Durgun, sakin yapısıyla tanırdık.
Yarım güler diye biliyorduk.
Ciddiyetini bağrımıza basmıştık.
Bu kez karşımızda farklı bir Başkan bulduk.
Sokaklar Muhittin Selvitopu’na yaramış.
Zorluklar karşısında kiminin rengi atar.
Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu ise tam tersi renk almış.
Eski bürokrat Başkan Selvitopu canlanmış, açılmış.
Evet yine idealist, ciddi...
Yine temkinli biri...
Ama masa başı bürokrat ceketini çıkarmış.
Daha kararlı ve güçlü bir Başkan olmuş.
Sokakta tanınıyor, vatandaşı dikkatle dinliyor ve en güzeli hak veriyor.
Devletçi, sağlamcı bakış açısı sapasağlam yerinde duruyor.
Kişiler için değil, toplum için risk almaktan yana...
Derdi Karabağlar’ın gelecek 30 yılını planlamak, kentin anayasasını hazırlamak.
Bilge tavrıyla “Siyaset biraz da sabır işi, ben de sabır çok” diyor.
Siyasette iyilerin kötülerin yerini almasını istiyor.
İdeali arıyor.
Kendisi için bir dönem daha Başkanlık düşünüyor...
Ama “Olmazsa dünyanın sonu değil, anamdan Başkan doğmadım” diyor.
Büyükşehir Belediyesi için adresi “Aziz Kocaoğlu bir dönem daha yapmalı, İzmir’in ve siyaset kurumunun buna ihtiyacı var” diye gösteriyor.
EL ATMADIĞIMIZ PROJE KALMADI
Zaman çok hızlı geçiyor ama biz programladığımız işleri çok büyük bir sapma hayata geçirdik. O anlamda ben 3.5 yılı dolu geçirdim diye bakıyorum. Koşullarımıza göre değerlendirdik, bazı işler bürokrasiyle istediğimiz gibi olmuyor ama 2014 seçim broşürümüzde vaat ettiğimiz işler var. Şu anda o vaatlerin yüzde 80’i projelendirildi, başladı. El atmadığımız konu kalmadı. Bizim dışımızda kurumların da işleri var ama ağırlıklı olarak Büyükşehir ile koordineli işlerin hepsine başladık. Aziz Başkan bütün ilçe belediyelerine yardım yapıyor. İşi yapıyoruz, ihale ediyoruz, büyükşehire başvuruyoruz. Aziz Başkan gidene yardım ediyor. Başvurdularsa reddedildiğini zannetmiyorum. Çünkü Aziz Başkan bir ayrımcılık yapmıyor. Bizim yardım aldığımız yerler de var, almadığımız yerler de var. Aziz Başkan büyük projelere destek veriyor. Kız yurdu binasına yüzde 60, kültür merkezine yüzde 70 oranında yardım yaptı.
ÇARK DÖNÜYOR
Göreve geldiğimizde 25 milyon lira piyasa borcu vardı. Esas sorun orada çıkıyor, piyasaya borcunu ödemediğin zaman belediye kitleniyor. İnsanlar mal vermiyor ya da pahalı veriyor. Borçların yanı sıra oturmuş bir yapı da yoktu. 40 milyon lira banka kredisi kullanılmıştı. Bu borçları ödüyoruz ama biz de kredi kullanıyoruz. Her ay 2 milyon lira civarında borç ödüyoruz. 40 milyon lira kadar kamu borcu da yapılandırmaya girdi. Çark dönüyor, hem borçlarımızı ödüyoruz hem yatırım yapıyoruz. Bir aksaklık yok.
BEN OLSAYDIM YAPMAZDIM
Devlet işlerinde bazen konuyu önünde buluyorsun. Biz göreve geldiğimizde Nasreddin Hoca heykelini ne yaparız diye değerlendirdik. İnşaat durmuştu, alacaklar ödenmemişti. Nasrettin Hoca 12 milyon lira artı KDV’ye ihale edilmişti. Sonradan yüzde 20 artış yapılmış KDV dahil 18.5 milyon liraya mal oldu. Ama sadece Nasreddin Hoca heykeli değil, amfi tiyatro, gemi bina ve diğer yapılar da dahil bu fiyata. Şimdi Nasreddin Hoca’nın içini çocuklara yönelik bir kültür merkezi yapmak istiyoruz. Eğer bin metrekare büyüklüğündeki iç bölümü kullanılır hale getirirsek negatif algı gider. Sonuçta Nasreddin Hoca bu ülkenin değerlerinden birisi. Buca’ya da Mevlana heykeli dikildi, ne alakası var ama hiç bu kadar konu olmadı.
Bu alandaki rekreasyon projesi bir yarışma projesiydi ve Nasreddin Hoca o projede yoktu. Ama bugün ortada yapılmış bir şey var, harcanmış kamu parası var. Biz kente nasıl daha faydalı olabilir diye arayış içindeyiz. Ben olsaydım böyle bir şeyi yapmazdım ama şu aşamadan sonra kente ne katkı getirebilir ona bakarım. Bu alan 200 bin metrekare bir rekreasyon alanı, içinde çok farklı işlevler var. Ama İzmir’i bilmeyenler yoldan geçerken “Bu ne böyle” diyor. Yıkmak sadece belediye başkanının vereceği bir karar da değil, zimmet çıkar.
NASREDDİN HOCALIK OLDUK
Esas sorun bu işe başlarken kimseden ses çıkmamış olması. Neden o zaman ses çıkarmadınız? Yapılırken karşı çıkılsaydı bugün bu durum olmazdı. Bunu o gün dillendirmeliydiler. Burada bir yarışma projesi var neden bu yapılıyor denmeliydi. Ekrem Demirtaş şimdi kente verdiği kamu zararından bahsediyor, yıkılsın diyor. Akşehir Belediye Başkanı aradı, Akşehir Ticaret Odası ayağa kalktı. Nasreddin Hoca’ya karşı çıkılmasına tepki koydular. Nasreddin Hocalık bir durum oldu yani. Karabağlar’ın dünya kadar sorunu var. Nasreddin Hoca’ya takılacak halimiz yok. Mesele Nasreddin Hoca meselesi değil, o heykel kalktığında Karabağlar düzelecek mi?
TEMEL SORUN PLANLAMA
Sakinlik benim doğamda var. Önemli konulara pat diye karar vermem. Bazı konularda aceleci davrandığımız zaman hata yaparız. Son yapılan anketlerde memnuniyet yüzde 70’lerin üzerinde, biz daha fazla olmasını hedefliyoruz. Ama eksiğimiz yok anlamında da söylemiyorum, memnuniyetsizlik de var. Kentin düzensiz dokusunun bunda çok etkisi var. O nedenle biz en temel soruna eğildik, planlamayı yeniden ele aldık. Bugün belediye başkanı olarak bunu yapmazsam bana büyük vebali olur. Siyaseten faydası olur ya da olmaz diye önemsemiyorum. Bu benim görevim, en temel işi yapmaktan dolayı manevi olarak çok rahatım. Kente karşı sorumluluğumu yerine getiriyorum, övgüler almak için yapmıyorum.
YIKIMI ÖZENDİRECEĞİZ
Esas sorun Karabağlar’ın imar dokusunun iyileştirilmesi, biz bütün enerjimizi ona veriyoruz. Ben sokakta geçerken en büyük rahatsızlığı Karabağlar’ın sokağına, kaldırımına, binalarına bakarken duyuyorum. Biz Karabağlar’ın geleceğine yön verecek, çarpık dokuyu düzeltecek, ulaşımıyla, parklarıyla, kültür merkezleriyle, sosyal teknik altyapısıyla modern bir kente gidişatın ilk temelini hazırlıyoruz. Yıkılarak yapılacak ama yıkımı özendireceğiz. Diyoruz ki, bin metrekarelik bir parsel oluştur, biz sana yüzde 20 emsal artışı vereceğiz. Ama bin metrekarenin yüzde 40’ını kullanabilecek, 600 metrekaresi ona ait bahçe, otopark kalacak. Bu planları Büyükşehir onayladı, sosyal konutların olduğu bölge, Poligon mahallesi, Muammer Akar’da bu planlar geçerli. Dokuya uygun yerler için hazırladık, her yer için geçerli değil. Amaç düzgün bir kent dokusu yaratmak.
KARABAĞLAR’IN SİMASI DEĞİŞECEK
Planlama olmadan ağzımla kuş tutsam Karabağlar’ın eksiklerini tamamlayamam. Biz Karabağlar’ın anayasasını hazırlıyoruz. Planlama kentin anayasasıdır, biz 30 sene sonrasının Karabağları’nı düşünerek bunları yapıyoruz. Bugün ben yapmazsam bir beş sene daha kayıptır, kentlerin buna tahammülü yok. Karabağlar’da halk yaptığımız işi anladı ve sahiplendi. Park var mı, yok. Yolu geniş mi, dar. Kaldırım yapabiliyor muyum, hayır. Karabağlar’da en son planlama 1986 yılına yapılmış, öngörüsü bitmiş planlar. Biz bugünün ve yarının gereksinimlerini karşılayacak planın peşindeyiz.
