11 aydır cezaevinde bulunan Belediye Teftiş Kurulu Daire eski Başkanı Hulusi Gülşen tarafından denetim için görevlendirildiğini anlatan Ağrı, "Kamu görevlisi olarak 'suçu bildirmemek' nedeniyle suçlanıyorum. Ben görevimi yapıp, ilgili mercilere gönderdim. Alınması gereken tedbirleri üst amirler alır. Teftiş Kurulu Başkanı'na sunulan rapor o saatten sonra kendisinin insiyatifindedir. Müfettiş veya müfettişlerin denetim sonucunda hazırladıkları raporu savcılığa bildirme yetkisi yoktur. Görevimi yapıp raporu sundum" dedi.
Şal ve kaşkol üretimleri yapmadıklarını anlatan Akbulut, Birgi ve Ödemiş civarında dokumaların kendi bünyelerindeki kooperatifler tarafından yapıldığını anlattı. Manisa başta olmak üzere diğer illerdeki kooperatiflerin ürettikleri malları sattıklarını anlatan Akbulut, sadece dokuma değil, çiçek ve gıda malzemelerini de sattıklarını vurguladı.
Akbulut, "İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne şal ve atkıları gönderdik. Bunları alabileceklerini söyledik" diye konuştu. Hakim'in "Nereden biliyorsunuz belediyenin şal alacağını?" sorusuna ise Akbulut, "Tam olarak hatırlamıyorum ama genelde böyle şeyler duyulur. Biz elimizdeki malzemeleri Genel Sekreterliğe bırakıp gittik. Bizim bıraktığımız ürünler içinde Manisa'nın ürettikleri şal ve kaşkolları beğenmişler. Biz de Manisa'dan ürünlerin geri kalanını istedik" diye konuştu.
Hakim Kargılı, "Şirketlere siz mi gittiniz. Onlar mı size geldi? Malların tamamının talebini Genel Sekreterlik mi yaptı?" sorusu üzerine "Malların siparişleri önce 15 bindi. Sonra da sayı arttı. Fatura kesimleri için şirketlere biz daha sonra gittik. Malları da ayrıca fuardaki alana bıraktık. Biz İzmir Müdürlüğü olarak şalları ve atkıları paketleyecektik ama paketlemeyi Manisa yaptı. Üzerinde 'Büyükşehir' yazan paketleri belediye verdi.Onların içine şal ve atkıları koydular. Zaten burada hile varsa kooperatif ve belediyenin sorumluğu yoktur. Biz teslimatı parça parça yaptık. Zaten süre ve zaman dar olduğu için ilk parçaların ardından gelen şalların kontrollerini teknik olarak yapma imkanımız yoktu. Manisa birlik başkanı Türkiye'deki Köy-Koop ve Or-Koop'ta yöneticilik yapıyor. Benim yanlış mal göndereceği aklıma bile gelmezdi. Ayrıca bizi destekleyen belediyeyi nasıl zarara uğratırız. Nasıl bindiğimiz dalı keseriz?" dedi.
İzmir Köy-Koop İdari İşler Sorumlusu Yasemin Güngör de, şirketlerin kendisi ile irtibata geçerek alımları kendi tüzel kişilikleri üzerinden yaptıklarını da sözlerine ekledi.
SAVCIYI MAHKEMEYE VERDİ
İZBAN Tanıtım Filmi'nin çekimini yapan şirketi olan Spors Net Temsicisi Ahmet Gülüm, savunmasında Mahkeme Başkanı Kargılı ile atıştı. Voleybol Federasyonu eski Başkanı Gülüm ayrıca iddianemeyi hazırlayan Özel Yetkili Savcı Birol Çengil hakkında dava açtığını söyledi.
Gülüm savunmasında, "2005 İzmir Üniversiade Oyunları ile Erzurum Kış Olimpiyatları öncesinde bakan ve federasyon bizzat beni çağırdı ve 'Ne yapabiliriz?' dedi. Bu işte öncesinde konuşursunuz. Sonra ihaleye girersiniz Trabzon'da da böyle oldu. Çalışma öncesinde zaten ön toplantılar olur. Ben hazırladığımız filmle ilgili ayrıntıları verdim ve bir sürü dünyaca ünlü yönetmene İZBAN tanıtım filmini kaça mal edebileceklerini sordum. Çok farklı fiyatlar çıktı. Bilirkişi incelemesinde ortaya bir rakam attı. Sayın bilirkişi muazzam bir matematikle ortalama alıyor. Dünya'da eşi görülmemiş bir değer elde etmiş. Çekilen film kişiye ve özelliğine göre değişir. Çekimde hava şartları bile değişiklik gösterir. Bu rapor bilirkişinin kıymeti kendinden menkul bir düşüncesidir. Hepsini değerli polis arkaşlara anlattım. Ama Sayın Savcı ifademizi dikkate almadan iddianameye hazırladı. Beni dinlemeye tenezzül etmedi" dedi.
"SAYIN SAVCI RAHAT UYUYOR MU?"
Bunun üzerine Başkan Kargılı, "Savcının takdirindedir. Bire bir dinlemek zorunda değil" diye çıkıştı. Bunun üzerine Gülüm, "Bir beyefendi (savcıyı kastederek) hayatımızla ilgili oturup yazılar yazıyor. Kendisini mahkemeye verdim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gideceğim kusura bakmayın.Arzu Savaş Türk voleybol efsanesi bir kadındır.Telefon kayıtlarında O'nun ismi olduğundan, şüphelenmişler, 'fotoğrafı var' diyorlar. Bakıyoruz, Arzu Savaş'ın fotoğrafı değil... Başka bir Arzu'dan bahsedildiği ortaya çıktı. Biz poliste verdiğimiz ifadede isnat edilen suçun Sports Net'e değil başka firmaya olduğu ortaya çıktı. Bundan sonra polisler teşekkür etti ve biz de çıkıp gittik. Önemli olan adalet değil vicdan, Sayın Savcı yatınca rahat uyuyor mu?" dedi.
Hakim, ateşli konuşmanın ardından Gülüm'e "Sakin ol" uyarısında bulundu. Gülüm ise, "Kusura bakmayın ama 17 yılla yargılanıyorum sakin olma şansım yok" cevabını verdi. Bunun üzerine Hakim Kargılı, "Şov yapma sus!" diye tekrar çıkıştı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve İzenerji Genel Müdürü Ali Sabuktay'ın avukatı Ercan Demir, Gülüm'e organizasyon yaptığı Üniversiede Oyunları'ndaki ihaleden önce görüşme yapıp yapmadığını sordu. Gülüm ise, ihale öncesinde birçok toplantı yaptıklarını, görüştüklerini ve sonrasında ihaleyi aldıklarını da anlattı.
Sports Net Şirketi'nin çalışanlarından olan Namık Kemal Sertoğlu da Büyükşehir Belediyesi Satın Alma Müdürü Mehmet Sayar ile hiç görüşmediğini kendisini nezarette tanıdığını da sözlerine ekledi. İddianamede adı geçen eski Milli Voleybolcu Mehveş Arzu Savaş Bağdatlıoğlu de savunmasını yaptı.
MAHKEME KARIŞTI: DERBENTOĞULLARI-KİRAZ'A KARŞI/HAKİM BALLI'YI SALONDAN ATTI!
Mahkeme heyeti günün sonuna doğru savcılık tarafından "Müşteki" olarak adlandırılan Cem Cevahir Kiraz'ı dinledi. Mahkeme Başkanı Cahit Kargılı, Kiraz'ı müşteki değil 'ihbarcı' yani muhbir olarak dinleyeceğini söyledi. Kargılı böylece savcının tanımının da dışına çıkarak iddianemedeki hataya dikkat çekti.
Kiraz konuşmasında, "Poliste ve savcılıkta verdiğim ifadeler doğrudur. Ben bu işlerin nasıl olduğunu biliyorum" dedi.
Hakim Kargılı, Kiraz'a, "Bankette mi görev aldın? Görev aldığın yer CHP seçim bürosu mu?" diye sordu. Çavuşoğlu, "Banketin deposu vardır. Burası kesinlikle CHP'nin bürosu değildir. Orada bin 500 kişiye yemek çıkartabilecek bir yerdir. Ben Grand Plaza Şirketi'nde göreve başladığımda iki hafta içinde 'arıza' diye lakaplar taktılar. İşe başladığımda Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Alper Kaynar,'irsaliyesiz mallar çıkıyor. Buradan kimse irsaliyesiz mal çıkarmasın' dedi. Ben de gerekeni yaptım. Her şey iyi giderken masamda A4 kağıtta "Başkanın seçim ofisi Atlas Oteli" yanı yazıyordu. Ben de depocuya 'niye irsaliyesiz geldi?' dedim. Ben de Alper Kaynar'ı aradım. O da 'beni bu işlere karıştırma. Seçim döneminde seninle görüşmeyelim. Bu işlere karışmıyorum' dedi.. Ben de bıraktım" diye konuştu.
Kiraz, "Bakın ben bu süreçte çok yanlış tanıtıldım. Başkan ile görüşmek istedim. Aziz Kocaoğlu'nun bunlara tenezzül etmeyeceğini biliyorum. Yardımlar yapıyor ama basına bile haber vermeyen bir kişi. Onun iyi niyetini ve düşüncesini biliyorum. Ben işten çıkınca Özel Kalem Müdürü Levent İşler'in yanına gittim. Bana 'Çarşamba gel' dedi. Gittim ve bana yine 'Seni görüştürmem. Muharrem Abi ile görüştüm' dedi. Beni çete kurmakla suçladılar. Beyefendi (Grand Plaza eski Genel Müdürü Muharrem Derbentoğulları) burada birşeyler söylemiş. Ama bizim çete olmadığımızı anlatan mahkeme kararı var. Benim üzerimden mahkeme itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor" diye konuştu.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Kargılı "Mahkemenin itibarı sizin durumunuza bağlı değil. Mahkeme itibarsızlaşmaz" diye cevap verdi. Kiraz'ın konuşmaya devam etmesi üzerine Kargılı, "Bana hayatını anlatma" dedi.
Soğuk sandviçlerin kaç tane olduğunu rakamsal olarak görmediğini anlatan Kiraz, seçimlerden önce ve sonra da orada olduğunu anlattı. Seçim bürolarınına giden malzemlerin rakamlarını bilmediğini de söyleyen Kiraz, "Masamdaki üzerinde 'seçim bürosu' yazan belgede çay, şeker, tuvalet kağıdı listesi vardı. Bunu amirime söyledim ama bir şey yapmadılar. Biz sadece meyve sularını veriyorduk. Zaten sandviç tedarikçi firmadan şirkete teslim edilmeden seçim bürolarına gidiyordu. O süreçte birçok seçim bürosuna gidiyordu." dedi.
"SEÇİM BÜROLARINA İÇKİ GİTTİ!"
Kiraz, seçim bürolarına rakı ve nescafenin de gittiğini söyledi. Kiraz, "Örnek olarak bir iki kasa birayı benim personel müdürüm bile alıp gittiği oldu. Güzelbahçe'ye gittiğini kutlamak için aldığını biliyorum. Rakıyı götüren de şirkette halen çalışan depocu Süleyman Dursun" dedi. Kiraz ayrıca rakıları götüren kişilerden birisinin de dönemin personel müdürü olduğunu açıkladı.
Seçim döneminde bu işlerin Genel Müdür Muharrem Derbentoğlu'nun talimatıyla Haydar Ballı tarafından yürütüldüğünü anlatan Kiraz, "Haydar Ballı bana 'bunları götür' diyordu" dedi.
Kiraz ayrıca şirketten Aziz Kocaoğlu'nun yediği fındık, ceviz gibi malzemelerin de gönderildiğini anlattı. Kiraz, "Yanımda çalışan Süleyman Dursun 15 gün boyunca 6:30 da yanıma gelir. Kocaoğlu'nun kahvaltıda yediği fındık, badem kuru kayısı gibi malzemeleri korumasına verirdi. Ben kayıtlara alınmayan malları sorduğumda Haydar Ballı 'Zeki Bey'den haber gelecek. Hallederiz' dedi. Benden görevde olduğum süreçte çıkan malzemelerin kayıtlara yavaş yavaş giydirmem istendi. Muharrem Derbentoğlu beni bir iki kez seçim döneminde aradı. Bana 'bazı malzemeleri ver' dedi. Ben de verdim. Çünkü sevk irsaliyesiz çıktığı için sormam gerekiyordu. Zaten işten çıkartıldım. İşten çıkartılma nedenim... Maddi açıdan zor durumdaydım. Şirket içerisinde tefecilik yapan bir kişiden borç aldım. İkimiz de aynı anda çıkartıldık. Bizi, Muharrem Derbentoğulları işten çıkarttı. Ben faizle para almıştım. Beni niye çıkarttığını öğrenmek için çok çabaladım. Dört ay benimle konuşmadı. Sonra babam ve birlikte yanına giderek Yasemin Kafe'de oturduk. Bana, "Sen salaksın, aptalsın belediyedeki yolsuzlukları bitirmek sana mı düştü? Niye karışıyorsun' dedi. Benim yanımda babam vardı. Biz Çiğli'deydik babamla gittik. Onun yanında ise Güney Cenaplar (eski ortağı) Vakkas Seyhan yani kayınbiraderi vardı. Bu kişi Yasemin Kafe'nin aynı zamanda işletme sorumlusudur. Aziz Kocaoğlu ile görüşmek istememe rağmen beni görüştürmediler. Burada kraldan çok kıralcılık yapanlar vardı. Başkanın bunlardan haberinin olduğunu düşünmüyorum. Benden sonra göreve Türkegül Kocaoğlu'nun yeğeni Çağrı Çavuşoğlu geldi. Ben, Çağrı Çavuşoğlu ile MSN kayıtlarında görüştüm. Ona kesinlikle 'seçim dönemi ile ilgili işlere imza atma' dedim. O da 'boşver abi onlar gelip geçti' dedi. Ben burada yalan birşey söylemiyorum" diye konuştu.
ELİMDE EVRAK YOK
Derbentoğulları'nın geçtiğimiz gün yaptığı savunmada söylediği ve mahkeme heyetine sunduğu savunmada yer alan ibarelere de cevap veren Kiraz, "Ben karımın namusuna laf ettirmem" dedi. Kiraz, "Elimde hiçbir resmi evrak yoktur. Ne organize suçlar müdürlüğüne ne de savcılığa belge vermedim" diye konuştu.
Derbentoğulları, Kiraz'ı işten çıkartma nedenini salonda açıklayamayacağını belirtmiş, edep ve ahlakının buna uygun olmadığını ifade etmişti.
Kiraz'ın açıklamalarının ardından Derbentoğulları, söz aldı ve Mahkeme Başkanı Kargılı'ya "Haksızlığına uğradığını iddia ettiği konuda dava açtı mı?" dedi. Ardından Kiraz, "Tefecilik yaptığı bilinen kişi tekrar işe alındı. Ben göreve döneceğimi sanıyordum. Tekrar işe gireceğim söylendiği için dava açmadım. Bana 'dava açarsan işe almazlar' dediler" cevabını verdi. Bunun üzerine Derbentoğulları yine 29 Ocak 2012 tarihinde Kiraz'ın gazetelere çıktığını ve elinde belgelerin olduğunu söylediğini anlattı.
Derbentoğulları, "Genel Müdür Yardımcısı irsaliyesiz malzeme çıkartma" demiş. O zaman tedarikçi firma sorumlusu Melis'e niye meyve sularını vermiş?" diye sordu. Kiraz, "Amirim seçim bürolarından gelenlere ver dedi" diye konuştu.
Derbentoğulları, "Kendisinin, sevki yapılan erzaklarda ismi var. Rakı ve biralarda imzası o zaman niye imza attı" dedi. Bunun üzerine Kiraz, "Personel Müdürü bana 'bunları Güzelbahçe seçim bürosuna götürüyorum' demişti" dedi. Derbentoğulları ayrıca kesinlikle Kiraz'ı aramadığını söyledi ve kayıtları istedi.
"BU ADAMI İŞE ALDIĞIM İÇİN BAŞKAN'DAN ÖZÜR DİLİYORUM"
Derbentoğulları ,"Tefecilik yaptığını söylediği kişiden kendi rızasıyla mı aldı?" dedi. Derbentoğulları ayrıca Kiraz'a, "Benim kadrolaştığımı söylüyor. Bir iki kafe ile bu işler yapılmaz. Başkanımdan binlerce kez özür diliyorum. Bu adama başkandan habersiz işe aldım. Bu işlere sebep olduğu için üzgünüm" dedi.
Özel Kalem Müdürü Levent İşler ve Haydar Ballı'nın konuşma yapmasına izin vermeyen Hakim Kargılı, sadece soru sorulmasını istedi. Ortamın gerilmesi üzerine avukatlar ayaklandı. Aziz Kocaoğlu'nun avukatı Ercan Demir, arkasında kimlerin olduğunu, birileri tarafından yönlendirilip yönlendirilmediğinin sorulmasını istedi. Hakim Kargılı, talepleri ret etti. Bunun üzerine Demir, "Siz bunu merak etmiyor musunuz?" dedi. Kargılı ise, "Merak etmiyorum" cevabını verdi.
HAKİM BALLI'YI SALONDAN ATTI
Ortamın gerilmesinin ardından söz almak isteyen Grand Plaza Genel Müdür Yardımcısı Haydar Ballı, ile Hakim Kargılı arasında tartışma yaşandı.
Kargılı, polislere talimat vererek Ballı'yı salondan attı. Kargılı polise, "Tut kolundan çıkart" dedi.
SAVCI TUTUKLULUK DEVAMI İSTEDİ
Savunmalar bu gerginliğin ardından savunmalar tamamlandı. Ardından Mahkeme Savcısı Sedat Özen şok bir kararla tüm sanıkların tutukluluklarının devamını talep etti.