Ümit YALDIZ
Bizimkisi bir kripto hikayesi!
14 Şubat 2020 Cuma

Aslında konu çok… Yeni partiler var, CHP il kongresinin ardından ortaya çıkan senaryolar, Kılıçdaroğlu-Erdoğan arasında giderek kızışan ‘FETÖ’nün siyasi ayağı sensin’ düellosu var. Hatta Devlet Bahçeli’nin sağlık durumuna paralel ‘Ne olacak bu MHP’nin hali’ sorusu ve dahi bilimum 2023 hesapları…

Öte yandan İntegral Araştırma’nın tam da şu sıralar İzmir’de saha çalışmalarını sürdürdüğü, kısa süre sonra kamuoyu ile paylaşmayı düşündüğü‘siyasi gündem’ çalışması var.

Lakin bugün eski bir meseleye yeniden açıklık getirmek üzere karşınızdayım. Dahası 4 yıl önce uzun uzun anlattığım meseleyibazı bulanık su balıkçıları yüzünden bir kez daha anlatmak zorundayım.

Bir dönem kurucusu, ortağı ve genel yayın yönetmeni olduğum ve sonradan Fatih Yapar’a devrettiğimiz Mayıs 2016’dan bu yana da sadece yazarı olduğum ancak mensubu olmaktan her daim gurur, onur duyduğum, pek çok mesleki başarıya imza attığımız, pek çok gazeteci için okul, basamak, pek çok kalem için özgürce kendini ifade edebildiği bir platform olarak göz bebeğimiz gibi koruduğumuz Ege’de Sonsöz’e bulaştırılmak istenen bir çamuru ve çamurcuların niyetini ifşa etmek üzere karşınızdayım.

Çünkü birileri, ne yazık ki aralarında ‘gazeteci’ sıfatını kullananlar da var. FETÖ üyeliği iddiasıyla tutuklu yargılanan Burak Oğuz’un sorgusu sırasında söylediği, iddianamesine yarım yamalak yansıyan bir cümle üzerinden Ege’de Sonsöz’ü ipe çekmeye ve haksız, mesnetsiz bir karalama kampanyasına giriştiler.

Eski genel yayın yönetmeni olarak bu saldırılara karşı elimdeki belge ve bilgileri yeniden kamuoyuna arz etmek şart oldu.

Bakın güzel kardeşim… (Ki bazı durumlarda bu hitap bir tezadı da içinde barındırır)

Öküzün altında buzağı bulmanız Ege’de Sonsöz’de FETÖ izi bulmanızdan daha kolaydır. Devlet, 15 Temmuz’dan sonraki o kaotik ortamda denedi, didik didik etti, bulamadı. At iziyle it izinin karıştığı bir ortamda bir başkasının yerine, bir başkasını kurtarmak için Ege’de Sonsöz’ü FETÖ torbasına attılar.

Kimin yerine kapattığını öğrenmek isteyen varsa Ege’de Sonsöz’ün resmi olarak yeniden açıldığı, itibarının iade edildiği29 Ekim 2016 tarihli 675 sayılı KHK’da kapatılan gazeteler listesine bakabilir.
*
Bu bir.
*

İkincisi Ege’de Sonsöz’ün 11 yıllık adli sicil kaydına baktığında tehdit, şantaj, yalan haber bulamazsınız.  Mesleki sicil kaydına bakarsanız da onlarca kez ulusal gündemi, yüzlerce kez de yerel gündemi belirlediğini görürsünüz.  Ege’de Sonsöz yöneticilerinin adli sicil kayıtlarında ise belediye başkanlarına porno kasetli şantaj davalarından yargılanmak ya da FETÖ’nün İzmir’deki en büyük kumpas davası olan İBB davasına çanak tutmak, malzeme temin etmek yoktur. Aksine bunların karşısına dikilmek vardır.

Ne göreceğinizi ben söyleyeyim.

Mesleğini yapma konusunda zorluk yaşayan bir grup gazeteciyle birlikte 2009’da kurduğumuz Ege’de Sonsöz’e ilk dava 2010’da Fethullah Gülen’in şikâyeti üzerine açılmıştır.

Nasıl mı?

