HABERLER>YEREL YÖNETİMLER
13 Nisan 2012 Cuma - 08:57

Tarihi dava karıştı: Savcıdan şok talep, salonda gerginlik!

Büyükşehir davasında 8.gün mesaisi de geride kaldı. Tüm sanıkların savunmalarının tamamlandığı gün gergin kapandı. Müşteki Kiraz'dan şok suçlamalar gelirken, Mahkeme Savcısı tüm tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını talep etti. Bu arada Hakim, Ballı'yı salondan dışarı attı.

Tarihi dava karıştı: Savcıdan şok talep, salonda gerginlik!

Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - 130 sanığın çete üyesi, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da 'çete lideri' sıfatıyla ve 397 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davada finale gelindi.

* Tarihi davada 7.gün: Yıldırım'ın imza fotoğrafı delil oldu... tıklayınız...

İzmir 8.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma 8.gün mesaisiyle start aldı. Duruşmanın sekizinci gününe 16 tutuklu sanık ile aralarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da bulunduğu bir kısım tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı. 


    
Kocaoğlu, eşi Türkegül Kocaoğlu ile geldiği adliyede partililer tarafından alkışlarla karşılandı. Kocaoğlu neşeli tavırlarıyla dikkat çekti. 

KAPANIŞTA GERGİNLİK 
Duruşmada dün ve önceki günler olduğu gibi yine tutuksuz sanıklar savunmalarını verdi ve atıl suçları reddetti. Son bölümde Mahkeme Başkanı Cahit Kargılı'nın 'Seni ihbarcı (muhbir) olarak dinliyorum' diyerek söz verdiği Cem Cevahir Kiraz'ın açıklamaları salonda gerginliğe yol açtı. Cem Cevahir Kiraz, banket deposunda görev aldığı dönemde seçim bürolarına içki çıkışı yapıldığını, Başkan Aziz Kocaoğlu'nun sabah kahvaltısında yediği yiyeceklerin burada korunup, buradan temin edildiğini ve kendisine işten çıkarılması üzerine dava açarsa bir daha işe asla geri dönemeyeceğinin söylendiğini dile getirdi. Bu açıklamalar sonrası söz alan ve Kiraz'ın işten atılma nedenini ahlak ve edep nedeniyle dile getiremeyeceğini açıklayıp yazılı olarak heyete sunan Grand Plaza Eski Genel Müdürü Muharrem Derbentoğulları'nın iddialara ve isminin geçtiği bölümlere sert yanıtlar verdi. 

HAKİM BALLI'YI SALONDAN ATTI
Mahkeme Başkanı Kargılı aynı açıklamalar üzerine söz isteyen Özel Kalem Müdürü Levent İşler ve Grand Plaza Müdür Yardımcısı Haydar Ballı'ya söz vermedi. Avukatların taleplerini de reddetti. Ballı talebini yineleyince ortam gerildi. Kargılı, polislere talimat vererek Ballı'yı salondan attı. Kargılı polise, "Tut kolundan çıkart" dedi.

SAVCIDAN ŞOK TALEP
Günün en flaş gelişmesi ise Mahkeme Savcısı Sedat Özen'in duruşma sonundaki talebi oldu. Özen şok bir hamle ile mahkeme heyetinden tüm tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını talep etti.

KOCAOĞLU: ARKADAŞI TANIMIYORUM... İHBARCI MI NEDİR?
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki görülen İzmir Büyükşehir Belediyesi davasının sekizinci günü tamamlandı. Mahkeme çıkışında değerlendirme yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Yarın avukatlar savunmaları verecekler. Heyecanla verilecek kararı bekliyoruz” dedi.

Başkan Kocaoğlu, basın mensuplarının soruları üzerine, “İfadelerin verilmesi tamamlandı. Bir de adı neyse, bir arkadaş da şahit olarak dinlendi. İhbarcı mı nedir, tanımıyorum kendisini... İlk kez burada gördüm, duruşma salonunda... Tanımam, bilmem” dedi.
Başkan Kocaoğlu, basın mensuplarının davanın son günü olması nedeniyle Cuma günü Adliye önünde İzmirlilerin kalabalık bir grupla yer alacağı konusunun konuşulduğunu hatırlatması üzerine “Destek olayını bilemem... Ben her gün mahkemeye gelip burada oturuyor ve tüm savunmaları izliyorum. Bir şey atlamayayım diye buradayım” diye yanıt verdi.

İŞTE 8.GÜNDE YAŞANANLAR
Savunmada haftanın son iki gününe girilirken mesai Buca Toplu Konutları ile başladı. O dönem konutların tesliminde görev alan bürokratlar hakim karşısına çıktı.

Büyükşehir Belediyesi Etüd ve Proje Daire Başkanlığı Etüd ve Proje Şube Müdürü Vahyettin Akyol, Buca Toplu konutları ve yangın merdiveni konusunda suçlamaları redetti. Akyol, "Bilirkişi teknik bilgiye sahip değil. Yasayla kurulan odanın teknik raporu ve çalışmaları olmasına rağmen bilirkişiler tarafından hiçe sayıldı.. Bilirkişiler bizden bu konuda hiçbir bilgi ve belge istemeden rapor yazdı" dedi.

Büyükşehir Belediyesi Yapım İhaleleri Şube Müdürü Ülkü Markoviç, de aynı konuda savunma yaptı. Projeye yapılmadığı ifade edilen yangın merdiveninin ayrı olarak o dönemin yönetmeliği gereği yapılmadığını anlatan Markoviç,"Soruşturma tarihi itibariyle buranın ruhsatı vardır. Buca Belediyesi'nin yaptığı bir başvuru üzerine bu kadar uğraşıldı. Büyükşehir'in yasadan kaynaklanan 'kendine ruhsat verme' hükmü olmasına rağmen ilçe belediyesine başvuruldu. Biz suç örgütü değiliz. Suç örgütü adına faaliyet de gösterdiğim iddialarını kabul etmiyorum" dedi.

