Vakalar sonrası Eğitim-Sen'den hükümete çağrı: Öğretmenlere düzenli test yapılsın!

EGEDESONSÖZ- Eğitim-Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Veysel Beyazadam, SonSöz TV’de Gazeteci-Yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtladı.

Dünyayı ve Türkiye’yi etkisi altına alan koronavirüs salgının eğitime etkileri ve hükümet nezdinde alınan önlemlerin değerlendirildiği programda konuşan Veysel Beyazadam, eğitim-öğretim yılı öncesinde öğretmenlerle yapılan seminer çalışmalarında İzmir’deki altı okulda koronavirüs vakası görüldüğünü hatırlattı.

ŞİMDİDEN 80 OKULDA VAKA YAŞANDI
Türkiye’nin eğitim-öğretim dönemine hazır olmadığını belirten Beyazadam, “Bir takım sıkıntıların olduğu aşikar. Bugün sendikalar Bakanlık’tan bilgi alamıyorlar. Böyle bir durumda kendi sendikalı arkadaşlarımızdan bilgi alıyoruz. Görünen tabloda; okullarımız eğitim-öğretime hazır değil. Seminer döneminde öğretmenler okula davet ediliyor. Bu toplantılar geçen dönemde online olarak yapıldı. Yeniden online olması için talepte bulunduk. Öğretmenlerin kapalı alanlarda yaptığı toplantılarda bulaşıklığı arttırma riski var. Bakanlık seminerleri yüz yüze yaptıracağız dediler. Seminer döneminde bile 80 okulumuzda görev yapan öğretmen arkadaşlarımız diğer meslektaşlarına bulaşıklığı arttırmaya dair bir risk barındırdı. Daha sadece seminer döneminden bahsediyoruz. Temel korkumuz gerçekleşiyor. Bazı kurum, kuruluş ve yetkililer ‘öğretmenler okulların açılmasını istemiyor, öğretmenler yan gelip yatıyor’ dedi. Bu ve benzeri bütün sözleri kınıyoruz. İtham sahiplerini daha vicdanî, ahlaki, hukuki söylemlere davet ediyoruz. Biz sendika olarak okulların açılmasını istiyoruz. Tamamen sağlıklı, korunaklı, tedbirleri alınmış, uluslararası evrensel bilimin öngördüğü kriterlere uygun bir biçimde bu koşullar oluşturulduğu kriterlere uygun bir biçimde okulların açılmasını istiyoruz. Bu koşullar oluşturulduktan sonra çocuklarımızla yüz yüze eğitim ortamlarını paylaşmak istiyoruz. Eğitim-öğretim sürecinden bu kadar uzak kalan çocuklarımız durumunu parlak olmak görmüyoruz. Bu doğru bir tablo değil” dedi.

4+4+4 SİSTEMİ: LGS ORANLARINDA BAŞARISIZLIK TURNUSOL KAĞIDIDIR
Eğitimde tartışmalara neden olan 4+4+4 sistemi üzerinden LGS sonuçlarını yorumlayan Beyazadam, “Yıllar önce 4+4+4 sistemi gündeme geldiği zaman bilimsel ölçütlerle ortaya konuldu. ‘Yapmayın’ diye ifade edildi. Daha soyut öğrenme becerisi olmayan bir çocuğu soyut ifadelerin bulunduğu müfredatla yüz yüze getirirseniz sıkıntı yaşarız. Kendilerine göre nedenlerle bu sistemi yürürlüğe koydular. O sisteme ilk olarak dahil olan öğrenciler bu sene LGS’ye girdiler. Sınav sonuçlarının ortaya çıkardığı tablo bu eğitim modelinin ne denli yanlış olduğunu gün yüzü gibi ortaya çıkaran bir turnusol kağıdı oldu. Öğrencilerin özellikle başarısının düşmesi sadece soruların zorluğuna ve pandemi koşullarına bağlanamaz. Bilimsel ölçütlerden uzak kalınca sorun yaşamanız muhtemeldir. Bizim istediğimiz ana mesele şu; çocuğun yeri okuldur. Eğitim hakkından önce yaşam ve sağlık hakkı gelmektedir. Yaşananları çözümleyip yerine getirmemiz lazım. Bakanlığımız sendikalardan köşe bucak kaçıyor. Masadan eğitim paydaşı olarak hizmet üretenleri yok sayarsanız aldığınız kararların havada kalması kaçınılmazdır. Yüzdelik bir dilim hesabı üzerinden gitmek gerekir. Bakanlığın talihsiz bir açıklaması oldu: ‘Nitelikli okul’ diyerek… Nitelikli okul dediğiniz zaman oranın payını yüzde 2 (yüzdelik ikilik bir dilimin girdiği) olarak görüyoruz. Geriye kalan yüzde 98’e yakın olanını niteliksiz olarak yaftalamış oluyorsunuz. Bu tanımlamaya dair bile hareket edilse yüzde 98’i başarılı oluyor. Biz bunu sonuç değil süreç odaklı görüyoruz. Sonuç odaklı eğitim sistemi sınava dayalıdır. Bir sınavda bir tane birinci geliyor ve bütün gözler birinciye yöneliyorsa geriye kalan herkesi başarısız addedersiniz. Süreç odaklı olması gerekiyor. Öğrencilerimizin kendi yapılarına, becerilerine ve donanımlarına uygun ve istediği okullara gidebilmesi… Bunu sağlayabilmiş değiliz. Yapılamayacağına dair bazı söylemler duyuyoruz, bütün bu bahanelerden sıyrılıp bunun yolunu ortak akılla bulmalıyız” dedi.

