Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı, AK Parti İzmir milletvekili adayı Binali Yıldırım Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne konuk oldu.
7 Haziran seçimlerinde üç dönem kuralı nedeniyle meclis dışı kalan AK Parti’nin ağır toplarından Binali Yıldırım, 1 Kasım seçimleriyle siyaset arenasına yine İzmir’den dönüş yaptı.
Seçim çalışmalarına son sürat devam eden Binali Yıldırım, başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile son olarak karşı karşıya geldiği, “Başkan’ın elinden tutup gerekirse kapı kapı dolaştıracağım, nerede iş varsa halledeceğim” cümlesiyle başlayan polemik olmak üzere İzmir’e ve İzmir gündemine ilişkin içini döktü.
Siyasetçilerin paratoner gibi olması gerektiğini söylen Binali Yıldırım, “Ben sinir sistemime çok güveniyorum. İsteyen istediği gibi konuşsun. Sinir sistemim beni asla yalnız bırakmaz” dedi. Kısır çekişmelerin bırakılmasını Yıldırım, “İzmir için hayra motor, şerre fren olalım” diye konuştu.
ELİNDEN TUTUP, DOLAŞTIRMAK
“Aksine ben bu tartışmaları bir daha açmamak üzere bu açıklamayı yaptım. Ben İzmir’in işlerini merkezi hükümet - yerel yönetim çekişmesine kurban etmek istemiyorum. Bu tartışmayı, bu algıyı ortadan kaldırmak istiyorum. Bundan sonra İzmir’in işlerine yoğunlaşalım. Konuşmam bununla alakalıydı. Başkan alınganlık göstermiş. Böyle bir niyetim asla olamaz. İzmir gibi önemli bir şehrin üst üste birkaç dönemdir Belediye Başkanı. Demek halk yaptıklarından memnun ki seçiliyor. Boyuna posuna bakarak seçmiyor.”
KOCAOĞLU'NUN “İZMİR KÖTEKSİZ KÖY DEĞİL…” SÖZÜ...
“Onu çok anlamadım. Ne demek o? Benim bildiğim ‘köpeksiz köyde değneksiz gezmek’ diye bir terim var. Burası sopasız köy deyip beni mi dövecek? Anlamadım. Gözdağı mı veriyor, ne yapmak istiyor anlamadım. Onların bir önemi yok. ‘Elinden tutmak’ hiçbir arka planı, art niyeti olmadan sadece İzmir’in her şeyden daha fazla yararlanması adına, İzmir’de hizmetlerin, projelerin zaman kaybetmeden gerçekleşmesi adına çok temiz duygularla, çok iyi niyetle söylediğim bir şey. Başkan’ın buna alınganlık göstermesini doğrusu anlayamadım. Elden tutma diyeceğine el ele tutuşma denseydi… Zaten elden tutmadan el ele tutuşulmaz. El ele tutuşmak için elden tutmak lazım.”
İZMİR’İ YORMAYALIM…
“Aziz Başkan’ın bugüne kadar bana gelip de halledemediği hiçbir iş olmadı. Bunu söyleyeyim. Benim Bakanlığımda Aziz Bey’in hiçbir işi beklemez, durmaz. Örnekleri var. Başka Bakanlıklarla ilgili dediği olabilir. Orada da benden destek isteseydi, ben yine yardımcı olurdum. Durup dururken nereden bileyim kime, nereye gittiğini…
Kendi Bakanlığım için yapmadığım işi İzmir için yaptım. İki sefer Bakanlar Kurulu’ndan metronun tamamlanması için keşif artışı çıkardım. Bu çok istisnai bir şeydi. Yüzde 50. Hiç yapmadım kendi Bakanlığımda. Ama zaten İzmir’in metrosu kara sevdaya dönüştüğü için, bitmeyen aşk gibi bir şey olduğu için artık bitsin diye o riski aldım. O onayı çıkarttım. Yoksa yeniden ihale olacak. İtirazlar olacak. Belki metro şimdi bile bitmemiş olacaktı.
Başkan istedi ve yaptım. İZBAN araçları yetmiyordu, izdiham vardı. Beş kuruş almadan, Başkent Ray bitmemişti o zaman. 10 tane vagon setini İzmir’e getirdik, başladık. Ankara’nın araçlarını İzmir’e verdim. Anında çözüm ürettik. Onların sipariş verdikleri daha yeni gelecek. O günün gazetelerini açarsanız göreceksiniz. İzmir’i yormayalım. Ne onun harcadığı babasının parası, ne de benim harcadığım babamın parası. Bu milletin parasıyla bir iş yaptık.”
FUAR İZMİR POLEMİĞİ
“Başkan Fuar İzmir’in açılışına davet etseydi gelirdim. Açılışa davet etmedi. Ama yine giderim canım, problem yok. Fuar’ın ne kadar başarılı olacağını zaman gösterecek. İnsanların oraya alışması gerekiyor. Şurası gibi bir yer varken oraya gittiğiniz zaman aynı etkiyi beklemeyin. Onca yıldır bilinen bir yer var.”
AZİZ BEY’İN EKİBİ YOK
“İktidardan olan Başkanların çok başarılı olanı da var, az başarılı olanı da var. Neticede insanın becerisine bağlı. Aziz Bey iyi bir adam birey olarak. Ama iyi olmak yetmiyor. İyi ekibi yok Aziz Bey’in. Aziz Bey’in ekibi yok. Ekibi olmayınca da işler istenen hızda gitmiyor. Orta ve uzun vadede bu şehrin planlamaları hayata geçmiyor. Ben bunu söylüyorum. ‘Borcum yok param çok’ diye övünen bir Belediye Başkanı benim için makbul değil. Parayı ne yapacaksın. Sen banka mısın?”
KADERİM İZMİR’DE
“İzmir benim hayalim. İzmir benim hayatım. Kaderim de bunun içinde. İzmir coğrafi konumu itibariyle hakikaten müstesna bir şehir. Deniz şehrin kalbine giriyor. Çok güzel bir körfezi var, Kordon’u var. Dağlar İzmir’i adeta koruyan bir coğrafi yapı. Bir uçtan yarımada Ege’ye doğru uzanıyor. Diğer uçtan Doğu’da kuzeyinde, güneyinde müthiş bereketli topraklar var. Doğal kaynakları çok zengin bir şehir.
Ama bu şehir insan eliyle nasıl bu hale getirilebilir. Nasıl bu kadar kötü bir görüntü? Bunun yanlış algılanmasından endişe ederim. Yukarıdan baktığınız zaman şehir yeşil gözükmüyor. Bu kadar yeşilliğin arasına kurulu bir şehrin yeşili yok. Gece bakıyorsunuz aydınlık değil şehir. Şehirlerin iki özelliği var. Gece ne kadar pırıl pırıl? Hong Kong, New York vs. ne kadar çok pırıltılı, ışıklı gözüküyorsa o kadar gelişmiştir. Şehir içinde ne kadar çok yeşil alan üretebilmişseniz, şehir o kadar gelişmiştir. Şimdi İzmir bunlardan yoksun. Yetersiz.”
KAÇ İZMİR VAR?
“Yüzde 60’tan fazla yapı imarsız, sağlıksız. Şuradan Yeşildere’ye giderken sol tarafınıza bir bakın. Dikey binalardan 300 metre açılın ve İzmir’e bakın. Narlıdere’den 300 metre yürüyün. O yukarıdaki yapılaşmalara bakın. İzmir içinde kaç tane İzmir var? Bunları kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Bu bir yerel seçim değil. Ama ben şöyle düşünüyorum. İzmir’in çok büyük imkanı var. İzmir’i 30 sene canlı tutacak imkan var. Kentsel dönüşüm İzmir’in kurtuluşu. Hem yaşanacak modern marka şehir haline getirebiliriz İzmir’i kentsel dönüşümle. Hem de İzmir’i kalkındırırız. İzmir’de esnafa, büyük-küçük işletmeye iş alanı oluştururuz. Ekonomik canlılığı sağlayabiliriz. Hem de müthiş bir istihdam olur.”
İDDİA EDİYORUM
“Böyle bir imkan yeni projelendirilmiş, yeni kurduğunuz şehirde böyle bir şansınız yok. Ama ekonomik durgunlukta burada müthiş bir potansiyel var. Efendim kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm. Evet, iddia ediyorum. Bir şehir rant üretemiyorsa o şehir büyüyemez, gelişemez. O rantı bu şehirde yaşayanların hissetmesi lazım, ondan istifade etmesi lazım. Benim dediğim bu. Bu değil sadece. Turizmi var. İleri teknoloji üssü olabilir İzmir.”
AK PARTİ’DE İZMİR DENİNCE…
“İzmir’e hizmet etmek, İzmir’de siyaset yapmayı şahsım adına bir onur ve gurur meselesi olarak görüyorum. Benim partimde adımın İzmir’le anılıyor olması beni rahatsız etmez. Aksine çok da mutlu eder. İzmir’le o kadar kaynaşmışız, özdeşleşmişiz ki, İzmir deyince biz akla geliyoruz. Partide tartışılmaz bir şekilde İzmir konusu bizimle beraber anılıyor. Bu arkası boş bir söylem değil. İzmir’de 2002’de yüzde 12’yle başladık. Ondan sonra 34’e çıktık. 2012’de yüzde 37’ye çıktık. 2014 yerel seçimlerinde yüzde 36 civarına geldik. 7 Haziran’da yüzde 26’ya geriledik.”
GÖREV ADAMIYIZ
“7 Haziran genel olarak AK Parti’nin düşüş yaşadığı bir seçimdir. Ama bu düşüş İzmir’de daha keskin oldu. Adaylar konusunda belki eleştiriler oldu, memnuniyetsizler oldu. Genel konjonktür , genel siyasi hava iktidar partisine, AK Parti’ye karşı İzmir’de çok çabuk tepki veriyor. Hazır bir kitle var. O yüzden genel anlamda bu seçimler de kolay değil. İzmir daha zor. Biz de görev adamıyız, ‘Gel’ diyorlar. Nerede zor iş varsa biz de oraya geliyoruz. İzmir’e gelirken zorlama yok, severek geldim. Çünkü İzmir tecrübem var. İzmirlilerin bize sahip çıktığını gördük yaşadık. O yüzden hiç tereddüt etmedim. 950 bin iyi bir rakam. Birçok İzmirli önyargılarını bıraktı. Bize destek verdi. Bir kısmı da ‘Keşke’ dedi ‘sonradan, ‘Oy verseydim’ dedi.”
CHP VE İZMİR
“Ben İzmir’de CHP’nin durumuna düşmek istemem. CHP, ‘Ben ne yapsam da, yapmasam da İzmir beni iktidara karşı koruma mecburiyetinde’ diye düşünüyor. Öyle bir görevi var diye düşünüyor. Çok rahat konuşuyor. Çok rahat hareket ediyorlar. Bundan kaybeden İzmir oluyor. Biz gelip geçiciyiz. Kaybeden İzmir oluyor.”
‘MEMLEKET MESELESİ’ …
“Hizmet yine devam edecek. 2011 seçimlerinde Türkiye’nin şartlarına bakalım. Ekonomi gayet güzel gidiyor, terörle ilgili bir sorunumuz yok. İstikrarla ilgili bir sorunumuz yok. Her şey olumlu ve biz bu olumlu şartlarda daha fazla ne yapabiliriz… Siyasi tartışmaları bir kenara bırakıp ülkemize yaptığımız büyük eserlerden, büyük projelerden İzmir’in de payına yaptıklarımızın üzerine neler koyabileceğimizi konuştuk. Ama bugünün şartlarında gündem farklı. Bugün Türkiye’nin gündeminde terör var. Bu sadece Diyarbakır’da değil, İzmir’de de…”
TÜRKİYE’DE KOALİSYON…
“Demokratik kültürümüz uzlaşma konusunda henüz istediğimiz yerde değil. Türkiye’de siyaset ne yazık ki henüz sorunların tanımında anlaşamıyor. Gelişmiş demokrasilerde sorunların tanımında anlaşılmazlık yok. Çözümde anlaşmazlık var. Biz sorunda anlaşamıyoruz. Türkiye siyasetinin ne kadar daha yol alması gerektiğini buradan anlamamız lazım. Türkiye’de terör var mı, var. Onu tartışmamamız lazım. Türkiye’nin temel gerçeklerinde bile anlaşamadıktan sonra onlara çözüm önerisi geliştirmekte zaten hiçbir ortak payda oluşmaz.”
GENEL SİYASETTEN AYRI OLAMAM
“İcraatlarımızı yurdun her köşesinde büyük oranda tamamladık. Semeresini verdi. Ama ben aynı zamanda da AK Parti’nin kurucusuyum. Ben genel siyasetten soyutlayamam kendimi, ayrı tutamam. Partinin geleceği ve partinin hedefleri hakkında, stratejisi hakkında, programları hakkında gayet tabii ki görüşlerimi gerek parti içinde gerekse parti dışında, partimizin siyaset bütünlüğüne zarar vermeden katkı koyarak sürdüreceğim. Siyasi söylemlerimiz hiçbir zaman ülke için yapacaklarımızı, icraatlarımızı gölgeleyemez. Siyasi söylem ancak onu güçlendirir.”
İZMİR’E GÜVENİYORUM
“Ben tek başıma değilim. 26 tane arkadaşız. Biz bu ekip ruhuyla çalışacağız, elimizden geleni yapacağız. Ama sonuçta birinci dereceden sorumlu beni görecekler. Bundan kaçış yok. Bundan kaçmak gibi bir niyetim de yok. Ben İzmir’e güveniyorum. İzmirlilere güveniyorum. Çünkü İzmir bunu iki sefer ispat etti. 2011 ve 2014’te bize olağanüstü destek verdi. Arkamızda durdu. Şimdi bu fark kapatılır mı falan diyorlar. Ben bunun rahatlıkla kapatılabileceğini, İzmir’den bu desteğin daha fazlasını alabileceğimizi biliyorum. Çünkü İzmirli bize vereceği desteğin en az 10 kat geri dönüşü olacağını biliyor.”
HAYAL PEŞİNDE DEĞİLİZ
“Ben tabii ki bugüne kadar İzmirli hemşerilerimizle yaptığımız çalışmalar, temaslar, etkinliklerde bir altyapının oluştuğunu düşünüyorum. Yoksa bu 25 günlük süre içerisinde tüm İzmir’i yeni baştan ikna etmek gibi bir sevda peşinde, bir hayal peşinde değiliz. Bizi tanıyor İzmir. Biz de İzmir’i az çok tanıyoruz. Daha fazla da tanıyacağız.”
TANSU DA ÇIKACAK, KIRKPINAR DA
“Cemil Şeboy konusu…Bizim şu anda Buca’dan iki arkadaşımız var. Birisi Mehmet İlkbahar, birisi de Enes Uzunlar. İkisi de tabandan gelen, teşkilattan gelen arkadaşlar. Buca’da da altyapıları var. Cemil Beyle ilgili parti üst kurulu böyle bir karar verdi. Ben çok daha detayını bilmiyorum. Benim tasarrufum değil. Listede isimler üzerinde durmadım, ilkeler üzerinde durdum. Görüşlerimi anlattım. Liste yerli olmalı, İzmirli olmalı. Bu benim için önemlidir. Buna dikkat edilmesi lazım. Paraşütle aday getirilmesin dedim. İkincisi de demografik temsile dikkat edelim. İzmir’deki nüfus çeşitliliğine dikkat edelim dedim. Üçüncüsü ilçeler ve bölge düzeyinde temsile dikkat edelim, kadın adaylardan olabildiğince koyalım dedim. Bunlar benim söylediğim şeyler. Buna da itibar edildiğini görüyorum listede. Çünkü liste memnuniyet oluşturdu. Teşkilatta ciddi bir heyecan oluştu ve sahada da bunun yansımalarını görüyoruz. 5’de çıkacak, 6’da çıkacak. Tansu da çıkacak, Kırkpınar da çıkacak.”
GURUR DUYUYORUM
“İzmirlilik biter mi? Vekil olunca derinleşiyor. İzmir’le bağlarım gittikçe güçleniyor. Hiç kopmadım. Hangi pozisyonda olursam olayım benim kafamın bir yerinde İzmir bölümü var. İzmir bölümü kalıcı hafızada kayıtlı. Her gün burada olmam gerekmiyor ama Ankara’da bir şey konuşulduğu zaman ben İzmir’i öne sürerim. İzmirlilik bu. Samimi bir şey söylüyorum. Bu şehir bizi sevdi. Bu beni çok gururlandırıyor ve bir o kadar da omzumdaki sorumluluğu artırıyor. Bunun farkındayım.”
KAVGA ETMEDİM, İŞ YAPTIM
“Bu şehre çok güzel şeyler yaptık. Daha fazlasını da yapabiliriz. CHP’liler, ‘Ne yaptın? Yeni mi aklına geldi’ diyor. Ya Allah’tan korkun. Sizin söylemeniz önemli değil. Şu çevre yolu bir kapansın bakalım trafiğe. Çevre yolu olmasaydı ne yapacaktı İzmir? Konak Tüneli’ne bakmayın şimdi, ne kadar engellediler. Ben kavga etmedim, iş yaptım. Engellediler. İnatla üzerine gittik yaptık. Daha açıldığı gün bile ‘Geçmeyin buradan, tehlikelidir’ diyenler oldu.”
SİYASETÇİ PARATONER GİBİDİR
“Üzülsek bu işleri nasıl yapacağız. Siyaset sabır, tahammül, hoşgörü demektir. Nasıl bir paratoner bütün elektriği alır, kendi bünyesinde yok ederse siyasetçi de öyle olmak zorundadır. Zor bir iştir. Ben sinir sistemime çok güveniyorum. İsteyen istediği gibi konuşsun. Sinir sistemim beni asla yalnız bırakmaz.”
SÖZ SÖYLEMEK…
“Ben bu kısır çekişmelerin, şehre bir katkısı olmayan bu boş tartışmaların şehrin enerjisini tüketmemesi gerektiğini düşünüyorum. Şehir için hayra motor, şerre fren olalım diyorum. Dediğim bu. Belediyenin bir işi var. O iş şehrin faydasına ise bunun takibini yaparız. Ama körü körüne her dediğine de yardımcı olmayız. Deriz ki, ‘Bu iş böyle daha iyi olur’. Aziz Kocaoğlu şehir adına ne kadar söz söyleyecekse, benim de o kadar söyleme durumunda olduğumu bilmesi lazım. Ben de bu şehrin insanlarının oylarıyla seçiliyorum. O da seçiliyor. 100 - 150 bin oy farkı var neticede.”