ADLİYE SARAYI'NI ÖRNEK GÖSTERDİ
Etüd Proje eski Daire Başkanı Sedat Baylan, "Büyükşehir'deki 30 yıllık görevimin 25 yılını yöneticilikle geçirdim. İddianamede çıkar amaçlı suç örgütüne üye olduğum söyleniyor ama hiçbir maddi ya da manevi çıkar elde etttiğim yönünde hiçbir dayanak yok. Buca Toplu Konutları'nda 30 gün içerisinde verilmesi gereken ruhsatlar Buca Belediyesi tarafından verilmedi. Çeşitli bahanelerle engel çıkartal belediye ruhsat vermemek için direndi. Belediyenin kestiği encümen cezası Büyükşehir Belediyesi tarafından mahkemede iptal ettirilmesine rağmen yine ruhsat verilmedi. Daha sonra yangın merdiveni konusu gündeme geldi ve belediye yıkım kararı verdi. Bu karar da iptal etttirildi. Buca'nın yaptığı çalışmaların işler uzayınca ve çalışmalar olmayınca Büyükşehir Belediyesi kendi binalarına ruhsat verdi. Önyargılarla ortaya atılan suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.



İzmir Adliye Sarayı'nı örnek gösterdi. İmar Kanunu'nun 26.maddesine göre kamu kurumlarının ön projeyle inşaata bitirebileceklerini ifade etti. Baylan, "İçinde bulunduğumuz adliye sarayı, askeri tesisler, okullar, hastaneler bu kanuna göre yapılabilir. Bu adliye sarayı kanuna dayanarak yapılmıştır. Buca Toplu Konutları da bu kanuna göre ruhsatlandırılmıştır" dedi.

Baylan yangın merdiveni konusunun da yönetmelikten kaynaklaran bir uygulama olduğunu söyleyerek beraatını istedi.

O tarihte belediyede ihale komisyonu üyesi olarak görev yapan Şadıman Ortaç Karakaş, Ayşegül Türk, ve İnşaat Mühendisi Ersoy Bozduman da konuyla ilgili savunma yaptı.

Büyükşehir Belediyesi Kültür Spor Daire Başkanlığı personeli Sevdiye Erentürk iddianamede yer alan hakkındaki 'raporu' reddetti. Hakim'in "Ali Osman Kaya'yı tanır mısınız?" sorusuna, "Evet tanırım. Babası belediyede çalışıyordu. Birlikte çok göreve çıktık" dedi. 

Hakim bunun üzerine Kaya üzerinden Ata Karataş'a haber gönderip belediyeden ihale dosyası almasını isteyip istememesini sordu. Erentürk, "Böyle bir konuşmayı yapmadım. Kimseyle haber göndermedim" diye konuştu.

Hakim ayrıca Erentürk'e 'Recep' isimli bir kişi ile yaptığı başka bir konuşmasıyı daha hatırlattı. Erentürk, "Böyle bir tanımıyorum. İhalelerin başından sonuna kadar kesinlikle hiçbir aşamasında yer almadım. Yaz Kampı ihalesini kimin aldığın daha sonra öğrendim" dedi.

İKİ İSME SANDVİÇ SORUSU
Grand Plaza Şirketi'nden seçim bürolarına soğuk sandviç gönderilmesi konusunda savunması alınan Personel Yekta Saydam, "Ürün siparişi verme ve temin etme gibi bir görevim yok. Organizasyonlarda nerede çalışacağımı birim müdürüm belirler. Gıda firmalarının nereye teslimat yapacağının da biz kararını veremeyiz. Sadece yetkili olmadığı zamanlarda biz alırız. Alt nüshalarında bizim imzamız var. Firma doğrudan teslimatı yapabilir. Bizim her teslimatı alma gibi bir durumumuz ve orada bulunma imkanımız yok. Biz bunları imzaladık. Orjinal değil ama kargo irsaliyelerini birim müdürümüz Erkan Tiryaki'nin talimatıyla imzaladık. İmza eksiği vardı. Bu ürünlerin muhasebeleştirilmesi için imzalar gerekiyordu. Müdürümüz bize 'bunları teslim alan kimse yok. İmzalayın' dedi. Zaten bunlar şirkette kalacak olan nüshalardır. Evrakta sahtecilik gibi bir niyetimiz ve suç kastımız yok. Ben hayatım boyunca seçim bürosuna gitmedim. Bu iddiaları kabul etmiyorum. Bir örgüte de kesinlikle üye değilim" diye konuştu.
Hakim Kargılı, Saydam'a "O zaman irsaliyelerin üzerine niye CHP seçim bürosu yazılmış?" sorusunu sordu. Bunun üzerine Saydam, "Benim imzaladıklarımda 'hol 4' yazıyordu. Orası da şirketin Fuar Alanı'ndaki deposudur. Ayrıca polisteki ifadelerde 'işten çıkarılma korkusu' diye bir ibare var. Benim böyle bir ifadem olmadı. Emniyet sorgusunda polisler eklemiş.

Erkan Tiryaki'nin avukatı, "Müvekkilim en küçük birim sorumlusudur. Sanığa Erkan Tiryaki'nin işten çıkartma ve alma yetkisi var mı? Mal alımlarında depocu mu yetkilidir?" diye sorun dedi. Saydam bunun üzerine, "Benim depo ile bir alakam yok. Depoya giden malı depocu alır almaz bilmem. Erkan Tiryaki'nin işe alıp almama yetkisi yoktur. Bana da 'şuraya imza at' diye bir talimat vermedi" ifadelerini kullandı.

İSTEK SAMİMİ GELDİ
Mahkemede İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun eşi Türkegül Kocaoğlu'nun yeğeni Grand Plaza Şirketi Personeli Çağrı Çavuşoğlu da savunma yaptı.

Bir sayfalık savunma yapan Çavuşoğlu, hakkındaki iddiaları yalanladı. Çavuşoğlu, "O dönem şirkette ben de banket görevlisi olarak çalışmaktaydım. Herhangi bir şekilde siparişlere de karışmadım. Şirketin aldığı malların tedarikçi tarafından doğrudan teslimat yaptığı durumlar vardı. Eğer tedarikçi firma bizden önce teslimat yerine giderse diğer personele de tutanakları imzalatabiliyordu. Zaten biz tüm imzaları şirketin prosedürü gereği attık. Bazılarına arkadaşım Yekta Saydam bazılarına da ben imza attım. Bu uygulamayı samimi bulduğumuz ve bir yanlış görmediğimiz için gerekli çalışmayı birim müdürümüz Erkan Tiryaki'nin oluruyla yaptık" dedi.

Çavuşoğlu savunmasını yaparken avukatlardan biri "Depoda bandrolsüz içki bulunması" konusunda bilgisinin bulunup bulunmadığini sordu. Çavuşoğlu bunun üzerine, "Cem Cevahir Kiraz'dan sonra depo sorumlusu oldum. Bununla ilgili gerekli tespiti yaptık ve savcılığa gereken başvuruyu yaptık. Savcılıkta da gerekli açıklamayı yaptım. Yazılı olarak tutanağımızı da o zaman sunmuştuk" ifadelerini kullandı.

AVUKATLAR'IN SAVUNMA TARTIŞMASI
Çavuşoğlu ve Saydam'ın 'birim müdürü' sıfatıyla üst makamda olduğunu söylediği Erkan Tiryaki de savunma yaptı. 

Tiryaki, "Depodan belgeler olmadan bir tane bile malzeme alamayız. Benim olmadığım zamanlarda yardımcımın imzasıyla işlem yapılabilir. Gelen malların tesliminden depo sorumlusu yetkilidir. Benim burada yetkim ve görevim yok. İmzalayın talimatı da vermedim. Depo sorumlusu olarak önce Cem Cevahir Kiraz sonra da Çağrı Çavuşoğlu görev yaptı. Haydar Ballı ile Satın Alma Müdürü Fatoş Hanım arasında kayıtlarda benim adım geçen bir konuşma var. Beni niye kullandıklarını bilmiyorum. Zaten görevden alındıktan bir yıl sonra isminin geçmesini anlamış değilim. Benim ismimi geçiren kişilere bunu sorun. Genel Müdür Yardımcısı Haydar Ballı 'Erkan Tiryaki ile ne alakası var' demesine rağmen halen konuşma yapıldığını gördüm. Operasyonun başlamasına neden olan Cem Cevahir Kiraz sorumlu kişi olarak görev yapmıştır. Ben, Çavuşoğlu ve Saydam'a talimat vermedim. Niye talimat vereyim? Belki usulün tamamlanması konusunda imza atmış olabilirler. Burada tüm yetki depocudadır. Hayatımda yasa dışı bir iş yapmadım" dedi.

Hakim Kargılı, "Siz müdürken üstleriniz sizleri mi muhatap alır yoksa başkası mı?" sorusuna Tiryaki, "Ben talimat vermedim. Kesinlikle böyle bir iş yok" dedi. Ortamın gerilmesi üzerine avukatlar birbirlerinin savunmasına itiraz etti. 

Tiryaki ve Çavuşoğlu'nun avukatları mahkemede kendi arasında sert tartışmaya girdi. Hakim Kargılı, "Sesinizi yükseltmeyin ayıp ediyorsunuz" diyerek uyarıda bulundu. Bazı avukatların araya girmesiyle ortam sakinleşti. Tiryaki'nin avukatı "Askerliğimi topçu olarak yaptım. Sesim gür kulağım sağır. Avukatlık yapmayacaksam buradan çıkayım o zaman" diye bağırdı. Hakim Kargılı da, "Duymadığınız sesinizi yükselteceğiniz anlamına gelmez" dedi.

Hakim Kargılı bu kez Tiryaki'yi savunması sırasında uyardı. Kargılı, "Hatırlamadığın bir konu için yorum yapma" derken "Sizin döneminizde atılan imzaların talimatını kim verebilir?" sorusunu sordu. Tiryaki, "Bizim şirkette herkes herkese talimat verebilir. Benim dışımda görev alan kişiler de var. Onlar yetkili olarak imza atmış olabilirler. Bana sevk irsaliyelerinin üstlerim tarafından altta çalışanlara 'imzalat' talimatı verilmedi" diye konuştu.

HAKİM ÖZTÜRK'Ü TERLETTİ
Tutuklu bulunan Grand Plaza eski Genel Müdürü Muharrem Derbentoğulları'nın savunmasını yaparken ismini geçirdiği eski Satın Alma Müdür Yardımcısı Cemal Hayati Öztürk de savunma yaptı.

Öztürk, "Görevim gereği açıkta ve boşlukta bir yerdeyim. Kesinlikle bilgim, görgüm ve faaliyetim yok. Bana bağlı hiçkimse yok. Tape kayıtlarında geçen konuşmalar basında yer aldı. Benim konuşma yaptığım kişi şirkette örgütlü bulunan Oleyis Sendikası Temsilcisi Hasan Ercan şirkette görev yapmış birisidir. Şirket içerisinde çok aktif ve fiili bir görevim yoktu. Talimat alma ve verme durumunda da değilim. Uygun görmediğim, tamamlatılmasını istediğim konularla ilgili şerhlerim vardır. Her önüne gelene 'geç' diyen bir anlayışta değildim. Şu anda çalışmıyorum. Sadece ailesini geçindirmekle uğraşın bir çalışandım" dedi.