ONLİNE EĞİTİMDE MÜTHİŞ EŞİTSİZLİK VARDI
Pandemi süreci ile birlikte evlerde yapılan online eğitim sisteminin handikaplarını dile getiren Veysel Beyzadam, “Temel felsefemiz eğitim-öğretim yüz yüze ilerler. Okul salt bilgi aktarım merkezi değildir. Öğrencinin sosyalleşme, psikolojik ve fiziksel olarak tamamladığı alan olarak görüyoruz. Doğal olarak çocuklarımızın okula ihtiyacı var. Uzaktan eğitim bunların yerine geçemez. Merkezi yönetim eğer pandemi sürecinde bunları sağlayamıyorsa uzaktan eğitime mahkum duruma bırakmış oluyorsunuz. Uzaktan eğitim belki bir noktada katkı sağlayabilir. Müthiş bir eşitsizlik vardı ve pandemi koşullarında bu durum artarak devam etti. Ekonomik olarak durumu iyi olan aileler özel ders ile çocukların eksikliklerini tamamlamaya çalıştılar. Hayatta kalmaya çalışan ve ekonomik olarak evine ekmek götürmeye çalışan vatandaşlarımızın yoğunluğunu düşündüğümüzde bu ailelere eğitim fonu ayrılması mümkün değil. Çocukların birbirinden farkını oluşturan en büyük test yabancı dil (İngilizce) testi oldu. Yabancı dil devlet okullarında mı daha iyi eğitim sunabiliyor özel okullarda mı? Bu sorunun yanıtını kamuoyuna bırakıyorum. Özel okullarda daha nitelikli alan öğrenciler daha fazla öne geçti. LGS üzerinden bu sonuç bizlere toplum üzerindeki eşitsizlik makasının ne kadar geniş açılara bağlı olduğunu gösteriyor” dedi.