Tarih 27 Ağustos 2010… Fethullah Gülen’in “Mezardakileri kaldırıp evet oyu verdirmek lazım” diyerek 12 Eylül 2010’daki yüksek yargıyı ele geçirdiği referanduma yönelik kolları sıvadığı bir dönem.

Peki, Fethullah Gülen İzmir’deki yerel bir haber sitesini neden mi dava etmişti?

Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı’nın 2010/3927 nolu iddianamesinden aynen yazıyorum.

25 Aralık 2009 tarihinde Ege’de Sonsöz yazarı Rıfat Serdaroğlu tarafından kaleme alınan “İkimiz bir fidanın zehir saçan dalıyız… Apo/Feto” başlıklı yazısı nedeniyle… Yayın yoluyla alenen hakaret başlığında açılan kamu davasında Gülen’in şikayetine konu neymiş peki?

Aynen aktarıyorum.

“Kendi ordusundan bu kadar nefret eden, sütü bozuk insan, nedense hep bunların etrafında toplanıyor ifadesinin yanısıra “Seccade tüccarları ve din istismarcıları” ibaresiyle müştekiyi (Fethullah Gülen) ima ederek hakaret ettiği, müştekinin ABD’de CİA’nın korumasında ve bolluk içerisinde yaşadığından bahisle müştekiye hakaret kastıyla vatan hainliği isnadında bulunduğu, yazı içeriği bütünlüğünün ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı vs…

Fethullah Gülen’den ‘muhterem hocaefendi hazretleri’ diye bahsedildiği, milletvekillerinin, valilerin hatta gazetecilerin katar katar Pensilvanya’yauçup el pençe divan fotoğraflar verdiği dönemde biz yani Ege’de Sonsöz Gülen’in şikayetiyle açılan davada hesap veriyorduk.

Burada yıllar önce bugünü öngören Rıfat Serdaroğlu kadar bu yazıyı cesaretle yayınlayan gazetenin bedel ödemesi gerekiyordu. Ödedik de…  Ortağım Fahrettin Dokak ve yazarımız Serdaroğlu gazeteyi temsilen Gülen’e karşı 3 yıl adliye koridorlarını arşınladılar.

Bu dava 3 yıldan uzun sürdü. Ve Erdoğan-Gülen çatışması başlayınca 2013’te kurtulduk. Fethullah Gülen gibi o tarihlerde Pensilvanya’dan öksürse Türkiye’yi grip yapabilecek güçte birinin size dava açmasının ne anlama geldiğini sanıyorum uzun uzun anlatmama gerek yok.

Yaşayan bilir.

İşte bu da belgesi:

Şimdilerde olmadık senaryolarla Ege’de Sonsöz’e çamur atmaya çalışanlara soruyorum.

Başta sizlerin yani Ege’de Sonsöz’e FETÖ çamuru bulaştırmaya çalışanların yazdığı, çizdiği, yönettiği gazeteler olmak üzere bizzat Gülen’in şikâyetiyle dava açılan kaç gazete biliyorsunuz?

İzmir’de yok!  Diğer kentleri bilemem.

 

Üçüncüsü;

FETÖ’cülerin İzmir’deki en büyük kumpası İBB davasıdır. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun çete reisi  sıfatıyla 400 yıl hapsini isteyerek 100’ün üzerinde belediye bürokratıyla birlikte yargılandığı davaya karşı Ege’de Sonsöz’ün duruşunu herhalde bilmeyeniniz yoktur. Bilmeyenler arşivlere bakabilir.

Şu anda hazırlık savcıları dahil süreçte görev alan tüm adli personelin (hakim, savcı, başsavcı, özel yetkili savcı) FETÖ’den ihraç edildiği İBB davasında Ege’de Sonsöz destansı bir direnişin merkezi olmuştur.

Bugün bizlere FETÖ çamuru bulaştırmaya çalışan kimi kalemşorlarınve birlikte hareket ettiği isimlerin alenen çanak tuttuğu, iddianameye temel teşkil eden polis fezlekelerinde süreci nasıl yönettiklerine dair tapeleri yayınlanan bu dava, FETÖ’nün İzmir’deki en büyük kumpas davasıdır. Ve Ege’de Sonsöz’ün başını çektiği direniş halen hafızalardaki tazeliğini korumaktadır.

Bu süreçte Genel Yayın Yönetmeni olarak ben, dönemin Haber Müdürü, şimdilerde gazetenin sahibi olan Fatih Yapar kardeşim “Özel yetkili savcıların talimatıyla” hakkımızda açılan davalarda ifade verdik. Ama 1 milimetre geri adım atmadık.

İşte bu da belgesi:

Dördüncüsü;

Yıl 2014… İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne Ege’de Sonsöz Genel Yayın Yönetmeni sıfatım nedeniyle davet edildim. Şikâyetçi yabancı değildi. Fethullah Gülen ve Mustafa Muhammet Günay…

Erdoğan’ın o günkü adıyla “paralel devlet yapılanmasıyla mücadele” çerçevesinde meydanlardan aktardığı meşhur “Ananas konuşmasını” yayınladığımız için böylece özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğimiz gerekçesiyle ifademe başvuruldu.

Daha sonra açılan dava dosyasında Gülen, “hokus pokusla çıkarılmış” olsa da Mustafa Muhammet Günay’ın adı müşteki/davacı olarak geçiyordu.

İşte belgesi:

Mustafa Muhammet Günay kim mi?
“Yakın bir gelecekte kimlerin inlerde yaşadığını kimlerin saklanacak bir in arayacağını herkes görecek diyerek Erdoğan’ı açıkça tehdit eden TUSKON Başkanı’nın Genel Sekreteri… 15 Temmuz’u ByLock üzerinden örgüte haber veren kişi… İddianamelerde Örgütün Türkiye imamı olduğu da yazıyor.
Dava 13 Temmuz 2016’da yani darbe girişiminden sadece 3 gün önce sonuçlandı. Çünkü Davacı Muhammet Günay’ın kendisi firariydi.

Beşincisi;
2009’da yayın hayatına başlayan Ege’de Sonsöz’ün tüm haber ve yazı arşivi ortadadır. Bizlere FETÖ ya da başka türden bir çamur sıçratmak isteyen kimileri gibi “telefonla, tehditle, ricayla” yazı ya da haberlerimizi yayından kaldırmamışızdır. Haber ve yazı arşivimiz gün be gün incelemeye açıktır.

FETÖ kaynaklı tek bir haber ya da yazı bulamazsınız.

Bu kurum FETÖ’nün haber ajansı CiHAN’a abone bile olmamıştır. Bank Asya’da hesabı olmamıştır. Kurumun hiçbir temsilcisi hiçbir FETÖ sohbetine katılmamıştır. Ege’de Sonsöz’ün hiçbir yazarı ya da temsilcisi Pensilvanya’ya gitmemiş, herhangi bir FETÖ unsuruyla bilerek yanyana fotoğraf vermemiştir.

Aksine FETÖ’yü en başından CİA ajanı, vatan haini, seccade tüccarı ilan edip bizzat kendisiyle, imamlarıyla adliye koridorlarında hesaplaşmayı tercih etmiştir.

Listeyi gazetemizin Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi kumpas davalarına olan bakışından başlayarak onlarca madde halinde uzatabilirim. Ama bu kadarının yeterli olduğu kanaatindeyim.

Burak Oğuz’a gelince:

Şu aşamada “Masumiyet karinesine olan saygım nedeniyle” daha fazlasını yazmak istemiyorum.

Kendisini 11 Haziran 2011’deki genel seçimlerden hemen önce CHP’nin milletvekili aday adayı olarak tanıdık. Zaten devletin elinde Burak Oğuz’un 2004’den itibaren kimlerle görüştüğüne dair geniş bir HTS kayıt havuzu olduğunu iddianameden biliyoruz.  Yani bizim onunla ne zaman tanıştığımız ve kaç kez görüştüğümüze dair bilgi devletin elinde zaten var. 2012’de kendi teklifiyle o tarihte 4 yaşındaki şirketimizin (Smyrna Basın Yayın Ltd ) mali müşavirliğini ‘daha ekonomik bir teklif yaptığı için ona verdik.

Bu süreçte ‘tamamen mali müşavirlik, uzmanlık, ekonomi sınırları içinde kalmak kaydıyla’ haftada bir gün yazı yazma talebini de kabul ettik.

Belediye başkanı seçilene kadar Ege Tv, Gözlem, Tv Den ve birçok medya organıyla benzer bir ilişki yürüttüğünü de biliyoruz.  Programcı, yazar, mali müşavir vb.

2016’da da benzer gerekçelerle mali müşavirlik sözleşmesini sonlandırdık. Şirketin son 4 yılı yani Fatih Yapar dönemi başka bir mali müşavirce yönetilmektedir.

Burak Oğuz’un CHP’nin kurumsal internet sitesinde halen yayınlanmakta olan özgeçmişine bakarsanız o tarihlerde Rotary Kulübü başkanlığı, ADD yöneticiliği, EGİAD ve ESİAD yöneticiliği yaptığını görürsünüz. Bizim tarafımızdan bakıldığında o tarihlerde Burak Oğuz siyasi hedefleri olan ve bu doğrultuda öne çıkmaya çalışan CHP’li bir mali müşavirdi.

Bazılarımız bugün farklı şeyler düşünüyor, görüyor olabilir. Ama o gün için Burak Oğuz’un kimliği böyleydi.  Sonuçta Burak Oğuz 12 yıllık şirketin 3 mali müşavirinden biridir.

Diyelim ki Oğuz suçlu…

Ana muhalefet partisi CHP’nin belediye başkanı yaptığı, devletin Aralık 2019’a kadar adli işlem yapmadığı birini bizim 2012’de görmemiz, önlem almamız herhalde düşünülemezdi.

Öte yandan Ege’de Sonsöz FETÖ’nün başı Gülen tarafından açılan davada yargılanırken Oğuz’un “Sizin defterlerinizi daha ekonomik koşullarda tutarım” teklifinin örgütsel bir sebebe dayanıp dayanmadığını yani bir çeşit sızma anlamına gelip gelmediğinide yargı süreci gösterecek.

Kaldı ki Burak Oğuz hakim karşısına çıktığı ilk dakikada Ege’de Sonsöz’e dair sözlerinin iddianameye eksik ve yanlış yansıdığını, FETÖ’den işlem gören ancak hakları iade edilen şirket olarak söylediğini ifade ederek iddianamenin bu doğrultuda düzeltilmesini talep etmiştir.

Birilerinin suyu bulandırmak ve bulanık suda balık avlamak istediğini biliyorum. Ancak Ege’de Sonsöz’e yönelik özür ve düzeltme yapılacağını Burak Oğuz’un eşi ve avukatı 15 gün önce Gazetenin sahibi Fatih Yapar’a iletmiştir.

Bildiğim kadarıyla bu sürecin tamamına CHP İl Başkanı Deniz Yücel de şahittir.

Sonuç olarak, Ege’de Sonsöz’e FETÖ çamuru atıldığında bu kentin henüz 10 günlük olan valisinin, şimdilerde biri FETÖ borsası davasından yargılanmakta olan üst düzey emniyet yetkililerinin masasında ve hatta dönemin Başbakanının huzurunda en yüksek sesle şunu haykırdım.

Bu kentte FETÖ belasıyla bizim kadar uğraşan, savaşan, karşı duran, bedel ödeyen olmamışken bu ne yaman bir çelişkidir? Öküzün altında buzağı bulabilirsiniz ama Ege’de Sonsöz’de FETÖ’cü bulamazsınız!

Hakkını kesinlikle yemeyeceğim ve iki cihanda unutmayacağım biri varsa o da dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’dır. TBMM’deki Başbakanlık ofisinde bizleri kabul eden Yıldırım, “Büyük bir yanlış yapıldığını, süreci sulandırmaya dönük bir iç operasyon olduğunu ve bu hatanın derhal düzeltileceğini 4 İzmir milletvekilinin huzurunda” ifade etmiştir.

Ve sözünü de tutmuştur. 

Bizleri kimlerin yerine kapatmışlarsa onlar için de gereğini yapmışlardır.

Gördüğünüz gibi Ege’de Sonsöz’ün adli geçmişi yalan, dolan, üçkâğıt, belediye başkanına porno kaset şantajı, devlet düşmanı örgütlerle ilişki gibi adi suçlar yoktur. Cumhurbaşkanının 5 yıl sonra “vatan haini, CİA ajanı” dediği Gülen’e Ege’de Sonsöz, 2009’da bunu söylemiştir.  İmamlarıyla, kumpas davalarıyla, özel yetkili adamlarıyla adliye koridorlarında hesaplaşmış ama duruşundan tek bir milimetre geri adım atmamıştır.

Hal böyleyken Ege’de Sonsöz ile FETÖ’yü aynı cümlenin içinde geçiren ya kripto bir FETÖ’cüdür ya da rakip olmaya gücü yetmeyen, gazetecilikte boy ölçüşemeyen kıskanç, haset bir zavallıdır.

Ege’de Sonsöz kendisine yönelik haksız-hukuksuz kapatmaya karşı devlete karşı 300 bin liralık maddi-manevi tazminat davasını açmış ve bu dava halen devam etmektedir. Öte yandan Burak Oğuz’un savcılık sorgusundaki iddianameye de yansıyan haksız ithamları hakkında meseleyi iddianamenin dışına çıkarıp özellikle itibar cellatlığına dönüştürenler için de hukuksal adımların atılacağını ifade etmek istiyorum.

Söz konusu iddia ve ithamlar gazetenin Fahrettin Dokak ve benim tarafımdan yönetildiği 2012-2016 yıllarını kapsadığı için bu yazıyı kaleme almak zorunda kaldığımı, çok mecbur kalmadıkça malum medya unsurlarıyla, onların seviyesinden konuşmayı tercih etmeyeceğimi ama mecbur kalırsam kanımın son damlasına kadar kurucusu olduğum Ege’de Sonsöz’ü korumaktan geri durmayacağımın da bilinmesinde yarar görüyorum.

İtibar cellatlığına soyunan çamurculara son sözüm şudur.

En güçlü olduğu, kılıcının tersinin kestiği dönemde Fethullah Gülen ve adamlarının bileğini bükemediği Ege’de Sonsöz’e, birkaç itibar celladının boş ithamları vız gelir, tırıs gider.

Bu ülkede FETÖ’cük bize, Sözcü’ye ve Cumhuriyet’e kalırsa siz ve dahi hükümet daha çok mücadele edersiniz FETÖ denilen illetle…

Kendi adıma şu kadarını rahatlıkla söyleyebilirim. 

Abdestimden şüphem yok! Hiç de olmadı.

Not: Anlaşılan bu kapatma sürecine dair bildiklerimizi, yaşadıklarımızı daha ayrıntılı olarak anlatmak gerekiyor. Bizimkisi bir kripto hikayesi başlığıyla birkaç yazı daha kaleme alarak sürece ilişkin bilinmeyenleri aktarmayı sürdüreceğim.Bizi izlemeye devam edin…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
HAKAN YAVUZ 17 Şubat 2020 Pazartesi 11:09

FETÖcü olmak kılıçdaroğluna sözcüye, cumhuriyete kaldı. nagehan ve kocasına dokunamıyor kimse. daha kötüsü daha komiği olmaz diyoruz ama burası türkiye! GERÇEKTEN KOMİK BİR ÜLKE!

Yorumu oyla      2      4  
ibrahim Yüncü 15 Şubat 2020 Cumartesi 09:39

Ümit Yaldız, söz konusu kişiye karşı olduğun yazılarından da belliyken bu iftiralar seni üzmesin. Maalesef kötü niyetli insanların tek hobisi bu tür iftiralar. Biz sana güveniyor ve seni seviyoruz.

Yorumu oyla      3      5  
Baba Muhalefet 14 Şubat 2020 Cuma 23:55

İmza.

Yorumu oyla      3      5  
hakan pınar 14 Şubat 2020 Cuma 18:55

Ağzınıza sağlık egedesonsoz ailesi fetö ile ilgili bir iz olamaz.

Yorumu oyla      4      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’in deprem bölgesindeki büyük dayanışması…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu seçimin neden bunca talibi var?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Sosyalistler pes etmeyin!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva