'Bir deli Başkan geldi...'

Laf değil iş üretmiş...

Gittik, gördük.

Gerçekten de yapmış.

Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu...

Kemalpaşa’ya uğurlu gelmiş.

Bir yanda 550 bin metrekarelik Göl Park gibi uçsuz bucaksız çılgın proje hızla tamamlanırken...

Park Orman gibi yoktan var edilerek içinden şelale geçen mesire yerinde binlerce kişi ağırlanırken...

Çok önemli kültürel bir açılım da yaşanıyor Kemalpaşa’da, 110 bin nüfuslu ilçede ilk kez sinema salonu açılıyor.

Hem de üç salon birden.

AK Partili Başkan Arif Uğurlu ticari zekası ve tecrübesini borç batağındaki Kemalpaşa Belediyesi’nin yıllık 45 milyon TL. lik mini bütçesiyle buluşturmuş.

Dev işlerin altına girmiş.

Adeta bir para sihirbazı gibi hem borçları ödemiş, hem çarpıcı yatırımlar yapmış.

İsrafı bitirmiş, göreve geldiğinde yılda 600 bin lira gideri olan kapalı pazar yerinin masrafını 6 bin liraya düşürmüş.

Akılcı bütçe yönetimiyle inşaatı hızla süren kapsamlı kongre merkezi bir yana...

Kemalpaşa’da açmayı planladığı kapalı kayak pistiyle İzmirliler’i sıcaklarda serinletmeyi hedefliyor.

İmkansıza imza atmaya niyet ederek, tüm bu projeleri bu ilk döneminde tamamlamaya ant içmiş.

Başkan Arif Uğurlu günde 18 saat çalışırken, bir yandan da ney dersi alıyor.

Çok yönlü, çok meraklı, çok titiz, çok çalışkan, çok hırslı ve duygusal bir yapısı var.

Riske girmekten çekinmeyen karakteriyle Başkan Uğurlu 5 bin 800 konutluk kentsel dönüşüme de el atmış.

Şunu söyleyebiliriz ki...

Kemalpaşa büyük ve hızlı bir değişim yaşıyor.

Tek derdi “5 yılda 25 yıllık iş yaptı” dedirtmek olan Başkan Arif Uğurlu’nun hayalleri gerçek oluyor.

‘Davasını yüreğinin gediğine koymuş’ retoriği güçlü 39 yaşındaki siyasetçi Arif Uğurlu Ege’de Sonsöz’e yarının Kemalpaşa’sını anlattı...

LOBİDE BAŞKAN VAR...

“Ben her sabah saat 06.00’da kalkarım. Kahvaltı, çocuklar derken 07.45’te evden çıkarım. Belediyenin önüne geçer, otururum. Makama çıkmam, saat 08.30’da son personel içeri gelinceye kadar lobide beklerim. Sonra Başkan yardımcılarımla kısa bir toplantı yaparım. Sabah 9.30’dan sonra dışarı çıkarım, sahayı gezerim, esnafı gezerim, projeleri gezerim. Saat 17.00 gibi belediyeye gelir imzaları atarım. Belediyedeki bütün toplantılar saat 17.00’den sonra başlar. Akşam 20.00 gibi belediyeden ayrılır kahveleri gezerim. Saat 22.00 gibi de evi arar, hanıma çocukların durumunu sorarım.

Evde kızım ve oğlumla biraz vakit geçiririm. Sonra eşim sırdaşım Naciye Hanım’la balkonda kahve keyfi yapar, dertdaşımla sohbet ederiz. Bazen ney çalarım kendisine... Hafız Burhan, Hafız Sami, Kemani Sarkis Efendi dinleriz. Arif Uğurlu’nun en büyük lüksü akşam evinde eşiyle yaptığı bu kahve sohbetidir. Başka ev hayatım yoktur. Siyasetçi bir insan davasını yüreğinin gediğine koymuşsa, evinden de, ailesinden de, çocuğundan da vazgeçmek zorunda kalıyor. Hem onlarla olayım, hem de iş yapayım olmuyor. Naciye Hanım çok şükür bu konuda ciddi manada hoşgörülüdür. Hak ettikleri vakti ayırabiliyor muyum, asla. Eşimin hoşgörüsüyle götürüyoruz.”

ODUNDAN İYİ ANLARIM

“Asıl mesleğim marangozluktur. Odundan, ağaçtan, kalastan iyi anlarım. En güzel nasıl yontulur iyi bilirim. Ailem atadan dededen tırkıçlı kapı denir, çift kanatlı kapı pencere yaparmış. Babalarımız işi geliştirip büyük inşaatların kapı ve pencere, mobilya işlerini yapmışlar. Erzurum’da binlerce konut yapmışlar. Biz ise mobilya işine ağırlık vererek, otel restorasyon ve renevasyon işine girdik. Yaklaşık 10 yıl Antalya Kemer bölgesinde çalıştık.”

AYAKLARIN YERE ÇAKILIYOR

“Başkan olmadan önce stabil yaşıyorsun. Belediye Başkanı olduktan sonra yoksullukla ilgili tahayyülünün gerçeğini görüyorsun. Ekonomik imkanların ölçüsünde zekatını verince tamam diyordun, sıkıntı yok. Ama daha sonra ne yaparsan yap azdır noktasına geliyorsun. Başkan olduktan sonra dünyanın kendimden ibaret olmadığını öğrendim, dünyanın benim etrafımda dönmediğini öğrendim. Başkan olduktan sonra kendimi sorguladım, neden anlamı ne acaba diye. Ama 15 Temmuz’dan sonra anladım ki, devletin vatansever yöneticilere bir gece ihtiyacı varmış, o da o geceydi. Ondan sonra sorgulamadım. 36 yaşımda Başkan olduktan sonra milletin emanetine sahip çıkmanın ne kadar özel bir şey olduğunu öğrendim. Beni muazzam şekilde devletçi yaptı. Benim içtimai dünyamdaki etkisi budur. En zirveyle de muhatapsın, en diple de. O zaman her tarafı görebiliyorsun. Seni asıl pişiren bu, fıtratının bunları sindirmesi önemli. Ayakların yere çakılıyor. Başkanlık bana çok şey kattı, çok şey de götürdü. Saçlarım bembeyaz oldu.”

BUGÜNKÜ KEMALPAŞA’YI YARATTI DEDİRTMEK...

“Kemalpaşa’da kentsel dönüşüm kararları benden önceki Başkan döneminde alınmış ama işin zorluğu görülünce hepsi rafa kalkmış. Bakanlık 11 kere yazı yazmış, hiçbirine dönmemişler. Benim ekibim de bu sürece girerken çok itiraz etti, ikinci dönem başlayalım dediler. Muhtemelen Rıdvan Hoca’ya da geri adım attırdılar. Kentsel dönüşümden vazgeçince seçim garantin var mı? Yok. Keşke Rıdvan Hoca başlatsaydı, yükünü ben çekseydim. Kahraman o olurdu, bedelini ödedi ama o başlattı denirdi. Allah göstermesin biz kaybetsek dahi, ki buna izin vermeyeceğiz, 10 yıl sonra Allah razı olsun diyecekler. Hedefim ‘Bir deli Başkan geldi, bugünkü Kemalpaşa’yı yarattı’ demeleri...

Biz şu an İzmir’de kentsel dönüşümde son görüşmeleri yapılan 2018’de temel atma pozisyonuna gelen tek ilçe belediyesiyiz. Derdimiz 2018’de temel atmak. 80 hektarlık bir alanda yaklaşık 5 bin 800 konut yapılacak, 4 bin 300 konut yıkılacak. Soğukpınar Türkmen mahallesi dediğimiz bölgeyi yine Türkmen mahallesindeki 300 metre ileride bir alana taşıyoruz. Kentsel dönüşümde belediye başkanı bilgi olarak kendini hazırlasın, bu işe yüreğini de koysun vatandaşa anlattığı zaman ikna edemeyeceği kimse yoktur. Bir şartla, vatandaş politik olarak önyargılı olmayacak. Kentsel dönüşüm bu ülkenin kanayan bir yarasıdır, siyasi partiler ve hükümetler üstüdür, memleket meselesidir. Kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm cümlesi bu ülkeye en büyük ihaneti getirmiştir.

Ben sadece Kemalpaşa için değil bazen İzmir için de düşünüyorum. Mesela bana göre kentsel dönüşümün yapılacağı en kolay yerler Bayraklı, Karabağlar’dır. Ben Bayraklı Belediye Başkanının yerinde olsam giderim Başbakana, benim sınırlarımın arka tarafı taş toprak, bomboş. 3 – 4 bin hektar alanı çıkartın, parselasyon yapılsın, emsal 1.6’yı geçmeden kenti taşıyalım derim. Önde iki-üç katlı evler yapıp satarak tümünün finansmanını çıkarırsın. Karabağlar’ın şansı da yeni fuarın karşısındaki alanın boş olması.”

BECERİKSİZSEN ŞİRKET BATAR

“Belediye aynı zamanda bir şirket değil midir? Devlet al sana yılda 45 milyon lira para diyor. Becerikliysen şirketi yürütürsün, beceriksizsen şirketi batırırsın. Ben su faturalarına kadar kontrol ederim. Geldiğimizde 42 milyon lira borç vardı. Toplam 21 milyon lira borç kapattık. Sadece personelimize 6 milyon lira borcumuz vardı, kapattık. Bankalara, özel sektöre bir kuruş borç bırakmadık. Piyasaya artık bir kuruş borcumuz yok.

Kemalpaşa kapalı pazaryerinin yıllık 600 bin lira gideri vardı. Şu an ne kadar gideri var? 6 bin lira. Nasıl mı söyleyeyim, pazar aynı pazar. Geldim su, elektrik faturalarını kontrol ettim. Baktım pazaryerinin rutin ayda 21 bin lira su faturası var. Bu ne dedim? İşte efendim pazar yerini yıkıyoruz dediler. Rekreasyon alanını suladığımız kuyudan su aldım, şimdi su faturası derdi bitti. Aynı pazaryerinde ayda 30 bin lira güvenlik görevlisi maaşı da vardı. Her kapıda bir güvenlik var ama pazar haftada bir gün açık. Tüm kapılara otomatik panjur yaptırdım, güvenlik ihale alımını durdurdum. Böyle böyle yılda 600 bin lira gider oldu sana 6 bin lira. Meydanlardaki tuvaletler için ayda 18 – 20 bin lira su faturası ödeniyordu. Arabalarını yıkıyorlardı o suyla. Hepsini yıktım o tuvaletlerin. O su faturalarına ödenen paralarla her beldeye yeni bir meydan yaptım.”

İZMİR’DE OLMAYANI YAPIYORUZ

“Benim Göl Park’ım İzmir’in hiçbir ilçesinde yok. Biz İzmir’de olmayanı yapıyoruz. Kemalpaşa’ya kapalı kayak tesisi de yapacağız. Mavişehir’de sıcakta bunalan, milyon dolarlık evinde körfezin kokusuyla bunalan arkadaş ‘Ne yapacağız’ dediğinde, ‘Hadi 15 dakikada gidelim Kemalpaşa’da kayak yapalım’ diye aklına gelecek. Biz bunu dedirteceğiz. Yaz kış açık olacak. Tek maliyet yazın içerisini sıfır derecede tutmak. Yazın İzmir’de bol olan ne? Güneş. Kapalı alanın çatısını güneş panelleriyle donatıp elektriği içeriye vereceğiz. Bir metre kalınlığında izolasyon malzemesi kullanılacak. Başka da bir maliyeti yok. Dükkanların kirasıyla da diğer maliyetler karşılanır. Biz en son temelimizi onbeş gün sonra atıyoruz. Kemalpaşa’da temel atma bitiyor. 2018’in onbirinci ayında da son açılışımızı yaparız.”

GECE GÜNDÜZ ÜÇBUÇUK YIL

“Ben seçimlerde sadece hizmet edeceğimi vaat etmiştim. “Gece Gündüz Üçbuçuk Yıl” da vadetmediğimiz neler yaptık diye bir bakarsak içinde üç sinema salonu, fitness, kütüphane ve konferans salonu olan bir kültür merkezi yaptık. Yıl sonunda tamamlanacak Göl Park projesi 550 bin metrekare ile kendi alanında Türkiye’deki en büyüklerinden birisi. İçinde 6 bin 500 kişilik anfi tiyatro, iskeleler, restoranlar ile hakikaten bir ilçe belediyenin yapacağından büyük bir iş.

Park Orman Kemalpaşa’yı inşa ettik, kafeleri, şelaleri ve paintball alanıyla doğal bir mesire alanı oldu. Yarı olimpik kapalı yüzme havuzu yaptık. Osmanlı Kına Konağı, Sevgi Yolu yaptık. 25 bin metrekare kapalı alan üzerinde bir kongre merkezi inşa ediyoruz, 2.200, 1.500 ve 800 kişilik salonları olacak. Yedi semt sahası yaptık. Beldelere meydanlar yaptık. Ekiplerimiz durmuyor, 2018’de Kemalpaşa’da bozuk sokak kalmayacak. Köylere 14 düğün salonu yaptık. Açık kır düğünü alanları kiralıyoruz 350 TL’ye. Beldelerimize iki açık olimpik yüzme havuzu ve 30 park yaptık. Yılda 18 bin aileye sosyal market yardımı yapıyoruz. Köylere bilişim sınıfları açtık. Çöp transfer istasyonu yaptık, Büyükşehir Belediyesi’ne devrettik.

Hükümet projeleri olarak da Kemalpaşa’yı Ankara asfaltına bağlayan yol açıldı, 33 milyon Dolar’a. Yiğitler Barajı iki ay önce başladı, şu an iş makinaları çalışıyor. Kentsel dönüşümde 2 bin 500 konutluk TOKİ’nin ihalesi yapıldı.”

BENİM HEYBEM DOLU

“Bu devletin haksız bir kuruşunu yediğinde sana nasıl zehir zıkkım olacağını görürsün. Devletin malı ahlıdır, adamın gırtlağında kalır. Devletin bir kuruşu boşa harcanırsa benim dengem bozulur. Ben 110 bin nüfusu 460 işçiyle götürüyorum, kadromu şişirmiyorum. Sahip çıktıkça da Allah bereketini veriyor, işte bu eserler öyle yapılıyor.

Seçimden itibaren 80 milyon liralık yatırım yaptık. Bugüne dek mecliste sadece bir kere oyçokluğuyla karar aldık, hep oybirliğiyle karar alırız. Hiç belaltı siyaset yapmadım, hiç siyaset de yapmadım. Kemalpaşa’da şu cümleyi kullanmadım, ‘Ey CHP biz üçbuçukyılda bunları yaptık. Büyükşehir sizde, siz bir milyon TL’yi aşan bir eserinizi gösterin’ demedik.

Karabağlar’da Büyükşehir Belediyesi ile birlikte kongre merkezinin temelini attılar, Karabağlar Belediyesi’nin 300 milyon bütçesi var. Benim bütçem ortalama 45 milyon TL. Sahip çıkılacaksa bize de sahip çıkılsın. Biz hiç bunların siyasetini yapmadık. Ama yarın sahaya çıktığımızda benim depomda gırtlağına kadar satacak malzeme var. Benim heybem dolu, senin heyben bomboş, ikimiz de meydana çıkacağız. Sen halka ne vereceksin, ben ne vereceğim. Biz o günü bekiyoruz.

Söz vermeyip de yaptığımız 60’ın üzerinde eserimiz var. Ben DSİ’den iş makinası alıp göletin çamurunu çıkarmışım. Diğer belediyeler de aynı makinayı Büyükşehir’den alamaz mı? Hangi belediye başkanı Aziz Başkan’a ‘Proje yapıyorum iki dozer ver’ dese Aziz Başkan ‘Hayır vermiyorum mu’ diyecek. Yeter ki hizmet etme aşkın, inancın, şevkin olsun. Benim sekiz katıma yakın bütçesi olan ilçe belediyeler ne yaptı? Şirketleriyle 6 katrilyon liraya yakın bütçesi olanlar benim kentime ne yaptı diye soracağız elbette.”

SELÇUK HADİSESİ KIRILMAYA YOL AÇTI

“Selçuk hadisesi kim ne derse desin bizde bir kırılmaya yol açtı. Bu ülkenin Başbakanının önünde yapılan hadiseye çok kırıldık. Aziz Bey’in etrafındaki bir yapı bu olayı asıl mecrasından aldı, başka bir mecraya soktu. O saatten sonra benim Aziz Bey’e söyleyeceğim bir şey yok, kendi işimi kendim görürüm. AK Partili Belediye Başkanlarının tümünde bu kırılma oldu. Aziz Bey sinirine yenik düştü, halka adam ol diyince yuhlama ondan sonra oldu.

Niyet okuyuculuğu yapmayayım, Aziz Bey orada siyaset yaptı mı yapmadı mı bilmem. Ama bir şey yaptı, bu ülkenin Başbakanının ve beş altı Bakanın önünde bize göre Aziz Bey’e yakışmayan bir üslupta bir duruş ortaya koydu. Başbakan’ın önünde bir vekile dönüp ‘Köpeklerine sahip çıkacaksın’ demesi bu kenti yöneten birini bırak mahalle muhtarına bile yakışmaz. Başbakan olmasa o tavır bizi bu kadar rahatsız etmezdi. Biz Binali Bey gibi bir Başbakan’ın önünde yapılmasını sindiremiyoruz. Benim Aziz Bey’i kafamda oturttuğum yer değişti. Bundan sonra o Büyükşehir Belediye Başkanı ben de Kemalpaşa Belediye Başkanıyım, oturur resmi büyük projeleri konuşuruz. Abilik hukukumuz zedelendi, benim içtimai dünyamda yaşadığım bu. Aziz Bey aramıza bir çizgi koydu, o çizgiyi kaldırmak da ona düşer.

Bizim bu saatten sonra Büyükşehir Belediye Başkanımızla konuşacağımız konular bir metrekarelik asfaltlık konular değildir. Bir kamyon asfalt için Aziz Bey’i arayacaksanız o kentte bir sıkıntı vardır. Niye arayayım? Bizim artık çok daha ciddi şeyleri konuşmamız lazım. Aldığımız en küçük şeyden mutlu olur hale geldik. Ama ben artık Aziz Bey’i bunlar için asla aramayacağım. Aziz Bey neden teknik müdürlükler oluşturdu? Büyükşehir benim hangi sokağıma ne yapıyorsa benim haberim yok. Muhtarlar üzerinden gidiyorlar. Benim aciliyetlerime göre davranın diyoruz, bu diyaloğu kuramadık. Tamamen bypass olduk.”

İZMİR’İ YÖNETEN ÜST AKIL

“Diyelim ki sayın Başbakan sizin belirttiğiniz şekilde müspet bir hareketle elini kaldırarak müdahale etseydi olumlu bir hareket olurdu. Aziz Bey ve ekibinin başardığı olay bu, bizim İzmir’i alamamızın nedeni de bu. Başka hiçbir şey değil. Başbakan’ın müspet hareket yapmaması İzmirliler tarafından ne kadar ağır eleştirilip, kırılmaya neden oluyorsa Aziz Bey’in yaptığı yanlış da o kadar konuşulmuyor. Hiç kırılma yok. Yanlışı konuşmuyoruz, niye doğru müspet hamle yapılmadı onu konuşuyoruz. Algı yönetimi, bütün mesele bu. Hiç kimse Aziz Bey’in söylediği o lafları konuşmadı, hiç kimse bunu yazmadı. Yanlışı konuşmadılar. Sadece niye Başbakan müspet hareket yapmadı? Tamam müspet hareket yok, nötr hareket var. İyi de yanında eksi var, önce eksiyi konuşalım. Eksiyi konuşmadık. Başbakanımız dünya tatlısı, niye artı 1 olmadı? İyi de yan tarafta eksi 1 var, eksi 1’i önce 0’a getirelim. Sonra 1’i konuşalım. Algı yönetimini kaybettik. Biz eksi 1’i konuşmaya ikna edersek İzmir’i alırız. Herkes merkezi hükümet İzmir’e yatırım yapıyor mu, yapmıyor mu onu konuşuyor. Hiç kimse bu kadar bütçeyle 15 yıldır yapılmayanı konuşmuyor. Algıyı değiştirmemiz lazım. Bizim İzmirliye eksi 1’i konuşturmamız gereken noktada Aziz Bey’i alkışlamak gerekiyorsa alkışlayacağız. İzmir’de AK Parti’nin güçlü olması sadece teşkilatlar nezdinde olabilecek bir şey değil. En büyük STK’lardan başlayarak, STK’larda fikri bir dönüşüm olmadığı müddetçe teşkilat düzeyinde bir dönüşümle İzmirli’yi ikna edemeyiz. Teşkilat ne kadar çalışırsa çalışsın 3 puan fark eder. O yapıların algısını değiştirmeliyiz. İzmir’i almamız için, İzmir kamuoyunu ikna etmek için bizim önce STK’ları kazanmamız lazım. Çünkü kim ne derse desin, İzmir de bir üst akıl tarafından yönetiliyor.”

MİLLET SANA ROTA ÇİZER

“Şu anda bir tane hedefim var. Derdim 2019’dan sonra tekrar bir daha başkan ya da vekil olmak değil. Bir derdim var o da 2019 Mart’ına geldiğimde Kemalpaşa halkına 5 yılda 25 yılda yapılacakları yaptık kardeşim, bu da ispatı demek. Cek, cak değil, yaptık demek. Sen onları yapınca bu millet sana rota çiziyor zaten. Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda ben zannetmiyorum ki bu ülkeye seçilmiş Başkan Cumhurbaşkanı olayım diye düşünsün. Ama öyle bir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptı ki onu Başbakanlığa taşıdı. Ben buna inanıyorum. ‘Evet, İzmir’de Kemalpaşa Belediyesi şu projeleriyle beş yılda harika işler yaptı’ densin, bana yeter. Allah’ın vaadi var, “Hiçbir emeği zayi etmeyiz” diye.Yerinde oturan belediyeler varken Allah bu kadar emeği zayi etmez, ederse de başka bir kapı açmak için yapar...”