İZMİR’DE MERKEZİ YERLERDE BİLE TV’Sİ OLMAYAN AİLELER VAR
Eğitimde fırsat eşitsizliğini örneklerle dile getiren Beyazadam, “Her şeyi ekonomik çarklara bağlayan yaklaşımı reddediyoruz. Öğrencilerin (1-4. sınıfa kadarr) ilk etapta yüz yüze eğitime başlatılmasına dair bir talep geldi. Anne-babalar işlerine gidip çocuklarını okula bırakabilsinler, aklı çocuğunda kalmasın, ekonomik çarklar dönsün diye bir eğitime başlansın diye adı geçiyordu. Bunun koşulları uygun değil. Ekonomik çarklar elbette önemli ama siz bunu toplumsal sağlığın önüne koyarsanız orada işler sarpa sarar. Çocukların bu eksiklikleri tamamlaması için maalesef iş yine velilere düşüyor. Maalesef bu dönemde İzmir’de merkezi yerlerde bile evinde televizyon olmayan çocuklar var. Siz öğrenciyi uzaktan eğitime mahkum ederseniz, öğrencinin internet bağlantısı var mı, bilgisayar, tablet, cep telefonu var mı? Bunlar fırsat eşitsizliğini derinleştiriyor. Okul öncesinden örnek vereyim. Eğer bu aşamalardan nitelikli bir şekilde yarar görmeden bir üst noktaya taşıdığınız zaman elbette sıkıntılar olacaktır. Henüz daha okuma-yazma noktasında henüz daha içselleştirmeden pandemi koşullarında evlerinde kaldılar. Bunlardan çok azı ailelerinden destek alarak bir şekilde bunu yürüttü. Bu noktada Bakanlığımız telafi eğitimi yapma kararı aldı. Telafi eğitimi ise uzaktan eğitim olacak. Uzaktan eğitim ile okuma-yazma becerisi bunu geliştirmesi mümkün değildir” dedi.

ÖĞRETMENLERE DÜZENLİ OLARAK TEST YAPILMALI
Özlük hakları ve okullarda salgın ile mücadele konusunda düşüncelerini dile getiren Sendikan Başkanı Beyazadam, “Bakanlığa pandemi oluştuğundan beri çağrıda bulunuyoruz. Lütfen ek bütçe ve ek personel ayırın. Esnek ve uzatma çalışma genelgesinin ana mantığı çalışanı da korumak üzerine. Bu öğretmen kadrosu ve açığı varken nasıl seyreltilmiş, dönüşümlü eğitim uygulayacaksınız. Birçok okulda ateş ölçer, dezenfektan, maske yok. Henüz daha okullar açılmamışken öğretmenlere dahi bunları temin edemiyorsunuz. Ek bütçe ve ek atama, bilgi akışının net, hızlı ve güvenli bir şekilde bütün paydaşlarla masada bir arada karar alınmasını bekliyoruz. Müfredatın yeni normal ile değiştirilmesi gerekiyor. Hal böyleyken düzenli olarak öğretmen ve çalışanlara test yapılmasını bekliyoruz. Öğretmenlerin dönüşümlü okula gelmesi için ek atama yapılması gerekiyor. Ücretli öğretmen adı altındaki çalışmaların bir an önce son bulup kadrolu ve iş güvenceli istihdam modeline geçilmesi lazım. Böyle bir durumda ücretli öğretmen kadrolu öğretmene kıyasla 3’te 2 oranında daha az para alıyor. Böyle bir öğretmen arkadaşım hangi motivasyonla okula gidebilecek?” dedi.

BÖLGESEL KARARLAR İLE OKULLARIN AÇILMA TAKVİMİ REVİZE EDİLMELİ
21 Eylül’de okulların açılmasına ilişkin olarak sendika tarafından bir rapor hazırladıklarını söyleyen Beyazadam, “Birkaç temel nokta üzerine durduk. Okullarımızın nasıl bir hijyene sahip olması gerektiğine dair, fiziki mekan kullanımına dair bir sınıfta en fazla 12 öğrencinin olmasına dair önermelerde bulundu. Biz bunları bilimsel ölçütler ile ortaya koyuyoruz. Sayı konusunda bulaşıklığı minimum düzeye düşürmek konusunda bir sınıfta en fazla 12 öğrencinin olması gerekir. Ortak alan kullanımı, taşımalı eğitim olan yerlerde yemekhanelere önlem alınması gerekir. Öğlen yemeği süreci de iyi planlanması gerekir. Eğitim-öğretim süreci başlamadan süreç yönetimi ile ilgili bilgilendirme yapılmalı. İlkokul çocuğundan mesafeyi korumasını bekleyemezsiniz. Bir çocuğun ilacı yine çocuktur. Arkadaşını gören bir çocuk yine sarılmak isteyecektir. Okul bahçelerinin eğitim yapabilecek bir gerçekliği yok. Bazı bölgelerde vaka sayısı azken bazılarında daha fazla… Okulların açılımı ile ilgili bir toptancı anlayışa karşıyız. Bölgesel kararlar ile okulların açılma takvimi revize edilmeli” dedi.