Ben harita mühendisiyim, sıkıntı parsel birleştirmelerinde yaşanır. Planlarınız uygulanamazsa kağıt üstünde çok güzel görünür ama o kadar. Planlar sahaya yansıdığında başarılı olur. Kısaca uygulanmayan plan, plan değildir. Planlama yaptıktan sonra siz mülkiyeti plana uygun hale getiriyorsunuz, imar uygulaması dediğimiz ve en zor kısmı da bu. Burada tıkanıklık oluyor. Biz uygulanabilir plan hazırlıyoruz, işin sihri burada. Göreceksiniz çok değil birkaç yıl sonra Karabağların siması değişecek.
VATANDAŞIN İŞİNİ ÇÖZÜN
Eğer yapılabiliyorsa vatandaşın işini çözün. Benim dememle o iş çözülmeyecek, bana gelmeyecek o konu. Yoksa ben telefon ettim diye o işi çözüyorsanız kendinizde bir şey arayın diyorum. Bu yönetimle ilgili bir anlayış, memur ve çalışanlar için sizin attığınız adım çok önemlidir. Belediye başkanının ne yaptığını öğrenmek ister. Anlarsa zaten olay biter, sizin neden yana tavrınız olduğu, yaklaşımınız önem kazanır. Aslında böyle olmamalı, belediye başkanları değişebilir ama kurumsal anlayışın yürümesi lazım. Biz kurum içi eğitime önem veriyoruz, iletişim, diksiyon eğitimleri veriyoruz çalışanlarımıza. Kurumsallığın ön planda olması gerekir ama belediyelerde belediye başkanının bakışı, anlayışı, tavrı etkili oluyor. Bu da bir gerçek.
VİCDANEN RAHATIM
Bizim geleneksel bir yaklaşımımız var, ölünün arkasından konuşulmaz. (CHP İzmir eski İl Sekreteri Zikri Dursun'un cenazesini kast ederek) Atilla Sertel’in bana yönelik 'cimri, pinti bir belediye başkanı' diye ifadesi var. Ben cimri ve pinti bir belediye başkanı olmaya devam edeceğim. Bizim vefa konusunda bir eksikliğimiz olduğunu düşünmüyorum. 3.5 sene sonra cenaze töreninde böyle bir olayın konu edilmesini de takdirinize bırakıyorum. Kimseye haksızlık yaptığımı düşünmüyorum, ben vicdanen rahatım. Ölünün arkasından da konuşmayı doğru bulmuyorum, hatasıyla sevabıyla kendine ait bir olaydır.
FÜGEN HANIMI ARAMAM
Su patlaklarından biz de çok şikayet alıyoruz (gülüyor). Yetkililere iletiyoruz biran önce yapılsın diye, onlar da biran önce tamamlayacaklarını ifade ediyorlar. Fügen Hanım’ı aramamaya özellikle özen gösteriyorum (Eşi İZSU Genel Müdürü Fügen Selvitopu). Resmi prosedür neyse ona göre gidiyoruz. İZSU’nun şikayet hattı var arkadaşlar bildiriyorlar. Pozitif ayrımcılık görmüyoruz (gülüyor), zaten olması da doğru değil. Konu hangi Daire Başkanı’nı ilgilendiriyorsa onu arıyorum, ona iletiyorum. Karabağlar’a özel bir uygulama yok, diğer ilçelerde ne ise bizde de aynı. Ama özellikle kazı şikayetleri bana geliyor. Doğalgaz, elektrik de olsa o kazı şikayeti bize geliyor. İnsanlar haklı, yolu kazılınca orada yaşadığı sorunun biran önce giderilmesini istiyor. Benim de ekiplere talimatım var, öyle ufak tefek taleplerde kime ait diye bakmayın yapın, düzeltin diyorum. Sonuçta bu bir kamu hizmeti. İşi ötelemenin bir anlamı yok.
EVDE BAŞKAN HANIMDIR
Biz evde iş konuşmuyoruz. Evde normal aile yaşantışı içindeyiz, zaten eve gidiş saatimiz çok geç oluyor. Evde kitap okuma, televizyon, ya da bir iş varsa onu yaparız. Ben evde her işi yaparım, öğrencilik yıllarından alışığım. Yeri gelir yemek yaparım, salata yaparım. Hamur işi hariç her yemeği yapabilirim. İhtiyaç duyarsam, yapılanı beğenmezsem ütü de yaparım. Türk ailelerinde biliyorsunuz ailenin Başkanı kadınlardır. Bizde de her evde olduğu gibi Başkan hanımdır. Evde bazen talimat alırız yani, doğrudur. Talimat geliyor tabii, gelmemesi mümkün mü? (kahkahalar).
NEDEN ADAY OLDUM?
Yıllarca bürokrat koltuğunda oturdum. Konak Belediyesi’nde 29 yıl, Büyükşehir’de üç yıl üst düzey görevlerde bulundum. Meslek odalarında görev yaptım. Gördüm ki doğruyu göstermek bazen yetmiyor, irade sizin düşündüğünüz gibi düşünmüyor. İdealinizdeki uygulama için siyaset kurumunun içinde yer almanız gerekliliğini gördüm. Bu farkındalığın belediye başkan adayı olmamda etkisi çoktur.
Zaten ben öğrencilik yıllarımdan beri siyasetin ta göbeğindeydim. Hep siyasi bir mücadelenin içinde oldum, bunu ülkemi sevdiğim için yapıyorum. Siyaset kurumu ne yapıyor? Ülkeyi, kenti yönetiyor. Siyaset kurumunu düzeltmeden ülkeyi düzeltmemiz zor. İdealist kişilerin, toplum için düşünenlerin, yazanların mutlaka siyasete girmesi gerekiyor, hem de her kesimden. Kötülere karşı iyilerin daha etkin olması lazım. Her zaman değil ama kendimi bu yolda zaman zaman yalnız hissettiğim oluyor.
İHANETİ DE GÖRDÜM...
Göreve geldikten bir süre sonra istifa etmek istediğim doğru değil. Hiçbir zaman istifa etmeyi düşünmedim, düşünmem. Geliyorsunuz bir kuruma, binlerce sorun var... Tahminlerimiz vardı ama sürprizler de oldu. Sabır dedik, ben de sabır çok. İşime yoğunlaştım. Başladığım işin sonunu mutlaka getiririm. Kararlıyımdır, ilkelerimden asla taviz vermem. Hiçbir şey de beni yıldıramaz. Ben burada bunları yaşadım ama herkes de gördü. Sabrım bir yere kadar, beni hiçbir tehdit yıldıramaz. Üstüne üstüne giderim, tehdit hissedersem daha çok üstüne giderim. Ben siyasette ihaneti de gördüm, o zaman da sakin kaldım ama sonra tedbirli davrandım. Siyaset biraz da sabır işi.
TAVIR EN GÜZEL CEVAPTIR
Sinirlendiğimde bağırıp çağırmam, küfür eden bir insan olmam. Siyaset bana göre bir tavırdır, tavır da en güzel cevaptır. Sizin duruşunuz ve kararlılığınız en güzel cevaptır. Herkes de onu hisseder ve bilir. Bütün ciddiyet orada çıkar. Ben bir kamu kurumunda her şeyin yasalara uygun, doğru dürüst, halkın toplumun çıkarlarına uygun yapılmasından yana bir insanım. Risk toplumsal çıkarlar olduğu zaman alınır, kişiler için risk almam. Yöneticinin yapması gereken budur. Benim Karabağlar’da bu konuda hiçbir sıkıntım yok. Halk bize müthiş şekilde güven duyuyor. Neden? Duruşumuzdan dolayı. Yaptıklarımızı izliyorlar, Karabağlar Belediyesi’nin halka dönük imajı oturdu. Düzgün çalışan, açık şeffaf bir belediyeyiz. Ulaşılabilir bir Başkanım. Karabağlar’ın menfaatlerine yönelik çalıyoruz.
KARABAĞLAR KONSENSUSUNU OLUŞTURDUK
Karabağlar’daki bütün sivil toplum örgüt yöneticilerini, başkanlarını topladım. Farklı yapıları biraraya getirdim. Karabağlar’ın menfaatleri konusunda bize sahip çıkın, destek olun dedik. Onlar da Başkan iyi niyetli, kafasının arkasında başka bir şey yok diye görüyorlar. Bizim üç konumuz var, birincisi Karabağlılar Uzundere’nin arkasındaki 37 parselde 870 bin metrekarelik alanın TOKİ’ye devretmesine şiddetle karşı. O alanın üniversiteye verilmesinde bir konsensus oluştu. Orada bir üniversite açılması Karabağlar’a olumlu etki yapar mı, yapar. Demokrasi Üniversitesi bu alana talip, bu talebimizi AK Partili arkadaşlarımız da destekliyor. O alanın belediyeye verilmesi önemli, yarın belediye başkanı CHP’li de olabilir AK Partili de. O alan o zaman gerekmeyecek mi? Gerekecek.
ATİLLA KAYA UĞRAŞIYOR
Ama üniversitenin Torbalı’ya kendi seçim bölgesine gitmesi için uğraşan AK Partili bir milletvekili var, Atilla Kaya. Torbalı tarım alanı değil mi? Orada kampüs alanı kurulması doğru mu? Burada neden kurmuyorsun? Boş fundalık arazi. Bakıyorum kimsenin umrunda değil. Ya gidiyor elimizden, kentte başka yer yok. TOKİ başka yerde de konut yapar. Zaten TOKİ’nin orada konut yapması Karabağlar’daki kentsel dönüşümü gelişimi de engeller. Oluşturduğumuz sivil toplum platformu bu konuyu herkesle görüşüyor. Bu konuda herkesin elele vermesi gerekiyor. Bizim anladığımız kentsel dönüşüm binalı yerlerde olur, boş yerlerde değil. Müteahhitlerle kentsel dönüşüm olmaz. Kamunun muhakkak olması lazım, müteaahit sektörü yapımda devreye girer, uzlaşma sürecine müteahhitlik sektörünü sokarsan olmaz.
180 HEKTAR YEŞİL ALAN
Kaymakamlığın önünde Emniyet Müdürlüğü’nün başladığı yer de var. Yıllardır Basmane çukuru gibi kaldı, Bakanlık çare arıyor. Ben altı otopark üstü meydan olsun diye önerdim. Aynı şekilde Poligon deresi bölgesi var, bu sadece Karabağlar’ın değil İzmir’in de meselesi. 180 hektar askeri alan yer var orada. Taşınması konuşuluyor zaman zaman. Bu alanın kente kazandırılması lazım. 180 hektar Kültürpark’ın dört katı büyüklüğünde bir alan. İzmir kenti için çok önemli bir alan askeriye taşındığı anda kente kazandırılmalı. Orası müthiş bir vadi, ormanı ve yürüyüş alanlarıyla çok önemli bir yer. Toplumu bilgilendiriyoruz, İzmir’de başka o büyüklükte bir alan yok bütün kent faydalanır.
KARABAĞLAR’DA MAKAS AÇILIR
Ben Başkan olduğum süreçten itibaren Karabağlar’da her seçimde partimizin oyları arttı, yüzde 41’i geçti. Yerel seçimde de bunun üstüne çıkacağımıza inanıyorum. Üç yılda dolu dolu koştuk, boş durmuyoruz. Biz yerel seçimi rahat alırız. CHP’yi kastediyorum ama belediye başkanının da bir etkisi olur mutlaka. Referandumda Başbakan Karabağlar’a iki defa geldi. Karabağlar’a asılıyorlar, bu da gayet doğal. AK Partili arkadaşlara da başarılar dilerim. Bu demokratik bir ortam. Ama ben kim rakip aday olur diye bakmam. Partim bana görev verirse işime bakarım, seçime bakarım. Seçim konusunda da hiç tereddüt yaşamam, makas Karabağlar’da daha da açılır.
ANAMDAN BAŞKAN DOĞMADIM...
Bir dönem daha düşünüyorum ama anamdan belediye başkanı doğmadım. Olmazsa dünyanın sonu da değil. Benim derdim kente faydalı bir şey yapmak, başka bir derdim yok. Kente yararlı şeyler kazandırmış bir belediye başkan olarak anılmak isterim. Bazıları Aziz Başkanla özdeşleştiriyor, evet Aziz Başkan dürüst bir insan tabii ki desteklerim. Çekinecek miyim yani bundan? Düzgün hangi insan varsa onu sonuna kadar desteklerim. Ben ideali arayan birisiyim, öyle bir belediye başkanı varsa neden desteklemeyeyim? Aziz Başkan bu kentte kaç yıldır belediye başkanlığı yapıyor. Namusuyla, dürüstlüğüyle görevini yapan bir insan. Herkesin eksikleri olur, bizim de eksiklerimiz var onun da eksiklikleri vardır. Ama bir duruşu da vardır. Bence bir dönem daha yapmalı. Yapsın, bence iyi olur. Buna siyaset kurumunun da, İzmir’in de ihtiyacı var.