Hakim Kargılı, Öztürk'ün konuşmasında geçen "Seçim bürosu, kaybedin bunları, lan bunlar manyak mı?. Sandviçlerin teslimatında Bornova yazıyor" sözlerini de hatırlattı. Hakim, "Bu konuşmalar basında çıkan şeyler değil. Sizin sanki gördükleriniz var. Siz pide dağıtımı ve sandviç ile ilgili usulsüzlük gördünüz mü?" diye sordu. Bunun üzerine Öztürk, "Bilgim yoktu. Kesinlikle bir gördüğüm şey de yok" diye konuştu.

KÖTÜ SÖZ SAHİBİNE AİTTİR
Eski Genel Müdür Derbentoğulları'nın savunmasında sendikacı Ercan ve Öztürk arasındaki konuşmayı kastederek, "Bağışlasınlar ama maksadını aşan sözlerle dedikodu yapmışlar" sözüne de cevap geldi. Öztürk, "Bunu kabul etmiyorum. Uzun süre görevdeyken bu tür çalışmalarla ilgili bana sürekli soru geliyordu. Ben de bunaldığım için böyle bir açıklama yapmış olabilirim. Ayrıca alkol aldığım zamanlar oluyordu. Bu konuşmayı da o zaman yapmış olabilirim. Benim hakkımda şirketten sonra arkamdan konuşmalar oldu. Onları tenzih ediyorum. Kötü söz sahibine aittir" dedi.

KIZGINLIKLA SÖYLENMİŞ
Hakim, Öztürk'e tekrar telefon kayıtlarını okudu ve bir yolsuzluktan bahsettiğini bunun ise ne olduğunu sordu.

Öztürk, "Koordinatör olduktan sonda 8 ay geriye dönük çalışma yaptık. İmza attım. Ne olduğunu bilmediğim 4 fatura vardı. Bunları imzalamayacağımı gereken yerlere söyledim" dedi.

Hakim Kargılı, tekrar konuşmaları ve yeni tape kayıtlarını hatırlattı. Kargılı, "Madem ki bunlar suçtu niye bildirmedin?" diye sordu. Öztürk, "Depo görevlileri muhasebeye bilgi verir. Onlar da ilgili müdürlere iletir. Benim söylediklerim ve konuşmalarım tamamen duyumdur. Benim yaptırım gücüm yok. Öneri getiriyorum. Haberlerin altına okuyucu yorumları geliyordu. Bu yorumları okuyanlar konuşuyordu. Belediye personeli de kendi arasında görüşmeler yapıp tartıştığı için bundan etkilendim. Yaş olarak personelden büyüğüm. Koordinatör olarak görev yaptığım için bana 'abi' diyerek bunu anlatıyorlar. Duyduğumuz konuşmaları kendi aramızda konuştuk. Tamamen kızgınlıkla söylenmiş görüşmelerdir" ifadelerini kullandı.

Öztürk, ayrıca Hz. Muhammet'in 'Devletin malından çalan sahabe bile olsa cenaze namazı kılınmaz' düsturu ile hareket ettiğini söyledi.

BU YAŞTA BİZE YAPILAN HAKSIZLIK
İZFAŞ Genel Müdür Yardımcısı Ertan Koyuncu ve eski Genel Müdür Yardımcısı Taşkın Aydoğan da Çeşme Şheraton Otel'de gerçekleştirilen opera binası jüri toplantısı ile İZSU heyetinin Hollanda-Finlandiya'ya yaptığı teknik gezinin masraflarının İZFAŞ bütçesinden karşılanması konusunda savunma yaptı. İki isim de suçlamaları kabul etmeyerek ödemelerin yasal olduğunu söyledi. Mahkemede İZFAŞ eski Genel Müdürü Doğan İşleyen de savunmasında iki genel müdür yardımcısına katıldığını söyledi.

İZFAŞ'ın yeni Genel Müdür Vekili Mehmet Şakir Örs ise ödemelerin yapıldığı zaman yönetim kurulu üyesi olduğunu anlattı.
Örs, kendisinin şal alımları nedeniyle yargılanan Protokol eski Müdürü Mehmet Örs ile karıştırıldığını anlatan Örs, "Yapılan çalışmalar ve harcamalar yasalara uygundur. Şirketin genel kurulunda bu harcamalar kabul edildi. Genel müdürün zaten 50 bin TL'ye kadar harcama yetkisi var. Gezinin maliyeti 23 bin TL olmasına rağmen şeffaflık ilkesi gereği yine de harcama onaylatılmak üzere yönetim kuruluna getirilmiştir. Bu yaşımızda böyle bir şekilde karşınıza gelmek ve suçlanmak kişilik haklarımıza yapılmış bir haksızlıktır" diye konuştu.
İZFAŞ'ta hisseleri oranında temsil edilen İzmir Ticaret Odası ve Ege Bölgesi Sanayi Odası'nın temsilcileri de suçlamaları kabul etmedi. Geziye katılan Büyükşehir Kültür Müdürü Veysel Çıldır ise kişilik haklarına yapılan saldırının mahkeme tarafından durdurulmasını istedi.

"RAPORU 'GÜLŞEN'E SUNDUM"
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Pervin Şenel Genç'in odasında yapılan aramada bulunan ve Gençlik Spor Kulübü Derneği ile ilgili işleme konulmayan kırmızı dosyadaki denetim raporuna imza atan iki isimden biri olan Gökçen Irmak (Ağrı) da savunmasını yaptı.
11 aydır cezaevinde bulunan Belediye Teftiş Kurulu Daire eski Başkanı Hulusi Gülşen tarafından denetim için görevlendirildiğini anlatan Ağrı, "Kamu görevlisi olarak 'suçu bildirmemek' nedeniyle suçlanıyorum. Ben görevimi yapıp, ilgili mercilere gönderdim. Alınması gereken tedbirleri üst amirler alır. Teftiş Kurulu Başkanı'na sunulan rapor o saatten sonra kendisinin insiyatifindedir. Müfettiş veya müfettişlerin denetim sonucunda hazırladıkları raporu savcılığa bildirme yetkisi yoktur. Görevimi yapıp raporu sundum" dedi.

BİNDİĞİMİZ DALI NASIL KESELİM?
Mahkemede savunma yapan İzmir Köy-Koop Birliği Başkanı Muhittin Akbulut, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Türkiye'de diğer belediyelerin yapmadığını yaparak üreticiyi yerinde desteklediğini söyledi.
Şal ve kaşkol üretimleri yapmadıklarını anlatan Akbulut, Birgi ve Ödemiş civarında dokumaların kendi bünyelerindeki kooperatifler tarafından yapıldığını anlattı. Manisa başta olmak üzere diğer illerdeki kooperatiflerin ürettikleri malları sattıklarını anlatan Akbulut, sadece dokuma değil, çiçek ve gıda malzemelerini de sattıklarını vurguladı.
Akbulut, "İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne şal ve atkıları gönderdik. Bunları alabileceklerini söyledik" diye konuştu. Hakim'in "Nereden biliyorsunuz belediyenin şal alacağını?" sorusuna ise Akbulut, "Tam olarak hatırlamıyorum ama genelde böyle şeyler duyulur. Biz elimizdeki malzemeleri Genel Sekreterliğe bırakıp gittik. Bizim bıraktığımız ürünler içinde Manisa'nın ürettikleri şal ve kaşkolları beğenmişler. Biz de Manisa'dan ürünlerin geri kalanını istedik" diye konuştu.
Hakim Kargılı, "Şirketlere siz mi gittiniz. Onlar mı size geldi? Malların tamamının talebini Genel Sekreterlik mi yaptı?" sorusu üzerine "Malların siparişleri önce 15 bindi. Sonra da sayı arttı. Fatura kesimleri için şirketlere biz daha sonra gittik. Malları da ayrıca fuardaki alana bıraktık. Biz İzmir Müdürlüğü olarak şalları ve atkıları paketleyecektik ama paketlemeyi Manisa yaptı. Üzerinde 'Büyükşehir' yazan paketleri belediye verdi.Onların içine şal ve atkıları koydular. Zaten burada hile varsa kooperatif ve belediyenin sorumluğu yoktur. Biz teslimatı parça parça yaptık. Zaten süre ve zaman dar olduğu için ilk parçaların ardından gelen şalların kontrollerini teknik olarak yapma imkanımız yoktu. Manisa birlik başkanı Türkiye'deki Köy-Koop ve Or-Koop'ta yöneticilik yapıyor. Benim yanlış mal göndereceği aklıma bile gelmezdi. Ayrıca bizi destekleyen belediyeyi nasıl zarara uğratırız. Nasıl bindiğimiz dalı keseriz?" dedi.
İzmir Köy-Koop İdari İşler Sorumlusu Yasemin Güngör de, şirketlerin kendisi ile irtibata geçerek alımları kendi tüzel kişilikleri üzerinden yaptıklarını da sözlerine ekledi.

SAVCIYI MAHKEMEYE VERDİ
İZBAN Tanıtım Filmi'nin çekimini yapan şirketi olan Spors Net Temsicisi Ahmet Gülüm, savunmasında Mahkeme Başkanı Kargılı ile atıştı. Voleybol Federasyonu eski Başkanı Gülüm ayrıca iddianemeyi hazırlayan Özel Yetkili Savcı Birol Çengil hakkında dava açtığını söyledi.
Gülüm savunmasında, "2005 İzmir Üniversiade Oyunları ile Erzurum Kış Olimpiyatları öncesinde bakan ve federasyon bizzat beni çağırdı ve 'Ne yapabiliriz?' dedi. Bu işte öncesinde konuşursunuz. Sonra ihaleye girersiniz Trabzon'da da böyle oldu. Çalışma öncesinde zaten ön toplantılar olur. Ben hazırladığımız filmle ilgili ayrıntıları verdim ve bir sürü dünyaca ünlü yönetmene İZBAN tanıtım filmini kaça mal edebileceklerini sordum. Çok farklı fiyatlar çıktı. Bilirkişi incelemesinde ortaya bir rakam attı. Sayın bilirkişi muazzam bir matematikle ortalama alıyor. Dünya'da eşi görülmemiş bir değer elde etmiş. Çekilen film kişiye ve özelliğine göre değişir. Çekimde hava şartları bile değişiklik gösterir. Bu rapor bilirkişinin kıymeti kendinden menkul bir düşüncesidir. Hepsini değerli polis arkaşlara anlattım. Ama Sayın Savcı ifademizi dikkate almadan iddianameye hazırladı. Beni dinlemeye tenezzül etmedi" dedi.
"SAYIN SAVCI RAHAT UYUYOR MU?"
Bunun üzerine Başkan Kargılı, "Savcının takdirindedir. Bire bir dinlemek zorunda değil" diye çıkıştı. Bunun üzerine Gülüm, "Bir beyefendi (savcıyı kastederek) hayatımızla ilgili oturup yazılar yazıyor. Kendisini mahkemeye verdim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gideceğim kusura bakmayın.Arzu Savaş Türk voleybol efsanesi bir kadındır.Telefon kayıtlarında O'nun ismi olduğundan, şüphelenmişler, 'fotoğrafı var' diyorlar. Bakıyoruz, Arzu Savaş'ın fotoğrafı değil... Başka bir Arzu'dan bahsedildiği ortaya çıktı. Biz poliste verdiğimiz ifadede isnat edilen suçun Sports Net'e değil başka firmaya olduğu ortaya çıktı. Bundan sonra polisler teşekkür etti ve biz de çıkıp gittik. Önemli olan adalet değil vicdan, Sayın Savcı yatınca rahat uyuyor mu?" dedi.

Hakim, ateşli konuşmanın ardından Gülüm'e "Sakin ol" uyarısında bulundu. Gülüm ise, "Kusura bakmayın ama 17 yılla yargılanıyorum sakin olma şansım yok" cevabını verdi. Bunun üzerine Hakim Kargılı, "Şov yapma sus!" diye tekrar çıkıştı. 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve İzenerji Genel Müdürü Ali Sabuktay'ın avukatı Ercan Demir, Gülüm'e organizasyon yaptığı Üniversiede Oyunları'ndaki ihaleden önce görüşme yapıp yapmadığını sordu. Gülüm ise, ihale öncesinde birçok toplantı yaptıklarını, görüştüklerini ve sonrasında ihaleyi aldıklarını da anlattı.
Sports Net Şirketi'nin çalışanlarından olan Namık Kemal Sertoğlu da Büyükşehir Belediyesi Satın Alma Müdürü Mehmet Sayar ile hiç görüşmediğini kendisini nezarette tanıdığını da sözlerine ekledi. İddianamede adı geçen eski Milli Voleybolcu Mehveş Arzu Savaş Bağdatlıoğlu de savunmasını yaptı.

MAHKEME KARIŞTI: DERBENTOĞULLARI-KİRAZ'A KARŞI/HAKİM BALLI'YI SALONDAN ATTI!
Mahkeme heyeti günün sonuna doğru savcılık tarafından "Müşteki" olarak adlandırılan Cem Cevahir Kiraz'ı dinledi. Mahkeme Başkanı Cahit Kargılı, Kiraz'ı müşteki değil 'ihbarcı' yani muhbir olarak dinleyeceğini söyledi. Kargılı böylece savcının tanımının da dışına çıkarak iddianemedeki hataya dikkat çekti.
Kiraz konuşmasında, "Poliste ve savcılıkta verdiğim ifadeler doğrudur. Ben bu işlerin nasıl olduğunu biliyorum" dedi.

Hakim Kargılı, Kiraz'a, "Bankette mi görev aldın? Görev aldığın yer CHP seçim bürosu mu?" diye sordu. Çavuşoğlu, "Banketin deposu vardır. Burası kesinlikle CHP'nin bürosu değildir. Orada bin 500 kişiye yemek çıkartabilecek bir yerdir. Ben Grand Plaza Şirketi'nde göreve başladığımda iki hafta içinde 'arıza' diye lakaplar taktılar. İşe başladığımda Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Alper Kaynar,'irsaliyesiz mallar çıkıyor. Buradan kimse irsaliyesiz mal çıkarmasın' dedi. Ben de gerekeni yaptım. Her şey iyi giderken masamda A4 kağıtta "Başkanın seçim ofisi Atlas Oteli" yanı yazıyordu. Ben de depocuya 'niye irsaliyesiz geldi?' dedim. Ben de Alper Kaynar'ı aradım. O da 'beni bu işlere karıştırma. Seçim döneminde seninle görüşmeyelim. Bu işlere karışmıyorum' dedi.. Ben de bıraktım" diye konuştu.
Kiraz, "Bakın ben bu süreçte çok yanlış tanıtıldım. Başkan ile görüşmek istedim. Aziz Kocaoğlu'nun bunlara tenezzül etmeyeceğini biliyorum. Yardımlar yapıyor ama basına bile haber vermeyen bir kişi. Onun iyi niyetini ve düşüncesini biliyorum. Ben işten çıkınca Özel Kalem Müdürü Levent İşler'in yanına gittim. Bana 'Çarşamba gel' dedi. Gittim ve bana yine 'Seni görüştürmem. Muharrem Abi ile görüştüm' dedi. Beni çete kurmakla suçladılar. Beyefendi (Grand Plaza eski Genel Müdürü Muharrem Derbentoğulları) burada birşeyler söylemiş. Ama bizim çete olmadığımızı anlatan mahkeme kararı var. Benim üzerimden mahkeme itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor" diye konuştu.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Kargılı "Mahkemenin itibarı sizin durumunuza bağlı değil. Mahkeme itibarsızlaşmaz" diye cevap verdi. Kiraz'ın konuşmaya devam etmesi üzerine Kargılı, "Bana hayatını anlatma" dedi.

Soğuk sandviçlerin kaç tane olduğunu rakamsal olarak görmediğini anlatan Kiraz, seçimlerden önce ve sonra da orada olduğunu anlattı. Seçim bürolarınına giden malzemlerin rakamlarını bilmediğini de söyleyen Kiraz, "Masamdaki üzerinde 'seçim bürosu' yazan belgede çay, şeker, tuvalet kağıdı listesi vardı. Bunu amirime söyledim ama bir şey yapmadılar. Biz sadece meyve sularını veriyorduk. Zaten sandviç tedarikçi firmadan şirkete teslim edilmeden seçim bürolarına gidiyordu. O süreçte birçok seçim bürosuna gidiyordu." dedi.

"SEÇİM BÜROLARINA İÇKİ GİTTİ!"
Kiraz, seçim bürolarına rakı ve nescafenin de gittiğini söyledi. Kiraz, "Örnek olarak bir iki kasa birayı benim personel müdürüm bile alıp gittiği oldu. Güzelbahçe'ye gittiğini kutlamak için aldığını biliyorum. Rakıyı götüren de şirkette halen çalışan depocu Süleyman Dursun" dedi. Kiraz ayrıca rakıları götüren kişilerden birisinin de dönemin personel müdürü olduğunu açıkladı.

Seçim döneminde bu işlerin Genel Müdür Muharrem Derbentoğlu'nun talimatıyla Haydar Ballı tarafından yürütüldüğünü anlatan Kiraz, "Haydar Ballı bana 'bunları götür' diyordu" dedi.
Kiraz ayrıca şirketten Aziz Kocaoğlu'nun yediği fındık, ceviz gibi malzemelerin de gönderildiğini anlattı. Kiraz, "Yanımda çalışan Süleyman Dursun 15 gün boyunca 6:30 da yanıma gelir. Kocaoğlu'nun kahvaltıda yediği fındık, badem kuru kayısı gibi malzemeleri korumasına verirdi. Ben kayıtlara alınmayan malları sorduğumda Haydar Ballı 'Zeki Bey'den haber gelecek. Hallederiz' dedi. Benden görevde olduğum süreçte çıkan malzemelerin kayıtlara yavaş yavaş giydirmem istendi. Muharrem Derbentoğlu beni bir iki kez seçim döneminde aradı. Bana 'bazı malzemeleri ver' dedi. Ben de verdim. Çünkü sevk irsaliyesiz çıktığı için sormam gerekiyordu. Zaten işten çıkartıldım. İşten çıkartılma nedenim... Maddi açıdan zor durumdaydım. Şirket içerisinde tefecilik yapan bir kişiden borç aldım. İkimiz de aynı anda çıkartıldık. Bizi, Muharrem Derbentoğulları işten çıkarttı. Ben faizle para almıştım. Beni niye çıkarttığını öğrenmek için çok çabaladım. Dört ay benimle konuşmadı. Sonra babam ve birlikte yanına giderek Yasemin Kafe'de oturduk. Bana, "Sen salaksın, aptalsın belediyedeki yolsuzlukları bitirmek sana mı düştü? Niye karışıyorsun' dedi. Benim yanımda babam vardı. Biz Çiğli'deydik babamla gittik. Onun yanında ise Güney Cenaplar (eski ortağı) Vakkas Seyhan yani kayınbiraderi vardı. Bu kişi Yasemin Kafe'nin aynı zamanda işletme sorumlusudur. Aziz Kocaoğlu ile görüşmek istememe rağmen beni görüştürmediler. Burada kraldan çok kıralcılık yapanlar vardı. Başkanın bunlardan haberinin olduğunu düşünmüyorum. Benden sonra göreve Türkegül Kocaoğlu'nun yeğeni Çağrı Çavuşoğlu geldi. Ben, Çağrı Çavuşoğlu ile MSN kayıtlarında görüştüm. Ona kesinlikle 'seçim dönemi ile ilgili işlere imza atma' dedim. O da 'boşver abi onlar gelip geçti' dedi. Ben burada yalan birşey söylemiyorum" diye konuştu.

ELİMDE EVRAK YOK
Derbentoğulları'nın geçtiğimiz gün yaptığı savunmada söylediği ve mahkeme heyetine sunduğu savunmada yer alan ibarelere de cevap veren Kiraz, "Ben karımın namusuna laf ettirmem" dedi. Kiraz, "Elimde hiçbir resmi evrak yoktur. Ne organize suçlar müdürlüğüne ne de savcılığa belge vermedim" diye konuştu.

Derbentoğulları, Kiraz'ı işten çıkartma nedenini salonda açıklayamayacağını belirtmiş, edep ve ahlakının buna uygun olmadığını ifade etmişti.

Kiraz'ın açıklamalarının ardından Derbentoğulları, söz aldı ve Mahkeme Başkanı Kargılı'ya "Haksızlığına uğradığını iddia ettiği konuda dava açtı mı?" dedi. Ardından Kiraz, "Tefecilik yaptığı bilinen kişi tekrar işe alındı. Ben göreve döneceğimi sanıyordum. Tekrar işe gireceğim söylendiği için dava açmadım. Bana 'dava açarsan işe almazlar' dediler" cevabını verdi. Bunun üzerine Derbentoğulları yine 29 Ocak 2012 tarihinde Kiraz'ın gazetelere çıktığını ve elinde belgelerin olduğunu söylediğini anlattı.

Derbentoğulları, "Genel Müdür Yardımcısı irsaliyesiz malzeme çıkartma" demiş. O zaman tedarikçi firma sorumlusu Melis'e niye meyve sularını vermiş?" diye sordu. Kiraz, "Amirim seçim bürolarından gelenlere ver dedi" diye konuştu.

Derbentoğulları, "Kendisinin, sevki yapılan erzaklarda ismi var. Rakı ve biralarda imzası o zaman niye imza attı" dedi. Bunun üzerine Kiraz, "Personel Müdürü bana 'bunları Güzelbahçe seçim bürosuna götürüyorum' demişti" dedi. Derbentoğulları ayrıca kesinlikle Kiraz'ı aramadığını söyledi ve kayıtları istedi.

"BU ADAMI İŞE ALDIĞIM İÇİN BAŞKAN'DAN ÖZÜR DİLİYORUM"
Derbentoğulları ,"Tefecilik yaptığını söylediği kişiden kendi rızasıyla mı aldı?" dedi. Derbentoğulları ayrıca Kiraz'a, "Benim kadrolaştığımı söylüyor. Bir iki kafe ile bu işler yapılmaz. Başkanımdan binlerce kez özür diliyorum. Bu adama başkandan habersiz işe aldım. Bu işlere sebep olduğu için üzgünüm" dedi.

Özel Kalem Müdürü Levent İşler ve Haydar Ballı'nın konuşma yapmasına izin vermeyen Hakim Kargılı, sadece soru sorulmasını istedi. Ortamın gerilmesi üzerine avukatlar ayaklandı. Aziz Kocaoğlu'nun avukatı Ercan Demir, arkasında kimlerin olduğunu, birileri tarafından yönlendirilip yönlendirilmediğinin sorulmasını istedi. Hakim Kargılı, talepleri ret etti. Bunun üzerine Demir, "Siz bunu merak etmiyor musunuz?" dedi. Kargılı ise, "Merak etmiyorum" cevabını verdi.

HAKİM BALLI'YI SALONDAN ATTI
Ortamın gerilmesinin ardından söz almak isteyen Grand Plaza Genel Müdür Yardımcısı Haydar Ballı, ile Hakim Kargılı arasında tartışma yaşandı.

Kargılı, polislere talimat vererek Ballı'yı salondan attı. Kargılı polise, "Tut kolundan çıkart" dedi.

SAVCI TUTUKLULUK DEVAMI İSTEDİ
Savunmalar bu gerginliğin ardından savunmalar tamamlandı. Ardından Mahkeme Savcısı Sedat Özen şok bir kararla tüm sanıkların tutukluluklarının devamını talep etti.

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
Toplam 17 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
siyasal yönetilen kurumlarda olmaz 15 Nisan 2012 Pazar 00:45

bazı yargı mensublarının çocukları ilçe belediyelerinde taşeron ve sözleşmeli çalışıyorsa bu kamu etiği yönünden sakıncalı bir durum buna yargı mensupları dikkat etmeli bence böyle duyumlar halkı yargıya karşı adamcılık gibi nitelendirmeleri doğurur

Yorumu oyla      11      5  
özgürlük 12 Nisan 2012 Perşembe 22:57

Kaçma ve delilleri karartma şüphesi yoksa, tutuklu kaldıkları süre dikkate alınarak, tutuksuz yargılamaya karar verilebilir.

Yorumu oyla      16      7  
YARGIÇLAR 12 Nisan 2012 Perşembe 21:09

Mahkeme adil ve tarafsız bir yargılama izlenimi bırakıyor.

Yorumu oyla      27      14  
adalet herkese lazım 12 Nisan 2012 Perşembe 20:44

duruşmada avukat arkadaşlar mahkemeyi çok falza geriyor, soruşturma siyasi değilse bile artık dava siyasi hale gelmiş gibi...hakim ve savcılarımızı haksız yere itham ediyorsunuz..hiç kimsenin suç işleme özürlüğü yoktur sayın mahkemeye güvenmek gerekir

Yorumu oyla      23      17  
MAHKEME 12 Nisan 2012 Perşembe 20:35

MAHKEME ÇETE VE ÖRGÜT YOKTUR KARARI VERİRİSE O ZAMAN DAVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDE DEVAM EDECEK.

Yorumu oyla      22      6  
DENİZ FENERİ 12 Nisan 2012 Perşembe 20:21

DENİZ FENERİ OLAYI ALMANLAR TARAFINDAN ASRIN EN BÜYÜK YOLSUZLUK OLAYI OLARAK NİTELENDİRİLMİŞTİR. BİZDEKİ DAVADA DENİZ FENERİ SANIKLARI İÇİN "TUTUKLULUK SÜRESİ CEZAYA DÖNÜŞTÜ" DEYİP ÜÇ AY SONRA SERBEST BIRAKILDILAR.

Yorumu oyla      30      6  
BU NASIL İŞ? 12 Nisan 2012 Perşembe 19:40

ORTADA TUTUTKLULUK GEREKTİRECEK 1 SENE SUÇSUZ YERE YATMIŞ O KADAR İNSANI UCU BUCAĞI BELLİ OLMAYAN BİR DAVA SÜRESİNCEDE TUTUKLULUK SÜRELERİNİN DEVAMINIMI İSTİYORLAR.??SAHTE İMZALARLAR SUÇ UNSURU OLMAYAN DETAYLARLA DOLU FİLM TADINDA BİR İDDİANAME VARKEN ORTADA.

Yorumu oyla      26      12  
HUKUK 12 Nisan 2012 Perşembe 19:35

HERKES HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDEN YANA OLMALIDIR. HASSAS OLMALIDIR.

Yorumu oyla      26      7  
TUTUKLULUK 12 Nisan 2012 Perşembe 19:02

Tutukluluğun devamını savcı istese de, tutuklu avukatları yarın savunma yapacaklar ve tutukluluğun devam edip etmeyeceğine yarın mahkeme heyeti karar verecektir.

Yorumu oyla      23      5  
ADALET 12 Nisan 2012 Perşembe 18:30

İDDİA ETMEK VE İSTEMEK SAVCININ GÖREVİDİR ZATEN. YARGIÇLARIN DOĞRU NEYSE O YÖNDE KARAR VERECEKLERİNE İNANIYORUM.

Yorumu oyla      28      11  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Karşıyaka Çevre Ödülleri sahiplerini buldu
Karşıyaka Belediyesi’nin çevre bilincinin arttırılması amacıyla geleneksel ...
Büyükşehir Meclisi'nde sahne Kocaoğlu'nun!
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi yine hareketli geçti... ESHOT ve İZSU ...
Başkan Gönenç 3 yılını anlattı
Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, görevdeki üç yılını meclis üyeleri, ...
 
Narlıdere'nin duvarlarını üniversitelilerle şenleniyor
Narlıdere Belediyesi ile ortaklaşa bir çalışma gerçekleştiren Dokuz eylül ...
Atatürk'ün Seferihisar'a gelişinin 78. yılı kutlandı
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Seferihisar’ı ziyaretinin 78. Yılı ...
Karşıyaka'da çevrenin kanrese olan etkisi tartışıldı
Karşıyaka Belediyesi’nin, Karşıyaka Sağlık Grup Başkanlığı ile birlikte ...
 
Boşnaklar Bornova'da unutulmadı
Bosna Hersek’in Zenica kentinden gelen “Aşlama Kadın Derneği”, Bornova’da ...
Solak'tan meclis üyelerine yatırım gezisi
Çiğli Belediyesi meclis üyeleri düzenlenen geziyle ilçede yapılan yatırımları inceledi.
Bergama'da polis haftası törenlerle kutlandı
Türk Polis Teşkilatı’nın 167. kuruluş yıldönümü yurt genelinde olduğu gibi Bergama’da da kutlandı.
 
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva