu firmalara 5. bölge teşviki verelim. 5. Bölge teşviki konusunda da Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak Sayın Başkanımız Ender Yorgancılar da bizi yalnız bırakmadı. Her konuda destekledi. Bütün İzmir milletvekillerine, bakanlıklara diğer sanayi odalarına, kurumlara yazılar yazdık. Benzer yazıları Bergama Organize Sanayi Bölgesi olarak da yazdık.  Bu noktayı katıldığımız her toplantıda her etkinlikte dile getirdik. Fuarlarda dile getirdik. Bergama Organize Sanayi Bölgesi olarak fuarlarda stantlar açtık. Ankara'ya gittiğimizde Enerji Kongresi'nde herkesin içinde bunu ifade ettik. Ciddi anlamda destek gördük. Çünkü yerli ekipman üretim konusu ülke olarak ıskaladığımız bir alan gibi görünüyordu. Halbuki o kadar önemli ki… Bir taraftan yüzde 90'lara varan hammadde ithalatı var cari açık içerisinde. Bir tarafta da yenilenebilir enerji ile ilgili yatırım yapan yatırımcıların her projesinde ortalama yüzde 71.4 oranında bütün bu komponentlerin tamamını yurtdışından ithal ediyoruz.  Yani bir de o şekilde cari açığa katkıda bulunuyoruz. Yani bu yüzde 71.4 azaltmak için bizim önerimiz, 5.Bölge teşviki olsun şeklindeydi. 5 senelik süreçten sonra nihayet 2015 yılının Kasım ayında yönetmelik çıktı. O yönetmelik tam da bizim söylediğimizi söylüyordu.  Rüzgar enerjisinde kanat, türbin ve jeneratör üreticileri, eğer bizim bölgemizde yatırım yaparsa bu yatırımlar 5. Bölge teşviki içerisinde sayılacak. Biliyorsunuz İzmir 1. Bölge… Dolayısıyla bu bizim EBSO olarak da yıllardan beri söylediğimiz bir şey. İzmir haksızlığa uğruyor, yatırımcı gelmiyor sorununu aşmanın da bir yoluydu aslında. 

15 TEMMUZ’A RAĞMEN DEV YATIRIM 
LM WIND Power firmasını biz tanımıyorduk. 5. Bölge Teşviği çıktıktan sonra bizle temasa geçtiler. Davet ettik, Bergama Organize Sanayi Bölgesi’ne kalabalık bir heyetle geldiler. LM WIND Power yöneticileriyle toplantılar yaptık.  Organize sanayi bölgemizi fiziksel olarak da gördüler. 6 aylık görüşmeler neticesinde Bergama OSB’de yatırım yapmak istediklerini söylediler. Kısa bir sürecin ardından 13 Temmuz’da noterde sözleşme imzaladık. Ayın 15’inde sembolik olarak onların parselinde iş makinalarıyla bir kazma vurma töreni gerçekleştirdik. Ayın 15 inde saat 20.30 gibi televizyonda garip haberler çıkmaya başladı. Saat 22.30 itibariyle belli oldu ki bir darbe girişimi var. O gün kazma vurmuşuz, el sıkışmışız, ayın 18’inde bizim avansımız yatacak… Yani bir İskandinav ülkesinde 500 sene de olmayacak işler, bizim ülkemizde 5 saatte oldu. Bir taraftan ülkeyle ilgili, bir taraftan da LM WIND Power yatırımı ile ilgili belirsizlik bir durum olacağından endişe duyduk.  



BİZ HİÇBİR YERDE TARLAYA YATIRIM YAPMADIK

Süreçle ilgili bir arkadaşımızın ifade ettiği bir konu gerçekleşti. Arkadaşım bana dedi ki; ‘Sizin yaptığınız şuna benziyor. Benim elimde bir kahve fincanı var oturduğum yer seramik ben bu kahve fincanını bin kere yere bıraksam bininde de kırılır. Ama sizin fincan bir kere kırılmadı, fincan havada kaldı’ öyle bir mucize aslında. Neticede LM WIND Power firması da bize hiçbir telefon etmeden, ‘bu ülkede neler oluyor’ demeden ayın 18’inde taahhüt ettiği bedeli ödedi. Sonradan geldiklerinde kendilerine sordum; firma bize, ‘Biz Türkiye'nin geleceğini aydınlık olduğuna inanıyoruz’ dedi. ‘Siz o kadar inançlı bir şekilde bizi aydınlatmak için çalıştınız, yardımcı oldunuz.  Biz çok büyük  bir fon firmasıyız. Dünyada 10 ülkede toplam 14 tane fabrikamız var.  Burası 15. fabrika olacak. Biz hiçbir yerde bir tarlaya yatırım yapmadık. Ama sizi görünce ekip olarak size güvendik ve yatırım yapma kararı aldık’ dediler. Bu çok önemli. Motivasyonumuzu arttıran bir konu oldu, emeklerimiz zayi olmadı. 

TEŞVİKLER GENİŞLETİLİRSE BOSBİ ARAZİSİ 1 YILDA YETMEZ HALE GELİR DİYE DÜŞÜNÜYORUZ 
2 hafta önce de LM WIND POWER General Electric ile yaptığı görüşmeleri açıkladı. 1 milyar 650 milyon dolara şu anda LM WIND Power firmasını General Electric satın aldı. Yani bizim müşterimiz şu an General Electric. Bu firma dünyanın çok önemli bir firması, söylemeye gerek yok.  LM WIND Power sadece kanat üretiyordu. Ama General Electric her şeyi üretiyor. Dünyanın birçok ülkesinde fabrikaları var. Bu süreçler tamamlandığında onların üretim sahaları da çok gelişecek ve yan sanayileri de buraya gelecek. Bizim Bergama Organize Sanayi Bölgemizdeki 1 milyon 165 bin metrekarelik sanayi parseli önümüzdeki bir yılda bize yetmez hale gelebileceğini düşünüyoruz.  Ayrıca yine şu anda Türkiye’de yatırım yapmayı planlayan başka bir Danimarkalı firma daha var. 

Bu firma hangi sektörde faaliyet gösteriyor?
Enerji sektöründe dünya devi bir firma. Türkiye'deki rüzgar enerjisinin de çok önemli bir bölümünü yapıyorlar yıllardır. Ekonomi Bakanlığı ile de firma ile ilgili görüşüyoruz. Gerekirse oraya bir heyet ile, o firmayı ziyaret edeceğiz. Bu firma yatırım yapacaksa bu vizyona sahip sadece Bergama Organize Sanayi Bölgesi var. Bu firmanın OSB’mize yatırım yapması en doğrusu olur. Türkiye’ye gelsin diye teşvik etmeye çalışacağız. 

GEÇMİŞTE ÇOK BÜYÜK HATALARIMIZ OLDU 
İzmir’in rüzgarı, güneşi, yer altı kaynakları yıllardır biliniyor. Neden sadece son dönemlerde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasında yatırımlar bu bölgede arttırıldı? 

Bu soruyu iki türlü cevaplamak lazım. Bir; Avrupa ülkeleri güneş ve rüzgar ile ilgili enerji yatırımlarında yaklaşık 50 sene önce yola çıktıkları için bütün imkanları değerlendirdiler. Ciddi yol aldılar. Onların pazarları bu anlamda doydu. Hükümetler de bu konudaki destekleri azaltmaya başladılar. Bunu Almanya'da da görüyoruz, Danimarka'da da görüyoruz diğer ülkelerde de görüyoruz.  Artık oradaki potansiyellerin sonuna doğru geliyorlar.  Şu anda bu ülkeler enerji giderlerinin yüzde 70 – 80’ini yenilenebilir enerji ile karşılıyorlar. Danimarka'nın, İzlanda’nın ve Norveç’in  2050'de enerji ihtiyaçlarının yüzde yüzünü yenilenebilir enerji ile karşılama hedefi var… Biz Danimarka'ya gittiğimizde İzmir Kalkınma Ajansı ile birlikte çok kapsamlı bir çalışma gördük. Kopenhag’da 40’a yakın enerji kümelenmesi vardı.  Üniversite ve devletle çok iyi işbirlikleri içindeler. Artık etle tırnak gibi olmuşlar. Gerçekten de birbirlerine muazzam güveniyorlar. Tam bir takım olmuşlar. Teknoloji sürekli geliştiriliyor. Bizler 1., 2. ve 3. sanayi devrimini idrak edememiş bir ülkeyiz. Şimdi 4. sanayi devrimini konuşuyoruz ama ülkemizde eğitim kalitesinin düşük olması sebebiyle nasıl olacak bilemiyorum… Avrupa özellikle teknik eğitimde çok ileri gitti. Dolayısıyla teknolojiyi üretiyorlar. Katma değeri metalden veya plastikten elde etmiyorlar. Mühendislikten elde ediyorlar, yani katma değeri bilgi ile yaratıyorlar.  

İkincisi bizim geçmişte çok büyük hatalarımız oldu ülke olarak. Özellikle bu doğalgaz çevrim santralleri… Bunları EBSO’da çok ifade ettik.  Bu santraller, kaynağı dışa bağımlı yatırımlardır, ekonomik ömürleri 20 yıl ile sınırlı yatırımlardır. Doğalgazın vanası elimizde değil, doğalgaz stratejik ve siyasi bir yakıt dedik. Bugün örneğin Rusya ile iyisiniz yarın kötü olabilirsiniz veya petrol konusunda diğer ülkelerle aynı duruma düşebilirsiniz. Siyasi iklime göre bunların seyri değişir. Biz 12 yıl önce bu yatırımlara çok fazla bel bağlamayalım dedik. Bir başka söylemimiz daha vardı.  Sürekli bir nükleer enerji yönlendirmesi var ülkemizde. Nükleer enerjiyi yapmamız lazım evet. Ama ne zaman yapmamız lazım? Biz bunu söyledik hep. Bizim yerli kaynaklarımızı yenilenebilir kaynaklarımızın önünü açalım, onları arttıralım ondan sonra nükleer enerjiye hala ihtiyaç varsa konuşalım. Sanayinin kullanımı için nükleer enerji gerekiyorsa tamam; nükleer enerjiyi yapalım.  O zaman biz böyle konuştuğumuz zaman bir de şöyle demişlerdi; ‘Siz bu ülkenin enerji problemini yenilenebilir enerji ile mi çözeceksiniz? Bütün ülkeler ancak bunun yüzde 10'unu yüzde 20 sini sağlıyor. Az önce söylediğimiz Danimarka örneği veya Almanya örneği var. Almanya’da 25 Temmuz 2015 günü bütün enerji ihtiyacının yüzde 78’ini yenilenebilir enerji kaynakları ile sağladılar.  Artık bizim ülkemizde de bu gerçekler görülmeli. Doğalgaz çevrim santralleri çalışmıyor ve çok zor durumda. Çünkü doğalgaz maliyeti ürettiğiniz elektrik maliyetinden işletme giderlerinde koyduğunuzda daha yükseğe geliyor. Dolayısıyla yerli kaynaklar ve yenilenebilir kaynakların önemi daha fazla ortaya çıktı. Bir de artık yönetimsel olarak bu bilinci daha iyi gördüğünüz, daha iyi yaşadığımız için bu yenilenebilir enerji ile ilgili ekipman üretiminin önüne açmak noktasında biraz daha farklı davranmaya başladık siyasi aktörler olarak da bunu söyleyebilirim. 



DEVLETİN ÖZEL SEKTÖRLE ORTAK OLMASI LAZIM 
Yaşanan süreçte yenilenebilir enerjiye yeni bakış açısı yeterli olacak mı?

Bu yetmez. Aynı bu rüzgar sektöründe olan teşviklerin benzeri, güneş enerjisine de verilmesi lazım. Güneş enerjisinde inverter üretimi var mesela. Devlet kendisi özel sektörle beraber hücre üretimine ya da film üretimini desteklemesi lazım, hatta bu yatırımlara ortak olması lazım. Bunlar çok büyük yatırımlar. Özel sektör bunu tek başına göze alamayabilir. Ama devlet bunlara girerse, özel sektörle birlikte yürürse,  belli bir süre sonra bunun oturduğu noktada diyebilir ki ‘ben artık payımı azalttım. Sen bundan sonra yoluna devam et’ bunu yapması lazım devletin. Aynı şeyi Biyogaz ile ilgili yapmak lazım. Bölgemiz ve ülkemiz jeotermali çok olan bir ülke. Bunu önemsemek lazım. Çanakkale'den Gaziantep'e kadar çok ciddi bir rüzgar potansiyeliniz var. Artık bunları daha iyi görmeliyiz. Enerji cihazları üretiminde teknoloji çok hızlı ilerliyor. 7 m/sn yerine 3 m/sn, 2 m/sn rüzgar hızında çalışacak türbinler üretiliyor. Günümüzde biz şunu da savunuyoruz; 1 megavat ve üstü tribünler üretilsin tamam onun altındaki üretimlere daha çok ihtiyacımız var. Yani bunları bireyselleştirme anlamında bunları çok ihtiyaç var. Üstelik bunlar daha küçük kapasiteleri olduğu ve lisans gibi konuları da içermediği için işletmesi kolay olacak. Dağın başında bir tarlanız var, kuyunuz var. Nasıl sulayacaksınız?  Oraya bir rüzgar gülü koyarak oradaki ihtiyaçları çevreyi koruyarak yapabilirsiniz. Artık bu üretimlere yönelmemiz lazım. 

GÜNEŞ ENERJİSİ İMAR PLANLARINA GİRMELİ 
Güneş de aynı şekilde. Bizim imar kanunlarımızın, belediyelerimizin yeni güneş konseptine uygun bir şekilde yapılması lazım. Yeni yapılacak binaların çatılarında o şartları koymamız lazım. Güneş panellerini çatı ile uyumlu, çatının taşıyabileceği yükte dizayn edilmesi lazım.  Çatı planlarının imar planlarına girmesi gerekiyor. Bireyselliğin önü açılsın. Dolayısıyla bu anlamda belediyelerle de bu konuları konuşacağız. Konu aslında bir bilinçlenme meselesi. Biz hepimiz o bilince geldiğimiz zaman, en ucuz olan, bize ait olan,  bizim kendi enerjimiz harcadığımız zaman;  inanıyoruz ki her türlü güçlük aşılacaktır. Her türlü teşvik de çıkacaktır. Bunlar iki kere iki eşittir dört konular. Bunları artık çok fazla tartışmaya açık konular da değil. Rakamlar ortada. A siyasi partisi,  B siyasi partisi meselesi değil. Ülke meselesi.  Bu şekilde bizim dernek olarak da projemiz var. Ülkemizde 12 sanayi odası var. 12 sanayi odasının hiçbirinde Enerji çalışma grubu yok. Bu görüşü bireysel olarak ifade ettiğimizde farklı oluyor, kurum olarak ifade ettiğimizde farklı oluyor. Dolayısıyla hem EBSO diğer odalardan farklı bir misyon üstleniyor, hem de yeni kurduğumuz ENSİA temel olarak bu kavramların takipçisi olacak. 

İZMİRLİ SANAYİCİ YOL ALMADAN YATIRIM YAPMIYOR 
İzmir’deki yatırımcıların yenilenebilir enerji ekipmanları üretimine bakış açısı nasıl? Yerli yatırımcıda böyle bir potansiyel görünüyor mu? 

Ben burada şahsi görüşlerini ifade etmek istiyorum. İzmir'in sanayicisi temkinli yeni konularda. Belirli bir işi yol alıp belirli bir noktaya gelmeden oraya yatırım yapmayı düşünmüyor. Sanayici büyüklerimin bir çoğu belki bana sitem edecektir ama gerçek bu. 

GÖZÜNÜZ KARA OLSUN 
Neden? 

Çünkü bakın bugün Konya, Van, Mersin gibi iller çok ciddi yatırımlar yapıyor. Bunu hem belediyeler anlamda hem sanayiciler anlamında söylüyorum.  Özellikle güneş ile ilgili çok ciddi bir atak içerisindeler. İzmirli yatırımcılara göre çok fazla rol alıyorlar, görev alıyorlar. Neden öyle oluyor? Belki heyecanları bizden daha fazla. Belki kaynak anlamında Anadolu kaplanları düşüncesiyle şevkle, heyecanla o kaynakları yaratacak işbirliklerini beraber yapabiliyorlar. Bizim Ege'de de bunun biraz daha yavaş işlediğini görüyoruz. Burada ‘bakalım bu işin sonu nereye varacak? Ondan sonra biz de yaparız’ yaklaşımı var. Belki de şöyle bir şey var; kendi işinden karsızlıktan şikayet eden bir noktada olan bizim KOBi’miz günlük telaşları içerisinde bunu göremiyor, yakalayamıyor. O gene şikayet etmeye devam ediyor. Halbuki kendi işini geliştirme noktasında biraz farklı bir bakış açısı ile yaklaşsa farklı olacak. Enerji konusu farklı bir iş. Hiçbir zaman dünyada enerjinin önemi değişmez. Stratejik bir konu. Yalnızca şekil değiştirir. Hava gibi, su gibi, toprak gibi çok temel bir meta. İnsan yaşamı var oldukça devam edecek enerjiye olan ihtiyaç. Bunları görün, değerlendirin. Biraz gözünüz kara olsun. Bizim İzmir, Ege Bölgesi'nde gözü kara, babayiğit noktasında biraz sıkıntımız var herhalde. Halbuki Amerika'yı  yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünya zaten 50 senedir enerji alanında.

TACİRLİK DEĞİL ÜRETİM
Burada yerli yatırımcılara nasıl bir görev düşüyor?  

Bir Koç, bir Sabancı gibi dev kuruluşlar enerji sektörüne yatırım yaparak sektöre örnek olabilir, öncü olabilir. KOBİ'lere örnek olabilirler. Özellikle işin sanayicilik tarafı, imalat tarafı çok önemli. Para kazanalım, lisans alalım buraya santral kuralım, devlete enerji satalım, ondan para kazanalım değil ki olay... İş sadece tacirlik yapmak değil. İşin üretimini de yapmak gerekiyor. Burada şöyle bir sorun çıkıyor ortaya;  diyorlar ki ‘Yabancılar daha ucuza imal ediyor…’  Biz kendimiz yapmadığımız sürece onlar hep daha fazla ucuza imal edecek. Biz de hiçbir zaman imal edemeyeceğiz. Eğer biz bunları yapmaya başlarsak zaman içerisinde, maliyetleri nasıl düşer bakarız. Zamanla Arge ile üretimlerimizi geliştiririz. Bu yaratıcılık bizde var. Özellikle İzmir ve Ege Bölgesi anlamında bunları söylüyorum. Bizler kıt imkânlarla bu şekilde çaba içerisinde olan kişileri özendirmeye çalışıyoruz. Ama burada esas önemli olan büyük firmaların devreye girmesi. Polonya ziyaretinde bir Türk firmamıza, güneş enerjisi filmleri konusunda yatırım yapacaklarını öğrendim. Bu çok hoşuma gitti. Bunları diğer firmalardan da bekliyoruz. Türbin kuralım, işletmeye alalım, ticaret yapalım tamam ama imalata da odaklanmamız lazım. Onların böyle bir vizyonu kendilerinde görmesi lazım. Daha fazla KOBİ’leri cesaretlendirmesi lazım. Bir yatırım yapıyorsunuz, orada yüzlerce yan sanayi oluşuyor. O yan sanayinin gelişmesi orada birçok insanın çalışması, bunlar çok önemli. Nasıl savunma sanayide yerleştirmede öyle bir hedef kondu, iyi noktalara gelindi; bizim enerjide de yerlileştirme konusunu odak noktamıza almamız lazım. Bence potansiyel çok fazla. Şikayet etmek yerine cazibe yaratmamız lazım. Biz kendi işimizden şikayet ediyoruz. Para kazanamıyoruz diyoruz ama işimizde bir yenilik yapmaya gelince de çok temkinli ve kararsız oluyoruz.

CIVATAYI VE PULU YAPANA DA TEŞVİK VERMEMİZ LAZIM 
Yatırımcıların cesaretlendirilmesinde hükümete ne gibi görevler düşüyor? 

Türkiye'de hedefler var. Enerji Bakanlığı sitesinde diyor ki; ‘biz 2023 yılında toplam enerji tüketiminin yüzde 30’unu yenilenebilir enerji kaynaklarına karşılayacağız’ diyor.  Bu iddiayı söylemek çok önemli...  Önemli bir vizyon, önemli bir hedef… Ama bunun için gereğini yapmamız gerekiyor. İşte, ‘biz rüzgarda bunu yaptık’… Rüzgarda bunu yaptık ama bu teşvikten kim yararlanabilir? Türbin kanadını kim üretebilir? İşte LM WIND Power gibi büyük firmalar yapabilir. Ama kanadın her hangi bir maddesini üreten komponent yan sanayi firmalarına da bu desteği vermek gerekir. Bu destekleri çeşitlendirmemiz ve açmamız lazım. Cıvatayı, pulu yapana da teşvik vermemiz lazım. O cıvata başka yerlerde de kullanılacak. Kullanılsın… ‘Önümüzdeki 7 yılda 25 milyar TL'lik bir ekipman pazarı söz konusu’ Bunu nasıl yapacağız? Bu ekipmanı biz kendimiz üretmezsek ne yapacağız, dışarıdan alacağız. Zaten dışarıdan satmak isteyen firmalar hazır. Bizim ciddi bir politikamızın olması lazım. 2015 yılında cari açıkta enerji hammaddesi ithalatı yüzde 88’ken 2016’nın ilk 6 ayında yüzde 89 olarak gerçekleşmiş. Neredeyse enerji hammaddesi ithalatı olmasa cari açık olmayacak. Bunu nasıl azaltacağız? Anlatmaya çalıştığımız işte bu…

SİYASİ İRADE GEREKİYOR 
ENSİA’nın kurulmasının öncesinde ve sonrasında Ankara’da ilgili bakanlıklarla görüşmeleriniz olmuştu. Bakanlığın bu taleplere bakış açısı nasıl oldu? 

Bizim Enerji Bakanlığı’ndaki kademelerde, müdürlüklerde yaptığımız görüşmelerde bürokratlar bu yerli ekipman üretiminin yaygınlaştırılması konusuna çok sıcak bakıyorlar. Doğru olduğunu söylüyorlar ve kabul ediyorlar. Buna yalnızca bürokratların bakması yeterli olmuyor. Bunun için siyasi irade gerekiyor. Orada şöyle bir endişe var. Bizim gördüğümüz kadarıyla teşviklerle ilgili konuyu çok fazla açarsak bizim kendi yerli sanayicimizin böyle bir bilinci olmadığı için yurtdışından gelecek yatırımcılar için ülkemizi bir pazar haline getiririz görüşü var. Evet bu endişe haklı bir endişedir. Ama bunun kurallarını koyarsınız, Türkiye'ye gelecek olan firmalar patent sahibi firma olacak dersiniz bu sorunu çözersiniz.  Adamın patenti yoksa merdiven altı firmalar buraya gelemez. Büyük firmalar geldiğinde de mutlaka yan sanayisi de gelecek.   Rüzgar enerji üretimi ile ilgili  teşvikin çıkması bizim için sadece kapıyı aralayan bir konu oldu. Daha yapılacak çok iş var. Teşvikler güneş enerjisinde yapmamız lazım, biyogazda yapmamız lazım, jeotermalde teşvikler lazım. Bunları panelde ortaya koyacağız. Yaptığımız görüşmelerde bize şunlar  söyleniyor; diyorlar ki, ‘Biz bu teşvikleri veriyoruz’ diyorlar.  Biz konunun bu kadar içindeyiz, biz farkında değiliz. Bu teşviklerin hep başka yönetmeliklerin içerisinde gizli.  Yenilenebilir enerji teşviklerini bir yönetmelikte toplayalım. Kapsamı belli olsun, görünür hale gelsin.  Şu an çalışmalarınız bu noktada. Bunları daha görünür hale getirmemiz lazım. Sanayici hepsini bir arada görmeli.

SANAYİ 4.0 İÇİN EĞİTİM 4.0 ŞART 
Yenilenebilir enerji ekipmanlarının üretiminde temel aktörlerden biri de teknoloji. Şu an dünyada yeni sanayi devrimi olarak kabul edilen Sanayi 4.0’da Türkiye’nin konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Mevcut çalışmalar, enerji üssü olma yolunda yeterli imkanı sağlamaya yeterli mi? 

Sanayi 4.0 en kolay yenilenebilir enerji ekipmanları üretimi ile yapılabilir. Zaten bu üretimler, yüksek teknolojili üretimler… Gerçekten bizim bu enerjiyle ilgili bütün ekipman üretimleri hep böyle yüksek teknoloji gerektiren Arge gerektiren konular. Sanayi.1 Sanayi.2 Sanayi.3’ü kaçırdık. Sanayi  3’ün son vagondan biner gibi olduk belki ama şimdi Sanayi 4 geldi. Sanayi 4.0, makinalarının kendi arasında haberleşmesi ve üretmesi... Türkiye'nin Sanayi 4.0 ile ilgili bunu Ender Başkan’ımız daha önce ifade etti;  Türkiye'nin eğitim 4.0’ı başarması lazım. O zaman çok daha çabuk ilerleme kaydederiz. Bakın bu  eğitim tartışmaları sırasında olanlar endüstri meslek liseleri ve teknik okullara oldu. Şu anda teknik okullardan nitelikli eleman bize gelmiyor. Bu yapının değişmesi lazım. Mühendislik okullarının mutlaka ve mutlaka endüstri meslek liselerinden başlayan teknik liselerle devam eden ve daha sonra üniversiteye devam eden bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Öğrenci endüstri meslek lisesine giderdi, oradan başarılı olan öğrenciler teknik liseye giderdi.  O zamanın teknik lise mezunu öğrencileri şu anki mühendislerin birçoğunun hem bilgi olarak, hem tecrübe olarak, tekniğe yakınlık olarak çok daha ilerideydi. Bunun net olarak söylüyorum. Ben de makine mühendisiyim, sonra yüksek lisans yaptım. Düz liseden çıkan öğrencinin mühendis olmasını zorlaştırmamız lazım. sosyal bilimlerin bölümlerine gitsin, tıp fakültesine gitsin, mühendis olamasın.



HERKES KOMUTAN OLURSA KİM SAVAŞACAK?
Bizim gençlerimize şunu öğretilmesi lazım. Bize her yerde komutan lazım değil. Mühendis değil, işçi olsun, teknisyen olsun. Bunlara daha çok ihtiyacımız var. Düşünün ordunun tamamı komutan oluyor. Kim savaşacak? Dolayısıyla Sanayi 4.0’a gitmenin yolu Eğitim 4.0’dan geçiyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin önerisi var. Diyor ki bütün endüstri meslek liselerini ve teknik okulları bize ver. Ben bunları kendi sanayimin ihtiyaçlarına göre planlayayım, teknik donanımları altyapıları planlayayım, işin içerisinde olayım, yönetimlerinde yer alalım diyor.  Bunların yeniden ele alınması lazım. Ayrıca organize sanayi bölgelerinde endüstri meslek liseleri, teknik okullar, üniversitelerin kurulması gerekiyor. Biz Bergama Organize Sanayi Bölgesi olarak demişiz ki yenilenebilir enerjiyi ana konu olarak alalım. Ayrıca mutlaka halk eğitim merkezlerinin, çıraklık merkezlerinin yapılarını tekrardan düzeltmemiz gerekiyor. Onun için bu işi başarmanın yolu, mutlaka ve mutlaka insan kaynağını yeniden planlamakla olacaktır. En önemli kaynak insan kaynağıdır. 

ENSİA 25 YIL ARTI 3 AYLIK BİR DERNEK
Çok konuşmak yerine çok çalışmamız gerekiyor. Herkes kendi işini en iyi şekilde yapmalı, kendi işimizin lideri olarak birlikte kol kola yürümeliyiz. ENSİA olarak biz enerji alanında her paydaşla kol kola girmeye hazırız. Proje üreten bir dernek olacağız. Genel kurulumuzu yaptıktan sonra ilk yapacağımız iş, Ekonomi Bakanlığı ile Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi Projesi’ni başlatacağız. Hem yurtdışına heyetler götüreceğiz, hem yurtdışından heyetler ülkemize gelecek. Bu şekilde çalışmalara devam edeceğiz. Bunların hepsini zaten geçmişte yaptık. Bunlar bizim için zor şeyler değil. ENSİA 3 aylık bir dernek değil; ENSİA 25 yıl artı 3 aylık bir dernek. 

 
Altın Kedi başlıyor...
 
Hak edilmemiş tüketimin bedelini ödeme vakti!
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Tezcan Demirhan 22 Kasım 2016 Salı 13:36

Ülkemiz için hayati bir konu ,Tüm ülkede bu bilinç ile çalışmalı ve yenilenebilir enerjiyi hayata geçirmeliyiz.Saygılar

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Altın Kedi başlıyor...
Hanzade Ünuz, ‘Fark Yaratanlar’da 17.’si düzenlenecek Altın Kedi İzmir ...
İzmirli oluyor!
Hanzade Ünuz, ‘Fark Yaratanlar’da Türkerler Holding Yönetim Kurulu Başkanı ...
Bu kenti istemezükçüler mi bu hale getirdi?
Söz, Kültürparka Dokunma Grubu’nda… Gönül Soyoğul sordu, Reşat Kutucular yanıtladı...
 
Siyaset nöbet işidir!
Başkan Soyer yeni dönemin sinyallerini verdi. Soyer, Büyükşehir adaylığıyla ...
Aziz Bey ve CHP olmasaydı 'cart' diye yaptırılırdı!
Gönül Soyoğul sordu... Prof.Dr. İlhan Tekeli 'Yeni Kültürpark'ı anlattı...
Büyükşehir davası tam bir kumpastı!
Kocaoğlu’nun avukatı Demir, İzmir’i aylarca kilitleyen ÇETE’yi anlattı.
 
Hayat şimdi burada yaşanır
Hanzade Ünuz insanı sordu, psikolog – yazar Doğan Cüceloğlu gönül muradı ...
Tenis sokağa çıktı!
Hanzade Ünuz, Egeli Veteran Tenis Derneği Tenis Kulübü Başkanı Vefa Doğu ...
Bıçak kemiğe dayandı!
Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, kente ve hizmetlere dair Egedesonsöz'e ...
 
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Fenerbahçe ne istiyor?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Yarattı... Veda ederken ağlattı!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Memleketin birinde insan manzaraları(!)
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Tükeniş!
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Kara kaplı defter!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Nereden nereye?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çanakkale artık barışın merkezidir!
Kemal ARI
Kemal ARI
'Cehennem savaşı'nda ne yediler ne içtiler?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bölgecilik, mezhepçilik ve inşaatçılık...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Unutulmazlar...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva